hesabın var mı? giriş yap

  • akp nin son icraatı. bunlar garibana düşman, onu biliyoruz da . gariban da inadına onlara oy veriyor.

  • istanbul'daki, avrupa ve anadolu yakası fark etmeksizin, bütün yaralanma ve diğer kaza vakalarına bakan insan. 300. ve son bölümde yoğun bakım odasına çaat diye dalıp eline geçirdiği elektroşok cihazıyla bütün vücudu baştan aşağı yanmış bir mağduru hayata döndürmeye çalışıyordu. başaramayınca da yoğun bakım odasının penceresinden, adamın işi bitti işareti yaptı.

    kendisi tıbbın geldiği son noktadır ve bütün tıp dallarında ihtisası vardır.

  • süper çizgi filmin süper karakteri. ayrıca yozlaşan değerler, aile yapısı, toplumsal yapıdaki değişiklikler üzerine eleştirel bir bakış olarak okunabilecek olan bir çizgi film. çocuksu düşler, aşkın o saf hali, beklentisi,tükenmezliği belki de en çok 8 yaşındaki bir çocuğun gözünden anlatılabilirdi. sabah tutkum.

  • takı merasimi esnasında damadın, kendisini tebrik eden arkadaşına; "sağ ol kardeşim! daha iyisi senin olsun." demesi.

    üstelik bunu kameraların tüm netliğiyle kaydetmiş olması ve kız tarafı, erkek tarafı hep beraber düğün kasetini izlerken gelinin babasının içinden geçirdiğini yanlışlıkla dile getirerek "araba almış sanki pezevenk! demesi.

    işte o an; damadın rezillik rekorunu, kayın pederin egale ettiği andır.

  • "bizim muhakkak istanbul'da üçüncü değil, dördüncü, beşinci köprüyü de yapmamız lazım."

    "yetkim olsa mimarlar odası ve stk'ları kapatırım."

    "sadece amelelerle değil, fıstıklarla da uğraşıyorum. onlara yeterince zaman ayırabiliyorum."

    "işadamı için şirketleri karısı değil metresi gibi olmalı"

    "kadının iyisi az görür, az duyar ve az konuşur. iyi kadın budur."

    bu şahane vecizelerin sahibidir kendisi. ama nasıl oluyorsa 'itici' ali ağaoğlu, utanmadan üniversiteye ahkam kesmeye gelip de, kafasına yumurtayı yediği zaman 'iğrenç saldırı'ya uğramış oluyor. siz gidin insanların evlerini başına yıkanların, deniz kumuyla inşaat yapıp depremlerde yıkılan binalar sayesinde köşeyi dönenlerin avukatlığını yapmaya devam edin. bu arada bunları üniversitelerinde istemeyen vicdan sahibi öğrencilere de ağzınıza geleni söylemeyi unutmayın. sonuç değişmiyor.

    (bkz: bir iki üç bunlara yetmez ama daha fazla yumurta)

  • bi adam elinde telefon;

    -aloo,hayvanat bahçesi mi?
    -evet?
    -zebra orda mı?
    -burda?
    -versene bi!
    -arkadaşım kafan almıyo heralde.yeter arama artık
    -maymun? sen misin?
    -la havle vela kuvvete...
    -oha müslüman maymun..

  • valla partim bana bu kadar gerizekalı muamelesi yapsa bırak oy vermeyi önlerinden geçmem bir daha..

  • an itibariyle kronolojik sırayı tekrar bitirdim, disney+ sağolsun güzel bir şekilde listelenmiş.

    bu kronolojik sıra ile izlediğiniz zaman yorulmadan, tüm hikayeye hâkim bir şekilde seriyi tamamlayabilirsiniz. uzun animasyonlar hariç, dizileri de eksiksiz izleyiniz bağlantılı.

