hesabın var mı? giriş yap

  • ben 10 yaşındayken annem 30 yaşındaydı. o zamanlar ben annemi çooooook büyük çoook yaşlı ve her şeyi biliyor sanıyordum. hiç hata yapmamalı, her şeye gücü kudreti yetmeli çünkü o taaaaaam otuuz yaşındaydı. hatta çok yaşlanıyor sanırım ölecek diye de endişelenirdim. şimdi ben 30 yaşındayım ve bi bok bilmiyorum daha çok küçüğüm çok gencim...

    lise sıralarınızdan sivilcelerinizi patlatarak saldırmayın bu başlığa çok da büyük bir yaş değil, yazdıklarınız kabus gibi. ben de 20'li yaşlarda sözlükte yazardım ve 30'luk tipleri görünce, "30 yaşına gelmiş işi gücü yok hala burda geyik peşinde, ben 30 yaşında çok meşgul olacağım" derdim bak hala size laf yetiştiriyorum.

    grinin bile 50 tonu var gençler saçmalamayın daha çok genciz.

  • 300tl lik evini üniversite öğrencilerine 1000tl ye kiraya veren bir akrabamın desteklediği iddia. adam haklı bi yerde öğrenciler olmasa bu ahlaksızlığı yapamayacaktı.

  • yapılan bulgur pilavının cinsine göre değişir. ama en başta söyleyeceğim yağı bol olmalı.

    sade bulgur pilavı yapıyorsanız; muhakkak sadeyağ ve soğan kullanmalısınız. önce sadeyağ ile soğanı çevirirsiniz. soğanlar biraz yumuşayınca bulgur eklenir ve hızlıca kavurulur. 1 kısım bulgura 1.75 su konulur. (bulduğum mükemmel ölçü bu) suyunu çekmeye yakın içine bir miktar daha sadeyağ konulur ve dem bezi ile demlenir. tane tane dökülen mis kokulu bir bulgur pilavınız olur.

    meyane (meyhane) pilavı yapacaksanız: bu bambaşka dünya ve genelde yanlış yapılıyor. öncelikle sebzeleri kavurursunuz. (arzuya bağlı; soğan, sarımsak, biber, kırmızı biber, domates, mantar, acı, karabiber vs.) sonra üzerine bulgur ölçüsünün iki katı kadar (1 bardak bulgur ölçtüyseniz 2 bardak) kemik suyu, et suyu veya tavuk suyu, cart suyu curt suyu artık elinizde ne varsa onu koyarsınız. bir taşım kaynayıp su biraz yoğunlaşınca bulguru içine salarsınız. aslında burada ölçü yine 1 ölçü bulgura 1.75 su gibi oluyor. bulgur suyunu çekerken bir yandan tereyağını kavurursunuz. su tamamen bitince demlemeye alır üzerine tereyağını cos diye dökersiniz. demlenen pilavı karıştırıp servis edersiniz. efsane olur.

    sebzeli bulgur pilavı yapacaksanız; burada zeytinyağından gitmek daha iyi sonuç veriyor bence. zeytinyağında soğanları çeviriyorsunuz. ardından biraz biber, kısa kavurmadan sonra çok ama çok az salça ile kavuruyorsunuz. ardından bir tane domates ve iki iri diş sarımsağı ekliyorsunuz. bulguru ekleyip kavurmadan hemen 1/1.5 olacak şekilde suyunu veriyorsunuz. burada su neden az derseniz onca sebze koydunuz. onların da suyu var. suyunu çekmeye yakın baharata geçiyoruz. ciddi bir baharat desteği lazım. nedir; karabiber, pulbiber, nane, kimyon, kekik, sumak (ama çok çok az), bir tane küp şeker ekliyorsunuz. demlenme sonrası hafif ılınırken bolca maydanozu doğrayın ve karıştırın. hatta beni dinlerseniz yeşil soğan da koyun ölürsünüz.

    karamelize soğanlı bulgur pilavı: bu benim geliştirdiğim bir pilav. soğanları karamelize ediyorsunuz. ardından soğanları alıyorsunuz. biraz daha tereyağı ekleyip biraz bulgurunuzu ve belli belirsiz susamınızı ekliyorsunuz. kavrulma bittikten sonra soğanı, karabiber, pul biberi ekleyip suyunu veriyorsunuz. bayağı iyi oluyor. çaktırmadan soya sos eklediğim de oluyor bazen.

    sulu bulgur pilavı yapacaksanız; iç anadolu'da bazı yörelerde bulgur pilavı epeyce sulu yapılır. sebzeli bulgur pilavına ölçü olarak verdiğim suya 250 ml daha su eklenir yani 1 ölçek bulgura 2 ölçek su olur. baharat desteğini biraz azaltın hatta hiç baharat koymayabilirsiniz. muhakkak yufka ekmeğinin üstüne serilmeli, yanında ayran içilmeli. sonra yufka dürülüp yumuşacıkça gömülmeli.

  • napolyon'nun tablolarını incelerken rastlantı sonucu gördüğüm şahıs. meşhur taç giyme töreninin tablosu*.

    bu da bizim elemanımız. napolyon'un arkasında töreni dikkatle izliyor *

    bu olay bazı otoritelere göre avrupa'nın sekülerleşme sürecindeki en önemli sembolik olaylardan birisi. çünkü normalde papalar imparatorlara taç giydirirken napolyon tacı kendi kendine giydirmiş. ressam arkadaş da büyük ihtimalle böyle bir anı ölümsüzleştirmek istemiş. esas nokta şu: gerçekten de tören esnasında bir osmanlı mensubu bulunmuş mu yoksa tamamen ressamın hayal ürünü veya simgesel bir anlatımı mı?

  • sosis diye verilen maddenin büyük ihtimalle yeryüzündeki herhangi bir hayvanın eti olmadığına dair herkes hemfikirdir herhalde. yani öyle çift tırnaklı, tek tırnaklı, tırnaksız falan değil, işte ne bileyim çin'de konfeksiyon atıklarından falan sosis yapıp satıyorlardır. onu da ihaleye girip 4-5 ton alarak yurda sokuyorlardır.

    ekmek+ayran'ın parasını nasıl çıkarıyor o konu hakkında da başkası saçmalasın benden bu kadar.

  • türkiye'de haberciliğin geldiği son noktayı bizlere gösteren on numara haber başlığı.

    ilgili link burada.

    --- spoiler ---

    cem yilmaz da kitap gönderdi
    ayşen ekerbiçer, başlatmış olduğu kampanyada emeklerinin boşa gitmediğini belirterek, kampanyaya iş adamları, sanatçılar ve toplumun her kesiminden destek geldiğini söyledi.

    ekerbiçer, ünlü komedyen cem yılmaz’ın da bir koli kitap göndererek kampanyaya katıldığını ifade etti. kendilerine çok sayıda kitap geldiğini anlatan ekerbiçer, bazı ansiklopedileri ihtiyacı olan köy okullarına göndereceğini de aktardı.

    --- spoiler ---

    bu adam niye eleştiriliyor şimdi? bir koli kitap göndermiş, bir anadolu lisesine. peki göndermeseydi ne olacaktı? hiç. evet hiç. böyle saçma sapan haberlere konu olmayacaktı. tabi güzel ülkemde herkes bağışını yaptı ya, bu adamın gönderdiği bir koli kitap, battı gözümüze. mesela recep tayyip erdoğan da arayıp yaverini, ''bitlis'e 20-25 gibi gitmesi lazım'' demiş. yaa.

    çok parası olan adam az miktarda bağış yaptı diye haber yapmak yalnızca muz cumhuriyeti'nde görülebilecek olaylardandır.