hesabın var mı? giriş yap

  • mustafa kemal paşa'nın milli mücadele döneminde düzenlediği bir futbol maçı var. kimilerine göre yüzyılın maçı.

    28 temmuz 1922 tarihinde bu futbol maçını organize etmesinin sebebi, büyük taarruz öncesi tüm komutanları bir araya getirerek son planları anlatmaktı. o dönem büyük taarruzun yeri ve tarihi çok gizli tutuluyor tabi. yunanlılar tarafından sıkı bir şekilde izlenen mustafa kemal paşa, onları şaşırtmak için 28 temmuz 1922 günü akşehir'de derviş bey konağı'nın hemen arkasındaki alanda göstermelik bir futbol maçı düzenletir. futbol o dönemler orduda yaygın bir spor. tatil günleri alaylar, tümenler birbirleri ile kıran kırana maçlar yaparmış. o vakit cephe karargahı futbol takımı ile kolordular karmasının 28 temmuz 1922 cuma günü akşehir’de maç yapmaları kararlaştırılmış, ama bu maç öyle sıradan bir maç değil.

    o güne kadar subaylar akşehir’de toplanmaya başlar. mustafa kemal paşa, fevzi paşa, ismet paşa ve diğer komutanlar toplantıdan önce bir araya gelip, taarruz planını yaparlar. ama bu toplantı, futbol maçının gölgesinde yapılır. maçın ardından verilen yemeğe tüm komutanlar katılır. basit bir maç sonrası verilen dostluk yemeği gibi görünen bu yemek aslında büyük taarruz planlarının konuşulduğu bir toplantıdır. düşman tarafına, tüm kuvvet komutanlarının akşehir’e bu futbol maçını izlemek için gittikleri intibası başarılı bir şekilde yaratılır. mustafa kemal atatürk, daha sonrasında nutuk’ta bu olayı şu sözlerle anlatacaktır:

    “28 temmuz 1922 günü öğleden sonra yaptırılan bir futbol maçını görmeleri ileri sürülerek, ordu komutanları ve birtakım kolordu komutanları akşehir’e çağırıldı. 28/29 temmuz gecesi, komutanlarla genel olarak saldırı konusunda görüştüm.”

    mustafa kemal maçın ardından afyon'a geçer. kocatepe'de aylardır büyük bir gizlilik içinde yürütülen hazırlıklardan sonra 26 ağustos 1922 saat 05:30'da "ordular, ilk hedefiniz akdeniz'dir!! ileri!!" emrini vererek büyük taarruzu başlatmıştır.

    * bu maçta cumhuriyet öncesinde fenerbahçe’nin, cumhuriyet sonrasında ise karşıyaka’nın ilk kalecisi olan kuvâ-yı milliye kahramanı kenan bey de görev yapmıştır.

    hayati bir toplantıyı kamufle eden ve kimilerince yüzyılın maçı olarak nitelendirilen bu maç 2-2 bitmiştir.

    * işte bunun filmini yapacaksın. çok büyük bütçe istemez. futbol maçını merkeze alacaksın. biraz abartarak iki takım arasında büyük bir rekabet olduğu hissini vereceksin. arka planda o dönemin sıkıntılarını vereceksin seyirciye. sonra takip edildiği için sürekli planlar değiştiren mustafa kemal paşa'nın aklına ekibi bu maçın gölgesinde toplamak gelecek. son 20 dk maçtan çekişmeli sahneler olacak. istersen faal futbolcuları bile oynatırsın. filmin son 5 dk'sı mustafa kemal afyon'a gidecek, son hamleleri planlayacak orada. film biterken son anda "ordular ilk hedefiniz akdeniz" diyecek, sonra jenerik. bu film usta ellerde süper olurdu.

  • amerikan filmi kli$elerindendir. ancak amerikan kulturu, ecnebi kulturu kli$elerinden midir bilemem. ya da ecnebide boyle bir olay var midir? nedir diyeceksiniz?
    efendim bu ecnebi, cocuguna cey cey, mayk, john, siii cey gibi $ekil $emayil kisa isimler takmaya bayilir ve hep oyle hitap eder. ama durum firca atacakken degi$ir.
    misal;

    - cey cey, odevini yapmadan babanla araba yikamaya gidemezsin!...
    - tamam anne...

    firca hali;

    - john junior fitzgerald macnamara smith, hemen odevlerini yap!
    - yapiyorum anne....

