ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
zaman isteyen kız
-
sakın üstüne gitme mesajına “ ok “ yaz bırak
asla mesaj falan da atma.. başka biri daha var aklı ona gidiyor ve seninle onun arasında tercih yapacak
kuvvetle muhtemel onu seçecek..
az kişinin bildiği muhteşem kitaplar
-
millet dayısının, amcasının, mahallesindeki apaçi ergenin bilmediği kitapları "az kişinin bildiği kitap" olarak telakki etmiş. arkadaşım şu tepede, az kişinin bildiği muhteşem kitaplar diyor, sen buraya oblomov gibi klasikleri yazıyorsun. oldu olacak suç ve ceza yaz tam olsun.
vaktinde kalkan pegasus uçağı
-
ali sabancı'nın yeni projesi. uçağınızın zamanında kalkmasını istiyorsanız ekstra ücret ödeyeceksiniz. basit.
uzayda türk astronotu kürt astronotun karşılaması
-
bahsettiği kadın da iran asıllı amerikalı ve almanya doğumlu.
aynen kardeşim baya bi kürtmüş*
peynirli poğaçadaki peynir bile bu abladan daha kürttür.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''kokuyo mu diye kontrol etmek için ayağını burnuna kadar sokan milletten uluslararası bir jimnastikçinin çıkmamış olması utanç verici''..
nur yerlitaş
-
allah rahmet eylesin. kadın şehitler mehitler aman dediği zamanlarda ileri evre kanserdi ve beyindeydi tümör. haberi yokmuş tümörden de. belki de muhakeme yeteneği zarar gördü ve o da fark etmedi. ben bu hastalığının onu çok etkilediğini düşünüyorum ve o dönem çok da acı çekti ve yalnız kaldı.
yani arkadaşlar vatanımıza denmeyen kalmadı, oynanmayan oyun kalmadı bu topraklarda ama bunları yapanların hiçbirinden bu kadar nefret etmediniz. en basiti; ülkeyi yiyip bitiren rezanın pek sevgili eski eşine hala hürmet gösterip sahnelerini dolduruyorsunuz. o insanlar alenen zarar verdi bu ülkeye. peki ona neden aynı tepkiyi göstermediniz? nur yerlitaşsa sadece kendine zarar verdi. ayrıca özürler diledi kaç defa. yapmayın sizin de mi gücünüz zayıf olana yetiyor sadece.
edit: (bkz: ek ödeme yalanı) adalet arayan sağlık çalışanlarına destek olalım.
kadir şeker'in kurtardığı kadının verdiği ifade
-
karıyla-kocanın, kadınla-sevgilisinin, dişiyle-erkeğin arasına girmeyeceksin arkadaş. onlar barışır boku sana bulaşır (tabi bu hikayede barışma gibi bir durum söz konusu değil ama ana fikri anladınız işte...)
binali yıldırım super mario videosu
atınç nukan
-
'' çocuk demiş beşiktaş atınc'ı 5 milyona sattı 5 yıl içinde satışından %20 pay da alacakmış kız demiş ne kadar fc porto bi takım. ''
türk futbol tarihini değiştiren sözler
-
"hakan bak bu futbol topu" sermet şükür
hayata dair gülümseten detaylar
-
hayatim boyunca gosteri sanatlarina ilgi duydum.
kendimi hep bir tiyatro sahnesinde ya da nefis bir filmde sahane bir performansla hayal ettim.
kucuk bir ilkokul ogrencisiyken, okul koridorlarinda kollarindan cekilerek siniflara sokulup bir seyler anlatmam icin israr ederdi insanlar.
bir keresinde bir sinifin onunde sadece durdugumu hatirliyorum ve onlarin katila katila guldugunu.
ilk defa 4. sinifa giderken bir tiyatro oyunu icin ogretmenimin hic dusunmeden secmesi, sinif arkadasimin annesini canlandirmak filan, bunlar hep gulumseten detaylar olarak aklimda kaldi.
iyi bir taklitciydim. hala, arkadaslarim herhangi bir sey izledikten sonra, telefonla arayip.
"bak bunu iyi izle, senden de izlemek istiyoruz" derler.
liseye giderken en buyuk hayalim konservatura gidip egitim almakti. ama ailem ve hatta sulalem yuzunden bu hayali gerceklestirmem mumkun degildi.
oyle icimde patladi yani sahne hayali.
seneler sonra kizimin okulunda hazirlanan, egitim amacli dans ve drama gosterisinde izledim ilk once arkadaslarimi.
oldukca amator bir girisimdi ama ayni olcude buyuleyiciydi.
sozlukten de ve yillarca ayni apartmanda komsuluk yaptigim bilge hatunu cok kiskandim mesela o gosteride izleyince.
bir sonraki sene yine gerceklesecegini duyunca da biraz tereddutle ben de katildim.
sifirdan basladik. aylarca on calisma koregrafi calistik gec saatlere kadar.
gercekten butun yoruculuguna ragmen muthis bir duyguydu.
ve sahne gunu geldi catti.
