hesabın var mı? giriş yap

  • ttnet tarafından aranarak bugün bu dolandırıcılığa maruz kaldım.

    özetle, taahhütünüz bitiyor faturanızı üç beş katına değil sadece iki katına çıkararak size lütufta bulunacağız onaylıyor musunuz, diye soran çağrı merkezi görevlisine özellikle, kasten sordum: ne zaman başlıyor, ne zaman bitiyor? kendisi tekrar yakın zamandaki bir tarihi söyledi.

    kendisinden yarım saat izin istedim, daha sonra araması için anlaşarak kapattık. bu sırada sahibi olduğum internet hattı kullanıcısını aradım ve taahhütün bitimine daha altı ay olduğunu öğrendim.

    çağrı merkezinden geri aradıklarında, taahhütümün bitmiyor olduğunu, neden yanlış bilgilendirildiğimi sordum. "benim sistemimde böyle görünüyor" dedi. bizim sistemimizde böyle görünmediğini, yaptıkları şeyi neden yaptıklarının farkında olduğumu, bunun suç olduğunu söylemeye başlayınca sözümü yarıda kesip tekrar kontrol edeceğini söyledi. bir kaç tuş sesi, az bekleme süresi.. meğersem bizimki doğruymuş. nereden baktınız peki dedim, online işlemlerden baktım dedi. az önce nereden bakarak söylemiştiniz diye sorunca, kendi sistemimden, bu konuda size bilgi veremem, dedi. peki dedim, bu konunun peşini bırakmayacağımı söyledim. hemen şikayet kaydı oluşturabilirim, diyor. neden sizi size şikayet edeyim?

    btk üzerinden az önce şikayetimi yaptım.
    maalesef kurumsal firmalar, kar artırmak amaçlı olarak müşterinin üç kuruşuna tamah ederek alenen dolandırıcılık yapıyor ve güven kaybetmeyi göze alıyorlar.
    lütfen üşengeçlik etmeyin ve bu tip durumları muhakkak ilgili kurumlara şikayet edin.

    gelen sorular üzerine edit: arandığım numara dolandırıcı numaralarından değil, ttnet müşteri hizmetleri numarası olan 444 0 375.

  • photoshop ile görsele döken mi saygısız? mecliste o kurdun ağzına ampul sokan mı saygısız?

    o ampul, o kurdun ağzına girdi mi? girdi.
    elmaya elma demek ne zamandan beri saygısızlık?

  • hamile bi fizik hocamız, namı diğer sallabaş, bacaklarını açmış, yayılmış bir vaziyette sandalyede oturuyo, artık hamileliğin son günleri, zor oturup zor kalkıyo haliyle.. bi ara etekleri de baya açılmıştı, bizim arkadaşlardan biri de güzelce uyardı hocayı: "hocam bebeğiniz gözüküyo.." (bkz: kocaeli anadolu lisesi)

  • flaşbakınla bi 15 yıl öncesine dönelim. sene 1997 civarı. her mahallede kesif bok kokulu atari salonları ve içinde cıvıl cıvıl bir nesil. gözleri dönmüş bir şekilde adukent, apargat çekenler, mustafa'yla kadillağa binip kendini miami'de sananlar, mortal kombat, tekken önünde bekleşen zayıf, çelimsiz bir elde ekmek arası domates peynir bebeler... işte bu nesil.

    bizim buralarda ne hikmetse atari salonlarındaki aletlerin jeton giriş yeri köşeli değildi. bildiğin düz, yuvarlak bir delik anlayacağın. adam jetona 100 kuruş istiyor o zamanlar. lan it, 100 kuruşu bulsam gidip max, panda stix neyim alıp yerim, içinden beleş çıkar bir daha yerim. para mı basıyoruz biz? hah tam bu soruya müteakip benim jeton düştü. köşeli değildi tabi. ablamın para koleksiyonu kutusu richie richin gözlerindeki dolarlar gibi parladı bende. içinde yıllarca biriktirilmiş madeni para koleksiyonunu çekmeceden bulmamla birlikte soluğu atari salonunda alıp hunharca katletmem, ablamda yıllardır "bu benim koleksiyonlarım nerde gören var mı?" sorusuna dönüşmüştü tabi. ama günler haftaları haftalar ayları kovaladıktan sonra iktisadın en mühim konusu kıt kaynaklara yenik düşmüş, sadece domates peynirli ekmeğimle "bi el versene bak ben geçerim senin için" gibi dravdan laflar etmeye başlamıştım.

    11 yaşlarındaki bu veletler için çareler bitmezdi yine de. bisikletlerin fren telini delikten sokup çıkarmak suretiyle sınırsız hak elde edebileceklerini anlamaları çok da zor olmamıştı. matematikte ilk defa x görüp saatlerce bu x ne lan diyen bu gençler bisiklet teliyle saatlerce atari oynuyordu.

    taa ki baba atari salonunun kapısında eller cepte dikilip, o dayaktan beter bakışlarıyla seni süzene kadar... kafa yere çevrilir ve salya sümük eve gidilirdi. hakkını helal et amca. her akşam o kasayı açtığında gördüğün suudi dinarları, avusturya şilinleri için beni affet.

    zorunlu edit: bazı arkadaşlar suudi dinarı olmaz demiş. arkadaş 12 yaşındaydım aklımda öyle kalmış. 15 yıldır ne suudi arabistan parası gördüm ne gazetelerin ekonomi sayfasını açıp suudi parasını merak ettim. sikimde de değil zaten :) . dinara sokim mustapha'ya bişey olmasın.

  • --- spoiler ---

    olay nedeniyle hastanedeki işlemleri yarım kalan ve hastalarını tedavi ettiremeyen hasta yakınları yaşanan duruma tepki gösterdi.
    --- spoiler ---

    alacan bunları iceri.

    al sana acil, al sana virus diye salacan hastanenin koridorlarina.

    a.ina kodumun cahilleri.

  • hahhahahahaa diyerek karşılaştığım olaydır

    "berat ağbi, doçentlik sınavından yine kaldım ağbi"
    "bizim senden başka kimimiz var berat ağbi"

    aynı zamanda tezlerinin de çalıntı olduğu ortaya çıkmıştır. oğlum selman, tv'de atatürk'e dil uzattığın zaman sinirimden uyuyamamıştım, işte adalet böyle tecelli eder.

  • kulanıcı deneyimi olarak doğru hareket eden atm'dir. parayı alıp gidip dalgınlıkla kartı unutma ihtimali yüksektir, ancak kartı önce alırsan parayı almadan oradan ayrılmazsın, çünkü para çekmek için geldin oraya.

  • maç esnasında muslera'nın suyunu içtiği için 10 dk sonra bir korner atışında spiker muslera'nın yedek kulübesinde su takviyesi yaptığını söyledi ve şaşırdı. ama ben şaşırmadım çünkü gördüm nando'nun suyunu içtiğini. oynamadığı yetmiyormuş gibi bir de oynayıp terleyenin suyunu içiyor faydasız.