hesabın var mı? giriş yap

  • madem olay dönüp dolaşıp beşiktaş'ın 2 şampiyonluğuna geliyor, sözlükteki bazı arkadaşlarımız da neden beşiktaş'a verildi? diye soruyor, o zaman açıklayalım da 23-59 arası şampiyonlukların, beşiktaş'ın gasp edilen tescil hakkıyla alakası olmadığı daha iyi anlaşılsın..

    bakın arkadaşlar beşiktaş'ta böyle aldı şampiyonlukları falan savlarınız gerçekten komik öncelikle belirteyim. ikincisi beşiktaş şampiyonluk falan dilenmedi kimseden. uefa tarafından, resmen tff nin salaklığı yüzünden görmezden geldiği şampiyonlukları verildi. bunun sebebi de fenerbahçe falan değil, tff nin aymazlığıdır.

    şimdi gelelim beşiktaş'ın hakkı olan ama yıllarca verilmeyen 2 şampiyonluğuna. aslında verilmeyen haklı tesciline demek gerekiyor. bakın yıldızına demiyorum çünkü bu olay yıldız sistemi milenyumun başında peydahlanmadan önceden beri rahmetli cenk koray tarafından peşinden koşulan bir konuydu.. yani yıldız hesabına yapılmadı bu başvuru. ancak o yıllarda tff'nin sizi şampiyon saymıyoruz ama şampiyonmuş gibi yıldız takabilirsiniz mevzusunun üzerine hakkının teslim edilmesidir.

    olay şundan ibaret. 1955-56 yıllarında şampiyon kulüpler kupası, yani bildiğimiz adıyla şampiyonlar ligi başlıyor. avrupa liglerinin şampiyonluğu turnuvaya başvuruyor veya davet ediliyor. türkiye futbol federasyonu türk takımlarının da katılması için başvurusunu yapıyor, uefa en üst lig şampiyonunuzu gönderin diyor, futbol federasyonu da galatasaray'ın ismini veriyor.

    uefa'nın şampiyonlar ligi sayfasında bu sayede 1956 yılında galatasaray'ın ön elemeden kupaya katıldığını görüyoruz. fakat ortada bir sorun var. o da galatasaray'ın sadece istanbul profesyonel birinci ligi şampiyonu olması..

    o dönem türkiye'de futbol federasyonu 3 lig düzenliyor;

    -istanbul profesyonel ligi
    -ankara profesyonel ligi
    -izmir profestonel ligi

    istanbul prof. liginin şampiyonu galatasaray
    ankara prof. liginin şampiyonu hacettepe
    izmir prof. liginin şampiyonu izmirspor oluyor.

    ortaya çıkan durum şu; istanbul liginde oynanan 18 maç ve istanbul ligi birinciliği ve aynı sezon atatürk kupası adıyla düzenlenen turnuvada grup 4. olan galatasaray, diğer iki ligdeki takımlarla maç yapmadan ulusal düzeyde şampiyon sayılarak avrupaya gönderiliyor. tabi bu duruma izmir ve ankara ligindeki şampiyon takımlar itiraz ediyor. zaten bu yılların şampiyonluk hesabına katılmamasının nedeni bu. ülke genelindeki şampiyon yerine, yerel şampiyonlar çıkması. aslında bir sezonda 3 şampiyon çıkmış oluyor..

    şimdi gelelim tartışmalı iki yıla.. yani beşiktaş'ın şampiyon olup yıllarca sayılmayan 57-58 şampiyonluklarına..

    federasyon bakıyor bu böyle olmayacak. avrupada ülkeyi temsil edecek takımı belirlemek için federasyon kupası adı altında türkiye şampiyonunu belirlemek için turnuva düzenliyor. bu arada beşiktaş, fenerbahçe, galatasaray, beykoz, vefa, adelet gibi takımlar istanbul birinci profesyonel ligini oynamaya devam ediyor. yani bir sezon önce galatasaray'ın şampiyon olduğu sezondan farklı bir durum yok ortada. keza izmir ve ankara ligleri de oynanıyor..

