hesabın var mı? giriş yap

  • bi keresinde bir kiza tanismak amaciyla yanasmistim, "sik gelirmisin bu bara? seni daha once hic gormemistim" demistim.. kiz da bana "hayir, bir daha goremiyeceksin tadini cikar" deyip arkaasini donup gitmisti...
    benimde bir kedim var...

  • neyin gerçek, neyin kurgu olduğu konusunda insanın kafasında kocaman soru işaretleri bırakan film. adam da bizim gibi kurgulanmış bir film mi izliyor, yoksa yaşadıkları gerçek mi? yahut yaşadıklarının hangisi gerçek, hangisi kurgu? bunların yanıtı yok filmde. bu açıdan bakacak olursak sinemanın en temel özelliğini yansıtan bir film olduğunu söyleyebiliriz. zira baştan sona kurgu olduğunu bildiğimiz sinema, buna rağmen gerçeklik ve kurgu konularında zihnimizde muazzam karışıklıklar oluşturma gücüne sahip bir şey. (bkz: #16841665)

  • katıldığım önermedir. herkes her insanı aynı ölçüde güzel bulmak zorunda mıdır? toplumda ne bu mecburiyet anlamadım gitti doğrusu. ayrıca bana çok da soğuk gelen kadındır.
    ''aaa öyle deme?'' , ''ama sultan o'' neye göre sultan? o zamanki toplumda verilmiş bir unvan işte. bana sorsalar ben sultan unvanını (bkz: gülşen bubikoğlu) 'ndan yana kullanırdım.

  • dünyaya gelinebilecek en kötü zamanda geldiklerine ciddi ciddi inanmaları. babaları güneydoğu'da zorunlu askerlik yapıp hergün teröristle çatışıyordu. dedeleri iç savaşa dönmüş sağ-sol çatışmalarının ardından bir de askeri darbe gördü. ondan önceki nesil ikinci dünya savaşının getirdiği yokluk ve sefalet içinde yaşadı. daha öncesi birinci dünya savaşı sırasında tüm gençliğini cephede harcadı. daha geriye gittikçe daha da zor yaşam şartlarından bahsedilebilir.

    şimdi bu arkadaşlar zannediyor ki onlardan önce herkes gülüp eğleniyor, vur patlasın çal oynasın gününü gün ediyordu. eskiler avrupalı akranlarından eksik kalmıyordu. yok öyle birşey gençler! bakmayın sizi imrendirmek için 90ları 80leri övüp bitiremeyenlere. bu ülkede bir tek siz değil, hiç kimse gençliğini yaşayamadı. bu gerçeği bilmek dertlerinizi çözmeyecek belki ama suni bir şekilde yüreğinize işlemiş adaletsizlik duygusunu söküp atarak az da olsa rahatlatacak.

  • 2800 km kalınlığındaki manto tabakası dünya hacminin kabaca yüzde 84'ünü oluşturur. çoğunlukla katı kaya tabakasından oluşması, yoğun ısı ve basınç jeologların bu katman üzerinde çalışmasını zorlaştırır. bunun yerine volkanik patlamalar yoluyla yüzeye çıkan mineralleri ve kayaları incelerler. geçtiğimiz hafta science journal'da yayınlanan yeni bir araştırmaya göre bilim insanları bir elmasın içinde hapsolmuş yeni bir mineral keşfettiler.

    araştırmacılar, ünlü jeofizikçi ho-kwang (dave) mao'dan esinlenerek buna davemaoite adını verdiler. livescience'ın bildirdiğine göre, mineral (kalsiyum silikat perovskit) mantonun 640 km'den daha fazla derinliğinde oluştu ve jeologlara alt mantonun kimyasal yapısına bakış imkanı sağlıyor.

    bu keşiften önce bilim adamları bu minerali laboratuar ortamında yüksek basınç kullanarak sentezlemeyi başarmışlardı ancak mineral 20 gigapaskal basınçtan çıkarıldıktan sonra kimyasal yapısı hemen kendini yeniden düzenledi. bilim insanları bu mineralin mantodaki muhtemel varlığını ve okyanus tabanının kilometrelerce altında sondaj yapmadan doğal bir örnek bulmanın imkansıza yakın bir beklenti olduğunu biliyorlardı.

    las vegas'taki nevada üniversitesi'nde mineralog olan baş yazar oliver tschauner scientific american'a "onu bulma şansımızın o kadar düşük olduğunu düşündük ki, hiçbir zaman aktif olarak aramadık" diyor.

    tipik olarak derin dünya mineralleri mantodan kabuğa doğru itildikçe yeniden şekillenirler. devamaoit ise bir elmasın içerisinde bu yolculuğu yaptığı için değişmeden yüzeye ulaşabildi. elmaslar bu süreci mantoda oluştuktan sonra volkanik patlamalar ile kabuğa doğru püskürtülerek tamamlar. yüksek sıcaklık ve basınç altında karbon atomları birbirine çok sıkı bir şekilde bağlanır bu nedenle de elmaslar bu yolculuğu yapılarında değişiklik oluşmadan atlatır.

    davemaoit, 30 yıldan daha uzun bir süre önce botswana'da çıkarılan bir elmasa gömülü küçük siyah pullar olarak ortaya çıktı. tschauner ve arkadaşları birkaç yıl önce elması incelemeye başladıklarında, lekelerin kimyasal yapısını ortaya çıkarmak için x-ışınları ve diğer teknikleri kullandılar. mineralin, alt mantonun üst sınırından birkaç yüz kilometre derinlikte ortaya çıkan ve bilim için yeni bir mineral olduğu sonucuna vardılar.

    science news'e göre; alt mantonun yaklaşık yüzde 5 ila 7'si davemaoitten oluşmaktadır. yeni mineral çoğunlukla kalsiyum silikattan oluşsa da eser miktarda toryum ve uranyum gibi radyoaktif elementler içerebilir. bu elementler bozunduğunda ısı açığa çıkarırlar. tahminler, alt mantodaki ısının yaklaşık üçte birinin bu elementler aracılığı ile üretildiğini gösteriyor. davemaoiti oluşturan radyoaktif izlerin tanımlanması bu elementlerin mantonun neresinde saklandığını anlamamızı sağlıyor.

    carnegie bilim enstitüsü'nden bir jeofizikçi olan yingwei fe, çalışma hakkında yaptığı bir yorumda "tschauner ve arkadaşlarının çalışması, doğadaki diğer zorlu ve yüksek basınçlı fazların keşfinde umut veriyor. erişilemeyen alt mantodan bu şekilde gelen doğrudan bir örnekleme, gezegenimizin tüm mantosunun kimyasal bileşimindeki bilgi boşluğumuzu dolduracaktır." diyor.

    kaynak: smithsonian maggazine

    mücevher işi ile uğraşan biri olarak tek bir merakım var: ne zaman bu arkadaşı kullanarak tek taş yüzük yapıp satmaya başlayacağız? pırlantadan çok daha kıymetli olacağı aşikar.*