hesabın var mı? giriş yap

  • dünyanın belkide en kalıplaşmış şiirleri erhan güleryüz şiirleridir. cem yılmaz ın beş adımda anadolu rock yapımı misali bir yapımı, hazırlanışı, fırınlanışı ve paketlenişi vardır..

    1- zaman kalıpları: son günlerde, bu aralar,bu sabah, bu günlerde, bügün, dün, geçen gün...

    2- iklim koşuları hakkında bilgi verme: havalar serin, yapraklar kaldırımlara dökülüyor, karlar eriyor, güneş daha erken batıyor, yağmur bastırıyor...

    3-acındırma cümleleri: kimselerle konuşmuyorum, kimsem kalmadı artık, o kadar yalnızım ki bu dünyada,kalmadı bir beklentim artık hayatta, artık herkes bir bir gidiyor..

    4-günlük hayattan gereksiz bilgiler verme: aynı kahveye takılıyorum hala, arka bahçedeki baraka da geçen gün yıkıldı, geçen ay alt komşu kirayı vermedi, artık çıkmıyorum istiklal e, ara sıra balkona çıkıyorum fesleğenler kurumuş...

    5-kahvaltıda, iftarda, sahurda, sofrada bulunanlar: kahvaltı masamda pekmez peynir helva, iftarda 1 parça tahinli ekmek ve su, gitarımın yanında çayım ve şekerim, sahurda yumurta gofret ve ıhlamur,soframda kuru ekmek tarhana..

    6-ortak tanıdıktan referans verme: fatma hanım bakıyor artık bana, hüseyin abi acıdı halime de tornacıda iş buldu, geçen münevver ablayı gördüm seni sordu birşey diyemedim, kahveci hayri arada geliyor ziyaretime...

    7-evin durumu hakkında bilgi verme: sağda solda kirli kıyafetler odamda, fotoğraflar saçılmış odanın her yerine,mutfak perişan bardaklar kırılmış tabaklar yerlerde, balkonda yerde sigara izmaritleri....

    8-sevgiliye yaltaklanma cümleleri:ben hala sensiz yaşamayı beceremiyorum, bir sen eksiksin içimde, evin her odasında sanki sesin yankılanıyor,kapıyı çalıyorum bazen sanki sen içerideymişsin gibi...

    9-kapanış sloganı: bana sen öğrettin sevmeyi!!,ayrılık unutanlara mahsus ben seni unutamadım ki!!herkes unuttu beni bari sen unutma beni!!oysa ben, ben seni unutmak için sevmedim ki!!

    şimdi biraz pratik yapalım,

    örnek1
    bugünlerde havalar soğuk,
    kimsem kalmadı artık
    arasıra balkona çıkıyorum, fesleğenler kurumuş..
    soframda tarhana ekmek su,
    kahveci hayri geliyor arada ziyaretime,
    balkonda yerde sigara izmaritleri..
    bir sen, biiir sen eksiksin içimde
    oysa ben, ben seni unutamadım ki!!

    örnek2
    bu sabah hava serin,
    yapraklar kaldırımlara dökülüyor
    o kadar yalnızım ki bu dünyada.
    geçen ay alt komşu kirayı vermedi.
    sahurda yumurta gofret ıhlamur..
    hüseyin abi acıdı halime de tornacı da iş buldu..
    fotoğraflar saçılmış odanın her yerine,
    evin her odasında sanki sesin yankılanıyor,
    ayrılık unutanlara mahsus,
    ben seni unutamadım ki!

  • anadolu köylerinin çoğu pislik yuvasıdır... şaşırtmıyor artık. en çok ahlak bekçiliği yapıp en ahlaksız olmayı başarırlar.

  • eskiden istanbul'dan cenazesi olanlar otobüs firmasının bagajında yollardı rahmetliyi tabutun içinde. şimdi artık cenazeyi taşıma hizmeti falan verdiklerinden o kadar yaygın bir durum değil. işte öyle birgün otobüsün muavini, çok uykum geldi deyip cenazenin olduğu yere yatmaya gitti molada. oğlum korkmaz mısın falan diyecek oldu yaşlı amcalar, "ne korkayım amk ölmüş gitmiş herif" dedi. senin bakış açına sahip olduğum gün herşey daha farklı olacak.

  • banyo yaptıktan sonra saçından düşen su damlalarını sobanın üzerinde dans ettirir bu çocuk. o cıssssss cısssssss sesi, su damlalarının sağa sola kaçışı.. sıkıysa kaloriferli evde büyüyen yapsın bunu bakalım?

