hesabın var mı? giriş yap

  • kendi çocuğuna masadaki diğer çocuklardan daha fazla yemek koymak. ayıptır, günahtır. teyzem çok yapardı bunu acayip üzülürdüm küçükken. annem de tam tersini yapardı bana ve kardeşime daha az koyardı çok da farklı olmazdı ama biraz bile olsun kayırma durumu olmasın, gözden kaçmasın diye öyle yapardı herhalde. o zaman sevinirdim ama çocuk aklımla annem ne kadar da düşünceli falan diye. iki lokmanın derdinde değilmişim o insaniyetin derdindeymişim.

  • truman dışarı çıkınca öncelikle lauren'le buluştu ve birlikte fiji'ye gitmeyi kararlaştırdılar diye düşünüyorum. ama gidebildiler mi, bana göre hayır. çünkü gidilecek çok yer vardı truman'a göre. hangisinden başlayacak bilemezdi. yıllar boyu cam fanusta yaşadı, işi, arkadaşları, ailesi ile olan hayatını ortalama bir şekilde sürdürdü. şimdi tabir-i caizse sudan çıkmış balığa döndü. trafikte kalmadı mesela hiç, yolun ortasında tanımadığı adamla kavga etmedi. eşiyle bile gerçek bir tartışma bile yaşamadı. kendisi bilmese bile etrafında onu koruyan bir ordu oldu neredeyse.

    ama gerçek dünya böyle değil (bkz: #108488827) kendi dünyası da yalandı, çünkü kararları hep başkaları tarafında verildi, ona rol biçildi o da çıkıp üzerine düşeni yaparak oynadı. gerçek dünyaya insan ilişkilerine olan bağışıklığı çok düşük olarak başladı. çok büyük umutlar çoğu zaman büyük yıkımlarla sonuçlanır.

    sonuç olarak adapte olamadı yeni hayatına. lauren onu sevse de, ki o da sevmiştir belki ama emin olamayız çünkü hep yönlendirilmiş güdülerle hareket ettirildi, mutlu olamazdı. dışarıda kimlerle karşılaştı, kimleri gördü, kaç kişi tarafından yüceltildi belki havaya girdi, kim bilir. belki rock star olmak istedi, beceremedi batırdı gitti.

    truman her şekilde bir hayalkırılkığı hikayesi olabilirdi. kalsa da gitse de. cesurdu, gitmeyi seçti. dönmeyi çok istedi ise de dile getirememiştir, çünkü artık dönemezdi. yaptıkları mutlu edemezdi. yılar sonra, belki de o gün hiç o tekneden inmeseydim diye geçirmiş bile olabilir.

  • ulan bilmem kaç senedir şu dizinin ekmeğini yiyorsunuz. bilmem kaçıncı tekrar olmasına rağmen hala prime timeda gösteriyorsunuz.

    bir kere de yeni bir şey katın bari dizinin sevenini onurlandırın.

    hiç yabancı dizi izlemiyor musunuz?

    koyuyorlar oyuncuları, yapımcıları, senaristi, kostümcüyü filan sırayla aynı yönetmen koltuğuna; sırayla dizi hakkında konuşuyorlar. arka planla ilgili değişik şeyler anlatıyorlar.

    çeksene şöyle bir güzellik, bu kadar seveni diziyle ilgili bir şeyler öğrensin, mutlu olsun.

  • abi onüç yaş büyüktür. kızkardeş dört yaşlarındadır.
    baba ölür. ağabey küçük kızın gözünde dev gibi kocaman görünmektedir.
    küçük kız
    -abiiii
    -he güzelim
    -abiiiiiiiiiiiiiii
    -he bir tanem
    -babam öldü ya , ben artık sana baba desem olur dimiii ?
    -olmaz ben senin abinim bana baba diyemezsin..

    küçük kız gider arka odada saatlerce ağlar. babasız kaldığını o anda anlamıştır çünkü.
    yıllar sonra öğrenir ki ağabey de tuvalete gidip gizli gizli ağlamıştır.
    birbirlerine o günü anlattıkları zaman herşey yeniden yaşanır. o zaman yapmaları gereken şeyi bu kez yaparlar. birbirlerine sarılıp ağlarlar...

  • zeytin dali harekatina guzellemeler dizdikten sonra hdp'li oldugunu iddia eden kalitesiz troll serzenisi.

  • patagonya'da yaşıyorsun ve kaynağı belirsiz bir şekilde aşırı zenginlik sahibi olmuşsun. patagonya yetkilileri seni araştıracak. dava dosyası açacak, delil toplayacak, mahkeme sürecek, erteleme, ihtiyati tedbir, yurtdışı yasağı, mahkeme sonucu, temyiz, karşı dava falan derken birkaç sene geçecek, mahkeme süresi kadar bile içeride yatmayacaksın, o paralar da kimseye yar olmayacak.

    patagonya gibi bir ülkede bunlar olmasın diye ne yaparsın? paranın bir kısmını birilerine verirsin. kalanını dışarı çıkarırsın. çıkan kısmı seni bir ömür yaşatır. dağıttığın kısmı da senin kaçmanı sağlayacak kadar gözleri kapatır. ardından davalar sürer. sen de portekiz'de aldığın oturma izninin keyfini sürersin.

    neyse ki patagonya'da böyle şeyler olur. bizde olmaz. bizde anında adalet yerini bulur.

    edit: patagonya.

  • + nasılsın?
    * - iyiyim. sen nasılsın?
    + iyiyim sağol. eğer işin yoksa kadıköy'e gelsene?
    - işim yok, gelirim tabi ki.
    + tamam ben şimdi yemek yiyorum, vapurdan inince ara beni.
    - tamam ararım, çok teşekkür ederim. hadi görüşürüz.

    asfşkla teşekkür ne lan! niye teşekkür ettin lan tırto!

    (bkz: akıl) (bkz: fikir)

  • "görüşülen kişi kapattı" filan diyordu sanki.. ara bozmak istermiş gibi gelirdi. "görüşülen kişi suratına kapattı.. valla bilmiyorum.. bana yapacak bu hareketi.."