    beşiktaş bu ligi 5. bitiriyor, fenerbahçe 1 ve galatasaray 2.sırada.. bu arada ulusal şampiyonu belirlemek için federasyon kupası maçları da oynanıyor. istanbul, izmir ve ankara liglerinde bulunan takımlar, kendi liglerinin takımlarıyla eleme usulü maçlar oynuyorlar. federasyon kupasında beykoz, istanbulspor ve beyoğluspor'u eleyen beşiktaş, 6 takımın bulunduğu federasyon kupası final grubuna kalıyor. istanbul, ankara ve izmir liglerinden 2 şer takımın katıldığı ligde, çift maç ve deplasmanlı oynanan grubu birinci tamamlayarak, şampiyon kulüpler kupasına katılmaya hak kazanıyor. yani ülke şampiyonu oluyor.

    peki galatasaray'ın şampiyon olduğu bir önceki sezondan farkı ne? o da şu; galatasaray diğer liglerdeki takımlarla veya onların bulundukları organizasyonda 1 maç bile oynamamıştı. federasyon kupası adı altındaki organizasyonda ise, o sezonda düzenlenen mevcut 3 ligdeki bütün takımlar bu organizasyonda maç yapıyor. şimdiki türkiye kupasına benzetebiliriz. ancak tff beşiktaş'ın adını uefa'ya geç bildirince beşiktaş avrupa şampiyon kulüpler kupasında oynama hakkını kaybediyor. bu nedenle şampiyonlar ligi kayıtlarında 1957 de türkiye'den takımın katılmadığını görüyoruz..

    57-58 sezonunda milli lig aynen devam ediyor. galatasaray 1. bitiriyor. türkiye şampiyonunu belirleyecek federasyon kupasında ise değişikliğe gidiliyor. ankara ve izmirden bütün takımlar, istanbuldan ise hem birinci ligdeki, hem de ikinci ligteki takımlar katılıyor. 3 maç elemeden sonra 4 er takımlı kırmızı ve beyaz gruplar oluşuyor. kırmızı grubu istanbulspor, ankara demirspor ve beykozspor'un önünde beşiktaş, beyaz grubu vefa, fenerbahçe ve ankara güneşspor'un önünde galatasaray birinci bitiriyor. deplasmanlı oynanan final maçlarında ise, iki maçı da 1-0 lık skorlarla kazanan beşiktaş şampiyon olup, şampiyon kulüpler kupasında temsil hakkını kazanıyor.

    gelelim türkiye liglerinin ve şampiyonlukların kabul edilmeye başlandığı 1959 yılına. istanbul profesyonel ligi ankara ligi ve izmir ligi yine oynanıyor. geçen iki senenin şampiyonunu belirleyen "federasyon kupası" organizasyonu üst lige çıkacakları belirlemek için yapılıyor yani artık şampiyonluğa etkisi yok. 10 takımlık istanbul ligini ilk 8 takım arasında bitirenler, 8 takımlık ankara profesyonel ligini ve izmir profesyonel ligini ilk 4'te bitirenler milli lig adı altındaki organizasyonla iki gruba ayrılıyor. bu iki grubu lider bitiren fenerbahçe ve galatasaray aynı bir önceki federasyon kupası adı altında olduğu gibi çift maçlı deplasmanlı final oynuyor ve fenerbahçe türkiye liglerinin tescilli ilk şampiyonu oluyor..

    pek şimdi beşiktaş neden haklı?

    türkiye süper liginin başlangıcı kabul edilen 1959 sezonunda şampiyonun belirlenmesi amacıyla yapılan turnuva veya resmi adıyla milli lig, 57-58 sezonlarında oynanan federasyon kupası turnuvasının devamıdır. türkiye şampiyonunun belirlenmesi amacıyla yapılan bu turnuvada(milli lig), federasyon kupasının kapsamadığı hiçbir alan yoktur. 59 yılının geçen iki sezondan tek farklı takımların bağlı bulundukları liglerdeki sıralamalara göre yeni grupların oluşturulması, ilk turlarda oynana tek maçlı eleminasyonun çift maçlı deplasmanlı lige dönüştürülmesi ve sonra da final maçının oynanması olmuştur.. ki bu sistemin 58 federasyon kupasından tek farkı turnuvada oynayacak takımların, yerel liglerinde bulunduğu konumlardan seçilmesidir. federasyon kupasında sınırlama olmadan 3 ligdeki bütün takımlar turnuvaya katıldığı için takımlar aleyhine bir hak mahrumiyetinden söz etmek imkansızdır..