    1 - star wars bölüm ı – gizli tehlike (1999)
    2 - star wars bölüm ıı – klonların saldırısı (2002)
    3 - klon savaşları (2008)
    4 - star wars bölüm ııı – sith’in intikamı (2005)
    5 - the bad batch (2021)
    6 - obi-wan kenobi (2022)
    7 - asiler (2014)
    8 - han solo bir star wars hikayesi (2018)
    9 - rogue one bir star wars hikayesi (2016)
    10 - star wars bölüm ıv – yeni bir umut (1977)
    11 - star wars bölüm v – imparator (1980)
    12 - star wars bölüm vı – jedi’ın dönüşü (1983)
    13 - the mandalorian (2019)
    14 - the book of boba fett (2021)
    15 - resistance (2018)
    16 - star wars bölüm vıı – güç uyanıyor (2015)
    17 - star wars bölüm vııı – son jedi (2017)
    18 - star wars bölüm ıx – skywalker’ın yükselişi (2019)

    edit: seri hikayeye bağlı gittiği için 2016 yapımı bir filmden sonra 1977 yapımı bir filmi izlemek çekim teknikleri açısından garipsenecektir fakat hikayeye sadık kalarak izleyen birisi bunu görmezden gelebilir.

    edit2: bu şekilde izlemeniz kesinlikle şart demiyoruz, hikayeye göre izleme sırası genel kabul görmüş şekilde budur. çıktığı tarihe göre izlemek isteyen yıllara göre izleyebilir tercih konusudur.

    şöyle de bir gerçek var çoğu film planlandığı için değil insanlar tarafından belirli karakterler sevildiği, iyi sattığı için çekilmiştir zaman kaymalarının esas sebebi budur.

  • bunun erkek çocuklarına giydirilmesi yasaklanmalıdır, duygusal travmalara yıllarca kanayan yaralara neden olur. annemin her sabah zorla giydirdiği ve çorabın belinden tutup ayaklarım yerden kesilene kadar yukarı çektiği o zalim sahneyi unutmaya çalışırken alkolik oldum ben.

  • yılmaz hocam selamlar. özür dileyerek söylemem gereken bir şey var.
    sizden nefret ediyorum..

    yanlış hatırlıyor olabilirim ama 1998 ya da 1999 yıllarıydı. 10 yaşlarında falanım. o zamanki ismini hatırlamıyorum ama şimdiki adıyla çanakkale dardanelspor'u çalıştırdığınız dönem.

    8-12 yaş altyapı futbolcu seçmeleri yapılacak. babamları güç bela ikna edip; çanakkale'ye geldim. yol bilmem, iz bilmem. nasıl heyecanlıyım bir görseniz. laf aramızda kendime de çok güveniyorum.
    o zamanlar; şimdiki gibi saat başı otobüs yok tekirdağ'dan çanakkale'ye. sabahın köründe çanakkale'de olmuştum çok iyi hatırlıyorum. tam 6 saat tek başıma bekledim.

    ismini hatırlamıyorum ama sarı uzun saçları olan bir altyapı hocası vardı. siz sanırım o dönem a takımı çalıştırdığınız için; futbolcu seçmelerinde o görevliydi. belki de futbolcuydu, emin değilim. nejat mı, necdet mi öyle tuhaf bir ismi vardı. (necdet diyelim.)

    önce 12 yaş grubunun maçı oynandı. hocam görseniz; nasıl da yeteneksiz çocuklar. bir çoğu top sürmekten aciz. taş çatlasın 1 ya da 2 çocuk vardı dikkat çeken. onlar da zaten hemen kenara çağrılıyor ve iletişim bilgileri isteniyordu.

    sonra 11 yaş grubunun seçmeleri yapıldı. ülke futbolunun şu anki halinin tek sorumlusu bu yaş grubu olabilir hocam. ben bu kadar yeteneksiz bir topluluğu bir arada hiç görmedim. izledikçe heyecanım artıyor, izledikçe kendime daha çok güveniyordum. hepsi rezalet. o sarı saçlı altyapı hocası bile sıkıldı izlerken, o derece kötüler.

    ve nihayet sıra bize geldi. 1988 doğumlular. siz bilmezsiniz; bu nesil insanlık tarihinin en şanssız neslidir hocam.
    dünya kupası oynanır mesela. 7'den 70'e herkes ekran başındadır, sadece bizim nesil izleyemez. biz o saatlerde liselere giriş sınavı için ter döküyor oluruz. kosta rika maçının ikinci yarısına yetişmek için; geleceğini feda eden şanssız bir nesiliz biz.
    sınav sistemi değişir örneğin, yine bizi vurur. bedelli çıkar, sadece bizi kapsamaz. işte öyle tuhaf bir nesiliz.

    neyse hocam.
    turuncu formalı takımın orta sahasındaydım. maça başlayalı daha 1 dakika olmamıştı ki; tesislerin kapısından içeri girdiniz ve necdet hocayı yanınıza çağırdınız. necdet hoca da maçı bırakıp; hemen yanınıza koştu. tam bir yalakaydı.

