ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
küçük kıza tecavüz edenlerin serbest kalması
-
dünkü verilen selalar ülkenin adalet sistemi içindi herhalde
stadyum
-
dünyadaki bazı stadyumlarla ilgili trivia’lar:
wembley
- 90.000 kişilik stadyum, içine 25.000 otobüs park edilebilecek bir büyüklüğe sahip.
- stadyumun inşaat sürecinin herhangi bir aşamasında, ingiltere'deki her ilçeden en az bir kişi yer almıştır.
- ingiltere’nin, almanya’yı yenerek şampiyon olduğu 1966 fifa dünya kupası finali, euro 96, 78 fa cup finali, 6 avrupa kupası finali, 1948 olimpiyat oyunları gibi birçok önemli etkinliğe ev sahipliği yapmıştır.
- stadyumda 98 mutfak var.
- 1986'da queen, 1988'de michael jackson ve 1990'da the rolling stones gibi pek çok ünlü müzisyen/müzik grubu wembley’de sahne almıştır.
camp nou
- 99,354 kişilik seyirci kapasitesiyle avrupa’nın en büyük stadyumudur.
- camp nou'nun inşası 28 mart 1954'te başladı ve sadece 3 yılda tamamlandı (24 eylül 1957).
- stadın orijinal ismi “estadi del fc barcelona”ydı. “camp nou” ismi, aslında takma isim olarak kullanılıyordu.
- camp nou’daki ilk golü atan futbolcu “eulogio martínez”dir.
- barcelona, camp nou’daki ilk resmi maçını real jaen’e karşı oynadı. maçı 6-1 barcelona kazandı.
- 1972 yılında “kupa galipleri kupası”nın finaliyle; stadyum, ilk defa bir avrupa kupası finaline ev sahipliği yaptı (glasgow rangers 3-2 dinamo moskova).
- stadyum, “1982 fifa dünya kupası” açılış maçına ev sahipliği yaptı.
- 1989 yılında ilk şampiyonlar ligi finaline ev sahipliği yapmıştır. (ac milan 4-0 steaua bükreş).
santiago bernabeu
- stadyum 14 aralık 1947'de real madrid ile belenenses arasında oynanan bir maçla açıldı (real madrid 3-1 belenenses).
- “sabino barinaga”, stadın açılış golünü attı.
- eskiden “nuevo chamartin” olan stadyumun ismi, 4 ocak 1955'te kulüp başkanını onurlandırmak adına “santiago bernabeu” olarak değiştirildi.
- ilk gece maçı, 18 mayıs 1957’de real madrid ve sport club do recife arasında oynandı (maçı 5-3 real madrid kazandı).
- stadyum, 1964’te ilk kez bir avrupa kupası finaline ev sahipliği yaptı.
- ayrıca, 1982 fifa dünya kupası’nın 4 maçına ev sahipliği yaptı.
- stadyumda 4 uefa şampiyonlar ligi finali düzenlendi.
- santiago bernabeu’daki 4000. gol, cristiano ronaldo tarafından atıldı.
- u2, the rolling stones gibi birçok ünlü grup stadyumda sahne aldı.
san siro
- stadyum, kentin batı eteklerinde bulunan san siro bölgesinde yer aldığı için “san siro” olarak adlandırılır. stadyumun gerçek ismi “stadio giuseppe meazza”.
- stadyum 19 eylül 1926'da iki milano kulübü arasında oynanan bir maçla kapılarını açtı. maçı inter 6-3 kazandı.
- san siro'nun 1926'daki kapasitesi 35.000'di. mevcut kapasitesiyse 80,018.
- stadyum, 1934 fifa dünya kupası’nda 2 maça ev sahipliği yaptı.
- san siro, 1947 yılına kadar sadece ac milan'a ev sahipliği yapıyordu.
- stadyum; 1990 fifa dünya kupası, 1980 avrupa futbol şampiyonası ve 4 avrupa kupası finaline ev sahipliği yapmıştır.
anfield road
- 1884 yılında inşa edilen anfield, ilk olarak everton tarafından kiralanmıştır. ilk maç 28 eylül 1884’te everton ile earlstown arasında oynandı (everton 5-2 earlstown).
- everton kirayla ilgili anlaşmazlıklar nedeniyle 1891 yılında goodison park'a taşındıktan sonra anfield, liverpool fc'ye ev sahipliği yaptı.
allianz arena
- 75,000 kişilik seyirci kapasitesine sahiptir.
- 2006 fifa dünya kupası, 2012 uefa şampiyonlar ligi finaline ev sahipliği yapmıştır.
maracana
- stadyum, 1950 fifa dünya kupası’na ev sahipliği yapmak için inşa edildi. ancak inşaat geç başladığı için henüz bitmemişti. fifa, stadyumda maç yapılmasına izin verdi ancak inşaat aslında 1965 yılında tamamlanmıştır. stadyum, turnuvada hala bir inşaat halinde gözüküyordu.
