hesabın var mı? giriş yap

  • rüyamda galatasaray formalı sırtı bana doğru dönük bir futbolcu gördüm

    -zlatan diye bağırdım

    - ben necati dedi.

  • sebebi çok basittir.

    mahallende, sokağında yola iki tane taş koyup su topu oynayamazsın.

    futbol yaygındır.

    lisede kola kutusunu ezip futbol oynamış bir neslin üyesi olarak söyleyebilirim ki ezilmiş kola kutuları yere vurduğunda sekmez. onunla basketbol oynama şansın yoktur.

    voleybol ve hentbol topu ile de hakeza bulduğumuz anda futbol oynardık.

    ulan bak sana ben nasıl anlatayım? voleybol oynamak için file bulamazdık, eskaza file denk gelirse de kendi icadımız olan (ki oldukça yaygındır) "ayak voleybolu" oyununu oynardık.

    sanırım anlaşılmıştır.

  • işyerimdeki bilgisayarımda internet yok. okumak istediğim bazı başlıklardaki entryleri evde notepad'e kaydedip işe getiriyorum. canım sıkıldıkça üçer beşer okuyup gülüyorum. tabi bunu yapmadan önce kontrol merkezinden ayarlara gelip, sayfa başına gösterilecek entry sayısını 100 yapıyorum ki, her seferinde daha çok entry kaydedebileyim.

    kısacası çevrimdışı okuyorum sözlüğü, ama bakınızları ve entry numarası şeklinde verilen linklere tıklayamadığım için bazen çok merak ediyorum.

  • halit kıvanç beyaz show'da pele ile tanışmasını anlatmıştı. üşenmedim röportajı buldum.
    kendi anlatımıyla pele ile tanışmaları ve pele ' nin ilk röportajı ;

    halit kıvanç, brezilyalı pele’yle tanışmasını unutamıyor: “isveç’te bromo oteli’nin balo salonundayız. bir brezilyalı gelip dedi ki, ‘bir çocuk getirdim. daha 17 yaşında. şimdilik yedek. ama yarın muhteşem bir oyun oynayacak.’ fakat çocuğa hiçbir gazeteci yüz vermedi. corriera dello sport’taki arkadaşım italyan alto bile ilgilenmedi. ben gidip pele’yle konuştum. ertesi gün pele takıma girdi, golü attı. o günden sonra pele beni her yerde hep hatırladı. 1970 dünya kupası’nda brezilya şampiyon olduğunda pele’yle tekrar karşılaştım. kimseye röportaj vermiyordu. ben de 1958’de pele’yle konuştuğum fotoğraflı röportajımı gösterdim. pele, benimle özel röportaj yaptı ve ‘dünya basınına duyuruyorum, ben milli formayı ilk giydiğim maçtan önce benimle konuşan tek kişi, ismi çok zor, söyleyemiyorum, senyor istanbul’du’ dedi.”
    kaynak : vatan gazetesi

    ek : pele o turnuvada parladıktan sonra italyan gazeteci alto gelip halit kıvanç'a demiş ki ; röportajını bana verir misin, aynı şeyleri gazetemde ben yazmışım gibi yayınlayacağım. e tabi halit abi vermemiş röportajı, helal olsun :)

    velhasıl-ı kelam pele' nin yeri ülkemizde apayrıdır, hem gazetecimizde hem de brezilya' nın galibiyeti ile moral bulan o günkü gençlerimizin kalbinde taht kurmuştur.
    yoksa pele messi'den kötüymüş, yok maradona şöyle demiş. yok abicim, pele bir simgeydi. o kadar.

