hesabın var mı? giriş yap

  • bunu yaparak yorulmanıza hiç gerek yok, buradan bakabilirsiniz:

    - öksürük: akciğer kanseri
    - karın ağrısı: ülser
    - boğaz ağrısı: reflü
    - sol kolda ağrı: kalp krizi
    - baş ağrısı: yüksek tansiyon
    - baş dönmesi: iç kanama
    - deride leke: cilt kanseri
    - gözün seğirdi: multipl skleroz
    - bacağın uyuştu: als
    - bayıldın: öl amk.

  • hesaba gerek yok, konda kendisi yapmış zaten:

    ilkokul mezunu: 50% akp, 19% chp
    ortaokul mezunu: 43% akp, 17% chp
    lise mezunu: 36% akp, 30% chp
    üniversite mezunu: 29% akp, 35% chp
    master/doktora mezunu: 12% akp, 55% chp

    konda'nın kendi yorumu:

    "eğitim seviyesi arttıkça ak parti’ye oy verenler azalırken, chp’ye ve kısmen mhp’ye oy verenler artıyor."

    akp'nin bakanının yorumu:

    "eğitim seviyesi arttıkça akp oyları azalıyor."

    trollsün eyvallah da, hem rakamlar ortadayken hem de adamın gol diyorken ayıp oluyor biraz.

  • görev yaptığım okuldaki toplam 10 kadın öğretmenden sadece 2 tanesi açıkken ve kapalı olanlar halihazırda başörtülü derse giriyorken, açıklar ve kapalılar arasında çoktan zıtlaşmalar oluşmuşken, okul idaresi açık kadın öğretmenlere cephe almışken, yıldırma politikalarını hızlandırmışken, beni sadece acı acı gülümseten kampanyadır.

    not: açık kadın öğretmenlerden biri benim.

  • 1900’lerin başında fotoğraf makineleri büyük, ahşap ve taşınması çok zor ekipmanlar iken, küçük fotoğraf makinesi hayali wetzlar’daki ünlü mikroskop üreticisi ernst leitz’ın araştırma departmanı sorumlusu oskar barnack’ı sürekli meşgul etmiştir. 42mm odak uzaklığında geri çekilebilir mercekli, 40mm genişliğinde açılabilen üst üste gelmeyen bir obtüratör için deklanşörlü, filmi her defasında bir kare ileri saracak bir kurma mekanizmalı ve 0’dan 40’a kadar kare sayaçlı bir fotoğraf makinesi gövdesine sahip fotoğraf makinesi yapmayı başardı. leica adı ise leitz ve camera sözcüklerinin birleşiminden gelmektedir.

  • kızcağız döne döne boyun fıtığı olmuş, aynı dinde bi kaç ay kalınca ağrı sızı kalmadı bak. doğru bir beyanat.

  • fenerliler diyorsa doğrudur beyler. adamlar şikenin nasıl olduğunu bir bakışta anlıyorlar. tecrübe var sonuçta.

  • onbir, oniki yaşlarındayken arada annemle beraber gündeliğe giderdim. genelde büyük temizlik yapılacaksa ek yardım olarak. anneme beş veriyorlarsa bana da iki, üç verirlerdi. şimdi düşününce, çok küçükmüşüm ama erken gelişmiştim. bir de fakir fukaranın çocuğu pek çocuk olamaz. çocuk olmaya vaktimiz de paramız da yoktu. neyse bu bir başka entry konusu...ben aslında başka bir şey anlatacaktım;

    yine annemle gündeliğe gittiğimiz birgün, evini temizlediğimiz kadının eşi, mahmut amca, ertesi gün okuldan sonra onlara gitmemi ve bana kışlık ayakkabı alacağını söyledi. annem de okul çıkışı mutlaka gelmemi söyleyince gittim mecburen. mahmut amca ile kapıda buluştuk, sonra beraber yakınlardaki bir ayakkabıcıya gittik. annem gelseydi bari ama gelmedi. calismasi gerekiyordu çünkü. mahmut amca'yla ayakkabılara baktık. bir tane denedik, aldık ve çıktık. sanırım hayatımın en mutsuz günlerinden biriydi. ayakkabı alındıktan sonra da, eve geldikten sonra da sadece ağlamak istediğimi ama kendimi tuttuğumu hatırlıyorum. bir de sonradan mahmut amca anneme asık suratlılığımdan dem vurmuş. sanırım bunu, ayakkabı alındıktan sonra sevinçle bacaklarına sarılan bir çocuk hayal ettiği halde, eskisinden de mutsuz bir çocukla karşılaştığı için hayal kırıklığı ile söylemişti. aslinda cok iyi niyetli bir adamdi ve ailece cabamizi takdir ediyordu.

    buraya nereden geldim peki...dün nuri bilgi ceylan'ın kış uykusu nu izledim...orada da vicdanını (ki vicdan genelde korkakların sevdiği bir sözcüktür ve öncelikle güçlüleri dehşete salmaya yarar.)* rahatlatmak için fakir bir aileye para vermeye çalışan kadına kızarken hatıralar beni buralara getirdi galiba. kadın parayı açıklama yapmadan gizlice kapıya bırakabilirdi...ama hayır, o şık kıyafetleriyle yardım ettiği ailenin gözlerinde sevinç görme, minnet duygusuyla sarmalanıp sarılma ve başkalarının mutluluğuyla mutlu olma fikrinden ziyade, mutluluğu için teşekkür edilmesiyle tatmin olma yolunu seçtiği için.
    çoğu zaman insanlar egolarına yenik düşüyorlar, birilerine yardım etmek güzel de teşekkür beklemek niye? teşekkürü bırak da arkandan etsin. illa yüzüne edilince ne oluyor?

    bir çocuğu mutlu edecekseniz o çocuğa yapılacak yardımın gizli olmasına, hatta çocuktan bile gizli tutulmasına dikkat etmeniz lazım. eskiden bir laf varmış, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek diye, ne doğru laf.

    bana şükret, sayemde bak yine iyisin'le iyi edilemiyor. kış uykusu bunun gibi pek çok anımı canlandırdı. daha gelirim ben buralara.

    * filmden alıntı

  • bir meyve.

    lan bütün başlıkları niye böyle açmıyoruz. mis gibi. insan daha bi gaza geliyor yazmak için. böyle sadece elma başlığı olsa içimde gelmez. böyle biri direktif verince daha bi motive oluyorum anladın mı sen beni? öbürüne kafam basmıyor, gerizekalıyım.