hesabın var mı? giriş yap

  • bir tek bana mı oluyor bilmiyorum. ama balık yerken o öğünde sanki hiç kalori almadan doymuşum, günlük protein ihtiyacımın hepsini almışım, 1 aylık omega 3 ihtiyacımı gidermişim gibi hissediyorum.

    böyle sanki dünyanın en bilinçli ve sağlıklı beslenen insanı gibi beslenme üzerine sohbetler etmek, bir guru gibi tavsiyeler vermek istiyorum.

    aslında öyle çok aradığım bir tat değil, ayda 1-2 belki anca yerim ama gazetelerde okuduğum sağlıklı beslenelim, balık yiyelim tavsiyeleri artık bilinçaltımda nasıl yer ettiyse, çok mutlu oluyorum lan ben balık yerken!

    geldiniz, buraya kadar okudunuz, bari boş gitmeyin notu: her hafta balık yiyenlerde kalp krizi riskinin %50 azaldığını biliyor muydunuz?

  • ofiste sabah sabah poğaçamı kemirirken, yüzümde tatlı bir tebessüm oluşturan batman özlem adlı otobüs firmasının muavin ve şoförlerini alkışlıyorum. ülkemizde daha çok görmek istediğimiz güzel hareketler bunlar.

  • 1 liralık mısırı 30 liraya itelerken cebine indirdiklerini benimle yemediklerine göre batmaları da zerre umrumda değil.

  • akbank'ın ekrana sığmayan logosunu gördüğünde; bankanın işlem genişliğini, hizmet kalitesinin büyüklüğünü, uzun ömürlü kullanımını anlayan varsa gelsin beni siksin diyorum.

  • mantıklı olan doktordur.

    elinde tek bir yatak varsa eğer, seçimini cahil cühela bir tipten yana kullanmıyor oluşu takdir edilesidir.

  • etkileyici bir piskopattır.

    hakkında bilinenlere bakılırsa hem genetik olarak çok normal doğmaması hem de annesinin onu sürekli aşağılaması/kötü davranması nedeniyle psikolojisi iyice bozulmuştur.

    aslında sadece yaramaz bir çocuk da olabilir. genetik olarak normal doğup doğmadığı konusunda kesin bir yorum yapmamalıyız. küçük hayvanlara (börtü, böcek, karınca, kertenkele vb) zarar vermek erkek çocukları arasında çok sık yapılan bir şeydir. kendisi ile ilgili erken çocukluk dönemi verileri ise sadece hayvanlara zarar veren bir çocuk olduğu yönünde. dolayısıyla çok yaramaz bir çocuğa ailesinin çok yanlış şekilde davranması, kendisinin sevilmediğini sürekli olarak hissetmesi, onu bu derece ciddi psikolojik sorunlara iten nedenlerin başında geliyor gibi görünüyor. (elbette üzerinde çok tartışılması gereken ve sanırım asla kesin bir sonuca ulaşamayacağımız bir konu bu)

    edmund'u diğer seri katillerin birçoğundan farklı yapan ise cüssesi falan değil zekası. sonuçta bu kategoriye giren bütün katiller seri olana kadar yakalanmamayı bir şekilde başarabilen tipler. neyse bu da uzun tartışmaya açık bir konu.

    dönelim tekrar edmund'a, zekanın da çeşitleri vardır bildiğimiz gibi, matematiksel zekası çok yüksek olan biri sosyal açıdan düşük bir zekaya sahip olabilir mesela. edmund'da gördüğümüz şey ise epeyce yüksek bir sosyal zeka. insanları inceliyor, anlıyor, nasıl davranması gerektiğine karar veriyor ve kendi hedefine ulaşmak için insanların istediği şekilde davranıyor. polisler tarafından sevilmesi buna güzel bir örnek. aynı şekilde büyükannesi ve dedesini öldürdükten sonra iyileştiği neden gösterilerek akıl hastanesinden çıkarılmasının nedeninin de bu olduğu yaygın görüşler arasında. akıl hastanesindeyken gözlem yapıyor, nasıl "normal" davranacağını belirliyor ve uyguluyor. aynı şekilde otostop çeken kızları arabasına binmeye ikna etmek için de, camı açıyor, çok ilgisiz davranıyor, saatine bakıyor ve acelesi varmış ve kızın arabaya binmesini çok da önemsemiyormuş gibi davranarak güven oluşturuyor.

    hapishanede verdiği röportajlarda güzel konuşması, oldukça kibar bir insan izlenimi uyandırması, bazen annesini öldürürken hissettiği şeyleri anlatırken ağlama numarası yapması falan da nasıl davranması gerektiğine bildiğine dair güzel örnekler.

    edmund kemper'i daha farklı kılan özelliği ise yakalanmamış, kendisini yakalatmış olmasıdır ki çok ama çok önemli bir fark.

    dip not: seri katillerin yaklaşık %31'inin zeka seviyeleri normalden üstünde, 10 seri katilden 9'u erkek.

