ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
almanya'nın çifte vatandaşlığı yasaklaması
-
üst edit: başlık sahibinden sonra @2'de kaçmış. kaynak bu
bir zahmet bana özelden sallamayın ne başlığı açan benim ne de kaynağı veren. ben 3. entry'i girmiş bir garip yazarım. herkes kaçınca ihale bana kalmış oldu sadece*
----
almanya battı, türkiye cennet, her şey mükemmel diyen almancıların almanya vatandaşlığını seçmesiyle sonuçlanacak yasaklamadır.
edit: başlık sahibi kaçmış. verilen yeni kaynakta çocuklar için, yani yeni nesil için geçerli olacağı yazıyor.
o halde entry'i " almanya battı, türkiye cennet, her şey mükemmel diyen almancıların çocuklarına almanya vatandaşlığını seçtirtmesiyle sonuçlanacak" olarak güncelleyebilirim.
galatasaray'ı sevimli yapan detaylar
-
kurabiye kalıbına girmesi.
yavuz bingöl'ün rte'ye hırsızlık etme demesi
-
yavuz bingöl'ün yüzyılın trollü olma ihtimalini aklıma getirmiştir. adam belki de tayyibin güvenini kazanmak için numara yapıyordu bir iki haftadır, şimdi de trollüyor olabilir mi acep?
fuatavni de yiğit bulut çıksa bir christopher nolan filmi içinde yaşadığımı düşünmeye başlayacağım.
heykel
-
heykeller güç algısı üretir ve algı yönetimi aracıdır.
tarih boyunca her rejim idaresi altındaki insanların o ülkede gücün kimde olduğunu sürekli hatırlamaları için şehirlere heykel kondurmuştur.
çünkü insanların çoğu soyut düşünemez.
sadece somut ve maddi sembollerden etkilenirler.
dev gibi bir heykelin verdiği psikolojik etkiyi ne posterler ne de marşlar verebilir.
bu sebeple her yönetim kendisinden öncekinin heykellerini yıkar ve kendi heykelleriyle değiştirir.
heykel yapamıyorsa bu açığı devasa dini mabetler ve anıt saraylarla kapatmaya çalışır.
yani güç bir semboller savaşıdır.
bir ülkede birbirine zıt iki dünya görüşünü yan yana içeren semboller varsa iki ihtimal vardır.
a) ülkede bir rejimden diğerine net bir geçiş sağlanamamıştır. yönetim ve halkın kafası karışıktır.
b) eski rejim artık tehdit oluşturmadığı için sembolleri sadece tarihi eser olarak korunmaktadır.
hiç bilmediğiniz bir ülkeye gitseniz bile şehirlerindeki heykel ve sembolik binalardan o ülkenin yönetim düşüncesini ve insanlara hangi algının hakim olduğunu anlayabilirsiniz.
tek gecelik ilişki aldatmak değildir
-
şu soruyla olayı derinlemesine tepiklemek istediğimiz bir yargı : kaç gecelik ilişki aldatmaktır peki? ahksahgkgfk hesaba bak, gece sayısına göre pansiyonculuk yapıyo sanki adam. dostum o iş gündüz de olsa, gece de olsa, 3 saat de sürse, 5 dakka da sürse, yanında da yatsan, kalkıp evine de gitsen aldatmaktır. yani aldatmanın manifestosu var da biz mi bilmiyoruz? yapmayın gözün sevem. bazı şeylerde felsefe aramayı bıraksanız aslında yaşamak için bir hayli zaman dilimi artıyor.
yani bir de bunu söyleyen adamın bu tür açıklamalar yapacak tıynette olduğunu sanmıyorum. doğrusunun bu olduğuna inanıyorsa kimseye laf anlatmak için uğraşmaz ki?
ama tek gecelik ilişki aldatmaktır yani onu diyim ben.
insanımız modernleştikçe niye bu kadar salaklaşıyor anlamak mümkün değil
17 aralık 2018 fenerbahçe bb erzurumspor maçı
-
puan farkı olarak malesef denk gibi dursak da bu sezon ilk kez rahat kazanacağımızı düşündüğüm maç. zira ligdeki en kötü futbol oynayan takımla oynayacağız. kazanıp en azından düşme potasından kurtuluruz (malesef derdimiz bu) ligi de 10. sıra civarında bitirecegimize inanıyorum.
not: erzurumspor
icat edilmesi istenen aletler
-
koku kaydedici
vücuda saplanan oku kırınca gelen rahatlama
-
inanılmaz bir olay. yapanları görünce ne alakası var der, dalga geçerdim. geçen kendi başıma gelince deneyeyim dedim, hala etkisini üzerimden atabilmiş değilim. böyle bir rahatlama olamaz. sanki o ok oraya hiç girmemiş gibi, çok enteresan!
edit: gerçekten okçuyum (bkz: #40886670)
pablo neruda
-
ağzı burnu dövülesi bir herif. öyle ki adam aşkı tek cümlede özetleyebiliyor. durduk yere hüzünlendirebiliyor. ayrıca bu adamı, kendine bu kadar aşık edebilen kadının ayaklarını öpmek lazım derdim ama adam ayaklarına bile şiir yazmış kadının.
"but i love your feet
only because they walked
upon the earth and upon
the wind and upon the waters,
until they found me."
türkçesi de;
"ama ayaklarını seviyorum
çünkü onlar;
toprakta, rüzgarda,
sularda yürüdüler
beni bulana kadar"(çeviriyi kendim yaptığımdan çok edebi bir dille yazamamış olabilirim, kusura bakmayın)
ama bu adamı tanımam, ayaklara şiir yazdığı için değil; beş yıl kadar önce, yazdığı tek bir cümleyi bir yerlerde okumam sayesinde oldu. o cümle de hala bir çok aşkı en kısa haliyle anlatır.
"i can write the saddest poem of all tonight. i loved her, and sometimes she loved me too."
diyor ki;
"bu gece tüm zamanların en hüzünlü şiirini yazabilirim. ben onu sevdim, ve bazen o da beni sevdi."
ulan pablo, sadece sometimes kelimesini kullanarak insanları hüngür hüngür ağlatıyorsun ya, çok büyük adamsın.
ümit özdağ'ı haydi ekiplerinin karşılaması
-
devletin iç işleri bakanına yakışmayan, terbiyesizce bir davranış.