hesabın var mı? giriş yap

  • ilk olarak manda ve himaye kısmını araştırıyoruz. daha sonra emperyalizm kısmını araştırıyoruz. arkasından da fransız ihtilali ile başlayıp yükselen milliyetçilik-ulusçuluk kısmını araştırıyoruz. azıcık akıl ve mantık süzgecinden geçirdikten sonra şu kanılara varıyoruz;

    1- toprakları işgal etmek kolay, elde tutmak zordur.
    2- elde tutamayacağın toprağı işgal etmemen gerekir.
    3- işgal edemeyeceğin yerlerde kukla yönetimler kur ve kendine bu şekilde bağla.
    4- kukla yönetim başarısız olacak ise azınlık bölgelerini isyana teşvik et ve sana borçlanmalarını sağla.
    5- sana borçlanan devletin kaynaklarını sömür.
    6- işgal etmene gerek kalmadı.

    konuya dönecek olursak;
    almanya doğu ve batı olarak 2'ye ayrılmıştır. doğu almanya sscb'nin güdümünde, batı almanya ise abd güdümünde kalmıştır. nitekim batı almanya kendini iyice toparladıktan sonra ve de sscb'nin dağılmasından sonra almanya tekrar birleşmiş, gücü eline almıştır.

    yani, topluma empoze edilmeye çalışılan "türk'ün tek dostu türk'tür." anlayışı hatalıdır. zira ülkeler çıkarlarına göre hareket ederler. eğer çıkarlarınızı dünya ile çatıştırmazsanız ve dış politikanızı güzel oturtursanız; kimse size saldırmaz, işgal etmez, kukla devlet kurmaya çalışmaz. siz topluma sürekli bizi işgal edecekler diye korku salmaya çalışırsanız, toplum bir yerden sonra kanıksayacak ve de bu durumun olmasını bekleyecektir.

  • son zamanlarda özellikle facebook'ta türemiş varlıklardır.

    profilini incelediğinizde bayrak, kuran, tayyip falan vardır ama arkadaş listesi slav hatunlarla doludur. bir boktan çakmaz, okumayı bile bilmez. düşmanı israil'dir.

    edit: başlık ilkokul mezunu değil, solculara vatan haini diyen ilkokul mezunu. yani burada ilkokul mezunu olmasına değil yaptığı harekete benim tepkim. yoksa herkes okuyacak diye birşey yok, ama bilip bilmediği şeyler üzerine başkalarına vatan haini etiketini yapıştıramaz.

  • grev kararı alan işçi sendikası.

    https://www.sagaftra.org/…dent-and-chief-negotiator

    deepl çevirisi ile

    --- spoiler ---

    sayın üyemiz,

    amazon, apple, disney, nbcuniversal, netflix, paramount, sony ve warner bros discovery gibi büyük stüdyoları ve yayıncıları temsil eden sinema ve televizyon yapımcıları birliği (amptp), dört haftayı aşkın bir süredir devam eden müzakerelerin ardından, sizin için önemli olduğunu söylediğiniz temel konularda adil bir anlaşma sunma konusunda isteksizliğini sürdürüyor. bu nedenle, grev kararını oylamak üzere bu sabah ulusal kurulumuzu toplantıya çağırdık.

    müzakerelerin başladığı 7 haziran'dan bu yana, müzakere komitemizin üyeleri ve personel ekibimiz, sizleri, bu sektörün güvendiği çalışan aktörleri ve sanatçıları koruyan bir anlaşma elde etmek için uzun günler, hafta sonları ve tatiller geçirdi. bildiğiniz gibi, son on yılda, yayın ekosisteminin yükselişi nedeniyle ücretleriniz ciddi şekilde erozyona uğradı. dahası, yapay zeka yaratıcı meslekler için varoluşsal bir tehdit oluşturuyor ve tüm aktörler ve sanatçılar, kimliklerinin ve yeteneklerinin rıza ve ödeme olmaksızın sömürülmesine karşı kendilerini koruyan bir sözleşme dilini hak ediyor. ekibimizin sizin adınıza savunuculuk yapma konusundaki kararlılığına rağmen, amptp sektördeki ve ekonomideki muazzam değişimlerin stüdyolar için emek harcayanlar üzerinde zararlı bir etkisi olduğunu kabul etmeyi reddetti.