  • playstation 5 türkiye tahmini fiyatı

    eğer konsol 499 dolar bandinda çıkarsa;

    500 dolar=3062 tl
    %50 gümrük (eylülden sonra %20 olacak) = 4593
    %20 ötv =6502
    %18 kdv=5419
    %1 kültür bakanlığı payı =6567
    %10 trt payı ile birlikte güncel dolar kuruyla hesaplandığında 7224 tl ye tekabul ediyor ki mağaza kar payı hariç tabi.

    eylülden sonra da

    500 dolar=3062 tl
    %20 gümrük= 3674
    %20 ötv =5202
    %18 kdv=4335
    %1 kültür bakanlığı payı =5254
    %10 trt payı=5779

    yani dolar kuru, mağaza kar payı gibi tüm senaryolar olumlu gitse bile 6000 - 8000 arası fiyat olacaktır.

    durumun vehamiyetini zaten uzun uzun konuşacağız ama bu tabloya sadece coğrafya kaderdir demek yetersiz kalıyor. ınsan gider bankadan kredi çeker değil 7000 10.000 bile verir ama bu paranın yarısının sirf vergiden oluşması insanı salak yerine konulmasi koyar adama. şu 7000 tl nin %80 i sony'ye gitse gram koymaz kredi çeker gene o parayı veririm ama...

  • günlerden bir gün arkadaşlarınızla diablo 2 oynamak için bilgisayar başına geçince şöyle bir bakayım diye ekşi sözlüğe girersiniz ve sol frame' de bir başlık görürsünüz. ilginizi çeker bu başlık ve açar okumaya başlarsınız. girilen genelde komik, kinayeli, serzenişli yazıların arasında bir yazı dikkatinizi çeker "vay benden başka böyle düşünen adamlar da varmış." dersiniz. nickine şöyle bir bakar aratır yazılarını okumaya başlarsınız. sizin gibi yeni bir yazardır, o da yazdığı ilk yazılardan biridir şans eseri tam o anda ekşi sözlüğe girip fark etmişsinizdir onu. sonra aklınızda kalır ismi, hergün onlarca yazarın yüzlerce yazısını beğenmenize rağmen bu yazarın adı aklınızda kalır. öyle badi butonunu falan kullanmayı bilmediğinizden her seferinde arama butonuna basıp yazdığı yazılara bakarsınız, sessizce takip edersiniz yazılarını. "ben buradayım seni takip ediyorum" temalı bir yazı yazrsınız arkadaşınıza. bir gün bir yazısı sizi çok şaşırtır aylarca seninle aynı kafadan olduğunu düşündüğün adam aslında bayandır. bu şekilde yıllar* geçer yazılarını okudukça kafa yapınızın ne kadar uyumlu olduğunu anlarsın. bir gün artık dayanamaz selam edersin, haliyle pek sıcak karşılamaz senin selamını ama bir şekilde sürer diyaloğunuz. sonra bir gün birden bir şekilde o da seni fark eder. görüşmek istersiniz ama kader buna izin vermez çünkü daha zamanı değildir. iş için bir çok defa onun bulunduğu şehre gitmene rağmen kah onun sınavı olur**, kah sen arabayla şarampole uçar ölümden dönersin* defalarca denersiniz ama bir türlü görüşemezsiniz çünkü daha zamanı değildir taşlar yerine oturmamıştır. konuşmaya devam dersiniz sürekli her gün zevleriniz ne kadar kesiştiğini ne kadar uymlu olduğunuzu fark edersiniz. kimseyle konuşamadığınız muhatab bulamadığınız şeyleri konuşur gece saat 10-11 gibi "5 dk konuşup yatayım sabah işe erken gidicem" derken ne olduğunu anlamadan saati sabahın 4 ü edersiniz. bir gün ne olduğunu o an anlayamadığınız bir sebepten kavga eder ve konuşmama kararı alırsınız. için için üzülseniz de belli edemezsiniz gurur herşeyden önemlidir çünkü. şuydu buydu derken tekrar konuşmaya başlarsınız ve size bir süre sonra konferans için oturduğun şehre geleceğini haber verir. korkuyla beklersiniz o günü bu kadar zamandır uğraşamanıza rağmen türlü felaketler ve kaderin oyunları sonucu görüşememişsinizdir. o gün sonunda gelip çatar ilk defa o gün telefondan sesini duyarsınız heyecanlanırsınız. ve onu, 4 sene boyunca yazılarını takip ettiğiniz hayal ettiğiniz, hayallerinizde göklere çıkardığınız kişiyi köprünün üzerinde size doğru yürürken görünce yanınıza gelip konuşmasını duyunca hiçte hayal ettiğiniz gibi olmadığını hayallerinizdekinden çok daha mükemmel olduğunu görürsünüz. şimdi onu o köprünün üzerinde hafif tebessüm ederek size bakarken görüşünüzden tam 4 ay sonra onunla evliliğe doğru adım adım ilerlerken bazen 4 sene önce sözlüğe girip sol frame de onun yazısını görüşünüzü hatırlar ve "işte hayatı değiştirecek mükemmel tesadüf böyle bir şey olsa gerek" dersiniz.
    (bkz: bu da böyle bir anımdır)

  • "bence japonlar gözleri kısık olduğu için uzun yaşıyor olabilir. ekran parlaklığı gibi, şarj uzun gidiyo."