hesabın var mı? giriş yap

  • ilanda 17 defa 'bavyera', 18 defa 'panter' sözcükleri kullanılmış.

    "neden eşit değil?" sorusuna cevap aramak üzere yaptığım araştırmalarda 1 defa 'bavyera' yerine 'bayyera' yazıldığını tespit etmiş bulunmaktayım.

    tansel bey bu inceliğimi sözlükten görür ve değerlendirmeye alırsa belki bir tur bindirir.

  • felsefe sınawı :
    -"nasıl olsa kader yok mu, felsefe ne işime yarayacak diyen birine felsefeyi nasıl savunurdunuz?"
    maniaque: savunmazdım , birakirdım allahından bulsun...
    sonuc: 11/100

  • canlı bomba olmaları içinmiş bir de.

    ışid militanlarında beyin olmadığını zaten biliyorduk da, hani o babalık içgüdüsü falan da yokmuş amk.

    "10 ve 11 yaşlarında abdullah ve ahmed adlı iki çocuğunu ışid'e canlı bomba olması için türkiye'ye getiren naser al-shayeq adlı baba, avrupa'yı dehşete düşürdü."

    avrupa da dehşete düşüp duruyor amk, işte rte gibi bir liderleri olmadığındandır, burada bir yıl yaşasalar şaşırmamayı öğrenirler.

    link

    edit: (bkz: 14 yaşındaki bir türk'ün ışid'e katılma hikayesi) başlığım neden buraya taşındı lan? ne alakası var? başlıktan tasarruf mu ediyoruz?

  • ayni durumdan muzdarip oldugum hede.

    sirf asansoru kullanmak icin bazen tavuk doner alip gidip 4. kata cikip merdivenlerine oturup orda yiyorum sonra tekrar evime geliyorum

  • adamlar en azından samimi ve bunu yasayla yazılı hale getirmişler.

    bizde de aynı cezalar ve suçlar, muameleler var, ama ne yazılı ne de aleni.

    odtü'de direnen gençler için bunlar ateist, bunlar terörist diyen ben miyim?

  • üniversite yurdundaki yan odadaki elemandır. cumartesi sabahı o uyurken gizlice oda kapısının üstündeki anahtarını alıp kapıyı üstüne kilitlemiştik. içerde kilitli kalınca kapıyı yumruklayağını, "açın lan .rospu çocukları" diye bağaracağını, yurt görevlisini cepten arayacağını filan düşünüyorduk. heyecanla, uyanıp kapıyı zorlamasını bekliyorduk. saat 10 civarı uyandı ve odasının kapı kolu bir kere inip kalktı. biz dışarıda kıs kıs gülerken devamını bekliyorduk. fakat hiçbir şey olmadı. bekle allah bekle. 1 saat, 2 saat, 3 saat... sıkılmıştık. dışarıyı çıkıp biraz dolaştık, internet kafeye oturduk vs. halen arayan yok. akşam üstü yurda döndük, halen montu kapı askısına asılı, kapı kilitliydi. fakat pes etmedik. akşam yemeği için bir esnaf lokantasına gittik. çıkışta birkaç el batak attık. döndüğümüzde durum aynıydı. şaka maka artık hiç komik bir tarafı kalmadığından kapıyı açıp içeri daldık.

    görünen manzara; çocuk yatakta yatıyor, 5 litrelik su bidonu çeyreğine kadar sidik ile dolu, annesinin 3 hafta önce gönderdiği küflenmiş böreklerin hepsi açılıp masanın üzerinde yenmiş. kırmızı ve uyuz gözlerle kafayı çevirip bize baktı ve "siz mi kilitlediniz lan kapıyı" dedi.

    bulunduğu durumu bu kadar kabullenmiş, kilitli kapıyı bir kere açmayı denedikten sonra "tüh, artık ömrümün sonuna kadar böyle yaşamak zorundayım" diye içinden geçirdiğinden emin olduğum elemanı hiç unutmam.

  • 30 ağustos kutlamaları nedeniyle olduğu söylenen.

    yalnız şunu anlamadım ben lan: osmaniye'de hayat ne kadar felç olabilir ki ya. osmaniye diyorum bakın... markete mi gidemedin? nalbura mı ulaşamadın? ne bileyim; menemen için domatese erişimin mi engellendi? nasıl felç oldu hayat?

    ilginç yav bizim millet. zafer bayramı işte, asker diyor ki: buradayız, arkanızdayız, bize güvenin...

    not: tamamen üstteki entry referans alınarak yazılmıştır. ekstra herhangi bir bilgiye sahip değilim konuyla alakalı.