    57- fk --> ilk 3 turda her takım kendi yerel ligindeki eşleştiği takımla tek maçlı eleme usulü oynamış 3 tur sonunda istanbul ankara ve izmir liglerinden rakiplerini geride bırakan en başarılı 2 takım toplamda 6 takım olmak üzere grup oluşturmuş, çift maçlı grup maçlarında en çok puanı alan takım şampiyon olmuştur..

    58- fk --> her üç ligdeki takımlar kendi liglerindeki takımlarla tek maç eleme usulü oynayıp 2 tur sonunda istanbul'dan 8, ankara'dan ve izmir'den 4 er takım olmak üzere iki grup oluşturmuş, çift maç deplasmanlı usülde grubunu lider tamamlayan iki grup birincisi rövanşlı çift maç final yapıp şampiyon belli olmuştur..

    59-mil.lig --> istanbul ligini ilk 8 de bitiren, ankara ve izmir liglerini ilk 4 te bitiren 12 takım 6 lı iki gruba ayrılmış, çift maçlı grup müsabakaları sonucunda grup birincileri çift maç deplasmanlı final oynayarak şampiyon belli olmuştur..

    görüleceği gibi 56 da dahil edilerek ligin evriminin olduğu süreç şudur...

    56 --> yerel ligler var, ulusal şampiyonu belli edecek turnuva yok.
    57 --> yerel ligler etkisiz, fed. kupası final grubu maçları şampiyonu belirliyor.
    58 --> yerel ligler etkisiz, fed. kupası çift grup birincileri final maçı oynuyor.
    59 --> yerel ligler final gruplarını belirliyor, çift grup birincileri final maçı oynuyor..
    60 --> tek lig, 1. şampiyon oluyor.

    58-59 sezonunda düzenlenen milli lig ornanizasyonu tff tarafından, eski 1.ligin, şimdiki süper ligin muadili olarak görülmüştür. ancak bu sezonda uygulanan bu çift grup - final maçlı sistem 58 yılında da uygulanmıştır. üstelik şu anki ligin başlangıcı kabul edilen bu ligde, deneme sezonu olduğundan küme düşme olmamış, grubunu galatasaray'la aynı puanla ve aynı averajla bitiren vefa, daha çok gol atmasına rağmen, attığı gol / yediği gol averajından dolayı final maçı şansını kaybetmiştir.

    dolayısıyla 59 sezonunda oynana milli lig adlı organizasyon, federasyon kupasının evrilmiş halidir ve şu an oynan süper lig adı altındaki turnuvayla ne kuralları, ne de yapısı itibariyle benzerlik yoktur. türkiye liginin eğer bir tescil tarihi veya başlama tarihi olacaksa, bu 59-60 yılı olmalıdır. ancak federasyon kupasının kapsamını ve oynayan takımların sayısını azaltarak 59 yılını hesaplamaya dahil eden gerizekalılar yüzünden, sadece 59 yılının şampiyonun sayılması, ve neredeyse aynı statüyü 2 yıl boyunca oynatıp, kupa galipleri kupasına gönderen ülke şampiyonunu belirleyen turnuva ve şampiyonu beşiktaş yıllarca yok sayılmıştır.

    şunu diyenler olabilir ve haklıdırlar da. bugünkü statüde oynanan ligin şampiyonu ile 57-58 federasyon kupası şampiyonu denk midir sorusunun cevabı bence de hayırdır. şüphesiz ki, türkiye kupası statüsünde oynanan ve mecburiyetten (avrupaya takım göndermek) düzenlenmiş bir turnuva bugünün iki devreli lig sisteminin yerini tabiki tutmuyor. ancak anlatmak istediğim tam da bu. eğer 59 yılının turnuva galibini şampiyon sayarsanız, 57 ve 58 i de saymak zorundasınızdır. bunu takım bağımsız söylüyorum. zamanında 59-60 sezonu olarak başlaması gereken 1.lig veya süper lig her ne derseniz diyin, 59 da başlatılarak bu hataları ortaya çıkarmıştır..