yuzlerce insan karsisina cikacak olma heyecani, becerebilecek miyim korkusu ile..
ve sahne !
benim gosterimde; hayatin hizi, mekaniklesmesi insanin ama sonunda elimdeki kagittan okudugum insan oldugumuzu hatirlama ani...
sadece kopan buyuk alkisi hatirliyorum.
tabi ki, ozne degildim. zaten dans dramada ozne yok. bir butunun parcasisiniz. bir sorunun, bir cozumun.
hayatimin en buyuk hayalini gerceklestirmistim. titreyerek ciktigim sahnede baktigimda isiklardan baska bir sey gormuyordum.
ta ki kizimla birlikte selamlamaya ciktigimda salonda kopan alkis tufanina kadar.
sanirim, gercek anlamda mutluluk buydu...
sonra, oyun cikisi bir ogretmenimizin;
-kizim sizinle tanismak istedi. bir turlu veli oldugunuza ikna edemedim.
demesiydi o gece ve belki butun hayata yayilacak kuvvetteki gulumseten detay.
hayatta her sey mumkun...
yıllar geçse de akıldan çıkmayan ders terimleri
-
hadesten taharet
necasetten taharet
setr-ü avret
artık adam nasıl ezbetlettiyse, yok arkadaş unutamıyorum bu üçünü. hadi unutmayı da geçtim biri necasetten taharet dedimi anında yapıştırırım setr-ü avret'i, ölsem duraksamam. savunma mekanizması gibi oldu bende bu.
yurt dışında yaşamak
-
normalde pazartesi sabahi sendromu, cuma aksami mutlulugu olan biri degilim ama pazar gunleri uyandigimda gune mutlu baslarim hep.
karsi apartmanin tam benimki hizasindaki dairede bir teyze yasiyordu. iki yil boyunca her pazar sabahi bu bayragi asiyordu, bugun oldugu gibi:
http://i.hizliresim.com/e39avb.jpg
yurt disinda yasadigimiz icin nadiren karsilasilan boyle seyler hosuna gidiyor insanin. iki yillik komsuyuz fakat neden sadece pazar gunleri bunu yaptigini merak ediyordum. ayni apartmanda olsak belki kapisini calar, kahvesini icerdim de, durum bu sekilde olunca sadece pazar sabahlarina mutlu uyanmakla yetindim uzun zaman.
yaslica biriydi. ara ara balkona ciktiginda gorurdum. babanne minnoslugu vardir ya hani. aynisi iste. bundan bir ay kadar once teyze yine biraz rahatsizlanmis olacak ki, ayda bir eksik olmayan ambulans yeniden gelmis goturmustu fakat bu defa diger gun getirmedi. bir hafta oldu, bir ay oldu getirmedi.
bir aydir pazarlarim bayraksiz geciyordu. yokluguna alismasi zor oldu. bugun uyandigimda bir baktim ki bayrak yeniden asilmis. cok mutlu oldum. iyilesmis teyze dedim. durumu facebook sayfamda anlatinca, arkadaslarim "gitsene ziyaretine oglum yaa" dedi hep bir agizdan. cesaretimi toplayip nasil becerdiysem kendimi karsi apatmanda buldum hasta ziyareti edecegim resmen.
kapiyi bir adam acti, ogluymus. durumu basindan anlattim ayakustu, boyle boyle dedim iste en sonunda geldim. iceri buyur etti sagolsun, esi ve cocuklari da vardi ama teyzeyi goremedim salonda. herhalde icerde yatakta dinleniyordur dedim kendi kendime cunku bayrak var disarida. sonra basimdan asagi kaynar sular dokuldu "gectigimiz pazar kaybettik annemi" deyince.
"ama bayrak disarida?" dedim, "hep o asardi pazar gunleri."
anlatmaya basladi: "annem buraya kirk sene once, daha yirmi yasinda bile degilken gelmis istemeye istemeye. ondan sonra evlenmis, biz olmusuz, duzen kurulmus, is-guc derken bir daha mumkun olmamis ve geri donememis. annemler turkiye'den ciktiktiklarinda bir pazar gunuymus. icine dert olmus geri donus yapamamak ve neredeyse on yildir her pazar gunu bu bayragi asip gecmisi yad ederdi. ataturk'u, turkiye'yi hep cok sevdi. hepimize asiladi. simdi gelenek haline getirdigi bu bayrak gorevi bize gecti ve anisini yasatiyoruz. yine her pazar bizim tarafimizdan asilacak. cocuklarim da benden sonra asmaya devam edecek." dedi. bir yandan dinliyorum, diger taraftan dokunsalar aglayacagim gozlerin dolulugundan adami goremiyorum, kirpmaya korkuyorum. "hic komsum yok" diye mizmizlik ediyormus. "keske onceden gelseydin buraya ve tanissaydiniz" dedi. daha kotu oldum.
"bilseydim gelmez miydim hic?" diyebildim sadece. teyze ile tanisamamak hayatimin sonuna kadar icimde yara kalacak sanirim.