ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
trt 2
-
aralarında televizyonda ilk kez ekranlara gelecek yapımların da yer aldığı temmuz ayı trt 2 film listesi;
- 1 temmuz cuma 22.00 la caja vacía (boş sandık)
- 2 temmuz cumartesi 22.00 todos lo saben (herkes biliyor)
- 3 temmuz pazar 22.00 frequency (frekans)
- 4 temmuz pazartesi 22.00 ben-hur
- 5 temmuz salı 22.00 the farewell (elveda)
- 6 temmuz çarşamba 22.00 zerre
- 7 temmuz perşembe 22.00 relatos salvajes (asabiyim ben)
- 8 temmuz cuma 22.00 dayereh (daire)
- 9 temmuz cumartesi 22.00 pomegranate garden (kırmızı bahçe)
10 temmuz pazar 22.00 we are marshall (zafer bizimdir)
11 temmuz pazartesi 22.00 la pointe courte (paralel yaşamlar)
12 temmuz salı 22.00 tuntematon mestari (bir anlaşma)
13 temmuz çarşamba 22.00 nokta
14 temmuz perşembe 22.00 carte blanche (beyaz sayfa)
15 temmuz cuma 22.00 the last of the mohicans (son mohikan)
16 temmuz cumartesi 22.00 ghasr-e shirin (şirin'in kalesi)
17 temmuz pazar 22.00 journeyman
18 temmuz pazartesi 22.00 secret agent (gizli ajan)
19 temmuz salı 22.00 dobar dan za posao (çalışmak için iyi bir gün)
20 temmuz çarşamba 22.00 koridor
21 temmuz perşembe 22.00 glubokie reki (derin nehirler)
22 temmuz cuma 22.00 andrey tarkovsky. a cinema prayer (andrey tarkovski: bir dua olarak sinema)
- 23 temmuz cumartesi 22.00 luxor
- 24 temmuz pazar 22.00 waiting for the barbarians (barbarları beklerken)
- 25 temmuz pazartesi 22.00 sabotage (sabotaj)
- 26 temmuz salı 22.00 as i lay dying (mezarsız)
- 27 temmuz çarşamba 22.00 kumbara
- 28 temmuz perşembe 22.00 belles familles (güzel aileler)
29 temmuz cuma 22.00 cortex (korteks)
30 temmuz cumartesi 22.00 ghasideyeh gave sefid (beyaz ineğin türküsü)
31 temmuz pazar 22.00 big fish (büyük balık)
annesi temizlikçi olanların yaşadığı burukluk
-
bütün fakirlerin hırsız olduğunu iddia eden tiplerin iddia ettiği burukluktur.
alnının teriyle kazanıp burslu okuduğu okulda, annesinin helal parasıyla yediği yemek burukluk değil gurur kaynağı olabilir mi? hiç böyle düşünmüş müydün?
yıllar sonra gelen edit: başlık sahibi umuyorum ki yazdıklarından utanmış ve kaçmış.
bir erkeğin hazırlanıp evden çıkma süresi
-
bizim bu satırları okuyup bitirdiğimiz süredir.
şuan bir erkek evinden hazırlanıp çıktı.
hatta şimdi bir tanesi daha..
kendini rambo sanan ırak askerinin ibretlik sonu
-
kameraya hava yapayım derken doğal seleksiyona kurban giden elemanın sonu.
tertemiz isabetli atışa o da şapka çıkartmış.
gelen bilgi sonrası edit: peşmerge de olsa şia arap da olsa yorumum aynı.
(bkz: tek atışla iki özgür suriyeli vuran keskin nişancı)
araba kullanırken yapılan en keyifli şey
passolig
-
27 aralık 2014 fenerbahçe mersin idman yurdu maçı'nı 12.500 kişi izlemiş olmasına sebep olan uygulama. on iki bin beş yüz kişi. neden acaba? spor yorumcuları hala tribünler iyi futbolla kıpırdandı diyor. bu kıpırdanmış haliyse ben almayayım.
26 aralık 2014 gençlerbirliği galatasaray maçı'da ise galatasaray'ın tribün kapama cezası olduğu için galatasaray logolu passoliglere bilet satışı yapılmadı. ama galatasaray'lılar bir şekilde içeri girmeyi başarmış. bu uygulama nasıl işe yarıyor o zaman? bir de üstüne polis tüm galatasaray'lıları bir araya topladı. sistemin uygulanabilmesi için herkesin kendi koltuğunda oturması gerekmiyor muydu peki? ne hikmetse hiçbir statta kimse kendi koltuğunda oturmuyor, herkes orta bölümde toplaşıyor. ama asıl amaç o karta para vermekti. verdiler ve gerisi önemli değil artık.
