hesabın var mı? giriş yap

  • "keşke o hala hayatta olsaydı" eski sevgilimin eski sevgilisiydi o, genç yaşta ölmüş, bir kavga sırasında söylemişti bunu bana. o an evet keşke hayatta olsaydı diye düşünmüştüm, artık yaşamayan biriyle sevgide rekabet edilemiyor çünkü.

  • nakit paranın gerçek paradan 3 kat daha değerli olduğunu düşünür bu mezarcılar. 500 liralık ilana "hemen bu akşam nakit 250 veririm" diye mesaj atarlar. sanki bana 250 milyon dolar nakit çıkartıyor pezevenk

  • "bir kezbanı özetlersek:
    + bana özledim deme,kapıdayım geldim de!
    - kapıdayım geldim.
    + cnm smdi ckamam yha bbm izin vrmiyo .s.s"

  • mor ve ötesi - dünya yalan söylüyor
    duman - eski köprünün altında
    teoman - onyedi
    kargo - yalnızlık mevsimi
    şebnem ferah - kadın
    vega - tatlı sert
    emre aydın - afili yalnızlık
    yavuz çetin - satılık
    yasemin mori - hayvanlar

    bu ve daha pek çok kült albümün gelip geçtiği türkçe pop-rock piyasasında hiçbir zaman değeri bilinmemesine ve orada burada konuşulmamasına rağmen bir numaralı tahta oturan ve 16 yıldır oradan inmeyen muhteşem kıraç albümü. kıraç'ın kendisi bile kayıp şehir'den sonra bu seviyeye çıkamadı, kendini tekrar eden albümler ve garip açıklamalarıyla kendisinin bir tür karikatürüne dönüştü (ki garbiyeli ve yolcu albümleri anadolu rock'ın nelere kadir olduğunu son dönemde hatırlatan güzel işlerdir). nihayetinde, kayıp şehir ile finallenen süreçteki kariyerinin değeri asla bilinmedi.

    kayıp şehir tam anlamıyla bütün parçaların güzel olduğu albümlerdendir. hatta bırakın şarkıyı tek bir boş nota, tek bir boş saniye bulamazsınız. bu toprakların tecrübelerini batının rock müziğiyle olabildiğine görkemli şekilde harmanlar. doğu ve batının biricik harmanı, bu nedenle tam bir türkiye ürünüdür aslında. alex turner gelse ve "bana bu topraklardan ilham verecek bir şeyler önerir misin?" dese tereddütsüz şekilde elimin gideceği ilk iştir. arada sırada "kimse bilmesin, bana kalsın" şeklindeki klasik duyguya kapılmakla beraber ümit besen şarkılarındaki klavye sololarına bile "abi aslında çok iyi" diye nur yağdıran hipster'ların bu albümü es geçmesi bana hep garip gelmiştir. tabii ki kıraç sivri görüşleri ve milliyetçiliği nedeniyle zipster kadıköy tayfasının kabullenebileceği bir isim değil (bırakın zipster'leri, herhangi bir anaakım mecrada da en iyi türkçe rock albümleri arasına dahil edildiğini asla göremezsiniz bu albümün).

    ancak bir iki catchy riff barındırdığı için baştacı edilen yeni dönem indie şarkıların yanında kayıp şehir, bir albümlük malzemenin vereceği hissiyatı tek bir şarkısında veren epik bir sesörgüsüne sahiptir (kıraç'ın aranjörlük yeteneğine de dikkat çekerim bu noktada). flütler, kemanlar, korolar, deep purple-vari gitar soloları, distoriton'lı gitar ritmleriyle yükselir ve senden başka'yı bağlamayla, neşet ertaş şarkısı yolcu'yu davulla, esasında mut yöresine ait olan aman ayşam türküsünü kemençe ve tulumla yorumlar ve bu enstrümanlarla başarılı şekilde birleştirir. ayşe ve tek hatıra gibi romantik şarkılarda serge gainsbourg esintileri duyulur. yalan, zaten yngwie malmsteen'in de dikkatini çekecek derecede güçlü, sert bir parçadır. dediğim gibi, boş şarkı yok bu yeşil kapaklı uzunçalarda.

    kayıp şehir, internetin kılcal damarlarımıza nüfuz etmesi nedeniyle müziğin neredeyse her bir kişiye ayrı ayrı hitap edecek kadar kişiselleştiği, indie'leştiği zamanlardan hemen önce, herkesi aynı çatı altında birleştirme amacı güden "büyük" bir müziğin yapıldığı dönemde yayınlanan bir albüm dersek yanlış olmaz herhalde. artık büyük rock festivalleri yok, herkes sadece kendisine hitap eden az bilinir şarkıcısını evdeki kaliteli kulaklığından dinleyebiliyor. bu durumu kötülememekle birlikte, dünyanın öbür ucunda müzik sayesinde seninle aynı şeyleri hisseden birilerinin olduğunu bilmek yine de iyi bir duygu diye düşünüyorum. kayıp şehir de bu zamanların ve bu türden duyguların bir çeşit temsili aslında benim için. özene bezene uğraşılmış, sözlerinden düzenlemelerine kadar emek verilmiş albümlerin çıktığı dönemin türkiye'deki en güzel izdüşümlerinden. zaman içinde underrated kelimesinin karşılığı haline geldiği için buraya not düşmek istedim.