    müzakereleri iyi niyetle yürütmemize ve sanatçıların endişelerini yeterince giderecek bir anlaşmaya varmak için istekli olmamıza rağmen, amptp'nin tekliflerimize verdiği yanıtlar yeterli olmadı.

    ulusal kurul'un oylamasından hemen sonra sizi bilgilendireceğiz ve grevin çalışma kabiliyetinizi nasıl etkileyeceği konusunda bilgi vereceğiz. grev zamanları ve yerleri ile ilgili ayrıntılar da sağlanacaktır. lütfen gelen kutunuzu kontrol edin.

    doksan yıllık tarihimiz, inancımız ve birlikteliğimiz sayesinde neleri başarabileceğimizin bir kanıtıdır. mesleğimizin geleceği için bir arada duruyoruz.

    birlik içinde,

    fran drescher
    başkan

    duncan crabtree-ıreland
    ulusal icra direktörü ve başmüzakereci
    --- spoiler ---

  • ''eğlenceli bir kadındı. kadındı.
    ne abarttı kadınlığını, ne de utandı ondan.
    lise birinci sınıftaki oğluma 'beni güzel buluyor musun? kadın olarak?' derken de kadındı;
    dokuz eylül üniversitesi'nin kellifelli bir öğretim üyesinin, masanın altından bacağına dokunduğunu fark edip haddini bildirdiğinde de.''

    ''içki olsaydı rakı olurdu mesela, ona hiç kuşku yok.
    ev olsaydı, sonradan görmelerin kondurdukları sütunlu mütunlu villalardan değil, bütün depremlere dayanacak, iki katlı, küçük, sağlam taş bir bina olurdu.
    çiçek olsaydı gül, karafil gibi herkesin bayıldığı bir çiçek değil, ancak çiçek zevki olanların arayıp bulacağı, bulunca da asla vazgeçemeyeceği bir çiçek; müge, incir çiçeği olurdu o.
    insan oldu o. tomris uyar oldu. iyi ki oldu.''

    ''kendisiyle dalga geçmeyi bilen ve seven bir insandı tomris. siroz olduğunu öğrendiğinde,
    'en hakiki atatürkçü kimmiş, öğrensinler şimdi.' deyişini anımsadıkça gülerim hala.''

    feyza hepçilingirler, varlık dergisi, ağustos 2003

  • ne zaman bir yerde görsem, tasarımla ortadirek arasında gittikçe büyümeye devam eden boşluğa lanet ediyorum. tasarımlar güzelleştikçe, bizden hızla uzaklaşıyorlar. çünkü daha önemli vatandaşlık görevlerim var. geçmediğim köprünün parasını ödemek gibi, bayburt'a kütahya'ya havaalanı yaptırmak gibi, kalyon'a, cengiz'e ihalaler kazandırmak gibi... bunun için de vergi cennetindeki hurilerden biri olarak, daha fazla vergi ödeyip ne zaman yolda kalacağı belli olmayan bir arabaya binmek zorundayım.

    xc90'la da ilişkimiz bu şekilde. tam diyorum bu ay 1000 tl arttırdım böyle giderse, 1000 ay sonra 116. doğumgünü hediyesi olarak kendime bir tane alırım, binmesem de olur evin salonuna çeker iki lafın belini kırarım ama olmuyor. vergi tanrıları boş durmuyor. biriktirdiğim her tl'yi anında vasıfsız hale getiriveriyorlar.

    hal böyle olunca da, üretim bandından çıkmış bir üründen çok, sonsuz güçteki bir kudret tarafından tasarlanmış bir cennet dekoruna benzeyen xc90'a binmek de hava boşluğunda yok olup giden bir düşünce olarak kalıyor. bari her parası olana satmasalar. toefl, kpss falan sorsalar.

