hesabın var mı? giriş yap

  • vay be, birkaç sene öncesine kadar hürriyet takip ettiğim başlıca haber siteleri arasında geliyordu. şu an bakınca bu köklü gazetenin bile aciz bir hale geldiğini üzüntüyle görüp kapattım haberi.

    yazık.

  • darbe değildir.
    bunun altını doldurmak gerek. ama önce biraz geriye gitmek gerek. chavez 98'de aday olduğunda "petrolün parasını ülkenin yöneticilerine ve bir avuç zengine değil halka yedireceğim" dedi ve bu seçimde 56% oy alarak seçildi. ardından bir süre reformlar da yaptı. ülkeye yabancı yatırımcı davet etmeler, ılımlı politikalar izlemeler vs şeklinde ilk yılları geçti.

    chavez 2005'te chavizm'i ilan etti. buna göre ülkede faaliyet gösteren yabancı şirketler devletten bağımsız hareket etmeyecek bir düzene geçildi. chavez ayrıca fonden diye de bir fon kurdu. fonden ülkeye giren çıkan tüm para akışını chavez'in eline almasını sağlayan bir sistem oldu. venezuela'nın ihracatının 96%'sını petrol oluşturuyor. buradan da tahmini 1 trilyon dolar gibi bir gelir elde ediyorlar. bu para olduğu gibi chavez'in kontrolündeki fona tabi. fon öyle bir büyüdü ki kamusal harcamaların çoğunu bu fon yürütür oldu. yani chavez devletin parasını kendi kasası yapıp kimseye de hesap vermeden(meclis vb) istediği gibi yönetmeye başladı. bu paraları da hiçbir getirisi olmayan şeylere harcadı(ağrlıklı olarak okul, hastane vb şeklinde inşaata). chavez petrolden gelen parayı inşaata harcarken de 2013'te öldü.

    chavez ölünce de yerine maduro geçti. maduro başa geçtiğinde her şeyini ithal eden(yiyecek dahil), ihracattan kazandığı parayı da inşaata ve halka sosyal yardım olarak dağıtan bir venezuela vardı.hayat pahalılığı yavaştan olmaya başlamıştı. buna önlem olarak maduro da çıkıp perakende ürünlerde tavan fiyat uygulamasını başlattı. marketlerde fiyatlar düştü evet. ancak bu sefer de mallar marketlere değil karaborsaya düştü. temel tüketim malları karaborsaya düşünce ülkede enflasyon birden 700% gibi rakamlara yükseldi(2012'de enflasyon oranı 20%).

    ekonomi bu durumdayken maduro koltuğunu sağlama almak için hamleler yapmaya başladı. chavez döneminde yüksek yargı(bizdeki aym) tamamen chavez'in kontrolüne geçti. bu dönemde hükümetin istemediği kararlar alan hakimler tutuklandı.

    bu yargı düzeni maduro döneminde de devam etti. 2015 senesinde halk artık hükümete tepki göstermeye başlamıştı. maduro da buna önlem olarak meclis seçimlerinden kısa bir süre önce yüksek yargı üyelerini alelacele mevcut meclise seçtirdi. tabi ki yine kendine yakın kişiler seçildi. 2015'te bu şartlarda seçime gidildi ve meclisin çoğunluğu muhalefete geçti. 167 koltuğun olduğu mecliste muhalefet beşte üçlük bir çoğunluk sağladı.
    bu şu demek, başkan x partisinden ama meclis y partisinden. yani başkanlık sisteminin klasik sorunu olan durum ortaya çıktı. ancak maduro bu duruma hazırlıklıydı. yüksek yargıyı kendine bağlamıştı. ve meclisin maduro aleyhine olan tüm yasa vb kararlarını yüksek yargı iptal etti. meclis yasalaştırdı, yüksek yargı iptal etti. bu şekilde düzen sürüp gitti.

