hesabın var mı? giriş yap

  • isteseler de japon dilinin yapısı böyle bir değişikliğe müsait olmadığından yapamayacakları için gerçekleşmemiş ve muhtemelen asla gerçekleşmeyecek olaydır. hiç denenmediğini düşünmeyin, zira edo döneminden beri (14. yüzyıl - 19. yüzyıl arası) birkaç kez gündeme getirilmiş bir konudur.

    değil yazı sisteminin tamamen latin alfabesine geçmesi, sadece hiragana ve katakanadan oluşan bir yazı sistemi dahi düşünülemez. öyle ki kanjisiz japonca olmaz, hatta japoncadaki kanji kullanımı bu yazı sisteminin kaynağı olan çincedekine kıyasla çok daha komplikedir.

    hayatınızı asgari bir şekilde idame ettirebilmeniz için çincede bilmeniz gereken temel kanji (ya da hanzi) sayısı, japoncaya göre bin küsür daha fazla olsa da bu karakterlerin çincede tek okunuşu ve hemen hemen sıfır istisnası var. buna karşın japoncada tek bir kanjinin yeri geldiğinde abartısız 15-20 farklı okunuşu olabilip, bir de bunlara ek olarak istisnai okunuşları olan karakter sayısı da yüzlerce bulunmakta. örneğin bu karakterin çince okunuşu sadece "sheng" iken japoncada kişi ve mekan isimleri gibi istisna okunuşları haricinde 35 farklı okunuşu bulunuyor. ya da bu karakter çincede sadece "míng" olarak okunurken japoncada -istisnalar hariç- 29 farklı okunuşu bulunuyor. örnekler uzar gider böyle.

    peki deminden beri "istisna okunuş" deyip durduğumuz hadise nedir? örneğin japonya'nın eski adı olan "yamato" sözcüğünün kanjiyle yazılmış halini ele alalım. bu kelimenin okunuşu istisnadır. normal şartlar altında "daiwa" veya en kötü ihtimalle "oowa" şeklinde okunması gerekirken japonca normlarının aksine kanjiler okunuşu değil, okunuş kanjileri etkilemiştir. zira "yamato" kelimesi, kanji sisteminin japoncaya girişinden eskidir. dolayısıyla bu kelimeyi ifade etmesi için de okunuştan bağımsız olarak "büyük japonya" anlamına gelecek karakterler seçilmiş. çünkü havalı. bu duruma bir başka örnek de azuki fasulyesi anlamına gelen sözcüğün yazılışı. normal şartlarda "shoutou" ya da "komame" şeklinde okunması gerekirken okunuşu "azuki"dir.

    kanjinin komplikeliği burada bitiyor mu? tabii ki hayır. aynı yazılışa sahip bazı sözcüklerin okunuşları, cümledeki anlamına göre değişebiliyor. mesela "on" ve "parça" karakterleriyle yazılan kelime, hem "on dakika" hem de "yeterli" anlamına gelmekte ve kast ettiğiniz anlama göre "juppun" veya "juubun" şeklinde okunmakta.

    insan adlarının okunuşa hiç girmiyorum. onlar komple istisnai ve yeri geliyor aynı karakterlerle aynı şekilde yazıldıkları halde farklı okunabiliyorlar.

    kanjiyi bu kadar uzun anlatma sebebim, neden kanjisiz japonca olmayacağına arka oluşturmak içindi. hangul ile mükemmel bir şekilde idare edebilen korecenin aksine japonca sadece hiragana/katakana veya başka bir alfabetik yazı sistemi ile işlemez. mesela şu an tamamen rastgele aklıma gelen "koushi" kelimesinin bile otuz küsür farklı anlamı bulunuyor ve senin cümle içerisinde kullandığın "koushi" kelimesinin hangi anlamı verdiğini ayırt edebilmek için tek şansın kanjidir.

  • tek taş pırlantaya 25 bin tl, gümüş çikolatalığa 5 bin tl, evin içindeki beyaz eşya, mobilya gibi eşyalara da 70 bin tl vermezseniz o kadar da abartılı olmayan bir meblağ olsa gerektir.

    evlilik öğrencilik yıllarındaki gibi "bir arkadaşınla eve çıkmak" gibidir.

    "yok aabi öyle olmuyor, sen bi evlen görürsün" demeyin, alnınızı karışlarım. tabularına sıçtıklarım...

  • nasıl ki bir insana telefon numaranızı vermek ona size günün her saatinde ulaşma hakkını tanımıyorsa onun günlük hayattaki rutinlerini takip etme olanağını da tanımaz.

  • çocuk merkezli aileler tarafından üretilen bir model.

