hesabın var mı? giriş yap

  • başımdan geçeni anlatayım siz anlayın..

    babam ile birlikte akşam yemeğini dışarıda yiyecektik. babam da beni oturduğumuz semt içersinde bir restauranta yönlendirdi. adımı da verirsen yardımcı olurlar orada bekle bende geliyorum birazdan dedi. ben dediği yere gittim oturdum ve beklemeye başladım ama babamdan kimseye bahsetmedim. ne fark eder ki dedim gelince zaten babamı tanıyan varsa görecek dedim. beni tanımasına gerek yok diye düşündüm. beklerken önüme servis açılmaya başlandı. kaşık çatal ve salata tabağı geldi önüme. bir süre sonra babam içeri girdi. içeride hoş beş ayak üstü sohbet ettikten sonra beni gördü yanıma geldi. restaurant sahibi ile benim oğlum işte falan diye beni de tanıştırdı. o arada hemen birisi geldi ve önümde ki salata tabağını aldı ve dolaptan başka bir salata tabağı geldi önümüze!! içeriği aynı olan tabak samimi bir yakın çıkınca neden değişmişti acaba ?

    edit: restauranttan çıkarken sorduğumda ilk tabak içerisinde ki malzemelerin taze olmadığını söylediler bana. ama öyle bir geçiştirdiler ki o tabağın artıklardan toplanmış olma ihtimali çok büyük olasılık...

  • "new york california'dan 3 saat ileride ancak bu california'yı yavaş yapmaz.
    kimi 22 yaşında mezun olur ama sağlam bir iş bulmak için 5 sene bekler.
    kimi 25 yaşında ceo olup 50 yaşında ölürken kimi 50 yaşında ceo olur 90'ı görür.
    kimi evlenirken kimi bekar kalır.
    obama 55 yaşında emekli oldu, trump 70 yaşında görevine başladı.
    bu dünyadaki herkes "kendi zamanına" göre yaşar.
    etraftaki bazı insanlar senden bir adım ileride gözükebilir, bazıları ise senin yerinde gözükebilir.
    ancak herkes kendi yarışında, kendi zamanında.
    onlara kıskançlık da besleme taklit de etme.
    onlar kendi zamanında sen kendi zamanında yaşayacaksın.
    hayat harekete geçmek için doğru zamanı beklemektir.
    yani sakin ol.
    geç kalmadın.
    erken de değil."

  • kendisine hayranlığımdan kendimi aştıracak yazar.
    "bekliyorum yonina. bekledikçe de bileniyorum. öylesine bileniyorum ki kavuştuğumuzda bir aşk usturası okşayacak seni. kesikler içinde kalacaksın." sözlerinin sahibi.
    - bekliyorum hakan. bekledikçe deliriyorum. öylesine deliriyorum ki tanıştığımızda hayran olan taraf sen olacaksın.

    çünkü senin "hiçbir zaman gerçek hayranlarımla tanışamayacağım. gelecek ve benden imza isteyecek insanlar değiller onlar." sözün bir tek bu geleceğe olanak verir.

  • boşanmak isteyen bir ablanın bahane araması gibi geldi bana daha çok. sürekli boşayacağım diye tekrar ediyor. bakın, bu bir yardım çığlığıdır. *

  • babam sorumsuz bir adam olduğundan, hayatı boyunca hiçbir işte dikiş tutturamadı. biraz da şanssız adamdı, neye elini atsa kuruttu durdu. bu yüzden asla maddi olarak düzlüğe çıkamadık. çok şükür hiçbir şeyimiz eksik olmadı ama yarınımızdan da hep endişe ettik.
    şanssız adamdı dedim ya, üniversiteyi kazandığım sene iyice dibe vurdu.

    üniversite eğitimimi dedem (babamın babası) sayesinde bitirdim desem, sanırım babama haksızlık etmiş olmam. üstelik bunu o da kabul eder. aklına geldikçe ''sen yat kalk dedene dua et'' diye hatırlatır durur.

    mavi önlük, beyaz yaka ile okula adım attığım ilk günden, lise son sınıfa kadar her sabah ayakkabımın içine harçlık bırakan dedem; üniversite hayatım boyunca da her ay emekli maaşını benim hesabıma aktardı. bu fedakarlığa rağmen 2 sene okulu uzattım, of! bile demedi. mekanı cennet olsun.

    diğer dedemle pek içli dışlı olamadım mesafeler yüzünden. ben tatillerde köye gitmeyi sevmezdim, o da gariban adam; ancak 2-3 yılda bir gelirdi. çocukluk işte, şimdi imkanım olsa gölgesinden ayrılmam.

