hesabın var mı? giriş yap

  • iki kişilik bir ailenin(çiftin), ortalama 1 hafta da tükettiği;
    bakliyat, sebze, meyve, süt/et ürünleri, bitkisel/hayvansal yağlar ve içeceklerin adet/kg bazında listesini çıkartıp, bir alışveriş sepeti oluşturduk. (iki farklı versiyon ile alkollü/alkolsüz)

    bu alışveriş sepetini, almanya'daki ve türkiye'deki birer online marketten doldurarak; fiyat karşılaştırmasını yaptık. bulabildiysek aynı marka ürünleri, bulamadıysak muadili ürünleri aynı adet/kg miktarında ayarladık.

    *** almanya sepeti alkollü/alkolsüz genel toplam : https://ibb.co/g5weqk
    *** türkiye sepeti alkollü/alkolsüz genel toplam : https://ibb.co/kwdeo5

    ---almanyadaki net asgari ücret : 1000 euro civarı (3900 türk lirası) (uyarı geldi 1300 euro civarı diyorlar)
    ---türkiyedeki net asgari ücret : 1400 türk lirası civarı (358 euro)

    almanya bizi kıskanıyor :( :(

    editler :

    1.edit : başımızdakileri karalama kardeşim, allah ediyor allah allah : https://www.youtube.com/watch?v=duoh2h2zo-k

    2. edit : benzer içerikte bir gurbetçi videosu : https://www.youtube.com/watch?v=e1zlqzfz3ke&t

    3. edit : yeşilli uyarı geldi, almanyadaki asgari ücret 1300 euro civarıymış.

    4.edit : tanım : ahmet hayatın cefasını çeker, hans sefasını sürer...

    5.edit : sepette guinness ilginç durmuş diyenler var. yeri gelmişken guinness hakkında efsane bir fıkra paylaşayım :

    birgün carlsberg, miller, heineken ve guinness'in ceoları bir barda içmeye gitmişler. garson gelince teker teker siparişlerini vermişler;
    - ben bir carlsberg alabilir miyim?
    - ben bir tane büyük miller istiyorum
    - ben 33'lük heineken içeceğim.
    sira guinness'in ceo'suna gelince;
    - ben bir soda alayım, demiş. garson gidince yanındakiler sormuş, "yahu sen niye guinness istemedin" diye;
    - kimse bira içmiyordu, ben de size uyayım dedim.. demiş..

  • kesinlikle ses yalıtımıdır. adam yukarıda musluğu açıyor ve musluğun gıcırtısı aşağıya geliyor. hayır müteahhite bunu söylesen "abi senin kulaklar çok iyi duyuyor he " diye dalga geçer ama yaptığı ince duvarlardan utanmaz.

  • muhtemelen en büyük pişmanlığı, michael jordan'ı nike'a kaptırmak olan firma. hikaye şöyle:

    1980'li yılların başında, michael jordan hâlâ kuzey carolina üniversitesi'nde kolej basketbol oyuncusuyken, aralarında nike ve adidas'ın da bulunduğu birçok spor giyim şirketi onunla sponsorluk anlaşması yapmak için girişimlerde bulundu. o zamanlar nike, spor ayakkabı pazarında adidas'a kıyasla nispeten daha küçük bir oyuncuydu. ancak nike'ın yenilikçi yaklaşımı ve jordan için benzersiz bir ayakkabı ve kıyafet serisi yaratma isteği michael jordan'ın dikkatini çekti.

    nike'ın jordan'a attığı adım devrim niteliğindeydi. ona, daha önce yapılmış hiçbir şeye benzemeyen, artık ikonik olan air jordan serisini, kendi imzasını taşıyan ayakkabı serisini teklif ettiler. adidas ise daha geleneksel bir yaklaşıma sahipti; jordan'a tasarım sürecinde aynı düzeyde yaratıcı kontrol ve katkı sunmuyordu. michael jordan aslında adidas'la çalışmak istiyordu ancak nike'ın teklifi zamanının ötesindeydi.

    michael jordan'ın menajeri david falk, nike ile anlaşma sağlanmasında etkili oldu. jordan'da basketbolu aşacak ve kültürel bir fenomen haline gelecek bir marka yaratma potansiyelini gördü. air jordan ayakkabıları yalnızca sporcular arasında değil, aynı zamanda hayranlar ve spor ayakkabı meraklıları arasında da oldukça popüler hale geldi. nike ve michael jordan arasındaki bu ortaklık her iki taraf için de oyunun kurallarını değiştirdi.

    buna karşılık adidas, jordan'ın basketbol sahasının ötesindeki potansiyelini göremedi.
    adidas, bireysel sporcu markası oluşturmaktan ziyade takımları desteklemeye daha çok odaklanıyordu. adidas, daha geniş bir kitleye hitap edecek imza niteliğindeki bir ürün serisi yaratmak için jordan gibi karizmatik ve sıra dışı bir sporcuyla ortaklık kurmanın değerini tam olarak anlayamadı.

    sonuç olarak michael jordan, nike ile anlaşma imzaladı ve markayla olan ortaklığı, spor pazarlama tarihindeki en başarılı ve ikonik işbirliklerinden biri haline geldi. air jordan ayakkabı ve giyim serisi, jordan'ın basketbolu bırakmasından on yıllar sonra bile gelişmeye devam ediyor. adidas, tüm zamanların en iyi sporcularından biriyle kalıcı bir birliktelik kurma fırsatını kaçırdı.

