hesabın var mı? giriş yap

  • amerika'da yasayan bir cocugun istedigi bir oyuncagi alabilmesi icin 100 dolara ihtiyaci olur. bu 100 dolara sahip olabilmek için günlerce, gecelerce dua eder. sonunda, sahip olamayinca da tanriya mektup yazmaya karar verir. amerikan posta idaresi, üstünde yazili adres olarak sadece "tanri, abd" olan mektubu baskana vermeye karar verir.

    baskan mektubu alinca cok hoslanir, cok duygulanir fakat 100 dolarin kücük bir cocuk icin fazla oldugunu düsündügü için; 100 dolar yerine 5 dolar koyar. cocuk gercekten de 5 dolara sahip olmakla tatmin olur ve tanrıya tesekkür mektubu yazmaya koyulur:

    - sevgili tanrim, parayi yolladigin için tesekkürler. ama mektubu beyaz saray üzerinden yollamissin ve tabii her zamanki gibi oradaki ibne de 95 dolarini kesip silah almis olmali. bana 5 dolar ulasti. yine de tesekkürler.

  • s*kile s*kile s*kmeyi öğrenmesinden dolayıdır.

    misal ilk defa mobilya alıyorsunuz ve mobilyalarınızı siz naif takıldığınızdan olsa gerek y*rrak gibi monte ediyorlar, tamir istiyorsunuz 2 ay geçiştiriyorlar. ama çileden çıkıp doğrudan fabrikayı aradığınız anın 20 dakika sonrası montaj ekibi "abi sabah sabah fabrikadan aradılar hemen tamire gelelim" diye telefon açıyor.

    bu sadece bir örnek. naifliğe, yumuşak karınlılığa bu ülkede yer yok.

  • neden yüzyılın dizisi yüzyılın ilk çeyreğinde seçiliyor.

    edit: madem entry ünlenmiş buradan walter white'ın taaa şaka şaka. neyse seni seviyorm sevgilim umarım bunu okuyorsundur :d.

  • ünlü olmamasına imkan olmayan, bir süre boyunca gündemi meşgul etmesine ragmen şu an nerede ne yaptıgı bilinmeyen bir insandır.

    kendisi ayrıca koyu bir galatasaray taraftarıdır. televizyonlara cıkmadan ve ünlü olmadan önce doksanlı senelerin başı, ve ortalarında galatasaray kapalı tribününde cok ünlü bir isimdi..

    florya, ali sami yen stadı arasında gidip gelen, arif erdem, norman mapeza ve hakan şükür'ün elini öpüp ara sıra da orhan gencebay şarkıları söyleyen, elinde tokmak davula vururken uzaklara dalan unutulmaz birisiydi galatasaray kapalı tribünü icin. 94 senesinde bursaspor ile oynanan şampiyonluk maçından sonra kupa ile tur atıp kulüp tarihine de geçti.

    daha sonra yabancı filmlerin türk versiyonlarının sıklıkla yapıldıgı bir dönemde terbiyesiz cafer rolü ile problem cocuk filminin türkce versiyonu olan zıpcıktı filminde başrol oynadı ve tanındı.
    ün, şan ve şöhret onu degiştirmedi. galatasaray tribününden kopamadı ve her zaman burnunu cekerek hakan şükür'ü yumruk şova cagırdı.

  • ilk zamanlar sms atıldığına bile inanmıyordum ben. sms oylaması diye, reytinge pek etki etmeyenleri eliyorlar diye düşünüyordum. bir poşete 25 kuruşu vermeyen insanlar hakikaten sms atıyorlar ya, gram akıl yok hacı.

  • bu sehri terkedemeyisin asil nedeni "ihtimaller hastaligi" dir.

    6 aydir denize inmemissinizdir ama denizin orda oldugunu bilmek, "gidebilme ihtimali"ne baglanirsiniz.

    evci bi insansinizdir, ama gece hayati, bar vs gibi ortamlarin varligini bilme ve istegidiniz zaman "ulasabilme ihtimaline" baglanirsiniz.

    butun konserler, muzeler, tiyatrolar etkinlikler ordadir ama gitme sikliginiz senede bire donusmustur bile hayat temponuzdan, fakat nasi olsa elinizin altindadir dimi "istediginiz zaman kacabilme" ihtimaline baglanirsiniz.

    iste bu sehirde kaldikca nufuz eder bu hastalik, gittikce kronikleserek.
    ihtimaller hastaligi.

  • almanya'dan yıllık izne gelen akrabalarımızın benim yaşlarımdaki çocuğuyla birlikte (11-12 yaşlarındaydık) batıkent'ten demetevler'e -lunaparka- gitmek için bindiğimiz dolmuşta yaşamıştım benzer bir olayı. (aslında buna olay bile denemezdi, o zamanlar henüz olric yoktu, hava raporlari da günlük bültenlerden sonra okunmuyordu. henüz durum, bugünkü gibi açik ve seçik, bir bakima da belirsiz değildi..)

    hatırladıkça gülerim. almanya'dan gelen arkadaşımla ben en önde oturuyorduk. arkadan biri omzuna dokunup, "şu parayı uzatır mısın?", diye sordu. çocuk büyük bir ciddiyetle parayı uzatan adama dönüp, "ben burada çalışmıyorum." dedi. kimse böyle bir cevabı beklemiyordu tabii. çocuk taviz vermez bir tutumla bir zırh gibi duruyor, görevi olmayan bu işi yapmayı şiddetle reddediyorurdu. parayı uzatan adam bir şeyler eveleyip gevelemeye başladı ama ben iki büklüm olmuş kahkaha atmakla meşgul olduğum için gerisini pek hatırlamıyorum.