hesabın var mı? giriş yap

  • oha en sevdiğim atıştırmalığa ne dedi adam. seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım, özelden gönderiyorum. tanım: benim tarafımdan bayılarak yenen cips çeşidi.

    edit: bu kadar dandik bir entry'yi benim en çok favlanan entry yaparsanız sizi öldürürüm. favlamayın artık.

    edit2: türk'e imkansız de sonra otur izle amk. tamam fıstıklı cheetos seviyoruz ama bu bilginin gizli kalması gerekiyordu. artık ekşi kızlarının gözünde cheetos yiyen asosyal bir nerd'üm. hayallerimi çaldınız...

  • buna ornek vakalardan birinde hastanin sol eli verilen komutlari yerine getirmiyor, ama sag ele verilen komutlari ondan once yapmaya calisiyor. mesela hastaya "sol elinle sol kulagini tut" diyorlar, kadin yapmiyor, "yaptigimi dusunuyorum ama olmuyor" diyor. "peki sag elinle sol kulagini tut" diyorlar, sag el sol kulaga dogru giderken sol el ucarak sag elden once sol kulagi tutuyor. ayni hastaya uygulanan bir baska deney soyle; sag eline bir kalem veriyorlar, "sana bir sayı dizisi okuycaz her 3 duydugunda masaya kalemle vur" diyorlar, basladiktan bir sure sonra mesela 3 sayisi 7 kere falan gectikten sonra sol el sag elden kalemi aliyor ve durmaksizin masaya vurmaya basliyor. artik deneyin ispiritizma havasi mi yoksa surekli masaya vurmanin cagristirdigi hastalik mi bilmem tuylerim urperir her aklima geldiginde.

    (bkz: alien hand syndrome)

  • iddiaya göre kara maya sözcüklerinden oluşturulmuş bir şiir formundadır ve halkın munun çöküşü sırasunda hayatlarını kaybedenlere ithaf edilmiştir..

    yunanca kara mayaca anlamları

    alpha >al-paa-ha al, şiddetli; paa, zorla girmek, hücüm etmek; ha, su
    beta >be-ta be, yürümek; ta, nerede olduğu yer, düzlük, zemin
    gamma >kam-ma kam, almak, uğramak, maruz kalmak; ma anne, yeryüzü
    delta >tel-ta tel, derin, dip, alt; ta bulunduğu yer, nerede olduğu
    epsilon >ep-zil-on-om ep, tıkama, engel; zil, knar oluşturma; onom, kasırga, hortum
    zeta >ze-ta ze, vurmak, çarpmak, dövmek; ta bulunduğu yer, zemin
    eta >et-ha et, ile; ha, su
    theta >thetheha-ha thetheha, uzanmak kaplamak dağılmak; ha su
    iota >io-ta io, canlı ve hareket eden herşey;ta , bulunduğu yer, zemin
    kappa >ka,paa ka, toryu, çöküntü, tıkanma; paa, kırılma, engl, mani
    lambda >lam-be-ta lam, batma, suya gömülme;be, yürüme, gitme; ta bulunduğu yer
    mu >mu mu, mu
    ni >ni ni, uç, zirve, doruk
    xi >xi xi, yükselmek, bir şeyin üzerinde görünmek
    omikron >om-ik-le-on om, girdap, dönme; ik, rüzgar;le,yer; on, dairesel
    pi >pi pi, yavaş yavaş veya azar azar yerleşmek
    rho >la-ho la, -e kadar; ho, gelmek
    sigma >zi-ik-ma zi, soğuk; ik, rüzgar, ma, anne, yeryüzü
    tau >ta-u ta, bulunduğu yer; u, alt, vadi, uçurum
    upsilon >u-pa-zi-le-on u, uçurum; pa, su deposu, havuz; zi, soğuk;le, yer; on, dairesel yuvarlak
    phi >pe-hi pe, gelmek;hi çamur
    chi >chi chi, ağzını açma
    psi >pe-zi pe, gelmek, dışarı; zi; duman, buhar
    omega >o-mec-ka o, orada; mec, girdap; ka, tortular, birikintiler

    buna göre serbest okumayla ortaya bu çıkıyor:

    şidetle hücum eden sular
    yayılarak düzlüklerin üzerinde
    kaplar toprağı
    tüm alçak yerlerde
    engel çıkaran yüksekliklerde dalgalar oluşur ve hortumlar
    döver engelleri
    sularla
    sular örter üzerini
    canlı ve hareket eden her şeyin
    engelleri yıkarak
    sulara gömülür toprakları
    munun
    zirvelerdir yalnızca
    gözüken suların üzerinde
    hortumlar eser çevrelerinde
    ve yavaş yavaş
    oraya kadar gelir
    soğuk rüzgar. önceki
    vadilerin yerini
    artık uçurumlar, soğuk derinlikler almıştır, yuvarlak çukurlar
    balçıkla dolmuştur
    bir ağız
    açılır, çıkar dumanlar
    püskürür dışarı volkanik tortuları..

