ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
marijuana kanseri önlüyorsa bob marley neden öldü
-
(bkz: kalitesiz kağıt)
türkiye'den çıkacak nba takımlarına isim önerileri
türkiye'nin her zaman gurur duyacağı şeyler
-
(bkz: mustafa kemal atatürk)
kız öğrencilerin odasını basan otel sahibi
-
edit4: yönetim beni nedense lanetleyip çaylak yapmış. lol.
edit3: sosyal medyada yankı bulması sayesinde olay ulusal basında yer almış, otel sahibi hakkında "inceleme" başlatılmış.
link
edit2: hazır gündem olmuşken,
(bkz: kezzaplı saldırganın aftan yararlanması)
(bkz: covid19 hastası için immün plazma ihtiyacı)
edit: korona nedeniyle yeniden yerleştirme olayı yokmuş, yurt yetersizliği nedeniyle öğrencilerin kalmak zorunda olduğu bir apart otel olduğu söyleniyor.
https://twitter.com/…tatus/1247179081965330433?s=19
az önce twitterda denk geldiğim maganda. iddiaya göre öğrenci yurdu yetersizliği nedeniyle apartta kalan kız öğrencilerin odası muhtemelen otel yetkilisi tarafından basılıyor, nisan mayıs aylarının parası istenip eşyalara el koyuluyor, bağırıp çağırıp tehditler savurup üzerine yürüyor.
https://twitter.com/…tatus/1247260868930424834?s=19
odana böyle ahıra girer gibi dalabilen birinin otelinde kalmak ne kadar boktan bir durum bir öğrenci için. gündüz vakti bunu yapandan gece her pislik beklenir.
galatasaray'ın bağış kampanyası başlatması
-
herhangi bir futbol kulübüne bağış yapan geri zekalının önde gidenidir. net.
yaran dizimag yorumları
-
dizi: hatırlanmıyor.
"ya bunun ilk bölümünün adı pilot, breaking badden çalmışlar onunki de öyleydi"
beden eğitimi dersinden akılda kalanlar
-
hocanın öğrettiği: voleybol topuna ayakla vurulmaz.
hayatın öğrettiği: arkadaşın güzel bir orta yaptı diye basketbol topuna kafayla vurulmaz.
bebeğe luke ismini koymayı engelleyen yasa
-
yazıklar yazığı bir yasadır, ulan şaraba vurdum kendimi amk, eşim 7 aylık hamile ona yardımcı olup ev işlerine falan koşturmam lazım ama kafamda hep aynı soru!
oğluma dolu dolu luke i am your father diyemeyeceksem yaşamanın ne anlamı var lan??!!!
yaya geçiş üstünlüğü
-
aslında hep var olan hatta 1999 senesinde sevim tanürek tarafından bir yaya geçidinde kullanılmak istenen , ama kırmızı ışık ihlali yapan başbakanın oğlu ,ehliyetsiz burak erdoğan tarafından yaşam hakkının geri alınması ile biten haktır.
evlilik pişmanlıktır
-
flört aşamasında herkes kendini belli ediyor aslında ama o duyguların en yoğun olduğu an farkedilmiyor herhalde. örnek veriyorum; illaki bilmem nerede bilmem ne yüzükle evlenme teklif edilecek diye sanki allah’ın emriymiş gibi olmazsa evlilik yürümeyecekmiş gibi tutturan kızla evleniyor adam. düğün günü gelin arabasındaki çiçek yolda uçmuş aynısı bulunup takılmazsa evlenmem diye tutturup o çiçeği taktıran gelin tanıyorum. hala vazgeçme şansı olan damada hayret etmiştim. bunlar hep bu kişilerle bir ömür geçmez işaretleri.
erkekler için de aynı durum. sevgiliyken iki çift sohbet edemediğin erkek evlenince de aynı erkek. daha sevgiliyken giyimine, arkadaşına karışıp asker arkadaşıyla konuşur gibi kız arkadaşıyla konuşan erkek evlenebiliyor yani düşünün. her şeye karışan erkek sahiplenen erkek gibi görünüyor herhalde.
sonra evlilik tü kaka oluyor.
eşimle baktık sohbete, geyiğe doyum olmuyor. birlikte geçirdiğimiz saatler yetmiyor. ben onun sevdiği yemekleri pişiriyorum, o benim sırtımı kaşıyor. sohbet ede ede kilometrelerce yol yürüyüp farketmiyoruz. e ozaman biz evlensek ya dedik. evlenirken de saçma isteklerle birbirimizi üzmedik. her şeyimizi kendimiz halledip kimseyi müdahil etmedik. 10 senedir evliyiz bir kızımız var. doğru kişiyi bulup onun için doğru kişi olduğunuzda bu iş tamam.
gerçek kimliğim açığa çıkar mı
-
merak ettiğim soru. ben sadece vpn değil peruk da kullanıyorum, yine de ortaya çıkar mıyım?
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
ege (8) ile telefonda...
ege: anne ben 150 lira topladim bu bayramda...
romica: oo super oglum, benim bile o kadar param yok
ege: kac poundun var senin?
romica: cebimde 50 pound kaldi.
ege: yani kac lira?
romica: 125 lira kadar...
ege: simdi' ben turkum ya, gidip bir ingilize 200 lira versem bana kac pound verir?
romica: 80 pound kadar...
ege:oha amma da az, neden?
romica: kur farki oglum, ekonomi mi anlatayim sana telefonda simdi?
ege: peki bir ingiliz gelse de bana 200 pound verse ben ona kac lira veririm?
romica: 500 lira...
ege: niye salak miyiz biz, butun insanlar esit degil mi? ben niye daha cok veriyormusum!
romica: ingilizle para alisverisi yapmayiver be oglum...
ege: gunahimi vermem zaten de, mesela anne, bir iskoc bana 200 iskoc parasi verse...
sarhoş olmayı sevmek
-
içki içmeyenlerin ya da arada bir öylesine accık içenlerin anlayamadığı his.
bir süre sonra her şeyin daha güzel olacağını bilirsin. hafif karıncalanmaya başlar beynin. muhabbet keyifli bi hal alır. şarkıların hiç duyulmayan melodileri kulağına gelmeye başlar. ömer hayyam'ın bahşettiği rubailer kutsal cümlelerin olur. ayıkken sevmediğin insanlar bile aslında iyi insanlara evrilir. sabah pişman olacağını bile bile yazarsın geçmişe doğru mesajları. hatta boşver muhabbeti kal tek başına. sadece yazı, müzik ve sigara. gökyüzüne doğru yapılan bodoslama yolculuk. okyanusu yarıp en derinlere doğru yıldırım gibi inmek. şu anda ayık olduğuna hayıflanmak.
oysa diğer güzel insanların kafelerde sıkıcı muhabbetler yapıp ellerindeki telefonlara gömülmelerine biz hiç ses çıkarmamıştık. çünkü onlar gezmeyi seviyordu biz durmayı, durup arkalarından bakmayı. yaprak seviyorduk biz yaprak kuru yaş ayırmadan, onlar ezmeyi seviyordu neye bastıklarına bakmadan. evet, boş içki şişeleri var yanımızda ve her birinde ayrı hüzün.