    şunu diyenler ise haksızdır; federasyon kupası kazanmak şampiyonluk değildir. 59 yılı milli küme turnuvası şampiyonluk sayılacaksa yanlış önermedir. zira adına kupa dediğimiz organizasyon ulusal lig şampiyonunu belirlemek için düzenlenmiştir. amacı "şampiyon" kulüpler kupasına gönderilecek takımın belirlenmesidir. keza bugün şampiyonlar ligi organizasyonun ilk şampiyonu kimdir dendiğinde real madrid ismi görülecektir. ancak bahsedilen şampiyon kulüpler kupasıdır ve şu anki gruplu turlu statüden o dönemde oynanan kupa farklıdır. mantık olarak milli ligde tek maçlı eleminasyon olmaması, federasyon kupasında ise ilk 3 turda uygulanması iki organizasyonu farklı yapmamaktadır.

    bu açıdan 57-58-59 sezonu bir paket, 59-60 sezonu ayrı bir dönemdir. 59-60 sezonu yerel liglerin kalktığı bunun yerine bütün takımların tek bir ligde olduğu, oynanacak maçlar sonunda birinci takımın şampiyon sayıldığı, final maçının olmadığı iki devreli lig sistemidir. ancak her nedense başlangıç olarak bu sezon seçilmemiştir?

    bu nedenle beşiktaş'ı şampiyonluk avcısı veya esqiler niye sayılmıyoaeear yeaae dan farklı duruma koyan olay budur. şunu da belirtmek isterim ki tff ve bağlı kurumları bu hususta sıçıp bir de sıvamışlardır. şampiyonluk olarak tescillememiş ancak şampiyonmuş gibi yıldız takabilirsiniz demişlerdir. uefa ise beşiktaş'ın iki şampiyonluğunu şampiyon kulüpler kupasına kabul belgesi deliliyle adeta zorla tescil ettirmiştir. yani tff nin lutfu değil uefa'nın sopasıdır bu şampiyonluklar. o nedenle tff resmi sitesi ligi 59 dan başlatabilir sorun değil. gerçek altyazılara yazılan notlardan büyüktür. 56 yıl oynanan ligin 58 şampiyonu olmaz. teoride 1959 yılında başlasa da, ligin başlangıç tarihi uefa tarafından 1957 olarak tescillenmiştir..

  • irlanda özgürlük hareketinin yüzyılımızda yetiştirdiği en önemli isimlerden biri. ira'nın kurucularından ve irlanda'ya özerklik kazandıran liderlerin önde gelenlerindendir. collins 1890'da west cork'un ufak mezrası sam's crossing'de doğdu. babası michael john collins, annesi marienne o'brien ile evlendiğinde altmış yaşındaydı. michael evliliğin sekizinci ve en genç çocuğu oldu... babası bir çiftçi olan michael çocukluğunu woodfield çiftliğinde geçirdi. babasını altı yaşında kaybetti.

    michael ilköğrenimini lisavaird'de tamamladı. burada tanıştığı öğretmeni dennis lyons daha sonra hayatını şekilllendirecek irlanda özgürlüğü fikrini ona ilk sunan olacaktı. lyons ingilizleri adadan kovmaya çalışan irish republican brotherhood'un (irb) bir üyesiydi. okumayı seven michael kızkardeşi mary anne'in de desteği ile irlanda bağımsızlığını destekleyen thomas davis gibi yazarların takipçisi oldu.

    annesi michael'ın başının derde girmesinden korktuğundan onu clonakilty'ye kardeşi margaret ile yaşamak ve postanede çalışmak üzere yolladı. burada michael part-time olarak kayınbiraderinin de çalıştığı yerel gazete west cork news'de iş buldu. burada geçirdiği birbuçuk sene içinde daktilo kullanmayı öğrendi ve yerel spor olayları hakkında yazılar yazdı. michael bundan sonraki dokuz yılını londra'da kızkardeşi hannie'nin yanında geçirecek ve west kensington postal savings bank için çalışacaktı. londra'da geçirdiği yıllar içinde collins irb'nin ilk sekreterlik ve yöneticilik görevlerine kadar yükseldi.

