hesabın var mı? giriş yap

  • - yemekleri beğendin mi?
    - çok beğendim. zaten ben yurtdışındayken ne kadar kalitesi başka da olsa özellikle bu sofralara hasret kaldım.
    - anladım. bir şey içer misin üstüne?
    - türk kahvesi. bir fincanı için neler vermezdim yurtdışındayken inan.
    - sade mi olsun?
    - lütfen. ayrıca insanın geleneklerine bağlı olması çok mühim. yurtdışında daha da bir iyi anlıyor insan.
    - neredeydin ki sen?
    - kuzey ırak.
    - peki.

  • ergen yutubırlığının gittiği iğrenç noktayı gösteriyor. bu adam toplumun bir rengi, bir deseniydi. gidenler, kuyruk olanlar neyle karşılaşacaklarını bilerek gidiyorlardı. ezkaza geçerken görüp duran 3-5 kişi haricinde kimse zorla getirilmedi oraya.

    böyle böyle toplumun farklı renklerini solduralım, seslerini susturalım, küstürelim. herkes aynı bokun laciverdi olsun.

    ben 2004 yılında gittiğimi hatırlıyorum.
    hatta fotoğraflarımız var arkadaşlarla. o zamanlar da böyleydi. üniversite öğrencisiyiz deyince "medreseliler gelin, bu size yetmez" deyip biraz daha çiğköfte koyduğunu hatırlıyorum. daha öncesi de var. youtube 2005 de kurulmuş. şimdi bu adamı youtube ünlüsü olmak için böyle davranmakla suçlayan gerizekalılar var. ne desen boş bu derece salaklığa.

  • avustralyalı jeolog ve kaşif. aralık 1911'de başladığı antarktika keşif gezisi* ile tanınır. bu keşif gezisi sırasında öyle şeyler yaşamıştır ki insanlık tarihinin en zorlu hayatta kalma hikayelerinden birinin baş kahramanı olmuştur.

    tasmanya'nın başkenti hobart'tan 2 aralık 1911'de yola çıkan sy aurora isimli gemi 8 ocak 1912 günü commonwealth bay'deki cape denison'a ulaşır ve burada ilk iş olarak ana üs kurulur.

    ekipten mawson ve iki yol arkadaşı - isviçreli kaşif xavier mertz ve ingiliz üsteğmen belgrave ninnis - yani toplamda üç kişi* 10 kasım 1912 günü king george v land ismi verilen bölgeyi keşfetmek üzere kızak ile yola çıkarlar. sorunsuz bir şekilde kıyı şeridinin haritasının çıkarıldığı, jeolojik örneklerin toplandığı ilk beş haftanın ardından far eastern party ismi verilen bu üç kişilik ekip sonradan ninnis glacier* ismi verilecek olan ve ana üssün 480 km doğusunda bulunan buzulu geçmektedir. ekipten mertz kayakla yol alırken, mawson kızağının üzerinde, ninnis ise ikinci kızağın yanında tempolu bir şekilde koşmaktadır. bu sırada derin bir yarığı örten kar tabakasına basan ninnis, tabakanın kırılması sonucunda yarığa düşer. en iyi altı köpek, çadırları ve önemli ikmal malzemeleri de bu büyük yarığa düşer. yarığa bakan mawson ve mertz yaklaşık 50 metre aşağıda kayalık bir çıkıntı üzerinde biri ölü biri yaralı iki köpeği görürler sadece; ninnis ise kaybolmuştur, bir daha görülmez. 14 aralık 1912 tarihinde kaybolan ninnis 25 yaşındaydı sadece.

    yaşanan bu korkunç olay üzerine mertz ve mawson geri dönmeye karar verir. yanlarında iki adama bir hafta yetecek kadar yiyecek, bol miktarda yakıt ve bir adet primus marka ocak vardır. köpekler için ise yiyecek kalmamıştır. önceden geride bıraktıkları yedek bir çadırı almak amacıyla 27 saat boyunca durmadan kızakla yol alırlar. geri dönüş yolculuğu giderek zorlaşmış zira erzakları iyice azalmıştır. erzağın yetersizliğinden dolayı kalan köpeklerin bazıları ile hem kendilerini hem de diğer köpekleri beslemek zorunda kalırlar. sonraları the home of the blizzard isimli kitabında mawson bu durumu şu sözlerle anlatacaktı:

    "köpeklerin eti tel tel, sert ve çok yağsızdı. ara ara değişiklik olsun diye köpek etini ufak parçalara ayırıp az miktarda kalmış olan kurutulmuş et ile karıştırıp haşlayarak yemeyi denedik. aşırı derecede açtık, fakat iştahımızı doyurabilecek bir şey yoktu. kısıtlı miktarda köpek etine eklemek üzere normal yiyecek stoğumuzun sadece birkaç onsunu kullandık. köpeklerden çıkan et çok azdı, kullanabildiğimizi aldıktan sonra gerisini beslenmeleri için diğer köpeklere verdik. köpekler kemikleri ve derileri geriye hiçbir şey kalmayana dek yediler."

