hesabın var mı? giriş yap

  • ...
    -benimle konuşma şeklin hoşuma gitmiyor.
    -benim de sizin benimle konuşma şekliniz hoşuma gitmiyor.
    -ne biçim konuşuyorsun sen?! ben patronum! ... nereye gidersen git.
    -kovuldum mu ben az önce?
    -evet.
    ...

    kovulduğum gündür. kutlu olsun.

  • bunun bugün şöyle bir çeşidini gördüm ki suratına kürekle vurulasıdır:

    binerken inenlere öncelik vermeyip kavga ettiği gibi, inerken de öncelik vermedikleri için binenlerle kavga etmiştir.

  • firdevsleşmek adlı metamorfizmayı bir kontrollü deney grubuyla halkımıza öğretmeye yönelik oldukça bilimsel bir dizi.

    kontrol grubu: firdevs

    deney grubu: adnan, matmazel, nihal, bihter, behlül, arsen ve niceleri.

    deney: bir adet firdevs birbirinden salak insanların teletubbyler gibi mutlu yaşadığı kocaman bir eve yerleştirilir, firdevs'in sürekli car car konuşurak ve her işe burnunu sokarak tüm deneklerle fikir teatisi sağlanır.

    deney sonucu: dizinin başlangıcında son derece gerizekalı bir o kadar da saf olan deneklerin bölümler ilerledikçe zekileştiği; entrika, dolap çevirme, kumpas, septisizim vb. konularda starter düzeyinde bile değilken birden upper intermediate seviyesine zıpladıkları gözlemlenmiştir. deneklerden adnan ziyagil'in "yedi uyuyanların önde gideni" olmasına rağmen hilmi önal'a yaptığı dalavere ile; diğer denek mademoiselle deniz decourton'un ise tipik bir firdevsium davranışı olan "şüphelen, kafanda kur, çaktırmadan dikizle" yöntemini başarıyla uygulamasıyla deneyin %99 oranında başarılı olduğu ortaya çıkmıştır.

    deneyin başarısız yönleri: peyker hala salaktır.

  • az once gulnihal isimli bir yarışmacınin hatay ve mersinli olduğunu söyleyerek melezlik var dedigi yarışma. nur yerlitas da oryantalizm var ruhunda deyince evet oynamayi severim dedi.
    ahahahahah lan neyse ben bir sey demiyorum.

  • bvb - madrid macinda sesini mesut ozil'e duyuramayinca, marcel schmelzer'e ''mesut'a daha seri olmasini soyler misin'' demis, naif insan marcel schmelzer de bu istegi yerine getirmistir. kendi oyuncusuna, rakip takimin oyuncusu araciligi ile taktik veren ilk teknik adam olarak da tarihteki yerini almistir.

  • olmayan ihtimaldir. çünkü ortalığa sıçacak kadar dezorganize davranışlar sergileyen alzheimer hastası tek başına hastaneye gelemeyeceği gibi sıçmadan önce etrafta kimse var mı diye de kesemez.

  • arkadaşlar yeterince güldük eğlendiysek meseleyi açıklayayım.
    ortada ne milletle dalga geçme durumu var, ne para basıp dağıtma olayı var, ne de bizim paramızla bağış yapma durumu var. öncelikle merkez bankası bir anonim şirket. yani türk hava yolları, ziraat bankası gibi bir anonim şirket. dolayısıyla devletten ayrı ve bağımsız bir tüzel kişiliği var. kanunen hisselerinin çoğunluğu t.c. hazinesine ait olabilir, fakat bu durum bankanın devletle bir ve bütünleşik görülmesini gerektirmez. merkez bankası, kendisine kanunla verilen görevler (ki para basma dışında yüzlerce işlevi var bu bankanın) sebebiyle bir kamu kurumu gibi işlev görmektedir. aslında şöyle görebiliriz, merkez bankası, devletin sırf kendisine özel olarak kurduğu ve tek müşterisinin kendisi olduğu bankadır. bununla birlikte, 2011de sanırım, kanun değişikliği ile merkez bankasının devlete avans(borç) vermesi yasaklandı. merkez bankasında hazine'nin türk lirası ve döviz hesapları bulunmakta ve bunlara faiz ödeniyor sanırım merkez bankası tarafından. fakat merkez bankasının bundan ayrı olarak kendi sermayesi, en önemlisi döviz rezervleri bulunmakta (rezervler ile ilgili tartışmalara girmiyorum.)
    şimdi merkez bankası devletin yapmasını istediği bütün işlemlerden komisyon alıyor. bunlar az buz paralar değil arkadaşlar, devletin işlem hacmini düşünürsek, binde 1 bile komisyon alsan deli para yapıyor. onun dışında rezervleri yönetiyor ve değerlendiriyor vs. vs. bunların hepsinden kâr ediyor. işte dünkü 30 milyarlık bağış bu kârdan. zaten bağış yapmasaydı, martta olması lazım, bu kâr hazineye aktarılcaktı, yani patron kasadaki parayı alcaktı. şimdi o kârın bir kısmı bağış yapılmış oldu. durum bundan ibaret.

  • üst edit: ve evet beklenen son, başlık sahibi pılını pırtını toplayıp kaçmış, nevus isimli yazar arkadaşımız ssleri almış, buradan başlığı inceleyebilirsiniz
    buyrun

    anayasal bir hak konusunda inanılmaz mağduriyet kasmışsın, adam ölse niye ameliyat için gün veriyor ölmeseymiş mi diyeceksin.

    bu durumda haber vermesi gereken sistem olmalı, doktor defterine bakıp (nisana kadar doluysa 3 defter lazım) tek tek arayamaz, ama maalesef takibini yapacak ekipman ve donanım eksik, keşke böyle yürüse işler.

    ayrıca şu "para için geçmiş" ibarendeki saldırgan tavrın saçmalamanı daha bir güzel desteklemiş, sen ne için çalışıyorsun arkadaşım, varsa babanın hayrına çalışma isteğin, buyur sen çalış. devlet hastanelerindeki ağır çalışma koşulları ve karşılıksız alınan riskler doktorları bıktırdı. insan olarak türkiye cumhuriyeti vatandaşına istifa hakkı vermiş, o da kullanmış. sen küstün diye düzelmez bu sistem, isyanı biraz da o yöne etmelisin.

    edit: başlık sahibi ile dahi düzeyli tartışabildiğimiz konuda bir yazardan öyle mesajlar aldım ki, yok efendim dövmek gerekliymiş vs, yeminle eğitimle dahi çözülemeyecek noktada insanlığını kaybetmiş kimselerin böyle rahatça aramızda dolanabilmesi reva mıdır. yazık, gerçekten çok yazık. inşallah herkes gider diyeceğim de, fakire fukaraya olan oluyor. insanı insan olduğu için sevmediğiniz sürece bir bok olmaz sizden.

    bir edit daha: biri demiş ki hastalarını bitirmek zorunda, bak güzel kardeşim, ameliyat için aylar sonrasına sıra verilmesini problem etmeyip sistem yükünü insana yıkamazsın. sorun da burada zaten. o hastaları bitirsin diyelim, e yeni gelen hastaları almazsa yine mağdur olacak olan hastalar. aldı diyelim, yine kısır döngü, istifa edemeyecek hiçbir şekilde. atıyorum doktor gitti, sistemin hızlı bir şekilde yerine görevlendirme, atama vb şekillerle sistemin devamlılığını sağlayacak kimseleri ataması gerekir. ama diyoruz kaç aydır, görevlendirecek, atayacak doktor da istifa etti. çarkı yukarıdan bastırarak döndüremezsin, çürümeye mahkum bu sistem.