hesabın var mı? giriş yap

  • güneş nükleer tepkimeler ile yandığından ötürü su ve ıslak battaniye ile değil; sadece ve sadece üfleyerek sönebilir. bütün çinliler bi araya gelse güneşi söndürebilir bence.

  • majestesine attığı bakıştır.

    acaba bana bakıyor mu diye kontrol etmiştir. her çocuk kendi çapında heyecan verici bir şey yaparken büyüklerinin ona bakmasını, izlemesini ve onaylamasını ister.

  • james hoffmann'ın v60 tarifi:

    100 derece su, (koyu kavrulmuş kahvelerde daha soğuk da olur)
    60g/l (16.6:1 oranı)

    1. kağıdı yıkayıp ekipmanı ısıtıyoruz

    2. kahveyi koyuyoruz ve ortasını parmaklayıp kuş yuvamsı bi şekil oluşturuyoruz

    3. zamanlayıcıyı başlatıp kahve miktarının iki katı kadar su koyuyoruz (30g kahve - 60g su)

    4. v60'ı elimize alıp bütün çekirdeklerin ıslandığından emin olmak için sağa sola sallıyoruz (hay allahım swirl kelimesi için de türkçe kelime uyduramamışız)

    5. 30-45 saniye arası bekliyoruz ve kahvemiz "çiçekleniyor", gazını mazını salıyor

    6. toplam suyun %60'ı kadar su koyuyoruz (500g suyun 300gsi)

    7. 30 saniyelik falan bir süreçte yavaş yavaş geri kalanı da ekliyoruz, james diyor ki ısı kaybı istemediğimiz için hep dolu dursun şu v60

    8. minicik saat yönünde minicik tersine karıştırıyoruz, yine swirl ediyoruz.

    bütün su aktığında kahvemizin düz bir yatakçık oluşturmuş olması gerek, kağıda da büyük büyük kahve parçacıklarının yapışmamış olması gerek. bütün bu işlemin de 3-4 dakika gibi bir şey tutmuş olması gerek.

    afiyetler olsun.

  • rolleri karikatürleştirmekten ziyade karikatür insanlara rol vermeli.

    kusacağız artık abartılı karikatür oyunculuktan. bkz güldür güldür oyuncuları. aşırı rahatsız edici.

    bir de o renkler nedir sayın birsel, gözlerimiz kanıyor.

  • adam resmen problem oğlum. gittiği yerde problem yaratıyor.

    getirirseniz başımıza otobüs şoförünü diplomasiyi 20 senede öğretemezsiniz.

    kalitesizlikten midemin bulantısı dinmiyor artık

    edit: çaylak troller mesaja boğuyor, sövüyorum bilginize

  • son yıllarda ortaya çıkan ilginç bir tür. 1 yıl süren çalışmalarımın sonucunda hazırladığım raporu yayınlıyorum. buyrun:

    -genellikle gri eşofman giyiyorlar. fenotipi* bronz olanların beyaz gömlek giydikleri gözlemlendi.
    -populasyon kendi içinde ellerini göğüs hizasına kadar kaldırıp tokalaşıyor, sanırım bir tür şifre.
    -çoğunun bileğinde dövme olduğu düşünülen karartılar var.
    bir kısmı vücudunun bütün kıllarını kirli sakal uzunluğunda alıyorken kalan kısım sadece sakallarını 3 numara kesiyor.
    - lise-vakıf üniversitesi-devlet üniversitesinde yapılan nicel gözlemlerde tüm eğitim kurumlarında eşit yoğunlukta bulundukları tespit edildi.
    -tüm illerden gelen sonuçlar değerlendirildiğinde kıyı şehirlerinde yoğunlukları artarken sadece bilecik'ten sonuç gelmedi.
    -kıyı şeritlerinde(tophane, bostancı, bakırköy vs) daha sık görülüyorlar.
    -havalar ısınınca kıyı şeritlerine nargile kokusuna iniyorlar. sıvı ihtiyaçlarını kola, votka-red bull, rakı, çay gibi likitlerden karşılıyorlar.
    -yaşam alanlarındaki tüm tütün kaynakları tükenene kadar çoğalıyorlar.
    -üniversite 1. sınıf olanları genellikle her yere 15'er kişilik gruplarla giderken daha yaşlı olanların populasyon büyüklükleri 4-5 kişiye iniyor.
    -gençlik dizilerine kadar yayılan bu türün aralarında şifre olarak kardeşim yerine kankaaağğ dedikleri de gözlemlendi.
    -populasyon içi çatışmalara genelde derbi maçlarından sonra rastlansa da ölümcül kavgalar genellikle dişiler için yapılıyor.
    -grupların alfa erkekleri genellikle araba sahibi oluyor.
    -aralarında verimli döller oluşturamamalarına rağmen sayıları esrarengiz biçimde durmadan artıyor.
    -üreme konusunda mitoz bölünmeden şüpheleniliyor.

