ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türkçede en kıl olunan ifade
-
(bkz: 10 numara 5 yıldız)
atlı karınca ismini bulan kişi
-
atlıkarınca 19. yüzyılda bizde atlıkaraca birleşik sözcüğüyle karşılanıyordu. buradaki karaca ise hayvan adı olmayıp italyanca'dan giren ve bizde "araba, fayton" anlamında, karoça biçiminde kullanılan it. carrozza - araba sözcüğünden gelmektedir. atlı karoça zamanla atlıkaracaya, daha sonra da atlıkarıncaya dönüşmüştür. prof. dr. dogan aksan - her yönüyle dil
esprili hamile tişörtü giymek
-
bi ara biri hamileler dışarı çıkmasın demişti de ne kızmıştınız. şimdi bana onu hatırlattı bu muhabbet.
çıksınlar canım, sadece bizim istediğimiz gibi giyinsinler ama. göbeklerini "ifşa" etmesinler, dar giyinmesinler, esprili tişört giymesinler vs. vs. vs.
kendinizi işte o adamdan farklı sanıyorsunuz ya, değilsiniz.
bakın önümüz de yaz, ben 6 aylık hamileyim şu an. bikinimle denize havuza falan gircem daha. bi de dar giyinmeyin falan diyorlar ya lan. ahahahah.
yaran fıkralar
-
ev telefonu hayli yüksek gelince, ev halkı toplanmış ;
baba: 'yahu bu korkunç bir fatura. ben bu telefonu asla kullanmıyorum, hep çalıştığım şirketteki telefonu kullanıyorum.'
anne: 'aynen ben de... akşama kadar çalıştığım bankada elimin altında telefon. ne yapayım bunu.'
oglan : 'vallahi ben de şirketimin bana verdiği cep telefonu ile bütün görüşmelerimi yapıyorum.'
kız: 'e benim de şirket hattim var. ev telefonunu hic kullanmam ki..'
herkes aniden evdeki hizmetçiye döner ve cevap arar gözle bakarlar...
hizmetçi : 'eee... problem ne o zaman? sanırım hepimiz iş telefonlarını kullanıyoruz...'
yonja'da tanışmak için atılan ilk mesaj
6 nisan 2022 istanbul toplu ulaşım zammı
-
evde kal istanbul.
demet akalın ve okan kurt'un boşanması
-
erkeğin iyisi para olunca, kadının iyisi para bitince belli olur derdi bir büyüğüm.
ne diyelim her şey gönüllerince olsun.
antalya'daki çocuk cesetleri
-
beyler bu ülkede çok kötü şeyler oluyor, bu ülke hiç emin ellerde değil.
gurme kılıklı yiyicilerden gına gelmesi
-
debe editi : bazı entrylerde görünce aklıma geldi, atladığım bir şey olmuş. bu yemekler için şehir ve hatta ülke dışından dahi geliyorlarmış. (!) bırak ülke, şehir ve ilçeyi, bir öte mahalleden bile gelinmez.
peşin edit : şimdi bazı arkadaşlar "bu insanlar zaten kendilerine gurme demiyor ya da gurme olmak gibi bir iddiaları yok." diyebilir ama videolarının başından sonuna kadar olan her anına bakarsanız "gurme gibi davranmaya çalıştıklarını" görebilirsiniz.
margarin, eritme tost peyniri ve tavuk sucuğundan yapılan tosta şifa(!), salça ve ayçiçeği yağından yapılan karışıma özel sos, tavuk döner, akciğer kavurma ya da şişe takılan her kıymaya* olağan üstü methiyeler dizip her seferinde "böylesi yok!" diyen bu insanlardan size de gına gelmedi mi? (liste uzadıkça uzayabilir, uzatmıyorum.) gurmesi (!) bir dert; yapanı&satıcısı bir dert. şaklabanlık ve soytarılıkların havada uçtuğu, zerre gerçeklik, samimiyet ve farkındalık içermeyen bu insanlar ve videolarından size de bıkkınlık gelmedi mi? adamlar her an ve her platformda karşınıza çıkıyor, her yeri öyle bir sarıp sarmalamışlar ki, hiçbir şekilde kaçışınız yok.
şimdi dikkat ederseniz bu videoların genelinde iki tema işleniyor. salaş mekan ve acımamız ve acındırmamız istenilen insanlar. salaş demek, "kirli, isli&paslı, hurda, leş, derme çatma, el arabası " vs. demek değil, şatafat ve gösterişten uzak demektir. ayrıca emek sömürüsü altında acımamız istenilen bazı insanların vergi vermedikleri ve sağlığımızla oynadıkları gerçeğini hiç dile getirmiyorum. bu insanlar ve mekanlar konusunda gerekli tedbirleri almayan bakanlıklar ve belediyeleri zaten allah'a havale ettik.
şimdi gelelim bu insanların yaptığı en büyük tahribata. ne mi? elbette, çok çok uzun dönemler dünyanın sayılı mutfaklarından olan türk mutfağını getirdikleri nokta ve küresel olarak kaybettiğimiz imaj kaybı. artık dünya insanı türk mutfağı deyince bu insanları ve videolarını görüyor. sonra da "şurada burada böyle araştırmalar yapılmış, türk mutfağı bilmem kaçıncı sırada çıkmış, bu nasıl olur!" vs. gibi cümlelerle kendimizi aldatmaya çalışıyoruz. aslında her şeyin apaçık bir şekilde ne olduğunu hepimiz biliyoruz ama kendimize konduramıyoruz.
velhasıl, durum böyle. son olarak malum şeytan üçgenimizi de buraya koymadan olmaz değil mi?
(bkz: fahiş zam + gramaj düşürme + kalite bozma)
son söz : ulan bir şeyi de beğenmeyin be! birine de çıkıp kötü deyin. derler mi? demezler. *
sigara paketlerinin numaralandırılması
osuran kadın
-
özel üniversiteden mezun avukat bile olabilir bu.