hesabın var mı? giriş yap

  • kendi evinin buzdolabinda asili olan bebeklik fotografimi gostererek;
    "ileride evimizde soyle bisey dolanacak hayal edebiliyor musun?"
    not: terkedildim

  • saten pijama/gecelik.

    bu diziler dışında kullananı var mı merak ediyorum. kendini yatağa şöyle bi bırakıversen kayar öteki taraftan düşersin. nasıl uyuyorlar ki onla?

  • tuvalete giderken hesabı ödemiş +10 yazıyor ama tek amacın o tatlım +10000 falan yazmalısın, gerisi gereksiz jestler senin için. değerli olsaydı anı yaşardın, böyle siksok şeylerle uğraşmazdın.

  • her ne kadar butikler, küçük esnaf, mağaza ürünü satıcıları tarafından işgal edilmiş olsa da, hala ülkenin en verimli işleyen ikinci el sitesi konumunda.

    kendim de yaklaşık üç yıldır ikinci el alışveriş yapan biri olarak dolap.com'da alıcı olarak dikkat edebileceğiniz birtakım tavsiyeler vermek istiyorum. zira bir şekilde ikinci el alışverişi tavsiye ederek dolap.com'a yönlendirdiğim arkadaşlar ya nasıl kullanacaklarını bilmediklerinden hüsrana uğruyorlar, ya deneyimsizlikten olumsuz sonuçlarla karşılaşıyorlar veya ürün çeşitliliğinden kafa karışıklığı yaşayıp hiç bulaşmamayı tercih ediyorlar. ben de açıkçası fiyatların birbiriyle yarıştığı bu zamanda, daha bir kaç sene önce öğrenci markası sayılan bir ithal markanın, dümdüz polyester bir kazağına 400 tl verildiğini görmekten üzüntü duyuyorum. aynı ürünün hemen her bedeni, maksimum bir kaç defa giyilmiş veya hiç giyilmeden, bazen etiketiyle dolapta beklemiş olarak, alıcısı tarafından bir kaç ay ya da sezon sonra dolap.com'a 150 tl'ye konacak ve bir süre sonra 100 tl'ye satılacak çünkü, emin olun. hele üzerinden bir kaç sezon geçmişse, 50 tl'ye satılacak.

    ikinci el alışveriş, imkansızlıktan tercih edilen bir seçenek değil, parayı mantıklı, akılcı, maksimum fayda ile kullanarak, hem bireysel hem küresel israftan kaçınmanın en makul yoludur. insanlar, çevrelerinin ya da yetiştirilme tarzlarının etkisi ile maalesef duruma, "başkasının eskisini giymek" olarak bakabiliyorlar ama bu önyargınızı kırmak da çok zor değil. dolap.com'un yarısı kullanılmış ürünse, diğer yarısı alınıp kullanılmamış, dolapta beklemiş ürünle dolu. her halukarda, aynısını veya benzerini kendi mağazasından 1500 tl'ye alabileceğiniz bir ürünü, sırf biri satın alıp bir-iki yıl hiç kullanmadan dolabında tuttu diye giyilmez olmuyor ama siz 300 tl'ye satın alabiliyorsunuz.

    bu seçenekten daha çok insanın faydalanması, isteyen fakat önyargılı olan arkadaşlara yol göstermesi bakımından dolap.com en verimli nasıl kullanılır, kaliteli, tertemiz ve görece pahalı ürünler nasıl çok daha uyguna alınır, detaylıca izah etmeye çalışacağım.