    ''boyron hocom.''

    ve ben o gün hayatımın topunu oynadım yılmaz hocam. 4 tane gol attım, çalımlamadığımın da hatrı kaldı. ama izleyen yoktu be hocam. sahaya dönüp bir kere olsun bakmadınız. bakmadığınız gibi; bakanı da engellediniz. hayatımı mahvettiniz hocam, futboldan soğuttunuz. eğer o gün yarım saat daha sabretseydiniz; belki de bugün milan'da oynuyordum hocam. ama şimdi? milan maçında 2.5 gol üstü olsun diye bekliyorum.

    sahi hocam!! neydi o kadar önemli olan?

  • 6 yıl kargo firmasında çalışmış bir bilgisayar operatörü olarak genel nedenleri sıralayabilirim.

    1. sebep acente sisteminden kaynaklı düşük maaş

    acenteler elemanlarının maaşlarını normal şubelere göre düşük veriyor ve mesai saati ücretlerini vermediği için normal bir asgari ücretliye göre daha çok çalışıp daha az maaş alıyorlar. adil olmayan bu durum personelin işi umursamamasına neden oluyor. düşünün yoğun bir iş temposunda çalışıyorsunuz sizden daha az çalışan şubelere göre çok daha az kazanıyorsunuz. normal bir işe göre de az kazandığınız için işe gereken özen gösterilmiyor. son iş yerimde (acente ) asgari ücret 1800 tl iken 2000 tl maaş alıyordum günde 12 saat çalışıyordum. ( şube personeli 2500-2600 maaş + 500 tl yemek kartı alıyordu. ) öğlen paydosu kavramı 5-8 dk arası yemek yeyip tekrar işinin başına dönmek ve yemek, yol yok. düşünün cumartesileri de 5'e kadar çalışıyorduk. yoğun dönem diye adlandırılan dönemlerde de saat 10'lara kadar çalışıp ekstra bir ücret yok. kim işine önem gösterir ? genel merkez bu durumu bildiği halde buna bir çözüm üretmiyor. halbuki genel merkez acentelerin hak edişinden bu maaşları ödese kim ne kadar çalışırsa ona göre alsa maaşını ve dağıtım ve kesim adetine göre bir prim sistemi oluştursa geri kalanı öyle verse acente sahibine hem personeli kendisine bağlar sorumluluk yükler hem de adil bir maaş aldığı için ve daha çok çalıştığı zaman ay sonunda bunun maaşına yansıyacağını bileceği için daha çok işine sahip çıkar. acente de çalışan bir personel sizi yumruklayıp dövmediği sürece yaptığınız şikayetler kendisine ulaşmaz bile emin olun. çünkü genel merkezi umursamıyor ki adam. genel merkez acente sahibine mail atar. acente sahibi aynı maaşta eleman bulamayacağı için adama söylemez bile. kargo şubelerindeki eleman yok mevzusu buradan çıkar.

    2. sebep genel merkezin köşede kıyıda eleman tutmaması.

