hesabın var mı? giriş yap

  • bir zamanlar gerçekten de uğursuz olduğuna inanılan, türk hava yollarının filosunda bulunan 5 adet fokker f-28 fellowship 1000 tipi uçaklardır ki hepsi bir yerlerde düşmüş ve yüzlerce insanın hayatına mal olmuştur.

    gelelim hikayelerine. hollanda'lı uçak üretim şirketi fokker 1967-1987 yılları arasında 241 adet f-28 modeli üretir. tabi o zamanlar boeing ve airbus şimdi ki gibi almış başını gitmemiş. uçak üretiminde rekabet var. fokker bu uçaklardan bir serisini de 1972'de üretir ve thy bunlardan 5 tanesine talip olur, siparişler verilir anlaşmalar yapılır ve uçaklar yeşilköye büyük bir törenle gelir. cillop gibi fabrikadan yeni çıkmış, 68 yolcu kapasiteli bu uçaklara van, bursa, trabzon, sivas ve samsun isimleri verilir ve bir kaç ay sonra seferlerine başlarlar.

    ilk kaza 1974'de izmir'den istanbul'a havalanmak üzere yola çıkan van isimli uçakla meydana gelir. izmir cumaovası havaalanı'nda kalkış anında kanatlarındaki buzlanma sebebiyle stall konumuna gelerek düşmüş ve yanmaya başlamıştır. uçaktaki 73 kişiden 66'sı ölmüştür.

    (bkz: 24 ocak 1974 izmir uçak kazası)

    ikinci kaza 1975'de yine izmir'den istanbul'a gelen bursa isimli uçakla meydana gelir ve en meşhurudur. yeşilköye iniş sırasında marmara denizine düşmüştür. 42 kişiden hepsi ölür. kaza arkasında büyük trajik hikayeler bırakır. türk havacılık tarihinde denize düşen ilk ve tek uçağın kazasıdır.

    (bkz: 30 ocak 1975 marmara denizi uçak kazası)

    üçüncüsü 1979'da samsun-ankara seferini yapan trabzon adlı uçağın iniş kısmında meydana gelir. mürettebat bu seferi yapmak için önce istanbul'da sivas adlı uçakla gelir anca hava şartlarından dolayı iniş yapamazlar ve geri istanbul'a dönerler. ertesi gün trabzon adlı uçakla gelirler ve seferi tamamlamak üzerelerken adar ekranından kaybolurlar. sonuç: 43 kişiden 39'u ölür.

    (bkz: 23 aralık 1979 ankara uçak kazası)

    bu kazadan sonra thy yetkilileri uçakların bozuk(!) olduğuna karar verir ve kalan iki uçağın satılmasına karar verir. çünkü o zamana kadar f-28 uçağı türkiye dışında da 6 yerde daha düşmüştür ve hepsi büyük kayıplarla sonuçlanır. ancak bakıldığında uçakla ilgili bir sorundan dolayı değil hemen her kazanın pilotaj hatasından olduğu fark edilir. özellikle de türkiye'dekilerin. hatta 1974'deki izmir kazasının pilotlarının içkili olduğu yıllar sonra dönemin ulaştırma bakanı tarafından itiraf edilir. işte bu yüzden thy içinde bu uçakların uğursuz olduğuna da inanılır ve sivas ile samsun adlı kalan iki uçağın da bir an önce elden çıkarılmasına karar verilir. ve sivas uçağı kanada'ya, samsun uçağı'da iran'a satılır.

    dördüncü kaza kanada'da meydana gelir. 1989 yılında kanada'nın air ontario firması sivas adlı uçakla thunder-dryden seferini yaparken uçak inişe yakın bir zamanda dryden'de düşer. kanatlardaki buzlanmanın motorların durmasına sebebiyet verdiği ortaya çıkar ancak esas sorumlu kalkışa izin veren havalimanıdır. sonuç: 45 kişiden 24'ü ölür.

    10 mart 1989 dryden kazası

    beşinci kazanın adresi ise iran'dır. 1994'de türkiye'deki adı samsun olan uçakla ısfahan - tahran seferini yapmakta olan ıran asseman airlines uçağının kakıştan yaklaşık yarım saat sonra havada kirlenmiş yakıttan dolayı motorları durdu ve natanz civarındaki bir dağa düşerek patladı. sonuç: 66 kişiden hepsi öldü.

