hesabın var mı? giriş yap

  • bu nasıl bir kibirdir aklım almıyor. demek ki karşısına çıkıp yanlışını yüzüne vursak bize de aynını yapacak.
    gidişiniz çok acıklı olacak efendiler. sizin dürüst olanlarınızı dahi iktidar gittiği anda acımasız bir kurt kanunu bekliyor sanki. nefret paratoneri gibisiniz.

  • bursu kapabilmek için kişinin kendini hem acındırması hem de kendine hayran bırakması gereken diyaloglardır. şöyle ki;

    - en son okuduğunuz kitap?
    - sefiller...
    - kim yazmış peki*?
    - victor hugo yazmış biz oynuyoruz..

  • atatürk'ü kullanıp para kazanmaya doymamış birinin yeni hedesi.

    bununla sürekli allah ve bilmem ne diye kitap çıkaran adamlar arasında cidden ne fark var?

  • yönetmenlik koltuğunda joanna hogg'un yer aldığı 2019 yapımı film.

    film, dünya prömiyerini bu sene gerçekleştirilen 15. sundance film festivali'nde yapmış ve burada "jüri büyük ödülü"nü kazanmıştı.

    filmin ülkemizdeki ilk gösterimi ise 13-22 eylül 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan if istanbul 2019'da olacak.

    utangaç ve hırslı bir film öğrencisi, bir sanatçı olarak kendini keşfetmeye başlarken bir yandan da karizmatik ama güvenilmez bir adam ile ilişkisini yürütmeye çalışır. korumacı annesine endişeli arkadaşlarına rağmen hayallerini neredeyse mahvedecek olan bu duygusal ve yıpratıcı ilişkiye gittikçe kendini kaptırır. ünlü yazar-yönetmen joanna hogg genç bir sanatçının esrarengiz ve kişisel portresini, tutkulu duygular ve kesin bir estetik ile birleştirerek rüya gibi bir ilk aşk hikayesi anlatıyor.

  • tek cocuk olmanin getirisidir. cok da bilincli yaptigimi dusunmuyorum, sadece aklima gelmiyor.

    ben genelde moralim bozukken bir seyler anlatma ihtiyaci hissederim. bi kere cok salak bir sey oldu, sanirim iki sene once falan. nşa'da moralimi bozacak bir konu degildi, ama olayin arka planini anlatayim. su hayatta, kimseden bir onay almadan giristigim ilk buyuk is lazer goz ameliyatimdir. bir anda, bir doktor buldum, gittim konustum, parayi pulu ayaraladim hop ameliyat oldum. ama hic degilse, ailemin "dur yapma bir dusun" bile demesine izin verecek zamani vermedigim icin, oyle tetikte bekliyorum kesin basima bir is acilacak ve ailem kafamda konusacak. bizim aile biraz seydir, memur. bir seyi asla onlarin rizalariyla yaptigimi bilmem; yani on bes yasina kadar falan baktim, dinledim bunlari, ulan hicbir seye izin vermiyorlar, ne desem hayir, ne desem olmaz. bir de bunu acimasiz bir sekilde yapiyorlar yani altindaki mesaj hep "baskasi yapar da senden bi bok olmaz kizim bosa cabalama" o yuzden, kafasi bana soyle on besten sonra geldi, aileye ragmen bir seyleri yapmaya basladim, ama o huzursuzlugu da hic atamadim.

    neyse, icim icimi yiyor. goz kontrolu icin doktora gittim. zaten tetikteyim, doktor da bir tuhaf adam. dedi "sende goz tansiyonu" varmis. heh, tamam goz tansiyonu varmis ama nasil, ne demek goz tansiyonu? doktor bir gizem kasiyor, "neyse baska testler yapariz. bakariz... daha erken... ameliyat da mi var? hm" falan. zinhar agzindan neyin yolunda gitmedigine dair bir aciklama alamiyorum. yani, aptallik adetimdir, ama boylesi hic adetim degildir; aptalligim kalitelidir genelde. neyse, uzun lafin kisasi, ben interneti bi actim. sonra olanlar oldu, aglaya aglaya alti nokta korler dernegine uyelik formu dolduruyorum.

    o ara dunyanin en buyuk salakligini yaptigimi bilmeden annemi aradim. ama nasil agliyorum, icim sokuluyor. ana tema ben kör olacagim. annem boyle bir iki dinledi falan, sonra dedi ki "ay sen boyle aglarken benim moralim bozuluyor, beni bi daha boyle arama"

    bir de bana derler ki "gamsiz" e... anasinin kizi be iste. benim gotum atiyor, annemin derdi sey "onun morali bozuldugu icin, onu aramamam gerektigi" e tamam. olur. aramam. neyse ana yuregi, dayanamamis, telefonu kapattiktan sonra istanbul'da benimle related ne kadar insan varsa hepsini aramis "gidin bakin" diye. benim telefonlar susmuyor, insanlarin diline dustugum de artisi oldu.

    zaten pek bir sey anlatmazdim, bu olaydan sonra iyice koptum. simdi de diyorlar ki "e sen hic bir sey anlatmiyon" lan... ben su hayatta, koseden koseden yuruyup bize ayrilan surede basimi belaya sokmadan ne bileyim, iste oyle dumduz yasayayim gideyim derdindeyim, peki, siz beni delirtmeye mi calisiyorsunuz?