    collins 1916 yılında irlanda'ya döndü ve dublin'deki paskalya yortusu ayaklanmasında ufak da olsa bir rol üstlendi. ayaklanmanın başarısızlığı ve liderlerin tutuklanmasının ardından collins'de tevkif edilerek önce richmond barakalrına oradan da galler'deki frongoch hapisanesine gönderildi. burada kurduğu bağlantılar sayesinde salıverildiği 1916 aralığında irb'yi yeniden organize etmeye hazırdı.

    direnişin organizasyonunu üstlendiği 1917 ve 1918 seneleri içinde sinn fein'in yöneticiliğine kadar yükseldi, karmaşık bir haberleşme ağı kurdu ve oniki havari isimli bir suikast şebekesini düzenledi. 1919 yılında dostu harry borland ile birlikte londra'ya geçerek direnişin önde gelen liderlerinden eamon de valera'nın hapisten kaçışına yardımcı oldu. tüm bu olayların sonunda collins yeniden organize olmuş irlanda direnişinin en önemli askeri kanat liderlerinden biri ve de ingilizlerce en çok aranan yöneticisiydi.

    1919 yılı ocağında irlanda ayaklanması yeniden soloheadbeg'de meydana gelen ayaklanmalar ile ateşlendi. irlanda'lı ayrılıkçıların hedefleri kraliyet irlanda yönetimi'ydi ve sinn fein'in bu terör hareketinin planlamasını yapan collins'di. amaçları ingiltere'yi daha sert denetime zorlayacak şekilde kışkırtmak ve kamuoyunu irlanda davası lehine çevirmekti.

    1919 yılı ortalarında irb gönüllü mücadelenin en önemli örgütü halini almıştı. collins örgütün başkanlığı yanında ayrılıkçıların meclisi dail'in finans bakanlığında ve yeni kurulmuş ira'nın komuta kadrolarından birinde yer alıyordu. yılın haziran ayında de valera destek toplamak için amerika'ya gittiğinde yetkilerinin önemli bir bölümü yardımcısı arthur griffith'e onun tutuklanmasının ardından da collins'e geçmiş oluyordu. ancak de valera ile collins arasında izlenecek yöntem konusunda uyuşmazlıklar vardı. 1916 isyanından sonra valera irb'den ayrılmış ve 1919 yılı başında ira'nın kurulmasında öncü rol oynamıştı.

    ingiltere 1919 yılındaki gerginliğe sert karşılık verdi. siyah ve turuncular adı verilen ve birinci dünya savaşında savaşmış tecrübeli askerlerden oluşan özel güçler irlanda'da sıkı yönetim uygularken ira ve irb gibi silahlı direniş güçleri şehirde ve kırsalda gerilla savaşına yöneldiler. kendi topraklarında çarpışıyor olmaları ve kırsal hakkındaki bilgileri direnişçilerin silah yoksunluğunu kapatıyordu.

    21 kasım 1920'de michael collins'in ekibi, 12 havari, aynı gecede gerçekleştirdiği suikastlerle 14 ingiliz subay ve muhbirini ortadan kaldırarak ingiliz gizli haberalma teşkilatının irlanda'daki faaliyetine çok büyük bir darbe vurdu. ancak ingilizler karşılık vermekte gecikmedi. siyah ve turuncular corke park'da gerçekleşen futbol maçında kalabalığa ateş açtı. 12 sivilin hayatını kaybettiği olay tarihe kanlı pazar olarak geçti.

    mayıs 1921'de ira dublin gümrük ofisini ateşe verdikten sonra ingiliz kuvvetleri derin bir sempatizan avı başlattı. bunun sonucunda pek çok ira militan ve sempatizanı yakalanır ya da öldürülürken örgüt taraftar ve silah bulma yönünden zor günler yaşamaya başladı. ancak tüm bu olaylar kamuoyunun irlanda mücadelesine bakışını değiştirmiş, özellikle de valera sayesinde amerika ingiltere üzerine yoğun bir siyasi baskı kurmaya başlamıştı. sonuçta sorunun çözülmesi için masabaşına oturma gündeme gelecekti.