  • ağır sapık tanımlamasının her köşesini hakkıyla doldurabilen roma imparatoru. kız kardeşi dursilla'ya tecavüz etmiş, atını konsül olarak atamıştır. doğum günü 31 . ağustos . 12'dir. gerçek adıysa gaius caesar augustus germanicustur.

    caligula aslında "küçük ayakkabı" demektir. efendim?

    üç yaşındayken giydiği asker üniformasının içinde çok tatlı göründüğünden ötürü askerlerin ona sen aşırı derecede sevimli bir şeysin diyerek taktıkları isimdir. tabii neyle raksettiklerini bilmiyorlardı. caligula bu isimden her zaman nefret etmiştir.

    eee... koca roma imparatoruna ayakkabıcık demek pek mantıklı değil, deli olan roma imparatoruna öyle seslenmek hiç mantıklı değil.

    babası germanicus dahil olmak üzere dönemin roma imparatoru tiberius tarafından ailesi bir bir katlediliyor. tabii bunlar söylentiden öteye gitmemekte sonuçta tiberius'un , bir başka koca roma imparatoru, bir çocuğun tüm ailesini öldürüp sevimli diye himayesine alıp bu yediği bıldır hurmaların çıkacağı sonu düşünmemesi düşünülemez değil mi?

    pek de öyle değil, sonuçta caligula göstermiştir o koca roma imparatorlarının ne olabileceğini.

    neyse o bıldır hurma 16. mart .37'de tiberius'u boğarak öldürüyor. bunu yapanın kim olduğu pek bilinmese de (rivayetler yine caligula ve arkadaşını gösteriyor) tahta caligula'nın oturduğu gerçeğini değiştirmiyor.

    daha tiberius'un kıçına pamuk tıkılmadan 28.mart'ta caligula kıçını roma tahtına oturtuyor ve ne oluyor biliyor musunuz? halk, senatörler falan herkes seviniyor. çünkü tiberius da pek sevilmeyen biriydi. şimdi gelen gideni andırır mı göreceğiz.

    şaşırtıcı bir biçimde her şey ilk aylarda normal gidiyor, sonra caligula hasta düşüyor ve başka bir insan olarak "iyileşiyor". hemen tiberius'un amcası dışında tüm ailesini öldürtüyor. claudius kim oluyor peki ? bir sonraki imparator hahaha!

    neyse içindeki keyif pezevengini serbest bırakan caligula iki sene içinde roma ekonomisini batırıyor. çare olarak da vergilere abanıyor. halk homurdanıyor pek çalıyorsa benim paramı çalıyor kardeşim durumu yok ortada, sonuçta senatörlere de yansıyor bu memnuniyetsizlik.

    parayı sadece zevkine mi harcıyor? evet dönemin en büyük projelerine girişiyor. sırf kahinin biri laf soktu diye ("senin imparator olma ihtimalin bailiae körfezini at üstünde geçmekle eşdeğer!'") bailiae körfezindeki puteoli limanından körfeze doğru giden ama bir yere varmayan bir köprü inşa ettiriyor. üstüne büyük iskenderin zırhını giyiyor ve atı ıncatius'ın sırtında köprünün ucuna gidip geri geliyor. (bkz: diktatör olunca yapılan ufak şımarıklıklar)

    aynı zamanda dönemin o zamana kadar görmediği büyüklükte iki gemi yaptırıyor. biris resmen sırf parti yapmak için inşa ediliyor.

    yaptığı en delice iş yine de bu değil. britanya'yı alacağım diye ordusunu topluyor ve sefere çıkıyor. sonra ne mi oluyor? deniz kenarına vardığında vazgeçiyor ve askerlerine deniz kabuğu toplatıyor.

    neyse nasıl yaptırdığı köprünün ucuna kadar gidip geri geldiyse o seferden de aynen geri dönüyor. sonra başka bir şey yapıyor.

    m.s 40 yılında tanrı olduğunu iddia ediyor. çüş.

    adına tapınaklar inşaa edilmesini ve insanların kendisine tapınmasını emrediyor. hazır başlamışken bir heykelimi de kudüs'e dikin diyor.

    sonra tanrı olarak tapılmak üzere iskenderiye'ye taşınacağını duyuruyor. eeehtera beeyh diyen senatörler bir kumpas kuruyor ve 24.ocak.41'de caligula imparatoprluk muhafızları tarafından öldürülüyor.

    ondan geriye bir sada kalıyor işte.