    sistem iyice tıkanınca maduro mayısta erken seçim kararı aldı. bunun ardından muhalefet erken seçim kararını "seçimlerde hile yapılacağı" gerekçesiyle boykot etti ve sandığa gitmedi. katılımın 47% olduğu(yabancı kaynaklara göre katılım 32%'yi geçmiyor) seçimlerde 67% oy alarak tekrar seçildi.

    işte dananın kuyruğu da burada koptu. 10 ocak 2019'da maduro yemin etmeden önce muhalefet seçimler geçersizdir dedi. buna rağmen maduro yemin etti. ve muhalefet bunun karşısında harekete geçti.

    burada biraz hukuki bilgiden bahsetmek gerekiyor. ortadaki durum şu, meclis çoğunluğu muhalefette, maduro başkan. meclis de karşı hamle yaparak anayasa'nın 233. maddesine dayanarak geçici hükümetin kurulup 30 gün içinde yeni seçim yapılmasına karar veriyor.

    yani aslında ortada bir darbe vb yok. olan şey, venezuela meclisinin yasal bir şekilde seçimlerin yenilenmesine, bu süre içinde de geçici bir seçim hükümeti kurulmasına karar veriyor.

    abd ve diğer ülkeler de meclis tarafından alınan bu kararı tanıyor. bir ülkenin meclisinin aldığı karara ne zamandan beri darbe deniyor? alınan hukuki bir kararı tanıyan ülkeler(ki asıl tanımasalar hukuksuz olur) ne zamandan beri darbe destekçisi oluyor?

    venezuela chavez dönenimden başlayıp maduro ile devam eden, ülkenin parasını fonlar aracılığı ile iç eden bir düzen yüzünden bugün bu hale geliyor. venezuela 2010'da petrol varil fiyatları düşmeden önce de ekonomik sorunlar yaşıyordu. yani her şey süper giderken birden uçurumdan düşmediler veya küresel güçlerce uçurumdan itilmediler. ülkenin tek gelir kaynağı olan petrolden gelen paralar fonlar aracılığı ile yandaş çevrelere peşkeş çekildi, her şeyi ithal eden ülkede günlük ithiyaçlar bile bu kaynaklar kötü kullanıldığı için bulunamaz oldu ve kaçınılmaz olarak hayat pahalılığı meydana geldi. maduro'nun hamleleri de günlük tüketim malzemelerinin karaborsaya düşmesini sağlayarak halkın iyice perişan olmasını sağladı.

    özetle,
    1- ortada darbe vb yok.
    2- meşru ve halk tarafından 2015 senesinde seçilmiş ve muhalefetin çoğunlukta olduğu meclisin aldığı bir karar var.
    3- bu kararın dayanağı venezuela anayasasının 233. maddesi. meclis yasal yetkisini kullanarak geçici seçim hükümeti kuruyor.
    4- diğer ülkeler de(abd, kanada, brezilya vb) meclisin aldığı bu meşru ve hukuki kararı doğal olarak tanıyor.

    ayrı bir parantez de abd'nin tutumuna açmak gerekirse; abd bu durumdan faydalanmıyor diyemem. ancak ortalığı abd karıştırıyor da diyemem. ortada seçilmiş, halk tarafından seçilmiş bir meclis ve bu meclisin aldığı meşru bir karar var. olsa olsa abd ülkedeki bu siyasal açmazdan yararlanıyordur o kadar.

  • her sınıfta, atatürk'ün fotoğrafının yanına asılması gereken, simge görsel dir.

    sağlık sıhhat yerindeyken " kızları okutmayın, buluğ çağında evlendirin yoksa çok ayıp olur günah olur " diyen yobaz tipler, can boğaza gelince o okumuş kızların elinde şifa arıyorlar.

    yok mu depremi engelleyen, roketleri düşüren şeyhlerinin öğrettiği bir dua? oku, üfle, zımba gibi ol. niye namahrem eli değdiriyorsun vücuduna.

    edit: iftira attığımı söylemişler buyurun kendi ağzından dinleyin: video

    nasıl da saydırıyor hem okuyan, hem çalışan kadınlara.