    teyzem anlattı, duyunca mahvoldum. ölmeden 2 hafta önce ''yazık'' demiş.
    - yazık bize, hiçbirşey yapamadık çocuğa. uzak ilde bir başına yavrucak. ne bir kez yanına gidebildim, ne üç kuruş parayı denkleyip yollayabildim, kızmıştır bana.

    bir öğle vakti köy kahvesinde kalbine yenik düştüğü gün, gömleğinin cebinden adımın soyadımın yazdığı küçük bir kağıt çıkmış.
    adım, soyadım ve hesap numaram.
    duyunca mahvoldum..

    nurlar içinde yat güzel dedem.

    ve yeteri kadar öpemediğim için o pamuk ellerini, kızma bana. çocukluk işte, şimdi imkanım olsa gölgenden ayrılmam.

  • aptallıktan başka bir şey değildir, en son müdahale iki gün önce 14 lira olmasın diye yapılmıştı şimdi 17 olmasın diye yapılıyor. yapılacak en etkili müdahale isminde ak geçen bütün akoduklarimin istifa etmesidir

  • kelime anlami olarak, "halkin cikari, genel iyilik" demektir. commonwealth sozcugu 1513'ten sonra "devlet" anlaminda da kullanilmi$tir. 4 onemli kullanimi vardir ki bunlardan ikisi britanya ile ilgilidir.

    ilk olarak, 1648 ingiliz devrimi sonrasinda, kraliyetin lagvedilmesi ile ortaya cikan ve oliver cromwell'in once parlamentonun lideri, sonra da diktator / tek yonetici olarak hukum surdugu, 1658'de cromwell'in olumu ve oglunun onun yerini dolduramamasiyla zayiflayip, 1660 yilinda da kraliyetin yeniden kurulmasiyla yitip giden yonetim $eklini gosterir. buradaki anlami "devlet"tir, cunku var olan devlet artik yoktur ve yerine bir$ey konmasi gerekmektedir. ayrica, commonwealth of australia gibi orneklerde goruldugu uzere, genel toplum cikari gozetilerek ve hukuk temelleri uzerinde kurulmu$ bir devlete de commonwealth adi verilir. 1901'de kitadaki eyaletlerin birle$mesiyle resmi olarak commonwealth of australia adini alan avustralya'nin yanisira, abd'yi olu$turan eyaletlerden 4 tanesi, kentucky, massachusetts, pennsylvania ve virginia da kendilerini commonwealth olarak tanimlarlar cunku halkin genel onayiyla (yani me$ru) hukumetleri oldugunun altini cizmek isterler.

    ikinci kullanimi, bir araya gelmi$ devletleri betimlemek icindir. en bilinen ve neredeyse tek bilinen kullanimi, bizim ingiliz uluslar toplulugu dedigimiz, eskiden british commonwealth, $imdilerde commonwealth of nations diye bilinen olu$umu tanimlamak amaclidir. bunun temeli britanya ile cok buyuk cogunlugu britanya'nin somurgesi olmu$ ulkeleri bir araya getiren bir olu$um olmasi; bu ulkelerin kendi rizalariyla uye olmalari; ve britanya kralicesini (ya da kralini) en ust yoneticileri olarak tanimalaridir. bu devletlerin her biri farkli $ekilde (kraliyet, me$rutiyet, demokrasi, diktatorluk, vd.) yonetilir ama yine de olu$um hepsini icine alir. yine ayni $ekilde, ulkelerin birle$melerine dayanan commonwealthler de vardir ki buna iki ornek, 16. yuzyildan 18. yuzyil ortalarina kadar suren polonya-litvanya commonwealthi ve tabii ki sscb'nin dagilmasi sonrasinda ortaya cikan bagimsiz devletler toplulugudur, yani commonwealth of independent states'tir.

    ucuncu olarak ise, genellikle kamu yonetimi ve siyaset bilimi konulariyla ilgili olarak, halkin cikarlari ve kamuoyu anlamlarinda da kullanilir.

    son olarak ise, cooperative commonwealth diye bilinen bir kavram daha vardir. bu, anarko-sendikalist bir mantikla kurulmu$, kooperatiflerden ve sosyalist prensiplerden kaynaklanan komunlerin birligi olarak du$unulebilir. ancak, 19. yuzyildan sonra uygulamalarina -en azindan bilinir olcekte- rastlanmamaktadir.