    kargo işi genel olarak hizmet sektörünün içerisinde yer alır ve ana unsur insandır. şöyle düşünün tek giderleri araçların benzini, eleman maaşları ve dükkan kirasıdır. araba ve dükkan cansız varlıklardır bakımlarını yaptığınız sürece sizi yarı yolda bırakmaz ama insan her zaman sizi yarı yolda bırakabilir çünkü tahmin edilemez hareketleri vardır. kız arkadaşıyla kavga eder morali bozulur işe gelmez. ailesinden birisi hastalanır işe gelmez, canı sıkılır işe gelmez. ve her şubenin personeli gelen kargoyu dağıtacak kadardır fazlası değil. ve kargoyu dağıtmak için interland olarak adlandırılan deyimi yerindeyse kargo dağıttığı mahalleyi bilmesi çok önemlidir. alanı bilen bir personel günde 110-120 kargo dağıtabiliyorsa bilmeyen bir personel en fazla 70 tane dağıtır bu da 50 adet kargo kalır demek 50 adet kargo 50 adet durumdan memnun olmayan müşteri demektir. 50 tanesinin içinde 30 tanesi önemsemez ama o 20 tanesi gelir buraya yazar, internete yazar, her yere yazar. anlayacağınız kısaca özeti genel merkez köşede 20 tane hadi boşver 20 yi 10 tane personel tutsa olaylar çok farklı gelişebilir. mesela örneklendirelim. istanbul şişli mecidiyeköy şubesinin kuryesi kaynı hastalandığı için 1 gün işe gelmedi ya da bilgisayar operatörü gelmedi. oraya personel sevkedip o bölgeyi rahatlatabilir ve kargoların dağılmasına yardımcı olabilir. yollamadığı zaman önceki gün dağıtılması gereken 120 kargo dağılmazsa bir sonraki gün gelecek olan 120 kargoyla birlikte o gün o bölgeye 240 kargo olur. ( bu durum, o bölgenin elemanının sadece 1 gün işe gelmediğini varsayıyoruz. 3-4 gün değil ) bu 240 kargoyu önceki gün gelmeyen personel dağıtamaz bu sefer 2. gün kargonuz eve gelmez ee sonraki güne kalan kargolar sonraki gün ile birlikte yine yetişmez vs 4. gün kargonuz eve yine gelmeyecek. bu kısır döngü de sizin kargonuzun evinize gelmemesine ve kargolar çok kötü muhabbetine yol açar. kargoların telefonu açmaması buradan kaynaklanır aslında . kurye işe gelmez bilgisayar operatörü dağıtıma çıkar. şubede ki telefonu açacak kişi şubede olmazsa o telefona bakılmaz ayrıca kargo adreslerini tam bilmediği için hepsi de dağılmaz bu sefer sürekli herkes arar etki tepki meselesi. kısaca her bölge müdürlüğü köşede en az 20 personel bulundurması şarttır kötü günler için. bu konuyu daha fazla detaylandırabilirdim ama siz anlatmak istediğimi anladınız.

    3. sebep düşük kargo fiyatları

    düşük kargo fiyatı derken sizin yolladığınız kargoların fiyatları hayli yüksek emin olun. aynı şehrin içinde yollayacağınız bir dosya bile ek hizmetler kaldırılmazsa 20 tl yi rahat görebilir. ama n11-hepsiburada-trendyol - vs gibi çok aşırı çıkış olan firmaların fiyatları aşırı düşük olduğu için ( dosya başına 3.5- 4 tl den bahsediyorum) acenteler bu firmalardan düzgün bir ücret kazanamadığı için hem sisteme girecek olan kargo sayısı fazla oluyor hemde dağıtılacak kargo sayısı artıyor peki siz bundan gerçekten düzgün bir kâr elde edemiyorsanız ne yapamazsınız ? eleman alamazsınız. işiniz artar ama eleman sayısı aynı kalır. normalde 60 kargo dağıtan adam 120 kargo dağıtmak zorunda kalırsa o adam zaten onu dağıtamaz kendini parçalasa da dağıtamaz. adam hem çok çalışıp hem de üzerine şikayet yediği zaman o adamı işe bağlayacak unsur da kalmaz. morali bozulur zaten dağılmıyor herkes şikayet ediyor deyip umursamazsa durum daha kötüye gidebilir. keşke kargoda öncelik sırası olsa adam ufak basket topunun sığacağı bir koliyi istanbul'dan güneydoğuya, doğu karadeniz'e 70 -80 liraya yollarken firmalar bunu 6-7 tl ye yolluyor. bence 70 lira veren adamın kargosu kalacağına 6-7 tl ye giden kargolar devir kalmalı. aslında bu kargo dağıtım olayını ayırabilirler. acayip bir adaletsizlik mevcut.

    4. sebep eksik adresler

    evet hep kargo şirketine ayar verdik ama siz de ya da biz müşteriler de adres vermeyi bilmiyoruz. çoğu kişinin apartmanındaki dairelerde kapı numarası yazmıyor. kurye geldi diyelim apartmana daire 3 yazıyor adam bodrumda daire var mı yok mu sağdaki daire mi doğru soldaki daire mi doğru bilmiyor. eksik adreslerden bahsetmiyorum bile. burada yanlış anlaşılmak istemiyorum aramadan giden kuryeler de mevcut yalan yok. bizde de vardı öyle salaklar ama bu konuyu 1. maddede işlemiştim zaten.( işe gereken özen olmaması. )

    5. sebep düzgün paket yapılmaması.