  • şüpheli gözlerle baktığım video.

    konu taksiciler olunca suriyeliler haklı bile olabilir. belki de taksici 50 liralık yola 200 lira istedi. tam tersi taksici normal fiyatı söyleyip suriyeliler çamura yatmış da olabilir tabii. bu iki kesimden her şey beklenir.

  • sözde küçük esnafı kurtarmak için getirilmesi planlanan bir kararmış. haber

    yanına elektroniği ve daha başka şeyleri de koymuşlar ki tam olsun.

    her hafta, bim ve a101 aktüel ürün kataloğunu bekleyen(kovalayan) milyonlara bakalım nasıl açıklayacaksınız bunları.

    bizi tekrar esnafın kucağına atmak istiyorsanız avucunuzu yalarsınız. artık ekmek bile almayı keserim. bu şekilde mi kurtaracaksınız küçük esnafı? bu mudur çözüm? halkı zor duruma ve zarara sokarak mı kurtaracaksınız? poşet yüzünden ankara istanbul’u kaybettik diyordunuz, bunun yüzünden de iktidarı kaybedersiniz uyandırim.

    nası bi devre denk geldik ya hedef ben miyim tayfun diye haykırasım geliyor. iktidar yalvarıyor ki istanbul ve ankara yetmez ülkeyi de vereceğim. muhalefet ise teşekkür ederek geri çeviriyor teklifi. noluyo yav?

    edit: bakın ister sigara için ister içmeyin. elektroniğe ister ihtiyacınız olsun ister olmasın. şimdi buna karşı sesimizi yükseltmezsek yarın çok pişman olacağız. yasaktapar kitleye bişi demiyorum. diğer insanlara sesleniyorum. bu yasaklar korkunç boyutlara gelecek yakında, o zaman çok pişman olacaksınız.

  • ülkesini işgalcilerden savunması, işgal altında olan bir ülkede ve hatta şehirde halkıyla mücadele etmesi bile “batıya sempatik gözükmeye çalışmak” olarak lanse edilmeye çalışılan zelenski'nin fotoğrafı.

    adam ukrayna'dan gitse, “kaçtı bakın işte!”

    ukrayna'da kalsa, “batıya şirinlik yapıyor.”

    rusya'ya teslim olsa, “bak nasıl sattı hemen kahraman diyordunuz.”

    savunmaya devam etse, “halkını tehlikeye atıyor niye ülkenin anahtarını ruslara vermiyor ki?”

    ne yapsın, ne istersiniz sevgili işgalci sevdalıları?

  • "asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır: bir
    hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa
    bağlanır. hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan
    içine tatlı bir yiyecek konur. bu yarık sadece maymunun elini
    açıkken sokacağı büyüklüktedir. yumruk yaptığında elini dışarı
    çıkaramaz. maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için
    elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması
    olanaksızdır. sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz.
    avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. aslında bu
    maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. onu sadece, kendi
    bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. yapması gereken tek şey, elini
    açıp yiyeceği bırakmaktır."

  • nereye gidiyorsunuz arkadaş alt üstü kahve satıyorlar ne ipuçundan bahsediyorsunuz .

  • tebligatlar 14/1 den gitmiş. bu maddeye göre tehdit veya hakaret olması lazım. hükümet istifa demenin hangi kısmı hakaret, hangi kısmı tehdit. adeta demokrasinin çöküşü. her şekilde iç hukukta veya yetmezse aihmde kalkar bu yasaklar ancak sanırım amaç bu süreçler geçene kadar başkalarının protesto etmesini önlemek olsa gerek.