- pele, 1000. golünü maracana’da atmıştır.
old trafford
- wembley’den sonra ingiltere’nin en büyük ikinci stadyumudur.
- manchester united, stadyumun açılış maçını liverpool’la oynadı. ancak maçı 3-4 kaybetti.
- stadyumun hemen dışında “united trinity” olarak adlandırılan, manchester united’ın efsane 3 oyuncusunun bulunduğu heykel grubu yer alır (george best, denis law ve bobby charlton).
- stadyumun en büyük bölümüne manchester united’ın en başarılı menajeri sir alex ferguson’ın ismi verilmiştir.
kaynakça
https://www.globalblue.com/…cts-on-wembley-stadium/
https://www.borehamwoodfootballclub.co.uk/…wembley/
https://www.listerious.com/facts-about-camp-nou/
https://en.wikipedia.org/wiki/allianz_arena
https://www.laliga.com/…about-the-santiago-bernabeu
https://en.wikipedia.org/wiki/san_siro
https://www.fmliving.co.uk/…efore-visiting-anfield/
https://en.wikipedia.org/…t_of_stadiums_by_capacity
https://www.listerious.com/…cts-about-old-trafford/
https://nationalpost.com/…c-opening-ceremony-in-rio
serkan inci
-
yıllardır çizgisini bozmadığı, tutarlı olduğu tek bir konu var: kadınlara karşı işlenmiş suçlardan keyif alıyor.
geçmişinden gelen müthiş bir kompleks olduğuna eminim.
ayasofya imamının görevinden alınması
-
çölüne dön !
böyleleri bulundukları yeri ortadoğu bataklığına çevirmek isterler ama sefa sürüp insan gibi yaşamak istediklerinde ilk adresleri batı olur!
uludağ'daki aşırı ucuz restoran
-
ulan enflasyon, döviz kuru falan tamam da, turco pizza diye yazdığınız pizza bugünkü dolar kuruyla (30,1 tl) bile 41,52 dolara geliyor.
dünyanın hiç bir ülkesinde bir pizzaya 41,5 dolar ödemezsiniz. ulan gerçekten döviz arttı, enflasyon falan diye iyi öpüyorlar milleti.
1250/30,1=41,52 usd
41,52 usd = 38,16 euro
hırsımı alamadım italya fiyatlarını buldum
ulan roma'nın ünlü restoranlarından birinin menüsü bu. türüflü bilmem neyli yemekler bile 25 euro en pahalısı. bu milleti öpmelere doyamadınız.
hızımı alamıyorum efenim. yukarıda linki olan restoranda 1 kutu (10gr) beluga havyarı (en pahalısı) 35 euro.
kısa özet: sizin ben devr-i devranınızı ve dahi izzet-i ikramınızı seveyim.
avatar the last airbender
-
orijinal serinin yaratıcıları dimartino ve konietzko'nun yaratıcı süreçlerin kendilerine söz verildiği gibi işlemediği gerekçesiyle projeden ayrılması, oyuncuların dizideki bazı detayların kaldırıldığına dair röportajları başlangıçta beni de tedirgin etmişti. çünkü lost'un vaktiyle bozduğu, game of thrones'un bile batırıp gittiği bir dünyada, avatar evreni karakter gelişimi, mizahı ve serinin ruhuna yakışan finaliyle kusursuz bir hikaye anlatımına sahipti. bu yüzden yeni dizi shyamalan'ın uyarlaması gibi kötü olmamalıydı. ben de bu kadar sevdiğim bir seriyi objektif değerlendirebilmek adına ilk sezonu beklentilerimi yükseltmeden izledim. öncelikle dizinin ilk sezonu benim için ne film uyarlaması kadar kötü, ne de çizgi dizi kadar iyi. şimdi bunun nedenlerine geçelim.
--- spoiler ---
dizinin en başarılı olduğu (ve film uyarlamasının asla başaramadığı) şey evrene bizi ikna edebilmesi. karakterlerin kostümlerine, mekanların tasarımlarına ve bükme hareketlerine oldukça özen gösterilmiş. sanat yönetiminin bu kadar önemsenmesi bizi hızlıca avatar evrenine sokuyor. ilk defa seriyi izleyecekler veya çizgi diziye bağlılık taşımayanlar için evren tasarımı ve hikaye anlatımı yeterli ve iyi gelebilir. hatta zaman zaman zuko'nun 41. bölüğü, ateş ulusu'nun hava tapınağı baskını gibi genişletmeler çizgi diziyi sevenlere de keyif verebilir. ancak bu iyi yanlarının yanı sıra, avatar ciddi problemleri olan bir uyarlama. sorun farklı yorumlar getirmeleri değil, önemli karakterlerin ve olayların arka planlarını biçerek seriyi bize sevdiren birçok unsurun büyük ölçüde törpülenmesi. en büyük sorunla başlayalım. mizah eksikliği.