  • tarih: 2005 aralık
    yer: marmara üniversitesi
    kahramanlar: ege: (4 yaş)
    ilay : (2 yaş)
    romica: (yaşı mevzu bahis değil)

    (hem öğrenci hem anne olan romica, o günkü derse devamsızlık problemi yüzünden girmek zorundadır, şansa bakın, o gün çocuklarını satacak güvenilir bir yer bulamamıştır. mecburen çocukları da okula yanında getirir. bakacak gönüllü çok olmasına rağmen, bir derste çocukları emanet edecek kimseyi bulamaz, pişkinliğin dozunu arttırarak 2 ve 4 yaşlarındaki çocuklarını derse sokar.)

    hoca: evet, bugünkü konumuz vesaire...
    romica: ege, sakın yaramazlık yapma, sesini çıkarma, gürültü yapma yoksa öğretmen çok kızar, bizi dışarı atar.
    ege: tamam anne.
    romica: bak oğlum, çıt sesi bile duymak istemiyorum, burası merdivenli çok büyük bir sınıf ve en küçük bir ses yankı yapar tamam mı?
    ege: tamam anne, anne bana da kalem kağıt verir misin?
    romica: tamam, bak ses yapma sakın.
    ege: öf, tamam.

    (bir süre ders devam eder, sorun yoktur, zamanla sınıfta fısıldaşmaların dozu artar, boğuk bir gürültü hali vardır öğrenciler arasında, hoca istifini bozmadan dersi anlatmaya devam ederken ilay parmağı ile hocayı gösterir:)

    ilay: ayu bak!
    romica: şişt, sus!
    ilay: anne bak, ayyuğ!
    ege: (sınıftan atılma korkusu ile en yüksek höykürüşü ile ilay'a bağırır) ilay sus! öğretmen ders anlatıyor, konuşup durursan bizi sınıftan atar!
    ilay: ege, bak ayu!
    ege: ilay, sus diyorum sanaaa!!!! (amfide sesinin yankılanmasından sonra, bir sessizlik ve ardından gülüşmeler olur, öğrencilere döner, biraz hocaya yalakalık olsun diye, biraz da öğrencilerin konuşmalarından rahatsız olduğu için) siz de öğretmeninizi dinleyin, kendi kendinize konuşmayın, derslerinizi de çalışın! (anasının oğlu!)

  • iki genç arkadaş uyuşturucu bulundurmak suçundan mahkemeye çıkarılırlar. yargıç hapis cezası vermez, onun yerine gidip diğer gençleri uyuşturucuya karşı uyarmalarını ister. bir ay sonra iki arkadaş yeniden yargıç karşısına çıkar ve yargıç durumlarının ne olduğunu sorar. birinci genç:

    "harika,100 kişiyi uyuşturucu kullanmaktan vazgeçirdim" der.
    "nasıl yaptın?"
    "tahtaya biri küçük biri büyük iki daire çizdim. sonra da dedim ki;büyük daire uyuşturucu kullanmadan önceki beyniniz, küçük daire uyuşturucu kullandıktan sonraki beyniniz."

    "aferin" der yargıç ve diğer gence döner.
    "ben 1000 kişiyi vazgeçirdim" der ikinci genç.
    "bravo,sen nasıl yaptın?"
    "tahtaya biri küçük biri büyük iki daire çizdim. sonra da dedim ki; küçük daire uyuşturucu yüzünden hapse girmeden önceki kıçınız, büyük daire de hapisten çıktıktan sonraki kıçınız."

  • (bkz: yaran yanlış okumalar) ölmüş "papağanın" ayağının suyunu içmek olarak okudum.

    hem iğrenç hem komik görüntülerdir.

    düzenleme: papağanın ayağının suyunu içmek daha mantıklı geldi demek ki. hakikaten var bi' manyaklık bizde. yeşillendiren arkadaşlar mesaj kutumu çökertti sağolsun.*

  • şu rezil günlerde erimeye fırsat bulamayan iç yağlarıma ilaç gibi gelmiş olan bir fragmana sahip olan, can olan.

  • çocuksunuzdur, okuldan eve gelirsiniz, sevdiğiniz yemek hazırdır, dışarda deli gibi kar yağmaktadır. anneniz sizi "tank" gibi giydirir, sonra dışarı çıkarsınız, saatlerce kar topu oynanır, kardan adam yapılıp bozulur. kırmızı bi burunla, ıslanmış eldivenlerle yoğun karın altından eve dönersiniz, babanız haberin var mı 2 gün boyunca okullar tatil der, çok yorulmuşsunuzdur koşuşturmaktan hemen pijamalar giyilir, yorganın altına girilir anne ılık ballı süt yapar(isteyene çorba) sonra bi güzel mışıl mışıl uyunur.