hesabın var mı? giriş yap

  • bi keresinde kendi cep telefonumun üzerine yatmışım tabi farketmemişim, o da son aranan numara olan evin numarasını aramış, gittim açtım ev telefonunu hiç ses gelmedi ben de sapıktır diyip bi güzel küfrettim, sonra girsin ibneye diye telefonu açık bıraktım unutmuşum öle, yarım saat sonra bi arkadaşı cep telefonundan aramak için telefona baktığımda acı gerçeği öğrendim kendimden tiskindim...

    edit: yeni nesile açıklama yapma gereği hasıl olmuş. o yıllarda telefonlar tuşlu ve cep telefonundan ev telefonunu aramanın dakikası bir kaç milyon. öyle paket maket de alamıyorsun.

  • 2005 ağustosu. annemi kaybedeli 3 ay olmuş. henüz travmayı atlatamamışım. babamla zaten yüzyüze bakmıyorum aylardır. birilerinin vasıtasıyla bir tersanede işe başlamışım. sahip olduğun tek para o kişinin cebime koyduğu 50tl.. kaldı ki o paranın yarısını işe başlayabilmem için gerekli olan evrakları hazırlamak için harcamışım.

    farklı bir yerde kalıyorum bir kaç aylığına tek başıma. eş yok, dost yok, arkadaş yok. her sabah tren ile gidiyorum işe, bazen dayanamayıp bir poğaça yiyorum. bazen akşamı düşünerek almıyorum hiçbişey. günlerim böyle geçiyor ardı ardına. bir akşam eve geliyorum, evde bulunan buzdolabını karıştırmaya başlıyorum ve müthiş bir olay! iki adet neredeyse elim kadar köfte buluyorum. benim için ziyafet sayılabilecek bir yemek. tabi sonrası pek iyi olmuyor. aylardır durduğu buzdolabından çıkan köfteler beni bir güzel zehirliyor. sabaha kadar istifra ediyorum. ertesi gün işe bile gidemeyip yorgan döşek yatıyorum evde.

    artık maaşımı almama bir kaç gün var, iple çekiyorum kazanacağım parayı. gözümün önünden hayal gibi geçiyor özlediğim yemekler. işten çıkıyorum, bilenler bilir, tuzla tersaneler bölgesinin en sonundan içmeler tren istasyonuna kadar yürüyorum trene binmek için. kanter içinde varıyorum yaklaşık 1 saatlik yürüyüş sonunda. istasyonda bir arkadaşıma rastlıyorum, biraz muhabbetten sonra arkadaşım büfeye gideceğini, benim bir şey isteyip istemediğimi soruyor. birşey istemediğimi söylüyorum. bir iki dakika içinde geri geliyor ve elindeki iki dondurmadan birini bana veriyor...

    dünya üstünde yürüdüğüm sürece unutamayacağım şeylerin arasındadır o dondurma... alt tarafı basit bir dondurma.

  • özgecan için yaptıkları şey sanırım verilen tepkilerin en samimisiydi. şimdi biz internet sahibi bireyleriz bunu yapan firmanın filli boya olduğunu biliyoruz ama inanın milyonlarca insan bunu bilmeyecek. yani kendi reklamlarını yapıyorlar falan demek için gerçekten çok gaddar olmak lazım. kaldı ki viral bile olsa bir şey değişmez.

    kendilerini tebrik ediyorum. gerçekten yüreklere dokunur bir olaya imza atmışlar.

  • http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/8175597

    bu araştırmada erkek ağırlık kaldıran kişilere bakmışlar ve bu kişilere antrenmandan hemen sonra birinci gruba hiçbir şey vermemişler, ikinci gruba sadece protein vermişler, üçüncü gruba da protein ve karbonhidrat vermişler.

    araştırmanın sonucunda görülmüş ki iyileşme sürecinde en etkin olan protein ve karbonhidrat alan grup olmuş ve hatta bu iyileşme sürecinin altıncı saatinde büyüme hormonunu en fazla arttıran grup da karbonhidrat ve protein tüketen grup olmuş.

    http://jap.physiology.org/content/85/4/1544

    belirli bir süredir ağırlık antrenmanları yapan kişiler üzerinde araştırma yapılmış. burada iki tane ilginç sonuca ulaşmışlar:

    birincisi antrenmandan sonra yeterince karbonhidrat tüketmeyen grubun bir sonraki antrenmandaki performansının önemli ölçüde düştüğü görülmüş.

    ikincisi de antrenmandan sonra karbonhidrat ve proteini beraber alan grubun hem insülin miktarı hem büyüme hormonu miktarı hemde çok güçlü anabolik bir hormon olan igf hormonu miktarının oldukça arttığı ve vücuttaki laktat birikmesinin de önemli ölçüde azaldığı görülmüştür.

    sonuç olarak iki tane önemli duruma sebep olmuş bu durum:

    birincisi alınan glikojen depolarının yeniden doldurulmasına yardımcı olmuş - bu durum bir sonraki antrenman için performansla çok ilgili bir olay -

    ikincisi de protein sentezinin artması, kas oluşumunun artmasına oldukça yardımcı olmuş.

