ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ucuz ama zenginlik göstergesi olan eşyalar
-
tabi ki robdösambr ve viski bardagi. toplamda yuz lira ver yillarca kullan. ıcine ice tea dokup ortamlarda viski dersin, kim bilecek mk.
beyin ölümü gerçekleşen almancının yurda dönüşü
-
başlık karakter sınırına takıldığı için tam anlatamadım ama sayın fahrettin koca twitterda az önce demiş ki;
"almanya'da, beyin ölümü gerçekleştiği söylenerek hastaneden evine gönderilen, fakat göz işaretleriyle iletişim kurabilen vatandaşımız osman bey, az önce uçakla ankara’ya getirildi. 59 yaşındaki hastaya, cumhurbaşkanımızın olaydan haberdar olmasıyla “evi”, yani ülkesi sahip çıktı!"
ilgili twite burdan ulaşabilirsiniz.
ben türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak yıllarca almanyada veya avrupada huzur içinde yaşadıktan sonra en ufak bir sağlık sorununda ülkeye getirilip şov yapılmasını kabullenemiyorum. kaldı ki twitte epey tutarsızlık var. göz işaretleriyle iletişim kurabilen birinin beyin ölümü gerçekleşmesi de mümkün değil diye biliyorum. ülke kaynaklarını bu tarz şeylere harcamaktansa keşke ülkemizdeki sağlık sistemini iyileştirerici adımlar atılsa, aylar sonraya bile randevu alamayan insanlar tanıyorum.
avrupalı çocuk ve türk çocuğu arasındaki farklar
-
birebir şahit olduğum iki olay ile biraz olsun anlaşılabilecek durum;
mekan : barcelona'da bir cadde.
bir adam 6-7 yaşlarındaki 4-5 çocuğu gezdiriyor. çocuklar yorulmuş olmalı ki el ele tutunmuşlar ve taksiye binmek içim kampanya yapıyorlar:
taksi porfavor!
taksi porfavor!
diye küçük küçük bağırıyorlar.
adam onları yürütmekten vazgeçip taksi tuttu mu bilmiyorum ama bu kadar sevimli bir şekilde ihtiyaçlarını dile getiren çocuklara karşı geldiğini sanmıyorum.
şimdide ikinci olay.
yer : istanbul, ikea.
5 yaşında falan bir çocuk, ter içinde kalmış, yürümekten yorulmuş, babasının önünü kesip bacaklarına sarılıp kendisini kucağa aldırmak istiyor. babanın eli kolu dolu, kucakta yer yok. bunun üzerine çocuk çığlık atarak ağlamaya başlıyor. baba çocuğu sakinleştirmeye çalışıyor ama çocuk ancak kucağa alınırsa susacak. sonunda baba dayanamayıp elindekileri bırakıp çocuğa tokatı çakıyor. çocuk daha da bağırmaya başlıyor. ama baba rahatlamış gözüküyor.
"şimdi ağla" deyip yoluna devam ediyor. yani "ağlamaya değer bir şeyin olsun" der gibi.
bu kadar.
muğla'da teknesi olanların yasaktan muaf olması
-
vatan barışta zenginlerin, savaşta fakirlerindir.
cern deneyi'ni çürüten fen bilgisi öğretmeni
üniversite birinci sınıfta yapılmaması gerekenler
-
o kız bana bakmaz demeyin. bakar anam, bakar yavrum... aksi taktirde zamanla nelere baktığını görünce kendinizi aynanın karşısında bulursunuz. gözlerinize inanmak için.
edit: serhat buralar eskiden hep entry idi...
delirmemek için edinilen basit alışkanlıklar
-
(bkz: kendi kendine konuşmak)
yaran fıkralar
-
öğretmen derste sormuş:
- "çocuklar dil balığı neden yassıdır?"
önden biri parmak kaldırmış:
- "hocam bana amcam anlatmıştı balinanın teki buna bi kaymış, yassılmış."
ögretmen kızmış ve
"bir daha böyle terbiyesizlik yaparsan seni sınıfta bırakırım" demiş.
ertesi gün öğretmen tekrar sormuş:
-"peki ıstakozun gözleri niye dışardadır?"
aynı çocuk yine parmak kaldırmış:
- "hocam onu da amcam anlatmıştı, o sırada ıstakoz da ordaymış"
happy tree friends
-
mevzuyu tamamen eğlence olarak algılamaya başlayıp vahşetten zevk aldığınızı hissediyorsunuz ve o anda hafiften ürperiyorsunuz. gülmekten katılırken aklınız başınıza gelince suratınız değişiveriyor. ya da ben manyak olabilirim tabii...