    büdüt: imla

  • “insanın dayanabileceği gürültü miktarı ile zihinsel yetileri arasında bir ters orantı vardır. kapıyı eliyle yavaşça kapatmak yerine gürültüyle çarpan bir insan yalnızca terbiyesiz değil, aynı zamanda bayağı ve dar görüşlüdür.”

    hayatımda duyduğum en isabetli ve en benimsediğim sözlerden birisinin sahibi olan, zekasına ve görüşüne hayranlık beslediğim insan.

  • ölüm oranına göre tarihin en ölümcül savaşı mö 216'daki yapılan cannae muharebesi'ymiş ve en iyi ihtimalle %52'lik bir ölüm oranına sahiptir. savaşa katılanların yarısından fazlası ölür ve kayıpların çoğu romalıdır.

    antik kaynaklara göre cannae muharebesi'nde 136.000 asker vardı. roma, 6.000 süvari dahil 86.000 adamla savaştı ve kartacalı hannibal tarafında 10.000 süvari dahil 50.000 adam vardı.

    savaşın sonunda en az 54.000 asker ölmüş olacaktır.

    roma kuvvetleri: 86.000

    kartaca kuvvetleri: 50.000

    roma ölüleri: 49.000–85.000

    kartacalı ölü: 5.000–5.900

    bazı kaynaklar, cannae savaşı'ndan yalnızca 770 romalı'nın sağ çıktığını da iddia etmiştir. bu bilgiye göre savaşta 85.230 romalı ölmüştür. bu sayıya alıp 5.700 ölü kartacalı eklenirse, duyulmamış bir şekilde %66'lık bir ölüm oranına yaklaşılır.

    cannae savaşı, kaydedilen askeri tarihte ilk kez kıskaç hareketinin kullanımına yer verdiği için ünlüdür. hanibal, kendisininkinden çok daha büyük olan roma kuvvetlerini görünüşte zayıf bir pozisyonda hücum etmeye teşvik etmişti. bugün bu askeri manevra çok iyi bilinmesine rağmen o zamanlar yeniydi.

    görsel

    bizdeki hilal taktiği işte.

    hanibal, roma ordusunu kuşattığında kaçma şansları kalmamıştı. kartaca'nın ölüm oranı sadece %10 iken roma'nın ölüm oranı %60 veya daha fazla olmasının nedeni buydu. kartacalılar, savaş kazanıldığında romalı askerleri 10:1 oranında öldürmeyi başarmışlardı.

    cannae muharebesi yenilgisi roma açısından tam bir yıkım olmuştur. roma'nın savaşta kullanılabilir insan kaynaklarının neredeyse yüzde yirmisi erimiştir.

    ikinci dünya savaşı'nda daha fazla asker öldü diyenler haklıdır, burada tek bir muharebeden bahsediyoruz.

  • ————
    edit1: online check in yapamadınız mı? hayır ne yazik ki, sisteme girince "bu uçuş için check in işlemi kontuardan yapılmalıdır" diye uyarı alıyorduk. fakat uçuş bilgilerimizi uygulama ekranında görebiliyorduk. bu yüzden de herhangi bir durumdan şüphelenmedik.

    edit2: konuyu twitterdan duyursana diyenler için https://twitter.com/…tatus/1698074858121236709?s=20

    edit3: twitterdan thy destek "ekiplerimize en kısa sürede yanıt alabilmeniz için bilgilendirme yapıldı." diye mesaj attı.

    edit4: teşekkürler ekşi sözlük. 7 gün boyunca yer yok diyen thy, 3 gün sonraki uçuşa yer buldu ve ücretsiz bilet ayarladı.
    fakat tazminat ve maduriyet konusunda sesleri çıkmıyor, yeniden şikayet oluşturduk beklemedeyiz.

    edit5: thy tazminat ve diğer masraflarımızı görmezden geliyor, konuyu sivil havacılığa ve tüketici mahkemesine taşıyoruz.

    edit6: tazminat talebini sivil havacılığa ilettik, 2 hafta içinde tazminat ödenmesine karar verildi thy gerekli ödeme işlemini yaptı.