    http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12580676

    bu araştırmada da yüksek volume, yüksek şiddetli; set sayısının, tekrar sayısının fazla olduğu ağırlık antrenmanlarından sonra karbonhidrat tüketiminin çok çok önemli olduğu vurgulanmaktadır.

    http://www.sportsnutritionworkshop.com/…38.spnt.pdf

    bu araştırmada ulaşılan sonuçta karbonhidrat ve protein tüketmenin - diğer araştırmalarda da görüldüğü gibi - protein sentezini arttırdığı, net protein dengesini pozitif yöne çektiği - ki bu protein sentezi için çok önemli bir olay - glikojen depolarını yeniden doldurduğu ve hasar gören dokuların iyileşmesini çok önemli ölçüde arttırdığı görülen antrenmandan sonra karbonhidrat ve protein tüketilmesi tavsiye edilmiştir.

    http://www.nrcresearchpress.com/…7-076#.vtlwwptf_r1

    bu araştırmada da bu sefer ağırlık çalışan gençlere bakmışlar. bu çalışmada da antrenmandan hemen sonra tüketilecek on gram civarı protein ve yirmi bir gram civarı karbonhidrat vermişler bu gençlere ve görmüşler ki zaman boyunca antrenman sonrası karbonhidrat ve protein tüketen gençlerdeki kas hacminin büyüme miktarı daha fazla olmuştur.

    http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21116024

    bu araştırmada da antrenmandan sonra karbonhidrat ve protein beraber alındığında protein sentezinin arttığı ve kas yıkımının önlendiği görülmüştür. bunun yanında da iyileşme döneminin hemen başında alınacak karbonhidrat ve proteinin de bir sonraki antrenmandaki performansı yükselttiği görülmüştür.

    görüldüğü gibi bütün araştırmalar benze sonucu gösteriyor. antrenmandan sonraki dönemde karbonhidrat ve protein tüketmek kişilerin faydasına olacaktır.

  • michio kaku’nun geleceğin fiziği adlı kitabında idda ettiği bilimsel bir açıklama.

    bu konuyu uzun süredir araştırıyordum ve az çok fizikle ilgilenen kesmin büyük bir çoğunluğu 2 milyon ışık yılı uzaklıkdaki andromeda galaksisine ışık hızına yakın bir hızda gidilirse kaç yılda gidilir? sorusuna yaklaşık 2 milyon yılda gidilir diyeceğinden eminim.

    bunun öyle olmadığını biliyordum ancak farkın bu kadar büyük boyutlarda olacağı aklıma hiç gelmemişti.

    oncelikle kısa ve öz bir şekilde açıklamam gerekirse evet ışık hızı ile andromeda galaksisine 2 milyon yılda gidilir ama kime göre? dünyada bekleyen insanlara göre. uzay gemisinde ışık hızına yakın bir hızda ilerleyen insana göre zaman çok yavaş akacağından sadece 23 yılda diğer galaksi sistemine ulaşmış olacak. bizlere göre onlarca yıl alan yıldızlara belki birkaç saat içinde gitmiş olacak.

    bugüne kadar çogumuza bu bilginin verilmediğinden adım gibi eminim. çünkü diğer yıldızlara gidebilmek için uzay gemisinde çoğalıp onlarca kuşak sonrası neslimizin ancak ulaşabileceği yerler olarak hayal edildi hep.

    michio kaku’ya göre ramjet füzyonu sayesinde sürekli çalışan 1000 tonluk ramjet motorunun saniye kare başına 9,8 metrelik bir ivme sağlayabilmesi halinde (ki bu dünya’da hissedilen kütle-çekim ivmesidir) bir yıl içinde ışık hızının yüzde 77’sine ulaşabilmesi mümkün.

    bu ramjet füzyonu uzayda her yerde bulunan hidrojen gazını sıkıştırıp elektrik ve manyetik alanlar ile ısıtıp hidrojeni helyuma çevirerek oluşan füzyon.

    kısacası bir motoru güçlü bir şekilde sürekli çalıştırırsanız yavaş yavaş da olsa ışık hızına yaklaşırsınız. hiçbir zaman ışık hızına ulaşamasınız ama gerek de yok.

    einstein’ın görelilik teorisine göre, zaman hızlanan bir rokette yavaşlar, böylece dünyada milyonlarca yıl geçmiş olmasına rağmen, astronotlar bu olaya göre sadece 23 yıl yaşlanmış olacaklar.

  • işyerindeki merve'nin benim haricimdeki bütün arkadaşlarıma asılması. bana bu kadar mesafeli durduğuna göre kesin hoşlanıyo amk. geçen gün beni görünce kafasını çevirdi yönünü değiştirdi. yüzünde iğrenç bir ifade ile uzaklaşınca tam emin oldum.

  • bak sen bunu böyle rahat rahat iddia edebiliyorsun. iyi güzel. ama başka biri de çıkıp akp, nasyonel sosyalist alman işçi partisinden, nazi den farkı yok diyebilmeli o zaman. öyle arkadaş arasında eş-dost sohbetlerinde değil. tv'de, üniversite konferansında, uluslararası toplantılarda vs.

    hop hop hoplamayacaksın o zaman.

  • rakı masasında duydum ben en güzelini;

    "sevdiğim kadınla izleyemedim diye mutlu sonla bitse bile hüzünlendiğim filmler var."

    ne aşıkmışsın be adam!