    -öncelikle siteye üye olun ve "markam ve bedenim" kısmından, alt üst ayakkabı vb bütün bedenlerinizi belirleyerek, normalde severek ve güvenerek kullandığınız markaları seçmekle işe başlayın. başlangıç için mümkün olduğunca az ve öz marka seçimi yapın ki seçenekleriniz azalsın ama güvenilir olsunlar. dolap.com aşırı ürün çeşitliliği olan bir site olduğundan, "siyah gömleğe ihtiyacım var, o zaman siyah gömlek aratayım da içlerinden seçeyim" demek, özellikle yeni başlayanlar için asla verimli bir yöntem değildir. defolu-defosuz, markalı-markasız, esnaf ve butik ürünü, pazar malı, dolanıdırıcı-güvenilir demeden binlerce ürünle karşı karşıya kalırsınız ve istediğiniz şeyi bulana kadar ya bıkıp uygulamayı kapatırsınız ya da deneyimsiz olduğunuzdan ilk alış deneyiminiz pişmanlıkla sonuçlanabilir. bu yüzden önce belirli bir kaç markamızda arama yaparak işe başlıyoruz.

    -acele etmeyin. tecrübeli alıcı olup sizi yönlendirecek biri yoksa önce bir süre siteyi takip edin. akşamları, sabahları, bir yerde sıra beklerken, beş-on dakikalık kısa vakitler ayırarak, uygulamada markanız ve bedeninizle aramalar yapın, yeni eklenen ürünleri inceleyin. bu sırada yorumları okuyun, satıcıların güvenilirlik puanlarını takip edin, satışlar hakkında yapılmış değerlendirmeleri okuyun. kısaca, ortamı koklayın. öğrenin. zamanla zaten, satışa konan ürünün fotoğraflama şeklinden dahi bir ürünün, kim tarafından satıldığını, kalitesini, satıcısının güvenilirliğini, alınabilir olup olmayacağını anlar hale geleceksiniz. o zamana kadar adımlarımızı temkinli atıyor ve bolca gözlem yapıyoruz.

    -dolap.com'da kategori bazında veya marka ve bedeninizle bir şeyler aradığınızda, önünüze çıkan liste öncelikli olarak "öne çıkarılmış" ürünlerden oluşur. satıcıların bir kaç tl ödeyerek önde görünmesini sağladığı ürünler veya çok kişi tarafından favorilere alınmış, çok görüntülenmiş, teklif akışı fazla olmuş ürünler gösterilir öncelikli olarak. bu sistem aslında iyidir, gerçekten iyi ürünlerin önünüze çıkma ihtimalini artırır. özellikle yaptığınız aramalar ve incelediğiniz ürünlere göre belirlenen algoritma ile, gerçekten ilgilenebileceğiniz ürünlerin önünüze çıkmaya başladığını zamanla fark edeceksiniz. fakat bu arama algoritması, ilgilendiğiniz ürünlerin tümünü görmek için yeterli değildir. aramanızın ilk sonuçları üzerinde beş on dk göz gezdirdikten sonra, sıralama kriterini " en yeniler" olarak seçin ve bir de bu şekilde yukarıdan aşağıya doğru sonuçları inceleyin. aksi taktirde gerçekten kaliteli, temiz, yeni ve makul fiyatlı, güvenilir satıcı ürünlerini satılmadan yakalamanız zor olacaktır. bazen öyle iyi ürünler öyle güzel fiyatlara konmuş oluyor ki, taliplisi tarafından fark edilip satılması yarım saati bulmuyor bile.

    olası soru: neden marka seçiyorum ki, ben marka meraklısı mıyım? pazardan da alışveriş yapıyorum, burada da alayım işte ne olursa.

    pazardan alışveriş yaptığınızda bir ürünü yakından görür, dokunur, kumaşının kalitesini anlayabilirsiniz. uzaktan alışverişte böyle bir lüksünüz yoktur ama iade hakkınız vardır. dolap.com gibi sitelerde ise iade edebilmeniz için üründe "satıcı tarafından belirtilmemiş" bariz bir kusur bulunmalıdır. kumaşı hayalimdeki gibi değilmiş, kalıbı darmış bana olmadı gibi sebeplerle iade isteğiniz kabul edilmez. teslim aldığınız üründen bir şekilde memnun kalmadıysanız sizin de tekrar satışa koymanız önerilir. bu yüzden, alacağınız ürünün malzeme kalitesi için, kalıpları dar mı-geniş mi bilgisi için, bir markayı referans almanız en doğrusu olacaktır. en azından başlangıçta. zamanla ortamın yerlisi olduğunuzda, markasız dahi olsa doğru satıcıdan doğru ürünleri bulmayı öğreneceksiniz. o zamana kadar markasız, kalıbı ya da kalitesi hakkında fikir sahibi olmadığınız ürünleri almamanızı tavsiye ederim.