    * doğum yeri, kütük şeysi, vatandaşlık vs. gibi detayları planlanır mümkünse yurtdışında falan doğurulur.
    * sonra yurda dönülür, boyu posu eksik kalmasın diye doktorlarla, diyetisyenlerle, hizmetçilerle, dadılarla büyütülür.
    * namı almış yürümüş kolejlerden birine kreşten sokulur, liseden çıkarılır.
    * namı almış yürümüş özel üniversitelerden en birincisine sokulur. zira diğerleri ona layık değildir. hele devlet üniversitelerinin hiç şansı yok.
    * asla yurtta falan okutulmaz.
    * mecburi hizmet, tayin gerektiren meslekleri tercih etmesine izin verilmez. doğuya falan asla gidemez.
    * koca arama yaşları gelene kadar saraydan ayrılmaz.
    * saray sabittir. kız eşşek kadar oluncaya dek şehir değiştirilmez, mümkünse hiç taşınılmaz. küçük yaşta sık sık okul değiştirmek, genç yaşta arkadaş çevresi değiştirmek vb. şeyler psikolojik minik travmalar yaratabilir diye prensesimiz korunur bu tip olaylardan.
    * çünkü "bizim kızımız biraz şeydir, o öyle şeyleri beceremez, yapamaz"... (evet, prenses yetiştiren bir aileden ben bunu duydum)
    * namı almış yürümüş şirketlerden birine sokulur. modaya uymak, kariyer havasına bürünmek lazım tabii...
    * yurtdışında masterla falan avunmak istiyorsa ona izin verilebilir. çünkü zaten orada yerleşik bi amca, bi teyze, bi kuzen, bi bişii vardır. ama prensesimiz sanki sap sap yaşıyormuş, kimseleri tanımıyormuş, kendi ayaklarının üstünde duruyormuş gibi havalara bürünür. (bkz: çaktırma pampa)
    * yaşadığı steril ortamda, yine prens gibi yetiştirilmiş bir erkekle tanışır ve evlenir. (ya da arkadaş vasıtası, aile çevresi ayaklarına bildiğin modern görücü usulü tanıştırılır, evlendirilir)
    * çocuk da yapar kariyer de... ama arada çocuklarını yetiştirmek için uzun molalar verir.
    * yeni prensler ve prensesler yetiştirir.
    vatana millete hayırlı olsun...

  • takvimlerin,27 $ubat 1933 tarihi gösterdigi günün ak$amında almanya'nın berlin $ehrinde nasyonal sosyalistlerin ileri gelenlerinden joseph goebbels'in evinde ziyafet verilmektedir.davetliler arasında henuz yeni $ansölye olmu$ adolf hitler'de bulunmaktadır..yemek esnasında bir telefon gelir.telefondaki ki$i lakabı putzi olan ernst hanfstaengldir.hanfstaengl heyecanlı bir ses tonuyla telefonda "reichstag yanıyor..reichstag yanıyor.." diye bagırır..fakat goebbels bu iddiayı yeterince inandırıcı bulmaz ve ilk olarak durumu hitler'e bildirmemeyi daha uygun bulur.o sıralarda ise,ba$bakan yardımcısı evinde donemin cumhurba$kanı konumunda olan paul von hindenburg'u agırlamaktadır..onların bulundukları mevki ise reichstag'a oldukça yakındır ve dumanlar pencerelerden seçilmektedir..yangını gören ba$bakan yardımcısı,kendi arabasıyla hindenburg'u evine kadar emniyetli $ekilde ula$tırır.bu sırada durumu tekrar degerlendiren goebbels bir kaç telefon sonucunda reichstag'ın gerçekten alevler içerisinde olduguna emin olduktan sonra durumu hitler'e bildirir..ziyafet yarıda kesilerek anında reichstag'ın bulundugu yere gelinir*..hitler oldukça kızgındır.lakin ondan daha kızgın olan birisi varsa o da goebbels'dir..zira goebbels o gün,gestapo $efi rudolf diels'e döner ve "i$te komunist ihtilali ba$lıyor! bir dakika bile bekleyemeyiz.acımak yok.her komunist bulundugu yerde öldürülecek.bütün komunist vekilleri hemen bu gece sallandırılacak.." $eklinde emir verir..

    sonrasında nurnberg mahkemesinde dahi yangının,tam olarak iç yüzü aydınlatılamaz.fakat yangının naziler tarafından,kendi siyasi amaçları dogrultusunda çıkarıldıgına dair $upheye yer bırakmayan kanıtların mevcut oldugu su yüzüne çıkar..nazilere yönelik ve dogruluk payı yuksek olan iddialardan biri $udur;
    hitler'in yakınında bulunan isimlerden olan hermann goering'in oturdugu yer olan ba$bakanlık sarayından reichstag'a kalorifer borularını geçirmek için öncesinde bir tünel kazılmı$tır.sonrasında s.a isimli kıtaların lideri olan karl ernst,kendisine baglı hücum taburlarından birkaçını tünelden reichstag'a geçirir.ellerindeki bol miktardaki yanıcı ve kimyevi maddeyi reichstag'a dökerek geldikleri yoldan geriye dönerler.bu olayın birkaç gün öncesinde ise s.a'lardan birkaç ki$inin bar da rastladıkları bir kundaklama hastası,yarı kaçık hollandalı komunist marinus van der lubbe'yi ise ufak tefek parçalar yakması için içeri sızdırırlar.buldukları ki$inin komunist olması naziler için inanılmaz bir $anstır..ve onlar bu $ansı iyi degerlendirmeyi bilmi$lerdir..
    van der lubbe yangını ba$lattıgı gerekçesiyle hemen orada yakalanır ve sonrasında mahkemeye çıkarılır.mahkemede suçu sabit görülür,idam edilir.seçimlerden hemen önce meydana gelen bu olay nazilerin iktidar için göze alamayacakları $eyin olmadıgına dair en ciddi kanıtlardan biridir.fakat adolf hitler'in planları istedigi gibi yolunda gitmemi$ -en azından yangın sonrasında- ve istedigi oy destegini seçimlerden sonra alman halkından alamamı$tır..

    faydalanılan kaynaklar;
    william l. shirer-nazi imparatorlugu-1
    rudolf diels-lucifer ante portas