ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kardeşin ölmesi
-
annemin tek bahçesi var. o da kardeşimin mezarı, ne çiçek ekeceğini bilmiyor, ne eksem diye düşünüyor. ne çiçek ekse orda yatan delikanlının yanında diken kalacak.
ben böyle hayatın amk.
kara harp okulu'nun türbanlı ilk mezunu
-
bazı kişiler sembol olsun diye dereceye sokuluyor. bundan sonra her sene bir iki kişi öyle görürsünüz demedi demeyin.
feridun düzağaç şarkılarında geçen mükemmel sözler
ercan taner'in küçüklüğü
-
- ercan açtıeaa kitabıeaa açtıeaaa birinci sorueaaa .. yine bir problem var havuzdeaaeaa
- bey bu çocuk okumıcak galiba ?
- okur o okur. heyecanlı işte ne güzel.
- ahmetin üçbinlirası veaaaar evet ahmeeaaat fındık alıyoeaaarrr parasının geeri kalanını innnnnanılmaaaeaaz bir şekildeeaaa mehmet'e veriyooeoaarr
- bey sana diyorum bey.
- dur be hanım en heyecanlı yerieaa
- ve ercaeeaaan soruyu çözüyoaareear. ahmetieaaann 1000 lirası kalıyoeaaarrr
- goooooooolll !!
- bey ?
- ee yani aferin oğlum benim
evde tost yapıp işyerine getiren varoş kız
-
ofiste yeşil elma kemirip "çok fena şehirliyim ben" diyen kızdan çok daha samimidir.
tüm zamanların en iyi dizi film repliği
-
"yalnızca iş arkadaşlarım bana memoli der."
şarj bitme derdine son
-
bende bir gün torpili evin salonunda yakıp, fitilini filmlerdeki gibi söndürürüm sanmıştım.
ev ahali patlamanın şokunu atlatır atlatmaz öyle güzel dövdü ki, hala unutamam.
kimsede yılbaşı heyecanının kalmaması
-
marketler, sokaklar, dükkanlar en azından süslenirdi hatta kapılara noel süsleri asılırdı. her evden en az birisi piyango bileti alırdı. her halde türkiye için en sönük yılbaşı olacak. dev enflasyon, adaletsizlik, açlık psikolojiyi bozdu. artık 2023'e girmekle birlikte asgari ücret artışının da tetikleyeceği zam furyasını yılgın bir kanıksamayla bekliyoruz. ülke sanırım giderek neşesini kaybetti.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: eksi 40 derecede donmak üzere olan arkadaşınız
1. karınızı siksin mi?
2. eksi 40 derecede kaldırabilecekse helal olsun o adama, gelsin tüm sülalemi siksin.
bacaklar kıllıyken kaza geçirmek
-
(bkz: derdini epile edeyim butonu)
atatürk'ün sokakta pelerinle gezmesi
-
evde mi giyecekti pelerini? atam âdeta bir kudurtma makinesi.
vücut geliştirme
-
şu an yağlı ev böreği yiyerek okuduğum tüyolar.
steroid falan demişler. gezegen değil miydi o ya?
ristretto
-
bir espresso türevidir. espresso, 7 gr. kahvenin içinden 30ml. sıcak suyun süzülmesiyle elde edilir. ristrettoda ise süzülen sıcak su miktarı daha azdır(20 ml kadar). dolayısıyla espressonun biraz daha sert ve yoğun halidir.
lungo ise tam tersidir. bu kez espressoya oranla daha fazla su kullanılır, bu da kahveyi daha yumuşak yapar.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''ulan madem facebook'a yüzlerce fotoğraf yükleyecektiniz neden mirc'te bir vesikalık için üç gün uğraştırdınız amk?''
flört dönemi angaryaları
-
flört dönemi her türlü angaryaya en açık olduğumuz dönem. evlenme niyeti ve vaadi olmasa da, erkeğin kadına aile babası rolündekini başarısını, kadının erkeğe ev hanımı potansiyeli hakkında ilk intibaı vermeye kastığı stajerlik dönemi gibi bir şey. zaten sözlükte de aratın stajer (stajyer?) asistan angaryaları gibi örnekleri bulacaksınız. özetle bu örnekten de anlaşılacağı üzere en güzel angarya, karşılıksız iş ve emek olduğu kadar, karşılığı verilecek olsa bile mahiyetinin ne olacağı belirsiz bir takım umut ve hayaller sırası ve sayesinde de yaptırılan angaryadır.
hayatımda bu tip flört dönemlerinde en az iki kere ev taşıdım, nereden baksan 200-300 kilometre yol gittim, toplamda 20-30 saat hiç bir alakam olmayan yerlerde bekledim, bir düzine kadar hiç bir şekilde muhatap olmamam gereken adamla 'böyle' (elimle iç içe geçmiş kanca hareketi yapıyorum) oldum. ne oldu sonuç? sıfır.
yani o flörtlerden beklentim, flörtlerin sevgilimleşmesiydi, olmadı. koliyi taşıdığım, yatağı, şilteyi sırtlandığımla kaldım. terli terli 'ne önemi var canım?' derkenki sahte babacanlık ifadelerinden öte yüzüme bir ifade konduramadı bu işler. o kadar kolisini, kaya gibi sofasını, masasını taşıdığım bir kişiden de ne bir hayır duası aldım, ne başka bir şey.
bunu niye yazıyorum? şundan. bir kaç vakit evvel bir kızlan tanıştım. öyle 'maksatlı' tanışma da değil, normal tanıştım. kız sürekli beni arıyor, ne yapıyon, ne ediyon. dedim, 'vay yazış'. sonra bugün öğlen saatlerinde aradı, dedi ki 'otis ev taşınacak.'. yaaa. işte o an böyle bir sevindim anlatamam. iyi ki flörtleşmemişim. flörtleşeydim yine taşıyacaktım koli koli, bali bali, koli baliyi. ya çok yorgunum hastayım, bir yetiştirmem gereken iş var dedim, oturdum bu entry'i yazdım. şimdi buradan bana eşyasını taşıtmış olan diğer iki kıza sesleniyorum: sağa sola eşgalimi mi dağıttınız ulan? otis bıraktı artık o işleri. kendini zor taşıyor. yallah.