    -bir ürün beğendim. çok da sevdiğim markanın ürünü, fiyatı da iyi gibi, hemen alayım!
    hayır, acele etmeyin. önce satıcıyı inceleyin. satıcı puanı kaç? dolabında başka neler satıyor, daha önce ürün satmış mı, satmışsa değerlendirmelerini okuyun. değerlendirmelere yazdığı cevapları okuyun. satıcının puanı yüksek, dolabı güven veriyor, değerlendirmeler müşteri ilişkileri çok iyi, tamam. şimdi ürüne geçiyoruz. ürün bildiğiniz marka, sizin bedeniniz fakat satıcının belirtmediği, sizin merak ettiğiniz detaylar var. yorum kısmına bakın, daha önce bu sorular sorulmuş ve cevaplanmış olabilir. sorulmamışsa siz sorun. alalı ne kadar oldu, orijinal mi, kuru temizlemesi yapıldı mı, kemeri çıkabiliyor mu, şurasındaki leke mi yoksa ışıktan mı, gibi. artık emin olmak için ne sorarsanız. soracağınız soruların cevabı önemliyse, almak için dönüş yapılmasını bekleyin. çok mühim değilse, fiyat da gerçekten çok iyiyse, ürün çokça favori almış ve yorumlardan epey de teklif geldiği görülüyorsa beklemeden almanız yararınıza olur zira siz çok da lazım olmayan bir detayı merak ederken başkası alıverir, üzülürsünüz. ürün yeni konmuştur, henüz bir kaç favorisi vardır, fiyatı da alıcıları anında çekecek kadar düşük değildir, hatta belki yüksektir, o zaman kendinize zaman verin. favorilerinize alın. soracağınız bir kaç soruyu sorun. indirimli fiyat teklif edin. favorilerinizdeki ürünlerin fiyatında indirim olduğunda veya başkaları o ürüne teklif gönderdiğinde size bildirim gelecektir, siz de gidişata göre zamanla tekrar teklif gönderebilir veya direkt alırsınız ya da gereksiz bulup favorilerinizden çıkarırsınız.

    -kumaş ürünlerin ömürleri genellikle uzundur. özellikle, giyilmeden dolapta beklemiş, kaliteli bir markanın giyim ürünlerinden "durduk yerde eskimiş midir" gibi yersiz şüpheler duymanıza gerek yok. örneğin on yıl önce alınıp rutubetsiz ortamda dolapta beklemiş kaliteli bir paltonun, eskiyen yeri ancak polyester astarı olabilir. yün ve ipek karışımlı kaşe paltonun gövdesi ise taş gibi sağlam kalacaktır ve piyasada gitgide düşen kumaş kalitesini düşünürsek yeni bir üründen daha dayanıklı bile olabilir. bu durumda ürünün iç etiketi büyük önem kazanır. tüm alışverişlerinizde ürünün, şayet kesilmemişse, iç etiketinin fotoğrafının çekilmesini istemenizi öneririm. kumaş bilgisi, ürünün ana tanımıdır. kimlik kartı gibidir. muhakkak şarttır demiyorum ama temel kumaş bilginizin olması yararınıza olur. yoksa da, kumaştan anlayan birinden, annenizden vs. fikir alabilirsiniz alım yapmadan önce.