  • müthiş bir ayardır, şöyle ki;

    f.g. bir gün sohbet ederken ateist genç bir anda sohbetin ortasında ayağa kalkar ve "allah yoktur, bunu şimdi size kanıtlayacağım" der.

    genç - eğer tanrı varsa kötüdür, tanrı yaratılmış herşeyi yaratan mıdır? eğer tanrı herşeyi yaratmışsa kötülüğü de yaratmıştır bu da demek oluyor ki tanrı kötüdür.

    f.g - bakar mısın genç, soğuk gerçekte var mıdır?

    genç - bu nasıl bir soru böyle? elbette vardır, sen hiç soğukta bulundun mu?

    f.g. - hayır, aslında soğuk diye birşey yoktur genç. gerçekte soğuğu bize düşündüren şey ısının yokluğudur. peki genç, gerçekte karanlık var mıdır?

    genç - elbette vardır.

    f.g. - hayır, karanlık da gerçek de var olmayan bir kavramdır. karanlık aslında ışığın yokluğudur. ışık, üzerinde çalışabileceğimiz bir konu, ama karanlık değil. kötülük yoktur, tıpkı soğuk ve karanlığın olmadığı gibi. allah kötülüğü yaratmadı. kötülük sadece bir insanın kalbinde allah sevgisi olmadan gerçekleştirdiği şeylerden ibarettir.

    genç o dakika fizikçi olmaya karar vermiş. kuantum fiziği okuyup amerika'ya yerleşmiş, mis gibi para yapıyormuş şu an.

  • zenginleşmek yerine, açıklanan saçma enflasyon rakamlarına karşı parasının değerini koruyan alıcılardır.

  • son 100 yilda inanilmaz hizli bir sekilde artan ve son zamanlarda artis ivmesi dusen, buyuk ihtimalle 8 veya 9 milyarda tepe yapip bundan sonra dusmeye baslayacak olan nufustur.

    1400'lu yillarda dunya'da tahminlere gore 350-400 milyon civari insan yasiyormus. sonraki yuz yilda savaslar, kitlik, hastaliklar nedeniyle nufus hizinin artisi frenlense de dunya nufusunun 500 milyona yaklastigi tahmin ediliyor. 1500 ile 1800 yillari arasinda 1 milyara yaklasan dunya nufusu daha sonra gelisen teknoloji, endustriyel devrim ve tarim urunlerine ulasimin daha kolay olmasi sayesinde katlanarak artmis. son 100 yilda 5 kat artan dunya nufusu su anki hizla artmaya devam ederse her 14-15 yilda 1 milyar kisi daha artmis olacak.

    tabi bunda en buyuk rolu oynayan seylerden biri de tip biliminin gelismesi. eskiden ortalama bir insan omru 40 yilken gunumuzde bu 80 yila dayanmis durumda. zaten insan omrunde gorulen uzamalar olmasaydi onumuzdeki 10 yil icinde dunya nufusu azalmaya gitmeye baslardi.

    dunya nufusunu sabit tutmak icin her kadinin ortalama 2.1 yani ikinin cok az uzerinde cocuk sahibi olmasi gerekiyor. burada 2.0 yerine 2.1 kullanilmasinin sebebi her dogan bebegin yetiskinlige veya dogurganliga ulasamamasidir. peki gunumuzde ortalama dogurganlik ne durumdadir?

    dunya'daki 200 kadar ulkede 3-4 ulke haric hemen hemen hepsinde dogurganlik orani muthis bir sekilde dusmektedir. ornegin meksika'da 1960'da ortalama bir kadinin dogurganlik orani 6.78'ken bu rakam 1980'de 4.70'e, 2000 yilinda 2.66'ya dusmus ve 3 yil once itibariyle 2.22'de, yani nufusu sabit tutma cizgisinde.

    brezilya'da 1960'da ortalama bir kadin 6.21 cocuk sahibiyken gunumuzde bu rakam dramatik bir dususle 1.81'e geldi, yani nufusu sabit tutma cizgisinin altina dustu. brezilya'nin nufusu artmaya devam ediyor ama bunda en buyuk rolu insanlarin daha uzun sure yasamasi aliyor. bir zamanlar dunya'da nufusu en hizli buyuyen ulkelerden biri olan brezilya eger kadin basina dusen sayisini yukseltemezse nufusu bir sure sonra sabitlendikten sonra dusmeye baslayacak.

    gelismis ulkelerde isler daha da dramatik. abd'de ortalama bir kadin 1.88 cocuk sahibi oluyor ve bu dusuk rakam bile gelismis ulkeler icinde en yuksek oranlardan biri olarak goze carpiyor. abd'nin 1960'lardaki cocuk sahibi olma orani 3.65'teydi. bugun gelisen tip sayesinde ortalama omrun 85 yil civarinda dolastigi ulkede disardan goc olmamasi durumunda nufus buyuk olcude sabitlenecekti ve 10-15 yil icinde dusmeye baslayacakti.