    ————
    yine bir thy mağduriyeti. yaklaşık bir yıl önce aldığımız istanbul londra biletimizin havalimanında uçuşa 2 saat kala " yedek bilet statüsünde" olduğunu öğrenerek yaşadığımız şok. özetle yaşananlar şöyle: uygulaması üzerinden aldığımız istanbul - londra gidi dönüş biletimizin, temmuz ayında bir ayağının tarihini değiştik. biletimiz temmuz ayında londra - istanbul ve 1 eylül istanbul londra olarak alınmıştır. iş ile alakalı bir durumdan dolayı temmuzdaki uçağı thy uygulaması üzerinden 2024 nisana aldık (tabiki ciddi bir miktar fark ödeyerek). 1 eylüldeki istanbul londra uçuşuna dokunmadık.

    ve geldik dün akşama. saat 20.20 deki uçuş için 18 gibi kontuara gittik, kontuardaki görevli "adınız uçakta görünmüyor" diyerek müşteriz hizmetlerini telefonla aramamızı söyledi. müşteri hizmetlerini aradık. " biletinizde değişiklik yaparken oluşan bir sistem hatası yüzünden 1 eylül uçuşunuz yedek bilet olarak kaydedilmiş, hemen bir şikayet oluşturun ve ilgili birime aktaralım" dedi. tamam dedik. tabi bu sırada zaman ilerliyor. uçuş yaklaşıyor. şikayeti oluşturup tekrar müşteri hizmetlerini aradık. "acil koduyla işleme alındığını ve beklememiz gerektiğini söylediler. "

    bekledik.. bekledik..

    daha sonra arayan soran olmayınca önce istanbul havalimanındaki denied boarding kısmına, daha sonra da oranın yönlendirmesi ile bilet satış noktasına gittik. bilet satıştaki personeller "evet bu bir sistem hatası kullanıcı hatası değil." dediler. tamam bizde anladık fakat biz nasıl bu uçağa bineceğiz diye sorduğumuzda " ne yazık ki bu uçuşta yer kalmadı, sizin için pazar günkü uçuşta yer ayıralım..... yalnız ödemeniz gereken çok büyük bir fiyat farkı çıkar ." dediler. işte burada sinirler doğal olarak gerildi. tamamen sistem hatası yüzünden alınmadığım uçağa bir de ilave ücret istiyor ve pazar gününe erteliyorsunuz dedim, "konu şu anda müşteri hizmetleri çözüm merkezinde olduğu için biz buradan ücretsiz değişim yapamayız" dediler. ya arayın o zaman müşteri hizmetlerini durumun önemini anlatın diyoruz " yapamıyoruz maalesef" diyorlar. devamında defalarca müşteri hizmetlerini aradık, aynı şeyleri defalarca anlattık ve haliyle uçak kalktı gitti...

    işe geç kalmamak için pazar günkü farkı kabul ettik, telefonla müşteri hizmetleri ile konuşurken " pazar günü için uçakta yeriniz ayrılmış gidip havalimanındaki bilet satışa 21.000 tl farkı ödeyin ve biletinizi alın" dedi. ona da tamam dedik (daha sonra mahkeme vs uğraşırız diyerek) fakat bilet satışa gidince ne oldu dersiniz? bahsi geçen uçakta adımız yine görünmüyor. uçak da dolu ayrıca.. . ama işin garibi ben bileti uygulamamda görünüyorum tanımlandığı için. fakat benim cep telefonu uygulamasından gördüğüm bileti ne hikmetse bilet satıştakiler göremiyor. tekrar arıyorum müşteri hizmetlerini "hmm evet görünmüyor" diyorlar. diyorum ki müşteri hizmetlerine "şimdi ben ne yapmalıyım? yani havalimanında bekleyeyim mi? gideyim mi?" siz bilirsiniz diyorlar. bu iş kısa sürede çözülür mü yani ben başka firmadan falan bilet alayım mı diyorum, siz bilirsiniz diyorlar. ben bilmiyorum abi... bilmiyorum..

    -müşteri hizmetleri konuyla ilgileniyor size 24 saat içinde dönülecek dediler. 1 günü geçti, ne arayan var ne soran...
    -kendi sistem hataları yüzünden ben mağdur oldum, uçağa binemedim, gitmem gereken tarihte işe gidemiyorum ve şimdi yakın tarihli biletler 20 bin civarından başlıyor. thy den hiç kimse " ya biz sizi mağdur ettik şu uçağa alıyoruz sizi" diyemiyor yada " ya bu iş çok sürer siz bilet alın gidin" de diyemiyor.
    -havalimanındaki bilet satış görevlisi müşteri hizmetlerini arayamıyor.
    -uçağa alınmama ile ilgili yönetmeliklerde yazan cezalara cevap veremiyorlar.

    bu iş mahkemeye gidecek zaten orası kesin artık, benim için de thy den bilet alma, yanına yaklaşma ve reklamını bile izleme devri kapanmıştır.
    siz söyleyin a dostlar? biz ne yapalım? thy belli ki bilmiyor ne yapacağını, belki siz bilirsiniz..

  • ya sen osmanlı ocakları başkanısın. osmanlı imparatorluğu bütün sistemini devşirme sistemi üzerine kurarak yükselmedi mi ? hangi padişah tam türk oğlu türk'te bu adama ermeni deyip hakaret etmeye çalışıyorsun.