    -ayakkabı-çanta-bavul gibi ürünler en dikkatli olmanız gereken ürünlerdir. sapasağlam görünen, iyi bir markanın hakiki deri ayakkabısını buldunuz. alınmış ve dolapta öylece beklemiş hiç giyilmeden. fiyatı da makul. hemen alacak mısınız? hayır. ayakkabının ne kadar zaman önce alındığı çok önemlidir. deriye bir şey olmaz, rutubetsiz ortamda saklanmışsa tertemiz bekleyebilir ya da ufak bir bakımla yenilenebilir fakat ayakkabı tabanında kullanılan malzeme, hiç kullanılmamış dahi olsa belli bir ömre sahip olabilir ve elinize geçtiğinde kusursuzken, ömrünü doldurduğu için siz giymeye başladıktan sonra bir iki hafta içinde tabanları parça parça dökülmeye başlar. aynı durum, hakiki deri olmayan çantalar için de geçerlidir. ürünü teslim alıp, harika çanta, sapasağlam, ne kadar da ucuza aldım diye sevinirsiniz, bir ay sonra bakarsınız dış kaplaması pul pul dökülüyor. bu yüzden ayakkabı, çanta, kemer, bavul, cüzdan gibi ürünlerde ürünün yaşı ve ana malzemeye ekstra dikkat etmenizi tavsiye ederim.

    -ben maalesef çocuklar küçükken keşfetmemiştim henüz ama ebeveyn iseniz, ikinci el piyasası en çok sizin işinize yarar. çocukların iki oynayıp kenara attığı oyuncaklar, büyüdükleri için bir iki kere giyebildikleri kıyafetler, her çeşit kırtasiye ürünü, tertemiz, sıfırından farksız hikaye kitapları, oynar diye hevesle alınıp yüzüne bakılmamış oyun çadırı.. bunlara büyük paralar verip sonradan pişman olmaktansa, en azından daha az para verip daha az pişman olabilirsiniz. *

    -dolap.com, sıfır ürün piyasası gibi değildir. fiyatı satıcı değil, çoğunlukla alıcı belirler. (aslında gerçek piyasada da böyle olabilir ama bu insanların bunu sağlayacak kolektif şuura sahip olmasını beklemek ütopik olur) ürününü satmak konusunda gerçekten niyetli olan bir satıcı, ürünü ederine, planladığı fiyata değil, satabildiği fiyata satar. zara bugün mağazasında 500 tl'ye pantolon satar, sezon sonu 350'ye indirir, alırsınız veya almazsınız. almadınız diye 100 liraya indirmez. dolap'ta, zara'dan 500 tl'ye aldığınız ve bir kaç defa giyip veya hiç giymeden vazgeçtiğiniz bir ürünü sezonunda 250'ye koyarsınız. teklifler 200'ün altında kalır. neticede bir gün aman ya satayım gitsin der 150'ye, 130'a satarsınız. siz de bir alıcı olarak, aldığınız ürünün mağaza ürünü olmadığının bilincinde olmalı, fiyatın sezon ürünleriyle yarışır düzeyde olmamasına dikkat etmelisiniz. unutmayın, aynı markanın aynı kondisyonda aynı ürününü yarı fiyatına da bulabileceğiniz tek yer ikinci el sitelerdir. elinizdeki imkanı iyi değerlendirmeye bakın. acele edilecek bir f/p ürünü bulmadıkça acele etmeyin. atın favorilere, beklesin orada. arada favorilerinize göz atar, tekrar değerlendirirsiniz gerekirse.

    -dolap satıcıları içinde, ikinci el bilincine sahip, tok gözlü, makul fiyatlar belirleyen çok sayıda satıcı olmakla birlikte, sırf markalı ürün diye giymekten yıpranmış, eskimiş 500lük kazağı 300'e satışa koyan, sezonunda 1000 tl'ye ürün alıp vazgeçen ama etiketini kopardığından iade edemeyen, sezon ürünü nasılsa diye 900 tl'ye satışa koyan, belki bir bilmeyen bulur da satarım ümidiyle dolabında yepyeni ürünleri eskiten satıcı da çok. tavsiyem, daha çok satış grafiği hızlı satıcılara yönelin. bolca ürün koyarlar, makul fiyatlar belirlerler ve pazarlık payı da bırakırlar. ürünleri aylarca beklemez, satılır. bazı satıcılar sık ürün koymazlar ama koyduklarında gerçekten güzel parçalar bulunur. bu satıcıları da takibe alın. sizin zevkinize hitap eden bir dolabı olan, fiyatlarını makul ölçüde tutan, güvenilir satıcı ünvanı taşıyan satıcılar ana mağazalarınız olsun. böyle satıcıların çok takipçisi de olduğundan, satışa koydukları ürünler siz daha fark etmeden kısa sürede satılabilir. ara ara takipte olun.