    kanada'nin cocuk dogurma orani 1960'dan beri 3.81'den 1.61'e dusmus durumda ve onumuzdeki 10 yil icinde 1.50'nin altina dusmesi bekleniyor. kanada'nin nufusunu dusmekten kurtaran sey ayni abd'de oldugu gibi ortalama omurlerin uzamasi ve disardan alinan goc. cocuk dogurma orani 3.45'ten 1.93'e dusen avustralya da ayni durumda.

    avrupa'da isler daha da karisik. almanya'da cocuk dogurma orani 1.38 ve bunun da onemli bir kismi gocmenlerden geliyor. almanlar'daki cocuk sahip olma orani 1'e yakin. hollanda ve belcika'da bu oran biraz daha saglikli ve 1.70 seviyesinde ama iki ulke de nufusu sabit tutma cizgisinin altinda ve yine bu iki ulkede de gocmenler onemli bir rol oynuyor. ingiltere'de bu oran 1.90, fransa'da 2.01 fakat geleneksel olarak ortalamanin uzerinde cocuk sahibi olan gocmenleri saymazsak iki ulkede de oranlar 1.65 civarinda geziyor.

    gorece daha az gocmen alan italya, yunanistan, ve ispanya gibi guney avrupa ulkelerinde yillardir kotu giden ekonominin de etkisiyle cocuk sahip olma oranlari 1.35 seviyelerine gelmis durumda ve bu rakamin daha da dusmesi bekleniyor.

    gelelim asya kitasina. bugun dunya'daki insan nufusunun onemli bir kismi asya kitasinda yasiyor ve gelismis ulkelerin nufusunun dusmesini engelleyen en buyuk unsur da asya'dan avrupa, kuzey amerika ve avustralya'ya gerceklesen gocler. yani asya su anda dunya'nin insan fabrikasi veya insan ciftligi denilebilir. yine de asya kitasinda bile dogum oranlarinda muthis bir dusus var. ornegin onumuzdeki yillarda nufus olarak cin'i gecmesi beklenen ve zamaninda dogurganlik orani 6'nin uzerinde olan hindistan'da dogurganlik orani bugun 2.5 seviyelerinde seyrediyor ve onumuzdeki 10-20 yil icinde 2'nin altina dusmesi bekleniyor.

    dunya'nin nufus olarak en buyuk ulkesi olan cin'de yillardir devam eden tek cocuk politikasi yuzunden dogurdanlik orani yillardir 1.60 civarinda sabitlenmis durumda. eskiden cok hizli nufus artisiyla dikkat ceken tayland ve vietnam gibi ulkelerde dogurganlik orani 1.50 civarinda seyrediyor.

    asya kitasinda dogurdanlik orani konusunda en buyuk sikinti yasayan ulkeler yine kitadaki en gelismis iki ulke olan japonya ve guney kore. japonya'da bu oran 1.40 ve guney kore'de 1.30 civarinda ve iki ulkede de oranlar sabitlenmis degil, yani dusus devam ediyor. topraklarinin onemli bir kismi asya'da olan bir baska ulke de 1.59'luk oraniyla dikkat ceken rusya. bu ulkede nufus dususu basladi bile.

    normalde dogurganlik orani ortalamanin cok uzerinde olan islam ulkelerinde bile bu trendi gorebiliyoruz. ornegin iran'da 1960'da 6.93 olan dogurganlik orani su anda 1.93'te ve ulkenin tarihinde ilk kez bu rakam 2'nin altinda seyrediyor. yine bir zamanla hizli nufus artisiyla dikkat ceken bir baska musluman ulke olan malezya'da dogum oranlari 6.19'dan 1.98'e gerilemis durumda.

    gunumuzde dogum oranlarinin 3'un uzerinde oldugu tek kita afrika ama orada da dogum oranlari hizla dusuyor. ornegin kenya'da bir zamanlar bu ortalama 7.65'ken gunumuzde 4.46'ya gelmis durumda. onumuzdeki 50 yilda dunya nufus artisinin onemli bir kismi afrika kitasindan gelecek.

    bu dramatik dususun sebebi insanlarin yasam stillerindeki degisiklikler. eskiden ciftliklerde yasayan ve genelde tarimla ugrasan aileler mumkun oldugunca cok cocuk sahibi oluyordu cunku sahip olunan cocuk sayisi isletilebilecek toprak miktariyla dogru ortantiliydi ve guc demekti. zaten tip o zamanlar pek gelismemis oldugu icin dogan cocuklarin sadece yarisi yetiskinlige erisebiliyordu. gunumuzde insanlar cok daha kucuk evlerde yasiyorlar ve cok cocuk sahibi olmak gucten cok maddi zorluklar getiriyor. yine eskiden dogum kontrol konusunda bilgisiz olan insanlar artik bu konuda daha bilincliler. gecen bir belgeselde izledigim kadariyla 2000 yili itibariyle hindistan'daki kadinlarin sadece %30'luk bir kesimi dogum kontrol denen bir seyin varligindan haberdarmis ve bugunlerde bu oran %50'lere gelmis.

