hesabın var mı? giriş yap

  • ülkenin niye tayyip erdoğan tarafından yönetildiğini izah eden bir çıkarım.

  • az önce bir akp'li ile bu konuyu konuştum. konudan haberi bile yok, bu adam bir ilin milli eğitim müdürlüğünde şube müdürü olarak görev yapıyor.

    + artık yüzde 8 vergi alınacak internete giren her aletten.
    - ya olur mu öyle şey, saçmalama.
    + yapmışlar işte.
    - aldım ben 670'e. 50 lira indirimle aldım. çok dokunmaz zaten.
    + öyle mantık mı olur, 2000 liralık telefon artık 2160 lira.
    - onu da 2000 liralık telefon alan düşünsün.

    işte bu zihniyet bizi avrupa'da temsil ediyor. bu düşünce yapısı bizim geride kalmamızın sebebi. böyle bir kabulleniş, böyle bir saçma düşünce yapısı var işte. yazık.

  • yemin ediyorum bunu bulduğumdan beri hayatım kolaylaştı.

    dişi ile bırbırbır bişi tartışıyorum misal, hali ile dişi dişi konuşuyor, öle olmaz, bu şöle gelmez derken bakıyorum olacak gibi değil.

    - diyorum ki, 8 numara çok gidiyor, imalat talebini konvansiyonel açmayalım, sadece 8 numara için açalım.
    - iyi de, bütün parçadan 4 tane 8 numara, 4 tane 7 numara kesince kalnanından 2 tane 6 numara, 3 tane 5 numara çıkıyor. büyük parçadan sadece 8 numara kesersek 6 tane 8 numara çıkar, kalanı ziyan olur.
    - e ama 5 numara nerdeyse hiç gitmiyor.
    - olsun, diğer numaralardan çıkarıyor onu mağazalar, tek tük satıyor zaten, artanları da seri sonu deyip maliyetine veriyorlar.
    - e 5 numara hiç üretmesek hiç?
    - birincisi 5 numara isteyen müşteri var, onu terk etmiş oluruz, ikincisi 5 numara yapmazsak 5 numaranın malzemesi zaten ziyan olacak.
    - 5 numaranın malzemesi ile de 8 numara yapalım diyorum işte.
    - miktar olarak aslında 5 tane 8 numara çıkaracak malzemeden şekil nedeni ile 1 tane 8 numara çıkıyor. yazık değil mi?
    - e ama 5 numara zaten satılmıyor, 5 numara yapmak da yazık.
    - 5 numaralar az da olsa satılıyor, kalanlar seri sonu ile en azından malzeme bedelini kurtarıyor. diğer numaralar kadar olmasa da kar bile ettiriyor yani.
    - ama onla da 8 numara yapsak, hemen satılacak, o da kar ettirecek.
    - ettirecek ama ne kadar ettirecek, eksik üretilen 5 tane 5 numaranın açığını kapatmıyor ki.
    - e ama 5 numara satılmıyor diyorum ya.
    - ya bak, mağazalar bunun hesabını yapmışlar zaten, çok üretilen numaradan yapıp ziyan olan malzemenin bedelini tane başına ekleyince tüm fiyatlar yükseliyor, satış adetleri düşüyor, onun yerine ziyansız imalat yapıp düşük adet bedeli ile çok satış yapıp, satılmayan ürünleri seri sonunda maliyetine vermek daha karlı ki mağazalar da bu şekilde istiyor.
    - ama 5 numara artıyor hep.
    - ... ya o diil de, ne dicem, kilo mu aldın sen?
    - neh? kilo mu almışım?! almadım ya? almış mıyım?
    - ya emin olamadım gerçi. biraz almışsın sanki ama, kıyafetten mi yoksa be?
    - kıyafettendir kıyafetten. sanmıyorum aldıımı. almamışımdır.
    - dur bi dik dur bakim, yok ya almamışsın, bana öle gelmiş. bol ya kıyafetin biraz. ondandır.
    - di mi? almamış olmam lazım zaten. dikkat ediyorum.
    - talebi ben konvansiyonel açıyorum.
    - tamam aç sen. ben gelcem şimdi.

    ayna aramaya gider.

