hesabın var mı? giriş yap

  • ön edit: arkadaşlar destekleriniz ve iyi dilekleriniz için çok teşekkür ederiz. elif'in annesi olayın açıklamasını şu şekilde iletmemi istedi:
    “olay, kadıköy kızıltoprak'taki florence nightingale hastanesi'nde 11.06.2021 tarihinde gerçekleşti. kızımın ayağındaki aşil tendonu gerginliğinden dolayı bel mr'ı istendi. önce, mr çekimi için kızımla birlikte mr odasına girdik fakat uyanık halde mr çekilemediği için anestezili çekim istendi. bir hafta sonra tekrar abimle birlikte hastaneye gittik. elif'i bayıltıp içeri aldılar. ben de içeri girmek istedim fakat anestezili çekime alamayacaklarını söylediler. süreç beklenenin 2 katı sürdü. mr kapısının önünde bilgi almaya çalıştık fakat bizi kapıda beklettiler. kızım bize haber dahi verilmeden müşahede odasına alınmış, eli ve kolu sargılı haldeydi. kızımı o halde görünce tansiyonum düştü ve baygınlık geçirdim. bize sadece ufak tefek yanıklar olduğunu söylediler. sargılar açıldığında elif'in başparmağı kemiği gözükene kadar yanmış, orta parmağı ve kolunda da yanıklar vardı. bir anne olarak o an yaşadığım acının tarifi yoktur. bu olayın neden gerçekleştiğine dair bize hiçbir şekilde açıklama yapılmadı. bizi bir odaya çıkardılar ve saatlerce orada beklettiler. ısrarlı taleplerimiz sonucunda odaya gelen doktor “biz de ne olduğunu anlamadık, allah beterinden korusun” deyip gitti. epikriz raporunu istedik, vermediler. mr ödemesini yapmak için gittiğimizde ücret almadılar. hastaneden çıkarken vale parası bile almadılar. amaçları bizi apar topar hastaneden göndermekti.

    bunun üzerine aynı gün karakola gidip şikayette bulunduk. polis eşliğinde haydarpaşa numune hastanesi'ne gittik ve orada 2. ve 3. derece yanık olduğunu öğrendik. ardından kartal lütfi kırdar yanık hastanesi'ne gittik ve kızıma müdahale yapıldı.

    kızım iki ameliyata girdi, ikisinde de doku nakli yapıldı. parmaktaki hasarın ciddiyetini ilk anda hiç anlayamamıştık. ameliyatlardan sonra anladık ki baş parmağın tendonları yandığı için işlevini tamamen kaybetmiş.

    hastane bu olayla ilgili hiçbir sorumluluk kabul etmediği gibi bize bugüne kadar bir açıklama da yapmadı. biz ne öğrendiysek savcılık bilirkişi raporundan öğrendik. raporda bahsedilen sorun, mr makinesine uyumlu olmayan bir materyal kullanımı olduğu yönünde.

    yaklaşık bir senedir ameliyatlar, psikolojik problemler ve hukuki süreçle uğraşıyoruz. eminim herkes hemfikirdir ki, evlat acısının hiçbir maddi karşılığı yok. haberlerdeki fotoğrafları görünce olayın ne kadar ciddi ve acı olduğu anlaşılıyordur zaten. bizim tek istediğimiz sürecin adil bir şekilde sonuçlanması, gerçek sorumluların cezalandırılması ve hepsinden önemlisi elif'imin bu süreci en az hasarla atlatabilmesi, bedenen ve ruhen sağlığına kavuşabilmesi. bizim canımız çok yandı başka canlar yanmasın”

    ön edit 2: mr makinesine uyumlu olmayan metaryel diye bahsedilen şey mr cihazına uygun olmayan oksimetre kablosuymuş.
    ek olarak, birçok arkadaş çocuğun üstünde metalik bir nesne olabileceğinden bahsetmiş ancak çocuğun üstünde hiçbir metal nesne yokmuş. sadece tshirt ve tayt varmış. saç tokasına kadar herşey kontrol edilmiş. hatta anne ve dayısı da kızı teslim ederken üstündeki metal eşyaları ve cep telefonlarını kabindeki odada bırakmışlar.

    ——

    komşumun dünyalar tatlısı kızı elif'i florence nightingale hastanesinde mr çekimi sırasında cihazın içinde unutup yaktılar arkadaşlar. bu rezaletin duyurulmasını istiyorum çünkü çocuğun baş parmağı ne yazık ki hayatı boyunca engelli kalacak. hastane yönetimi ise olayı örtbas edip aileye ne maddi ne manevi hiçbir şekilde destek olmadı.

    detaylar için:

    https://www.cumhuriyet.com.tr/…rda-yaktilar-1941309

    https://www.ntv.com.tr/…iasi,mg0bmi8qm0mrolw7k-r4ya

  • tc cumhurbaşkanının terörist olmadığını söylediği bir çöl faresinin vurduğu çocuktur.

    edit: özelden "reis haklı" yazan sığırlar var aranızda. olm siz değil misiniz 2 aydır çocuklar ölüyor diye kafa ütüleyen? ee burdaki de çocuk değil mi? önemli olan sayı mı sadece? çocukların çektikleri acı açısından biz de israil'in yaptığını onaylıyor değiliz ama çocuk çocuktur. çocuğa silah doğrultan her kim olursa olsun o.pu çocuğunun bayrak taşıyanıdır. az biraz karakteriniz olsun lan, bir taraftaki çocuklar için ağıt yakarken diğer yandaki çocuklara oh canıma değsin diyen cibilliyetinizi s.yim ben sizin onursuzlar.