    bu yolculuk sırasında iki adamın fiziksel durumlarında hızlı bir bozulma görülür: baş dönmesi, mide bulantısı, karın ağrıları, irrasyonalite, deri, tırnak ve saç kaybı, derinin ve gözlerin sararması gibi. mawson bir süre sonra yol arkadaşında belirgin bir değişiklik fark eder: mertz devam etme isteğini kaybetmiş görünmektedir, tek isteği uyku tulumunda kalmaktır. ishal ve akli durumundaki bozulmalarla mertz'in durumu gittikçe kötüleşir. psikolojik dengesi öyle bir hal alır ki bir ara mertz soğuk ısırığından* mustarip olduğunu reddedip küçük parmağının ucunu ısırarak koparır. bunu şiddetli hiddetlenmeler takip eder ve bir noktada mawson çadırlarına ve kendine zarar vermemesi için arkadaşının göğsüne oturup kollarını yere yapıştırmak zorunda kalır. bir sonraki aşamada mertz nöbetler yaşar, komaya girer ve ninnis'in yarığa düşüp kaybolmasından 25 gün sonra, 8 ocak 1913 günü yaşamını yitirir.

    o zamanlar husky karaciğerinin aşırı miktarda a vitamini içerdiği bilinmemektedir. ayrıca o miktarda a vitaminin insan karaciğerine ciddi zarar verebileceği de bilinmemektedir o dönemlerde. her bir husky karaciğerinin ağırlığının yaklaşık 1 kilo ettiği ve yaklaşık 6 husky karaciğeri yendiği düşünüldüğünde ikilinin hypervitaminosis a yani a vitamini zehirlenmesi yaşamasına yetecek kadar karaciğer tükettiği tahmin edilmektedir. fakat köpek etini yemek için fazla sert bulan mertz mawson'a göre daha fazla karaciğer yemiştir; iki adam da a vitamini zehirlenmesinden mustariptir fakat mertz'inki kronik bir hal almıştır. bu arada inuit geleneklerinde köpeğin ciğerinin asla yenmediğini belirtmekte fayda var. inuitler muhtemelen köpek karaciğerinin fazla tüketilmesinin ölüme yol açabileceğini zamanla deneyimleyip öğrendikleri için böyle bir gelenek gelişmiştir.

    douglas mawson sonraki 100 mili* tek başına katetmek zorunda kalmıştır. bu ana üsse dönüş yolunda mawson da ninnis gibi bir buz yarığından düşmüş fakat kızağının yarığın ağzına sıkışması sonucunda ölümden dönmüştür. kızağın koşum takımına takılıp asılı kalan mawson tırmanarak kurtarır kendini.

    mawson sonunda cape denison'a vardığında sy aurora isimli gemi birkaç saat önce ayrılmıştır. mawson ve mawson için geride kalıp bekleyen 6 kişi aralık 1913'e dek bir sene daha kışlarlar orada. bu süre içerisinde mawson ve arkadaşları antarktik kıyılarını keşfe çıkar, manyetik güney kutbunun yerini daha yakın bir şekilde tespit ederler.

    antarktika'dan dönen douglas mawson, 31 mart 1914'te guillaume daniel delprat'in kızı francisca adriana delprat ile evlenir. mawson ve francisca'nın patricia ve jessica isimli iki kızları olur. 1914'te kendisine ayrıca şövalye ünvanı verilir.

    edit: bu üç adamın rotasına şuradan gözatabilirsiniz.

  • valla açıkçası hukuk okumak için ilk 190 bine girmeyi benim yüzümden kaçıran varsa iyi ki de kaçırmış derim. öyle adam gidip hukuk okumasın. söz konusu sınırlar zaten olması gerekenden çok daha esnek tutulmuş. üniversite sınavı zeka testi değil elbet ama kimse de bana ilk 2-3 bine giren adamla 190 bininci olan adamın aynı şeyi hakettiğini söylemesin.

    tanım: başarısızlığına kılıf arayan bir gencin gereksiz duyar kasma girişimi

  • bu gün yeğenimle parka gittik.
    top oynarken köşede öylece oturan 5-6 yaşlarında bir çocukla göz göze geldim.
    isterse bize katılabileceğini söyledim ve çekingen bir şekilde katıldı.
    adını sordum, söylemedi.
    başka bir çocuk adının ahmet olduğunu söyledi sonra.
    biraz daha bize katılsın diye sürekli topu ahmet' e attım, sonra dilinin o güzel bağı çözüldü.
    yanımızdan bir süre ayrıldı.
    biraz sonra başka bir arkadaşı:" onun annesi öldü..bu yüzden sabahtan akşama kadar hep parka geliyor. "
    deyince sessizliğinin nedenini öğrenmiş oldum.

    en son biz giderken: " ben , yarın sabah da burdayım..hep burdayım ." dedi.

    küçücük bir çocuk..annesi yok, tüm gün parkta, hep parkta.

    yarın sabah ben de parktayım ahmet.
    hem de sadece seninle top oynamak için.

    güncel bilgi; ahmet ve ikizini bu gün parkta bulamadım zira yağmurlu havada haliyle parka gelmemişler..ama ben peşlerindeyim,bir de akşam şansımı deneyeceğim.

    son güncel bilgi; ahmet ve ikizine birkaç sürpriz hazırladım ama yağmurlu havalar sağolsun bir türlü yakalayamadım bu ikiliyi.