  • bir golf klübunun soyunma odasında bir sürü adam
    giyiniyormuş.ortada duran bir cep telefonu çalmış,
    yakınındaki bir adam hands-free konum düğmesine
    basmış ve giyinirken konuşmaya başlamış.
    adam: alo
    kadın: merhaba şekerim, kulüpte misin?
    adam: evet.
    kadın: ay ben burda süper bir deri ceket gördüm.
    1000 dolarcık. alabilir miyim?
    adam: oluur, madem çok sevdin, al tabii.
    kadın: aslında buradan önce de galeriye uğradım.
    2015 modelleri gelmiş, tam istediğim renkte birini
    buldum.
    adam: ne kadar?
    kadın: 250 000 dolarcık.
    adam: o parayı vereceksem bütün aksesuarlarını
    isterim ama...
    kadın: yaşasınnn! bir şey daha var, geçen sene
    beğendiğimiz ev yine satılık ve 550 000 dolar
    istiyorlar.
    adam: tamam, ama 520 000 dolardan fazla verme sakın.
    kadın: oldu şekerim. sonra görüşürüz. seni
    seviyorum.
    adam: ben de seni...görüşürüz.
    adam telefonu kapatıp afallamış şekilde onu seyreden
    topluluğa döner ve sorar:
    "bu telefon kimin, bilen var mı?

  • insanların makyajlı-makyajsız hallerine şaşıran insanların ekseriyetle kız arkadaşı olmamış erkekler ve ne kadar makyaj yapsa da güzelleşemeyen kadınlar olduğunu sanıyorum.

    ünlü veya değil insanlar böyledir. bir insanı ilk görüşmelerinizde makyajlı gördüyseniz ilk makyajsız gördüğünüzde size çirkin gelir. eğer ilk görüşmelerinizde makyajsız gördüyseniz, ilk makyaj yapışında "vay be güzel kızmış" etkisi yaratır. makyajın gücü*

  • dünyanın (şimdilik) devlet hizmetinde en üst rütbeye yükselmiş atı.

    incitatus caligula'nın sevgisini ve güvenini kazanmak için çoğu politikacının aksine gerçekten büyük çaba sarfetmiş, çalışmış didinmiş bir attır.

    imparator olduktan ve defne yapraklarıyla çelenklendikten sonra caligula, imparatorluk yıllarına spektaküler bir açılış yapmak için togasının kollarını sıvar. bir görüşe göre pers kralı xerxesin çanakkale boğazı'nı at sırtında geçmesine nazire olsun diye, diğer bir söylenceye göre ise imparator tiberius'un kahini thrasyllus'un kendisiyle ilgili "bu adamın imparator olma ihtimali baiae körfezini atla geçme ihtimali kadar" şeklindeki kehanetini boşa çıkarmak için baiae körfezinde gemileri birbirine bağlatıp baiae'deki yazlık sarayından iki mil ötedeki puteoli limanına kadar uzanan bir köprü yaptırır. üzerinde büyük iskender'in zırhı bulunduğu halde incitatus'a atlayan imparator körfezi sağ salim geçer.

    caligula'nın hizmetinde uzun yıllar başarıyla çalışan incitatus için yükselmenin önü açılmıştır artık. imparator tarafından senatör olarak atanmasının yanında konsüllük için düşünülür. diğer kıskanç konsüller tarafından bu göreve getirilmesi son anda engellenen incitatus tüm tepkilere rağmen senatörlük görevini başarıyla sürdürür.

    öte yandan imparator, atının ruhen incitilmesini kabullenemez. böylece kendisini rahip yapar, 18 köle ve cariyeyle tam teşekküllü bir ev, som mermerden bir ahır, altın bir yalak ve pırlantalarla, zümrütlerle süslü bir yular yaptırıp atına hediye eder. penelope adlı bir güzelle de (at) başını bağlar.
    incitatus rahiplik görevini imparator caligulanın öldürülmesine ve kendisinin de kesilip sucuk yaptırılmasına kadar sürdürür. görev bilinci, sağduyusu ve ("tezcanlı" anlamındaki adına uygun olarak) hızlı gittiğinde bokunun seyrek düşmesiyle tüm roma halkının gönlünde "apayrı" bir yere oturur.
    (bkz: atını seven kovboy)

    postscriptum: satirik üslubuma bakmayın, ey bu ülkenin toprağında kalleş kurşunlara hedef olup düşmüş aydınlar, sizin göz göre göre ölmenize incitatus bile izin vermezdi.

  • anlamsal doygunluk olarak tanımlanan bu durum özetle ;

    ''bu durum, herhangi bir sebeple yorulmak gibidir. eğer bir dambılı sürekli kaldırırsanız, bir yerden sonra sisteminiz yorulacaktır. aynı şeyi sinir sisteminiz için de düşünebilirsiniz: sürekli tekrar eden bir elektrik atımını bir noktadan sonra nöronlarınız ateşleyememeye başlayacaktır.

    bence bu durum, tüm sistemler için kaçınılmaz bir sonuç. bir şeyi ne kadar fazla kullanırsanız, gelecekte kullanmak üzere o kadar az kalır. nöronların tekrardan uyarılabilmek için enerjilerini geri doldurması belli bir zaman alır. bu süreçte semantik doygunluk eski haline döner ve böylece 'ev' sözcüğünün anlamını yeniden algılarsınız. bu kimi zaman birkaç dakika kadar sürebilir."

    prof. dr. david balota
    ...