    12 temmuz 1921'de başlayan ilk görüşmeleri irlanda adına de valera'nın yönetimindeki bir delegasyon devam ettirse de kısa sürede iki delegasyon arasındaki anlaşmazlıklar görüşmeleri çıkmaza sokmuştu. eylül ayında konsey başkanlığına seçilen de valera devam eden konferanslarda politik bir zafer kazanmanın imkansızlığını gördüğünden görüşmelere katılmak yerine michael collins ve arthur griffith'i delegasyon başkanı olarak londra'ya gönderdi.

    collins her ne kadar asker olduğu ve diplomatik yeteneklerden yoksunluğu yüzünden görevi geri çevirmeyi denese de dail'de yapılan oylama sonucunda delegasyon başkanlığı kesinleşmiş oluyordu. ancak irlanda delegasyonu sir lloyd george liderliğindeki ingiliz delegasyonu karşısında tecrübesiz ve çaresizdi. görüşmeler sonucunda collins kuzey irlanda'yı (ulster) ingilizlere bırakmak zorunda kalıyor ve irlanda ancak ingiliz tacına bağlılık bildirmek koşuluyla yarı bağımsız bir statüye kavuşuyordu.

    ancak bu şekliyle imzalanan anlaşma dail'in çok önemli bir kısmını kızdırmıştı. de valera sorumluluğu üstlenerek görevinden istifa etti. yerine arthur griffith seçilirken michael collins'e de yeni kurulan bağımsız irlanda silahlı kuvvetlerinin yönetimi veriliyordu.

    bu gelişmeleri de valera'nın da içinde bulunduğu ayrılıkçıların başlattığı ayaklanma izledi. ayaklanma bir iç savaşa dönüşürken 28 temmuz'da collins isyancılarla sıcak çatışmaya girilmesine izin verdi. geçen bir yıl içinde iç savaş kanlı bir şekilde anlaşma taraftarları lehine sonuçlanacaktı. ancak collins lideri olduğu bağımsızlık mücadelesinin sempatizanları tarafından artık bir hain olarak görülüyordu.

    22 ağustos 1922'de, anlaşmayı birlikte imzaladığı arthur griffith'in ölümünden on gün sonra, doğduğu topraklar olan cork bölgesine yaptığı bir teftiş gezisi sırasında beal na mblath adı verilen bölgede collins'in konvoyu saldırıya uğradı. hayatını kaybeden sadece collins'di; bu yüzden bugüne kadar michael collins'in anlaşma karşıtları tarafından mı yoksa kendi ordusunun askerleri tarafından mı öldürüldüğü tartışma konusu olmuştur.

    collins, irlanda bağımsızlık mücadelesinin ilk dönem ateşleyicilerinden biridir. ondan önce ve sonra pek çok ve daha başarılı irlanda'lı ayrılıkçı olmasına rağmen o belki de mücadelenin en karizmatik ve en sivri figürü olarak akıllarda kalmayı başarmıştır.

  • halıdır halı.
    ne zaman halısız bi eve gitsem yeni taşınmışlar da henüz yerleşememişler gibi hissediyorum. halısız olmaz.

  • yolun devamını göremediğiniz yerlerde mutlaka yavaşlayın ve görmediğim yerde bir araç durmuştur diye düşünün. hayat kurtarır. 100 kere boşa yaparsınız ama 1 kere işe yararsa hayat kurtarır. tepe üstlerinde, ani virajlarda vs. vs.

    bir de trafik lambalarina kesinlikle güvenmeyin, kirmizida durmayan bir kamyonun sürücüsü suçlu olur ama siz ölü olursunuz, onun giydiği hüküm sizi geri getirmez. 15 sene kadar önce 1 saniye ile biçilmekten kurtulduk bu sebeple. her zaman yolun boş olduğunu gördükten, kimsenin gelmediğine emin olduktan sonra hareket edin.