    -almayı düşündüğünüz ürünün kalıbı hakkında fikir sahibi değilseniz, ölçü sorabilirsiniz fakat bu ölçü sorma işini, yakasındaki logonon çapı kaç seviyesinde abartmamaya çalışın. ne idüğü belirli bir pantolon 38 bedense, bel ölçüsü 38 cm'dir, çok büyük bir gizem değil :) markaların s/m/l şeklindeki kalıplarının ölçüleri birbirinden farklı olabilir ki işte orada ölçü sormak hakkınızdır. ayrıca her türlü giyimde boy ölçüsü sormak da gerekli olabilir. elbise fotoğrafta dize kadar görünüyordur, siz giyince basende kalır, yazık olur. uzun diye aldığınız pantolon kapri gibi kalır, yazık olur. böyle durumlar yaşamamak için satıcıya, elbisenin boyunu, elbiseyi kullanan kişinin boyunu ve neresine geldiğini sorabilirsiniz. bazı alıcılar satıcıdan üzerinde, giyerek fotoğraf paylaşmasını istiyorlar ama ben bu tutumu şık bulmuyorum. giyili fotoğraf paylaşanlar paylaşıyor zaten. satıcı bunu istemeyebilir, rica minnetle zora sokmamak lazım.

    -bir ürünün orijinal olup olmadığını anlamak için, önce fiyatına bakılır. kimse, nike sıfır etiketli ürünü 150 tl'ye satmaz. böyle ilanların altına orijinal mi, yazanlar oluyor. lütfen. nadiren iyi markanın iyi ürününün çok düşük fiyata satıldığı olamaz mı peki? elbette olur. dediğim gibi var böyle tok gözlü, elden çıksın yeter bakış açısında satıcılar. bu durumda satıcının geçmişine ve buna bağlı olarak beyanına güveniyorsanız alabilirsiniz. ben bunu çok deneyimledim. yanıldığım, yanıltıldığım da olmadı çok şükür. bunun dışında, ürünün altında şu şu bedenleri mevcuttur tarzında bir ifade varsa, tahmin edersiniz ki normal mağaza ürünüdür ve asla orijinal değildir. orijinal olduğu beyan ediliyor ama etiketi kesikse(satıcının kendisinin kesmiş olması hariç), ihraç fazlası ve/veya defolu ürünlerdir.

    -fotoğrafları net çekilmemiş, özellikle tek açıdan çekilmiş ve başka açılardan çekilmesi yorumlarda talep edildiği halde dikkate alınmamış ürünler riskli olabilir. ürün fotoğrafları ne kadar çok sayıda, dikkatli, özenli ve net çekilmişse, ne kadar farklı açıdan çekilmişse, o kadar iyidir. bu durum satıcının güvenilirliğini ve yaptığı işe verdiği özeni gösteren en önemli kriterlerden biridir. yorumlara dönmeyen, fotoğraflama konusunda özensiz satıcılar yerine ilgili, yapıcı ve özenli satıcılardan yapacağınız alışverişte her anlamda daha memnun olursunuz.

    -bir mağazada beğenip, fiyatından veya bedeni bulunmadığından alamadığınız bir ürünün fotoğrafını internet sitesinden alıp ilan şeklinde paylaşarak dolap üzerinde arayabilirsiniz. bu, dolap.com'un farkında olmadan sağladığı çok güzel bir hizmet. o çok sevdiğiniz ürünü birileri almış ama dolabında bekletiyor olabilir. nasip, denk gelebilirsiniz ve size satmasını sağlayabilirsiniz.