  • guzel bir restoranda yenen romantik bir aksam yemeginin ertesi günü isyerinde cüzdani karistirirken restoranin fisini bulmak. fise söyle bir göz attiktan sonra 8-10 parcaya bölüp masanin yanindaki cöp kutusuna atmak. sonra "allah allah bu yemek bu kadar az mi tutmustu ya?" diye düsünmek. üsenmeyip cöp kutusundan fisin parcalarini toplamak, birlestirip bantlamak ve fisi tekrar incelemek. icilen sarabin hesaba yazilmadigini farketmek (ki dikkatli bir okur yazimin basinda yemegin "romantik" oldugu belirtmemden sarabin fiyati hakkinda az bucuk fikir edinmis olmak). is cikisi her ne kadar evin ters yönünde teee anasinin terekesinde de olsa restorana gitmek, bize servis yapan garsonu bulup durumu aciklamak ve bu sarabin parasini ödemek istedigini söylemek. garsonun minnet bakislari arasinda durumu müdüre anlatmasi ve müdürün hassasiyetim icin tesekkür ederek sarabi ikram kabul etmemi istemesi. tam o sirada garsonun "bir dakika, bu gözlük sizin mi?" diyerek cekmeceden bir günes gözlügü cikarmasi. meger yepyeni gözlügü restoranda unutmus oldugumu farketmek. garsonla sarilip (evet sarildik) hayretler icinde oradan ayrilmak. bu olaydan sonra karma'ya inanmak.

    ben bilmiyor neden bu olayi böyle geronimo türkcesi'yle anlatmak.

  • endişelerin yersiz, geçilen dalgaların komik olduğu maç. takım daha bir gün evvel deplasmanda hazırlık maçı oynamış, çok ağır bir kamp döneminden yeni çıkmış ve henüz yeni kurulmuş bir takım. burada yazılanları görünce orta okuldaki futbol muhabbetlerimiz geliyor aklıma yemin ederim. yok fener balonmuş, son uefa finalisti fener'i top gibi sektiriyormuş, falanmış, filanmış.

    bu gün lokeren lille'e 4 tane attı, basel leverkusen'i yendi. o zaman lille bu sene küme düşecek, basel de leverkusen'den kat kat iyi bir takım. bu gün bizi yenen son uefa finalisti dnipro beş gün evvel paok'tan 4 yedi. demek ki paok bu sene avrupanın anasını ağlatacak. dnipro bizi yenemeseydi hocası kahrından istifa edecekti.

    sizin futbol mantalitenize ağız dolusu sövmek istiyorum ama yeni yazar oldum sayılır, uçurulmak için erken.

  • önder'in özgüveni, terbiyesi ve nezaketi beni çok etkiledi.. lafı gediğine oturtması, derdini ifade ediş tarzı ve vatanseverliği falan ilk saydığım hasletlerin ardından gelen, kadayıfın üzerine kaymak diyebileceğimiz mevzular..

    ayrıca yukarılardaki bir entride robert kolej ya da başka bir "amerikan" lisesinde okuduğu konusundaki tahmin yanlış.. önder güler bu forumda türkiye'yi temsil etmesi için gönderildiğinde eskişehir lisesi son sınıf öğrencisiymiş.. dönemin amerika birleşik devletleri başkanı ayzınavır'a* hediye etmek üzere lületaşından kendi elleriyle yonttuğu bir satranç takımı getirmiş yanında.. ve bu hediyenin sebebini izah ederken de: "çünkü sizin başkanınız da barışa, özgürlüğe ve tanrıya inanıyor, tıpkı türk halkı gibi" demiş..

    adam on sekiz yaşında kırk yıllık diplomat gibi hareket ediyor.. hayran kaldım..

  • çanakkaleden istanbul'a gelen arkadaşımı, mecidiyeköy metrobüse almaya gitmiştim. aramızda geçen muhabbet;

    -nasıl kolay oldu mu yolculuk?
    +güzeldi. birde istanbul'da kimseye güvenme derler.metrobüse binmek için istanbul kart alacakken bir adam “gel boşuna kart ücreti ödeme, benim karttan basarız sen bana ödersin” dedi. öyle yaptık. insanlık ölmemiş.

    o gün istanbul'un kurtuluş yıldönümü nedeniyle metrobüsün bedava olması dışında her şey normal.

  • saat başlarını bile isteye kaçırıp buçukları beklemek. ama sonra o buçuk da kaçıyor. yani kısacası efendim kaçıyor da kaçıyor. bakıyım, entry girene kadar 21:31 olmuş. artık 22:00 de başlayacağım yapacak bir şey yok.