    herkesin bahsettiği şu meşhur ''kargom kırıldı'' konusu. bu bölümde çok laf yiyeceğim muhtemelen. kargolar atılıyor muhabbeti saçmadır kargolar illa bir yerden bir yere taşınırken fırlatılır. bunu herkes gördüğü halde cam yollamaya çalışanlar, düzgünce paket yapmayanlar olması komik. arkadaş işleyişi anlatayım önce size. kargolar sabah gelir dağıtıma çıkar öğlen 4-5 ten sonra alımlar başlar yani şubenin gerçekten para kazandığı zaman. şimdi kargolar 4 -5 gibi toplanır 17.30 - 18.00 civarı şubeye gelir. kargo kesim zamanı 1 saat. tüm kargoyu o bir saatte sisteme işlemen lazım .gün içinde kestiğin kargolar da şubede bekliyor diyelim. 1000 adet kargo şubenin içinde kesimi 7 de bitirdin. o kargoların en geç 20-25 dk da araca yüklenmesi lazım. (ki aktarma merkezine gidip gidecekleri şehirlere göre ayrılıp kamyonlara yüklenip yola çıkması doğru şehirdeki aktarma merkezine varıp tekrar şubelere göre ayrılıp şube araçlarına yüklenip sabah 7,30 da gerekli şubesinde olabilsinler) . 3 tane bilemedin 4 tane kurye var 2 tane şoför var diyelim. bu kargoların araca taşınması için herkes git gel yapsa saatler sürer ki aracın içini dizmesi gereken eleman var araçta barkod yapıştıran eleman var arkada teslimatlarını sisteme işleyen kurye var. yani o personelin o kargoları araca yüklemesi için en hızlı yöntem fırlatması. (burada ayakla vurmaktan kırılırcasına fırlatmaktan bahsetmiyorum.) bu olmazsa olmazıdır işin. eğer gerçekten kırılacağına inandığınız bir ürün yolluyorsanız evde paketini yaptıktan sonra kesinlikle yere fırlatın kırılmıyorsa kargoya verin. ben her müşteriyi uyarır kırılacak ürünü almazdım. zorla vermeye çalışır, kavga çıkartırdı yine de almazdım. '' abla kırılır bu verme '' dedikçe ''ya bişey olmaz'' diye diretmeleri büyük kavgalara sebep olmuştur.

    mesajımı bitirmeden kargo yollayacak kişiler için şuraya bir kaç tavsiye bırakayım.

    ilk olarak adresi doğru ve ayrıntılı verin.

    örnek:

    mahalle:
    cadde/sokak :
    kapı no ve daire no :
    il/ ilçe:
    telefon numarası: (gerekirse 2 adet yazın telefonunuz çekmez şarjı biter.)
    ziliniz çalışmıyorsa kesinlikle belirtin.

    ayrıca kargoların yanlış adreslere gitmemesi için bir diğer uyarımı yapayım. kargolarınızı öğlen 3'ten önce kargoya bırakın. yoğunluk başladıktan sonra hızlanmak zorundadır bilgisayar operatörü. hız demek yanlışlık demektir. adam
    ereğli'yi görüp zonguldak yerine konya'ya yollar. ne kadar rahat olursa sisteme işleyen kişi sizinle o kadar ilgilenir. akşam gittiğinizde zaten işi başından aşkın oluyor. sizinle ilgilenemez ve durumdan rahatsız olup sizi hemen yollamak için sallamasyon adres sisteme işleyebilir. ayrıca kargolarınızın üzerine kesinlikle alıcı ve gönderici bilgilerini yazınız. kayıp olan kargolar genellikle üzerinden barkod düştüğü için aktarma merkezinde kalır. düşünün bir kutu var üzerinde hiç bir şey yazmıyor. kargoların aktarmaya gittiği araçlar da binlerce kargo olabiliyor. son dakika kesildiği ve acele yapıldığı için barkodlar üzerine tam yapışmayabiliyor. barkod üzerinden düştüğü an kargonuz kayboldu demektir. kırılacak ürünleri kesinlikle kargo personeline güvenmeyip kendiniz paket yapın. tekme atılsa dahi kırılmayacak şekilde paketleyin. o paket 50 kişinin eline değiyor. birisi tekme atmazsa illa birisinin canı sıkkındır tekmeler. unutmayın tek kişinin eline değmiyor.