    -ürün paketlemesi çok önemlidir. kutusuz gönderilen bir ayakkabı deforme olabilir. çanta kargoda ezilip büzülebilir. sarılmadan gönderilen kitap zarar görebilir. özellikle ev-mutfak ürünleri-oyuncak gibi kırılabilecek ürünler konusunda satıcının kusursuz bir güvenilirlik geçmişi olduğundan emin olmalısınız, zira iyi paketleme yapılmamış bir ürün kargoda kırılır ve kullanılamaz hale gelirse, tazmin edebileceğiniz bir muhatap bulamayabilirsiniz. alım yaptığınız satıcının değerlendirmelerinde paketleme ile ilgili iyi şeyler yazıyor olsun. yazık olmasın.

    -satıcılara, diğer üyelere, kendiniz bir şeyler satıyorsanız alıcılara karşı her zaman nazik olun. ufak kargo gecikmelerini büyütmeyin. aldığınız ürünle ilgili satıcıya muhakkak değerlendirme puanı verin ve bariz bir sorun yaşamadıkça bunda cömert olun.

    -nasılsa ucuza alıyorum düşüncesiyle alışveriş batağına saplanmayın. unutmayın, amacımız israfı önlemek, bir israftan kurtulup başka israfa yönelmek değil. "nasılsa arkadaşımın bir tane aldığı fiyata ben beş tane alıyorum, o zaman neden beş tane almayayım?" düşüncesi tehlikelidir ve sizi alışveriş bağımlısı yapabilir. ihtiyacınız kadar alın, geri kalanı da başka ihtiyaçlarınıza harcarsınız, hatta hayır hasenat yapar dua alırsınız, paranız bereketlenir.

    bunlar ara ara aklıma geldikçe ekleyerek yazdıklarım. uzun olması gözünüzü korkutmasın. özellikle hiç deneyimi olmayanların da anlayabileceği kadar detaylı yazmak istedim. günlük onbeş dakikanızı ayırarak bile bu maddelerin tamamını gerçekleştirebilir, şu ekonomik kriz döneminde cebinize beklenmedik oranlarda katkıda bulunabilirsiniz.

    insanlar, tertemiz, yepyeni giyim ürünlerini, ev eşyalarını, tabak çanağı, oyuncakları, sırf trend değil diye, modası geçti diye, daha yenilerini aldı diye, sıkıldı diye yok pahasına satabiliyorlar. özellikle moda kavramına inanmayan, sevmediği şeyleri moda diye sevmeye başlamayan, sevdiği şeyleri her zaman seven ve kullanan, gerçekten eskiyip kullanılmaz olmadıkça yenileme ihtiyacı duymayan insanlar için ikinci el siteleri bulunmaz nimetlerdir. imkanınız nispetinde faydalanın, paranızı çöpe atmayın.

  • bugün bölgede gönüllü çalışan bir arkadaşımla görüştüm, der ki;

    elimizde demir kesiciler, hiltiler, kazma, kürek, balyoz allah ne verdiyse dalıyoruz enkaza 45 dk boyunca değişe değişe 1 metre ilerleyebiliyoruz.

    madenci arkadaşlar geldi, selamın aleyküm deyip sadece kazmayla bam güm dalıp yarım saatte 5 metre tünel açıp çıktılar.

  • birinin de cikip

    - ulan onun bunun evladi, haysiyetsiz, subyanci, pic
    sen mektep caginda dedigin
    ufacik kizlarin raksindan, gulusmesinden tahrik mi oluyorsun ?

    demedigi hadisedir.

    bu ve bunun gibi pedofili sozde dinci
    ibnelerin torunlari iste bugun gunasiri coluk cocugu kacirip katleden, tecavuz edenler.
    kurtulamadik gitti bu ruh hastalarindan.

  • daha önce yazmıştım. tekrar yazayım.