aang, sokka ve katara hala çocuk olan karakterler. onların dünyayı kurtarmaya çalıştığı anlar kadar, savaştan kaçıp çocukça eğlendikleri zamanlar da bizi seriye bağlıyordu. oysa dizi, aang'in üstündeki çocukluğu ilk bölümden atıp sürekli ciddi gezen bir karaktere dönüştürüyor. komedi diyalogları o kadar komik değil ki karakterlerin yerli yersiz gülmeleri "ya bunlar orijinalinde aslında çok komik çocuklardı burada da böyle gülüyorlar işte ehe" hissi yaratıyor. appa ve momo'dan çıkartılmayan mizaha hiç girmiyorum, onlara gezen pokemon muamelesi yapılmış.
sorun sadece mizahta değil tabii, belki de serideki en duygusal an olan ıroh ve oğlu lu ten ilişkisinin ele alınışı bir flashback diyaloğuyla geçiştirilmiş. oysa the tales of ba sing se bölümü karakterlerin bakış açılarına dönerek bunu incelikle sunuyordu.
olayların ele alınış şekli kadar, genel olarak karakterlerin işlenişi de tek boyutlu. sokka'nın cinsiyetçi yapısı gizlenmiş. oysa sokka; suki, katara ve toph gibi kadınlar aracılığıyla bu tabularını yıkıyordu. sokka'yı cinsiyetçi yapmaktan kaçarken, suki'yi tacizci yapmışlar. bumi sempatik deli bir bilgeden ziyade, öfkeli bir manyak. azula kibir abidesi değil de zuko'nun kıskançlığı altında ezilen sıradan bir kötü. bu "derinlik kurmadan bir an önce her şeyi verelim" anlayışı 5. bölümde zirve yapıyor ve tüm ruhları bir arada görüyoruz. yüz hırsızı koh'u görüyoruz ama onun yanında mimik yapmamak gerektiği bilgisi yok. hei bai'ı görüyoruz ama ormanın hikayesindeki yeri düzgün işlenmemiş. baykuş wan shi tong'u görüyoruz ama serinin finaliyle ilgili çok kritik bir bilgiyi bize verecek olan kütüphanesi yok :d özellikle 5. bölüm, içinde her şeyin olduğu berbat bir çorba gibiydi. iyi fikirleri art arda koyarak iyi bir dramatik yapı kuramazsınız, çöker. burada da öyle olmuş. sozin kuyruklu yıldızı'nın kritik bilgisini buradan almadan o kadar ucuz geçiştirdiler ki cidden bu bölümü yok saymak lazım.
kritik unsurların gizlenerek yüceltilmemesi ve tüm kartların erken açılması da ciddi bir sorun bence. mesela orijinalinde ozai hep bizden gizlenirdi, arada derede görürdük. gücü merak uyandırırdı. burada ise üstümüze ozai yağıyor. doğal olarak final dövüşünde ozai'nin etkisi düşecek. bu sezonla ilgili en trajikomik şey ise "su" sezonunda su bükmeyi öğrenmesi gereken avatar bir kere bile su bükmeyi denemedi. ilk sezonu "su bükmeyi öğrenmem lazım" diyerek tamamladı. :d ve bir ara bunu bilmeden katara'ya nasıl su bükebileceğine dair tavsiye veriyordu ??? :dd
cast seçimine gelirsek ıroh ve sokka dışında ciddi sıkıntılar var. katara'nın mimiksiz ve baygın oyunculuğu, aang'in çaylaklığı yabancılaştırabiliyor. zuko'ya alışmak cidden zor. ancak en büyük sıkıntının azula ve tayfası olduğunu düşünüyorum. azula hiç villain gibi durmuyor, cık. sonuç olarak evren tasarımının ikna edici olması ve baştan sona ana hikayeyi bir şekilde aktarabilmesi bakımıyla dizi önemli standartları karşılayan ve izlenebilirliği olan bir iş. hele ilk defa bu evreni görecekler için iyi de hissettirebilir. ancak orijinal seriyi sevenleri mizahını kaybetmesi, düz diyalog yazımı, oyuncu tercihleri ve performansları, karakterlerin ve olayların kritik arka planlarının atlanması gibi meseleler üzerinden bakıldığında hayal kırıklığına uğratabilir. 6/10
--- spoiler ---
boşanırken tuzluğu alan kadın
-
boşanan kadının avukata talimatı
neyi varsa al allah belasını versin
boşanan adamın avukata talimatı
ne istiyorsa ver allah belasını versin
annenin ilkokul mezunu cahil bir insan olması
-
ulan kadın sizin anneniz diye nasıl cahil değil ya. bu ülkede o zaman cahil kadın yok. biri senin annen, biri öbürünün bacısı.
6 temmuz 2020 a haber'in yine yakalanması
-
eyyy joseph goebbels sana propaganda bakanı diyenin amk allahın amatörü.