    12 ekim 1994 ısfahan uçak kazası

    evet bu uçakların uğursuz olduğuna ben de inanıyorum. havacılık tarihinde böyle vakalar males]ef var. her kazada çok trajik hikayeler var, hem kazadan önce hem kazadan sonra yaşanan enteresan hikayeler var. onları da bularak okumanızı öneririm.

    diğer kaynakları da buraya bırakıyorum:

    kaynak 1

    kaynak 2

    kaynak 3

  • tamamı, "hanım 3 saattir ağlıyor, kendisi alman ama hiç burayı terk edesi yok" olan bir gurbetçi sözü.

    video: https://twitter.com/…ber/status/1425828266737168389

    hanımını da al gel kardeşim buraya o zaman. madem kendisi alman olmasına rağmen türkiye'de yaşamak için ağlıyor, yerleş buraya o zaman. o bindiğin mercedes s500'ü orada satıp aynı paraya burada bir tane fiat egea al bindir hanımını da göreyim seni. bakalım kaç gün dayanabiliyor enflasyona, mültecilere, teröre, kaosa, hukuk darbelerine vb.?

  • yıllar önce muhalif denilen insanlar "yanlış yapıyorsunuz, betonla ekonomi dönmez, üretim lazim" dediğinde, "ekonomi çok iyi, 3. havalimanını almanlar kıskanıyor, dünya lideri, super güç olduk" diye böğüren ve muhalefet eden herkesi fetöcü, pkklı ilan edenlerin bu başlıkta duyar kasmaya hakkı yoktur. kaldı ki kimsenin ülke batıyor diye sevindiği de yoktur. işler iyiyken, küp dolarken aynı gemideydik de şimdi biz muhalifler filikalara mı doluştuk. beraber batıyoruz.

    tanım: yüzsüzlük barındıran ifade.

  • masum bir çocuğun göz göre göre vefat etmesi olayıdır.

    lakin şu entry de (bkz: #158781576) doğal seleksiyon yazan yavşağın da, aynı seçilime uğramasını umuyorum.

    edit: bu bit yavrusu entrysini görsel silmiş, bi de bana tepkinin bana değil anasına babasına göster diye mesaj atıp görsel mesaj alımını kapatmış.

    sanırım kendisi, dişi ağrıdığında bu yavrunun anası babası gibi diş doktoruna gitmek yerine baytara gittiği için aileye tepki gösterilmesi gerektiğini düşünüyor. umarım hak ettiğini sen de bulursun, uyuz korkak.

    edit2: yazar leyla.

  • bim'in şanına yakışan yılbaşı paketidir.

    içeriği:
    le cola
    dağhan sucuk
    teatone ica tea
    3 kg'lık dost yoğurt
    peripella çıkolata
    12'lik bili bili yumurta

  • resmi gazete'de yayımlanan karara göre aşı karneli kedi, köpek ve kuş gibi evcil hayvanlar, yolcunun kucağında veya oturduğu koltuğun önünde kafeslerinde kilitli olacak şekilde otobüslerde taşınabilecek. daha önce taşıtın içinde yolcularla birlikte canlı hayvan taşınmasına izin verilmiyordu.
    bu kararla otobüs yolculukları artık daha eğlenceli olacağa benziyor.
    kaynak:
    haber linki
    karar maddesi

  • van persie kostugunda pas verilmeyince ya da basarisiz pas olunca, ulan ayip oldu adama yaa diyip utandigim mactir

  • akşamüstüne doğru bir sıkıntı başlardı... hala da olur böyle..
    eski pazar günleri; en çok radyodan dinlenen futbol maçlarının sesi, ütülenen önlüklerin kokusu, yıkanmış çamaşırların ıslaklığı, son ana bırakılmış ödevlerin karın ağrısıydı. cenk koray ve telekutu, evet hayır yarışması, izmir marşıydı. bizimkiler dizisinin bitmeyen vasatlığının hükümdarlığıydı.. eski pazarlar, hafta sonuna sığdırmaya çalıştığımız hayatımızın özgür yanının ellerini yeniden bağlayan saatlerin adıydı. coşkumuzun ağır ağır sönüşüydü. doyulmayan oyunların, müthiş gevşemelerin sonuydu. toparlanma vaktiydi. zira pazartesi ağır misafirdir ayakta karşılanması gereken... istiklal marşı, ve sabahın köründe midenin kabul etmediği zorla yenmeye çalışılan kahvaltılar... henüz hakim olunmayan bir hayatın zorunlu kuralları...
    herşeyin bir sonu vardırı en çok hatırlatan gündür pazar günleri bana hala...

  • loserlar toplanmış yine.oğlum biraz kendinize güvenin lan.sevgilimle 4 yıldır birlikteyiz iyi günde de kötü günde de.yalnız 2 yıl önce biraz batar gibi olduğumuzda benden ayrılma kararı almıştı ama onun benim maddi durumumla alakası yokmuş.ondan daha iyilerini hak ettiğimi düşündüğü için ayrılmak istemiş.işleri toparlayıp müreffeh hayatımıza geri döndüğümüz günlerden birinde tekrar konuşmak istediğini söyledi.bu süre zarfında beni çok özlediğini ve ne kadar çok sevdiğini fark etmiş.bu hayatta her şey para değil..