  • "o kadar sosyolog, psikolog, sosyal ve ekonomik yönden birikimi olan insanlar o kavramları yan yana getiremez"

    acınası bir cümle cidden. eğitimin kötü olduğunu vurgulayıp, kendini geliştiren rapçileri aşağılamaktadır.

    utanıyorum bu adamın açıklamalarından..

    tanım: bomboş konuşan yaşlı bir siyasetçi zırvalaması.

    edit: tanım

  • çoğu kişinin görmemeye çalıştığı taraf. müzikten mükemmel anlıyor muyum bilmiyorum ama müzik endüstrisine karşı oldukça ilgili bir insanım. bu grupların üyelerine zorla isveç diyeti yaptırıyorlar, çoğu günde 1000 kaloriden az kalori alıyor. neredeyse allahın her günü canlı performans yaptırıyorlar. provalarda yanlış hareket yaptıklarında hem sözlü hem de fiziksel şiddete maruz kalıyorlar. şu kızın * klibini hayranlıkla izledim ama ergenliğinden beri psikopat bir çalışmanın ürünü olduğu çok belli. böyle üzerlerine çok gidilen performerları gördükçe biraz üzülüyorum ama izlemeyi de çok seviyorum çalışmadan mükemmel olunmuyor çünkü. şu aralar dünyanın en başarılı girlbandi little mix de böyle mesela kızlar muhteşem canlı performans yapıyorlar ama jesy ve perrie'nin sesleri yıprandı bile. leigh anne'in sesi diğerleri kadar güçlü olmadığı için ona fazla yüklenmiyorlar o da siyahi güzel tarz kız kontenjanından yürüyor. ingiltere gibi bir ülkede bile simon cowell bu kızları sömürüyor it gibi çalıştırıyor ama onlar en azından haklarını aldıkları için çok da tatava yapılmıyor. kore'deki sömürü bambaşka bir boyutta maalesef. 2ne1'ın herhangi bir videosunu izlediğimde buna ortak olduğumu hissedip üzülüyorum yazık günah.

    4 sene önce yazılmış bir entryi yeniden buraya koyayım daha önce bahsedilmiş bu durumlardan.

  • kapanana kadar daha bir çok kez aradım. yalan yok, artık mağlubiyetlerden daralınca 0 900 1907 'yi arayıp fenerbahçe - galatasaray maçı ayarladım. hesap belli, yanlış tuşlara basıp galatasaray'a bir galibiyet hediye edip kulübe olan borcumu ödeyeceğim.
    içim kan ağlayarak fenerbahçe stadında ev sahibi oluyorum. operatör atmosferi öyle bir övüyor ki içimdeki suçluluk duygusu tavan yapıyor. telefonu kapatmak istiyorum ama başaramıyorum. maç başlıyor engin uzun oynuyor, rudvan topu kontrol ediyor. karşısında bülent var. çalım atsın diyorsan bire, topu şenol'a versin diyorsan ikiye bas. rıdvan zaten dayanıklı değil, cesur kaptan bülent bire basarsam topu söker alır diyorum. nah alır, rıdvan çalımı basıp geçiyor bülent'i. pas versin diyorsan bire, şut çeksin diyorsan ikiye diyor. rıdvan'ın şutu yok, basıyorum ikiye top direkten dönüyor.
    kalbim duracak gibi oluyor.
    topu diye orta sahada fenerbahçe kazanıyor. tamam diyorum, bu senaryo hep aynı, son dakika ya hakan ya sürpriz golcü falko bir tane tıklar diyorum. hakan rıdvan'la paslaştı ve hemen oğuz'u gördü. oğuz ceza sahasına orta yapsın diyorsan bire, tekrar rıdvan'a versin diyorsan ikiye bas diyor. baba, demin rıdvan bülent'i geçmiş, üstüne şutu da direkten dönmüş. demek ki bugün gününde hiç bulaşmamayım diyorum ve ortaya basıyorum. birden yine bant değişiyor ve kulağım sağır oluyor. aykut topun gelişine nefis bir vuruş yapmış, top hayrettin'in yanından ağlara gitmiş. o sinirle telefonu kapatıyorum.
    bir daha da aramıyorum.