    özetle adidas, michael jordan'ı nike'a kaptırdı çünkü çığır açan bir sporcu-marka ortaklığı yaratma potansiyelini fark edemediler ve ona nike'ın sunduğu düzeyde yaratıcı kontrol ve vizyoner bir yaklaşım sunmadılar.

    dailymail

  • taze taze yazdığım aktostiş için buyrun;

    çok zaman önce jet fadıla kandım
    imza, caprice gold diye diye battım
    fadılı unuttum tekrar hırslandım
    tosunun birine çok para bastım..
    lakin ilk zamanlar iyiydi işlerim
    iki üç kat kazandırdı hep piliçlerim
    koyun inek falan da alayım dedim
    büyükbaşı küçükbaşı ayırdetmedim..
    allah akıl fikir versin tüm mağdurlara
    ne fadıla ne tosuna kaptırmasın para
    kanmam daha, baş harflere baksana!

  • okurken kulaklarımda hüzünlü bir 90 lar şarkısı hissettiren zehir zemberek açıklamadır. insanların hayatına bu derece müdahil olan oturduğu yerden sözde haber yapan klavye kahramanlarına yazılmıştır. bazı vurucu cümleler şöyledir:

    --- spoiler ---

    bana bahşedilen yeteneğimi paylaşıyor olmam sizlerde bir aidiyet duygusu mu yarattı ki hayatıma ve mahremiyetime bu denli müdahilsiniz?
    --- spoiler ---

    bu da tam metni.

    'medya ve toplumların acımasız merceği altında yaşamak nasıl bir şeydir bilir misiniz?
    her gün hakkımda yazılan, çizilen, söylenen asılsız haberlerin karşısında susmanın ağır yükünü taşıyabilir misiniz?
    hiç empati yapıp anlamaya çalıştınız mı?
    bana bahşedilen yeteneğimi paylaşıyor olmam sizlerde bir aidiyet duygusu mu yarattı ki hayatıma ve mahremiyetime bu denli müdahilsiniz?
    en insani hakkım olan özel hayatıma saygıyı gözden çıkarmak mıdır şöhretin bedeli?
    evlilik kararı aldığım haberlerinin kamuoyuna yansıdığı günden bu yana, hem benimle ilgili hem de eşim, hayat arkadaşım olacak pınar dilek'le ilgili gerek basında, gerekse sosyal medyada söylenenler, yapılan yorumlar yakışık almakta mıdır?
    bir insanı iftira ve yalanlarla lekelemeye, kirletmeye çalışmak bu kadar kolay mıdır?
    hiç tanımadığınız bir insanı böylesi incitici yalanlarla tanımlayıp üzmeniz reva mıdır?
    bu, her şey bir yana, en başta kendisine sonra da bana yapılan bir ayıp ve saygısızlık değil midir?
    onun da bir kalbinin, onurunun olduğunu, hem kendisinin hem ailesinin üzülebileceğini hiç düşünmez misiniz?
    bir başkasının gözyaşına sebep olacak iftiralarla, gönül kırıcı yalanlarla reyting yapmak nasıl bir habercilik anlayışıdır?
    bu asılsız haberleri okuyup onlara itimat eden, yangına körükle giden insanların yüreğinde sağduyu ve merhametten de eser kalmadı mı yoksa?
    demokrasi (!) adı altında yaşadığımız bu ülkede şöhretli insanlara yapılan bu haksızlık da insan haklarının bir ihlali değil midir?
    özel hayata müdahalenin bir sınırı olmalıdır.
    mesleğime, dinleyicime olan sevgim, saygım ve iyi niyetimle yürüdüğüm şöhret yolunda karşılaştığım bu acımasızlıklar, haksızlıklar hiç son bulmayacak mı?
    magazin medyasının ve toplumumuzun özel yaşamlarımıza daha saygılı, daha duyarlı olmalarını rica ediyor ve kişisel haklara olan tacizkâr zihniyetin değişmesini temenni ediyorum..
    sevgiyle
    tarkan'

    edit: imla.

    debe editi: allah belanızı versin sizin siz beslediniz bu köpekleri siz verdiniz silahları yazıklar olsun !!
    başın saolsun türkiyem.
    kahrolsun işid kahrolsun pkk kahrolsun terörizm kahrol uzun adam!