7-8 yaşındaki bir çocuğun dahi maça gidebilmesi için bir banka müşterisi olması gereken bir sistemi nasıl savunabiliyorsunuz? maça girebilmek için ben niye bir bankaya para ödüyorum? neden durduk yere birilerinin zenginleşmesine izin veriyorum? hala yok karaborsa, yok holiganizm falan filan. karaborsa ve bedava bilet hala eskisi gibi dönüyor. passolig içine bedava biletler çok kolay şekilde yükleniyor. hala geçen seneki durumdayken bir de üstüne statlar bomboş. passolig sponsorluğundaki futbol programları tek laf edemiyor. kulüpler birliği passoligin arkasındayız diye açıklama yapıyor. ama bu sistem kalkacak işte. kalkana kadar da durmak yok.
eşit: imla
26 yaşında hapse girip 54 yaşında çıkacak hacker
-
yapılan iş e-mail şifresi kırmak değildir, son derece organize bir şekilde kredi kartı bilgilerini çalıp, suç örgütlerine satmak çok ciddi bir suçtur. üç aşağı beş yukarı, hak ettiği cezayı almış dolandırıcıdır.
eski sevgilinin unutulmayan sözleri
-
bir seferinde, "on sene sonra gelsen, desen ki bak bunlar çocuklarım, anneleri öldü sen bak desen bakarım." demişti.
bu laftan önce ömrümün sonuna kadar unutamayacağım hiçbir laf yoktu, artık var.
edit: son günlerde durumumuzu merak eden epey bir kişiden mesaj aldım. barıştık, her şey güzel gidiyor. bir daha birbirimizi kaybetmeye hiç niyetimiz yok. yani söz konusu hanımefendi her şey yolunda giderse benim değil bizim çocuklarımıza bakacak :)
inancınızı kaybetmeyin. bazı hikayeler mutlu sonla bitiyor.
sabah insanları
-
ne kadar ileri gidebileceklerini merak ediyorum. sabah erken kalkıp, işe gitmeden biraz tenis oynayan, sonra duşunu alan insanlar var. o arada fırınlar da açılmış oluyor (!) taze ekmekle kahvaltısını ediyor, kahvaltı sonrası biraz gazete keyfi, sonra iş. ve bunu yapanlar öle ne yaptığını bilmeyen insanlar değil. misal, ne kadar ölçüdür bilmiyorum ama, aralarında ünlü holdinglerin üst düzey yöneticileri de var.
yanlış anlamayın, yargılamıyorum, her konuda kendimi kaynak eser zannetmiyorum. ama iddiam odur ki bu kadarı artık sabah insanı olmak falan değil. ne sabahı yahu? hangi sabah? bir önceki günün insanı bunlar.
introvert
-
herkesin lider, takım çalışmasına yatkın, popüler olması beklenildiği dünyada biraz anlaşılamamış insan topluluğu. hayır, daha önce de belirtildiği gibi asosyal değiller, özgüvensiz hiç değiller. hayatın kaotik akışı içinde “kendilerini dinleme”yi seviyorlar. eğer bu akışa fazla kaptırıp kendilerinden uzaklaşırlarsa mutsuz ve depresif hissediyorlar. introvert tarafı daha baskın biri olarak bunu bu şekilde algılamam birazcık geç oldu. çünkü gerek iş, gerek okul hayatında gerekse özel hayatta olması gerektiği hissettirilen, örnek olarak gösterilen durum biraz daha extrovert olmak. dolayısıyla durumda hiçbir yanlışlık olmamasına rağmen, kendinizde bir sorun olup olmadığını sorgulamanız veya kendinizi sıkıcı olarak adlandırmanız bir yerde kaçınılmaz olabiliyor.*
aslında kendinizi bilip belirli kalıplara uymaya zorlamamak, bunun dışında birbirimize anlayış gösterip introvert olmayı "değiştirilmesi gereken bir durum" olarak görmemek en doğrusu bence. konuyla alakalı şahane bir konuşma izlemek isterseniz:
http://www.ted.com/…in_the_power_of_introverts.html
1999 yılı tekel ürünleri fiyatları
-
internette dolanırken görülen bir haberde dikkat çeken fiyatlardır. hem de bunlar deprem ertesi zamlanmış fiyatlar.
ürün fiyat (tl)
kısa samsun, maltepe 150.000
uzun samsun, maltepe 175.000
uzun tekel 2000 450.000
kısa tekel 2000 (kutulu) 400.000
uzun tekel 2001 300.000
kısa tekel 2001 250.000
35 cl. yeni rakı 1.400.000
70 cl. yeni rakı 2.500.000
70 cl. normal votka 2.000.000
70 cl. cin 2.150.000
75 cl. buzbağı şarabı 1.100.000
lan dedim, dolar kaç paraymış acaba o zaman?
http://paracevirici.com/…doviz/1999/amerikan-dolari
1999 ortalaması 420.000,00 tl imiş.
yani samsun/maltepe = 0,35 dolar * 3,86 = 1,35 tl
uzun tekel 2000 = 1,07 dolar *3,86 = 4,13 tl
35 lik rakı = 3,33 dolar*3,86 = 12,85 tl
şimdilerde en boktan sigara 9 tl, 35'lik rakı da 50 tl
lan dedim peki asgari ücret ne kadarmış o dönem?
http://www.alomaliye.com/…r-1974-yilindan-gunumuze/
93.600.000 tl imiş.
peki bununla kaç şişe 70 lik rakı alınıyormuş?
93.600.000/2.500.000 = 37,44
şimdi 37,44 şişe 70liği kaça alıyoruz?
37,44*93=3.481 tl
asgari ücretle şu anda kaç 70'lik alınabiliyor?
1404/93 = 15 şişe
kimse ehonomi çoh iyi, alım gücü arttı demesin. kalbini kırarım.