  • duş ve mutfağın bir arada olması iyi olmuştur.

    böylece duştan çıkıp anadan doğma bir şekilde soğan doğrayabilir ya da kendinizi una bulayıp sonra duşa girebilirsiniz. tercih sizin.

  • minibus normal yolunda giderken bir kızın bağırarak "müsait bir yerde inebilir miyim. yaa kaçırdım tüh" diye bağırması. aşırı heyecanlanarak çantasını falan savurarak aşağı inmesi. henüz 200 metre gitmemişken yerde bir cüzdan görmem. en arkada oturduğum için yan tarafta oturan bir çocuğa "kızın cüzdanı düşmüş alıp şöföre versene" demem. çocuğun cüzdanı görür görmez "duruuun" diye bağırması. şoföre bir kahraman edası ile dönerek "kapıyı aç kaptan" demesi. cüzdanı kaptığı gibi aşağı inmesi. minibüsün geldiği yöne doğru son sürat koşmaya başlaması. en arkada oturan ben ve bir arkadaşımın minibüs ahalisine olayı canlı canlı anlatmamız.

    rt:ben
    a: arkadaş

    rt: olm bu cüzdanı alıp kaçmasın şimdi?
    a: yok lan kızın peşinden gidiyo. ona verecek cüzdanı.
    rt: aha kıza bağırıyo.
    a: duydu kız. döndü geliyo o da bak.
    rt: hee gördüm.
    a: bak verdi cüzdanı.
    rt: aha muhabbet ediyorlar. hadi abi işimiz var.
    a: harbiden çocuk iyice muhabbeti koydu
    rt: lan yoksa bir aşk mı başlıyo.

    bizi dinlediklerinden haberimiz olmayan minibüs ahalisinin yarılarak gülmeye başlaması. çocuğun aynı deparla gelip minibüse atlaması. minibüsün alkışlarla sarsılması. şoförün " aslansın be. sizin gibi gençler oldukça..." temalı bir konuşma yapması.

  • çocuğumu türbana sokarım,
    umrede üç beş tavaf yaparım,
    olmadı bi' de tweeti atarım
    gördüğün gibi çok yalakayım.

  • bir değil bin tane var ama ben birine yoğunlaşacağım çünkü ben uzun zamandır bunu yaptığım için layığımı buldum;

    arkadaşlar, yöneticiniz ile hakkınız olan şey için konuşun, kariyerinizin nasıl şekilleneceğini, mutlaka konuşun . öyle yılda 1 defa değil, yılda 3-4 defa konuşun.
    size bir yol çizmesini, ne zaman terfi vereceğini belirlemesini mutlaka sağlayın, o sizden iş için bitirme saatleri tarihleri ister ya, siz de ondan kariyer yolunuz ile ilgili yapılacak çalışmalar için bitiş tarihi isteyin.

    ben yapmadım; saygılı olayım, gidip ağlamayayım, habire şikayetlenen bir konuma düşmeyeyim dedim. onlar zaten anlar benim hakkım olanı verirler dedim. bu beni insan olarak yüceltti ama beni onların gözünde "daha iyi çalışan" yapmadı.
    aksine isteksiz olduğum için operatif biri olarak göründüm belki.

    diyeceğim o ki, vaktim yok konuşamamlara kanmayın, sen daha yenisin neyin terfisilere kanmayın, çünkü bendeniz çok köklü çok kurumsal bir şirkette çalışmama rağmen 2 senede 2 terfi alıp hiyerarşik olarak üstüme basan insanlar gördüm. ben ise 2 sene de bir konuşup bana ne zaman terfi vereceksin diye soran bir insandım. demek ki bu arkadaşlar senede 4 defa konuşmuş, gitmekle tehdit etmiş. ben hiç tehdit etmedim, saçma bulurdum ama bir çok iş arkadaşımın gitmekle tehdit ederek maaşlarını arttırdığını öğrendim.

    bu pis dünyada başka türlü iyi maaş almak ve hatta ayakta kalmak zor.

    edit: mesajlar geliyor sıklıklar diyorlar ki ben tehditi savurunca terfi aldım, zam aldım, şu an için 10 kişiden 1 kişi tehdit olmaz dedi, ama denememiş, tehdit eden diğer arkadaşlar ise muvaffak olmuş. bu da bizim türk kafasının korku ile ittirildiğinin ibaresi. ben de tehdit etsem mi diye düşünmüyor değilim.

    yıllar sonra gelen edit: entry' den 2 sene sonra şans da yardım edince tehdit de işe yarayınca 2 kademe birden atladım. hiç hoşuma gitmedi tehdit ama, mecbur bırakıldım