    1) işten çıkaracağın elemanı ücretsiz izne yolluyorsun.
    2) işten çıkarmadığın için, tazminat ödememiş oluyorsun.
    3) ücretsiz izne gönderilen kişi işsizlik maaşı yerine işsizlik maaşından kesilmek üzere günlük 39 tl alıyor. işten çıkarılsaydı asgari ücretten fazla alıyorsa bu paradan daha fazla alacaktı.
    4) işveren işten çıkarmadığı için istediği zaman gel diyebilecek. eğer siz gitmezseniz kendi sözleşmenizi fesih etmiş olacaksınız. doğal olarak tazminat alamayacaksınız. dolayısıyla iş aramanızın da önüne geçilmiş oluyor. hatta sözleşmeyi siz fesih ettiğiniz için işsizlik maaşı dahi alamayacaksınız. (tasarıda işçi de istifa edemez diye değiştirilmiş. yani boynunuzu eğip 3 ay kovulacak mısınız kovulmayacak mısınız onu bekleyeceksiniz. para alamıyorum o zaman başka yerde çalışayım deme hakkınız yok)
    5) işveren işten çıkarmadığı için işler düzelince yeni personel aramak zorunda kalmayacak.
    6) işsizlik rakamları artmayacak.
    7) kısa çalışma ödeneği böylece hikaye olacak.
    8) işten çıkarmayacak firmaları bile ücretsiz izne çıkarmaya teşvik ediyorsun.

    kime yaradığını anlamadığım tasarı.

  • 1500 sene önce yapılmış mühendislik harikası bir yapının duvarlarını günümüzde kutsal ve şifalı diyerek kazıyıp yemek üzere poşetleyen insanlar. siyasal islam 20 senede nereden nereye getirdi bu güzel ülkeyi.

  • yirmi beş asır, hatırasının üzerinden kasırga gibi değil yumuşak bir rüzgar gibi geçmiştir zira sappho'nun dürüstlüğünün, duruluğunun ve ifade kuvvetinin eşi yoktur. örneklemek gerekirse;

    kızlığım ah kızlığım
    nereye gideceksin
    seni yitirdiğimde?

    bir daha
    dönülmeyen
    bir yere gideceğim
    tatlı gelin!
    bir daha sana hiç
    dönmeyeceğim!

  • adamların 10 sene önce fırlattığı uzay robotu bugün milyonlarca km uzakta göktaşına iniş yaptı. aynı durum bizde olsa fırlatan adamları 10 sene bedavadan maaş alacaklar diye sağa sola tayin ederler, bütçeye fazla maliyet yaratıyor diye yeni iktidar projeyi askıya alır, unutulan garibim robot bi başına rezil olur uzay köşelerinde.

  • bu başlığı açan münasebetsiz ve onun kuyruğuna takılan hadsizler, hepinize selam.

    tost yapıp iş yerine getiren kız benim, peki varoş olduğuma nasıl karar verdiniz? ben her sabah evde kahvaltımı hazırlıyorum, tost olur, yumurta olur, sandviç olur, simit peynir olur, her gün bi çeşit. çünkü evde yapmaya vaktim yok ama iş yerimde açıyorum bilgisayarımı, koyuyorum çay ya da kahvemi, büyük bir zevkle yiyorum. çünkü evde yesem aceleye gelir, tadını çıkaramam. öğle yemeğim de yanımda bu arada, güzel kaplarım var, aklınıza gelebilecek her yemeği iş yerine getirmişliğim var*****

    her sabah ve her öğlen dışarda yemek yiyecek param yok dostum anladın mı? belli bir gelirim, ona karşı sorumlu olduğum bir eşim, bu hayat pahalılığında karşılamaya çalıştığım ihtiyaçlarım ve önümüzdeki 8 buçuk yıl boyunca ödeyeceğim bir ev kredim var. siz tutmuş yok varoş, yok kaçın uzaklaşın yok bilmem ne!! bütün bunlar benim normal bir insan olduğumu hatta belki de bazılarına göre şanslı olduğumu gösterir çünkü benim bu yaptıklarımı yapamayıp aç yatan insanlar var, bir tostu bulamayacak kadar darda olan, başını sokacak bir evi olmayan insanlar var.

    insaf be insaf! artık ağzınızdan s.çmayın, g.tünüzle düşünmeyin. yettiniz ha!