    insanlar artik evlilige de pek sicak bakmiyorlar. dunya'da hemen hemen her ulkede evlenme yasi giderek artiyor. bundan 100 yil once gelismis ulkelerde 14-15 olan evlenme yasi bugun 30'a dayanmis durumda. gelismekte olan ulkelerde bundan 50 yil once 14-15 olan evlenme yasi bugun 26-27 civarinda geziyor. eskiden dunya uzerindeki yetiskin insanlarin %99'u evlilik gecirmisken gunumuzde bu oran cok daha dusuk. ozellikle bugun buyumekte olan nesillerde evlilik oraninin %50'lerde dolasacagindan ve ortalama cocuk oraninin 1 civarinda olacagindan bahsediliyor.

    peki butun bunlar kotu mu? kesinlikle hayir. dunya zaten tikabasa insanlarla dolu ve ozellikle son 200 yilda insanlar dunya'nin yedi sulalesini sikip atma konusunda cok buyuk ilerleme kaydettiler. dunya'daki ormanlik aranlarin yarisindan fazlasi bu sure icinde imha edildi. hatta soyle bir istatistik vereyim, insanlik tarihinde insanligin son 50 yilda dogaya verdigi zarar bundan onceki 100 bin yilda verilen zarardan daha fazla. yine dunya'da son 50 yilda tukettigimiz dogal kaynaklar insanlik tarihinde gelmis gecmis tum kullanilan kaynaklardan daha fazla. son yillarda insanlarin yaptiklari yuzunden nesli tukenen hayvan cesidi binlerle sayiliyor. insanlarin nufusunun azalmasi veya en azindan sabitlenmesi dunya'da yasayan diger canlilarin lehine olan bir gelisme, zira dunya'daki binlerce canli turunden insan harici etrafina bu kadar zarar veren baska bir canli turu yok.

    dunya'daki temiz su kaynaklarindan tutun da nefes alinacak temiz havaya, tarim kaynaklarindan ormanlara kadar hersey insanlar tarafindan dibine kadar somuruluyor. ornegin bugun ortalama bir insanin bir yilda tukettigi kagit miktari ulkeden ulkeye degisse de her biri 10 metre uzunlugunda 3-6 agaca esit. bugun dunya'daki tum insanlari organik besinlerle besleyelim desek dunya'daki tum topraklar, tum ormanlar ve tum bos alanlar bile buna yetmiyor. tek basina bu bile gezegeni haddinden fazla doldurdugumuzu kanitliyor.

    bir yandan denizlerdeki baliklar tukeniyor ve balikcilar giderek daha da derine dalmak zorunda kaliyor cunku yuzeydeki baliklar bitmis durumda, diger yandan ormanlar azalarak bitiyor. endustri devriminden once dunya'da 5.9 milyar hektar ormanlik alan varken 1990 itibariyle bu 4.2 milyar hektara dusmus ve gunumuzde 4.0 milyar hektar civarinda. bundan sonraki her 10 senede bir 100 milyon hektarlik bir orman kaybi gozlemlenecegi dusunuluyor. eskiden dunya'daki tum karalarin %50'si ormanlarla kapliyken bugun bu rakam %30'da ve eskiden bastan asagi ormanlarla dolu olan bir cok ulke bugun col olma tehlikesiyle bas basa.

    siz "3 cocuk yapin" diyen delileri dinlemeyin. dunya'da son 100 yilda cok buyuk zararlar verdik ama artik bu yavas yavas azalacak gibi gozukuyor. nufus artisi bir sure daha devam edecek ama modern yasamla beraber cocuk sayilari dustukce dunya hem insanlar hem de hayvanlar icin daha yasanilabilir bir yer haline gelecek. bugun dunya ve uzerindeki canlilar icin yapabilecegimiz en iyi sey mumkun oldugunca az tuketim yapmak, mumkun oldugunca az cogalmak ve dogayi kendi haline birakmaktir. dogayi kendi haline biraktiginizda o bir yolunu bulup kendi kendini tamir edecektir.

  • kadın normal pantolonlu ya da eşofmanlı öyle bir şey, herif diyor ki “bacaklarını açarak oturmuş merdivenden kaldırdık, erkek insanlarımız rahatsız oluyor.”

    ulan siz insan mısınız be şerefsiz?

    arkadaş ben bu insanlarla aynı tarafta değilim ben bunlar gibi değilim nasıl bir yere dönüşüyor lan memleket?