  • okur-yazar oranının %5'lerden %95'lere çıkması,

    1925 - ankara hukuk fakültesi'nin kurulması

    1928 - hıfzısıhha müessesesi'nin kurulması

    1932 - türk dil kurumu'nun kurulması

    1935 - maden tetkik arama enstitüsü'nün kurulması

    yüksek ziraat enstitüsü, devlet istatistik enstitüsü, halkevleri, türk kuşu gibi bilim öğreten kurumların kurulması... saymakla da bitmez.

    en çarpıcı olanı ise, 1936 yılında ilk türk uçağının imali için araştırma geliştirme çalışmalarının başlatılıp, 1940 yılında ilk türk uçağının imal edilmesinden sonra, atatürk'ün ölümünün ardından 1950'de uçak fabrikasının adnan menderes tarafından amerikadan alınan maddi destek karşılığında kapatılması.

    bu kez kendi ayağına sıktın sıtark.

  • bıktık artık her uzun boylu kadının ayakları ile ilgili entry okumaktan. dünya tarihinde hiç kimsenin aklına gelmemiş bir benzetme ile en yaratıcı tespiti yapıştırıyorsunuz.

    fırıncı küreğiymiş...

    fizik kuralları gereği uzun boylu bir kadının küçük ayakları olamaz, hem at gibi kadın istiyoruz diyorsunuz hem de küçük ayak arıyorsunuz. insan oğlum bunlar insan, ayakta duracak, yürüyecek...

  • eskiden 60 sayfa olarak basılan pasaportlar artık yeni pasaportlarda 38 sayfa olarak basılıyor. ya pasaport sayfasından da kısmazsın be arkadaş. ne olacak diyebilirsiniz fakat 10 yıllık pasaport için 38 sayfa çok yetersizdir. sürekli iş için yurtdışına seyahat eden biriyseniz, giriş çıkış damgaları, vizeler kısa sürede sayfaları tüketirsiniz. işin ilginç tarafı sayfalarınız bittiğinde ve yeniden pasaport almak istediğinizde asıl kabus orada başlıyor. öncelikle sistem pasaportunuzun süresi dolmadığı için randevu vermiyor ve direk nüfus müdürlüğüne sizi yönlendiriyor. oradaki memur böyle bir hizmetimiz yok yeni pasaport alamazsınız diyor. oradan soluğu nüfus müdürünün odasında alıyorsunuz ve ona dakikalarca dil döküyorsunuz, yok neden seyahat ediyormuşum, yok gerçekten gereklimiymiş. lan sana ne ben hakkım olan pasaportu istiyorum aq. o da gönlünden koparsa a4 kağıdı bağışlamanız sureti ile size yeşil ışık yakıyor. işim için kullanmam gereken bu pasaport, sayfa sayılarının 38e düşmesi ile daha çok başıma bela olacak sözlük.

  • hakedene daha çok maaş verilip bu tür saçmalıkların düşünülmediği bir düzenle kolaylıkla çözülebilecek ikilem. böyle saçma sapan konuşup sonra da liyakatsizlikten bahsediyorsunuz.

  • yeryüzündeki her milletin milliyetçilik hakkı vardır, bir tek türklerin yoktur.

    ingiliz, fransız, alman milliyetçilik yaptığında, ekonomik bağımsızlığını ve kültürünü korur, türkler yaptığında ırkçılık, faşizm olur.

    milliyetçilik yapan türk ise kötü ve faşist, x, y veya z ise, anti-emperyalist. ne güzel.

  • taşşak mı geçiyorsun cumhurbaşkanı? hangi olayda istifa ettiniz ki, biz mi kaçırdık? 301 kişinin boğulduğu soma'da mı istifa ettiniz? 35 kişiyi yanlışlıkla bombaladığınızda mı istifa ettiniz yoksa göz göre göre ortalarında bomba patlayan 32 vatandaştan sonra mı, reyhanlı katliamından sonra mı, gencecik çocuklar sınır boylarında kurşunlanınca mı?

    ankara'da bomba patladı ankara'da. ankara cizre'den daha önemli olduğu için değil, burnunuzun dibi olduğu için... bu ülkenin başkentinde 97 kişi öldürülecek, cumhurbaşkanı çıkıp "her olaydan sonra hemen istifa mı edelim yani" diyecek.

    ben artık algılamakta zorlanıyorum.