  • ultrason odasında uzanmışsın. eşin ayağının dibinde. heyecan içinde ekrana bakıyorsunuz. doktor da çok umutlu. yüzü gülüyor. ve aleti karnına koyuyor. ekrana bakıyor. gözleriyle kısa bir arayış. birden yüzünde garip bir ifade. gözlerini kısarak bir kısa arayış daha. ve yutkunuyor. o yutkunmayı sen sanki ağır çekim izliyorsun. adem elması yavaşça aşağı iniyor, ardından daha da yavaş bir şekilde yukarı çıkıyor.

    eşinin yüzüne bakıyorsun. daha geçen hafta yine bu odada, yine şu an durduğu yerde, yine bu ekrana bakarken, gözleri dolmuştu mutluluktan. daha önce hiç ağlarken görmemiştin onu. "işte bu o anlardan biri" demiştin. "hafızana kazı bu anı, bu yüzü. en ince ayrıntısına kadar anlatacaksın yıllar sonra. sakın unutma bu yüzü."

    ama şimdi sadece endişe var gözlerinde. odada da bir ölüm sessizliği. kimse soru sormaya cesaret edemiyor. makinenin uğultusu. karanlık. sadece ekrandan doktorun ve eşinin yüzüne yansıyan ışık. hadi konuşun! biri bir şey söylesin! ya da hayır. susun. hiçbir şey söylemeyin. sessizlik devam etsin. makinenin uğultusu olsun sadece. kimse konuşmasa, zaman dursa burada. bu şekilde kalsak. biz sadece umutla ekrana baksak, kimse bir şey söylemese.

    ama doktor ölüm sessizliğini bozuyor. "maalesef yine kürtaj."

    ben o yüzü hala unutmadım. bir de doktorun yutkunduğu o anı. vücudumu yavaşça saran korku dalgasını. kollarımda ve bacaklarımda ılık ılık ilerleyişini. parmaklarımın buz kesişini. doktorun konuşmasını. o konuştukça benim boğulacak gibi olmamı. ve aklımdan geçenleri.

    "bir sussa. bir sussa. tamam. her şeye tamam lanet olsun. ne yapacaksan yap. ama sus şimdi. bir çıksak şurdan. şu kapıya bir ulaşsak. aynı acı tekrar içimde inanamıyorum. ben aynı şeyleri mi yaşıcam şimdi tekrar? yarım saat öncesine dönebilsem. umut dolu. elim karnımda. konuştum ben onunla. defalarca. bu sefer farklıydı çünkü. çok hissettim bu sefer. haksızlık. bu nasıl bir tokat? yarım saat önce bu kadar mutluyken, şimdi.. korkuyorum demiştim bir arkadaşıma. kendimi çok kaptırmak istemiyorum. ama dayanamıyorum da. bu sefer farklı çünkü. çok hissediyorum bu sefer. sıranızı savdınız siz demişti. boş ver. keyfini çıkar bu güzel anların. bu güzel anlar. tarih oldu bir saniye içinde. yıllar sonra anlatılacak bir anı oldular. nasıl olur? daha yarım saat önce yaşıyordum ben bunu. bir çıksak şu odadan. bir sussa. nasıl haber vericez millete? ne kadar aptalım. dayanamadım herkese söyledim. aptal! şimdi telefonlar. aynısı ayşeye, fatmaya da oldu şimdi üç çocukları varlar.. aptal! dayanamadın! tutamadın çeneni! ama bu sefer farklıydı. çok hissediyordum bu sefer. bir çıksak şurdan. bir sussa. yer ayaklarımın altından kaydı dedikleri bu muymuş?"

    edit: yeri ayaklarının altından kaydıran o günler tarih olur, bir de bakmışsın kucağında gülümsemene gülümseyerek karşılık veren minik bir yavru var. o zaman umut var, inadına umut var.

  • başlığı görünce herkesin aklına sürücünün kadın olduğu geldi değil mi?

    yanılmadınız.

    yakınlarına sabır dilerim.

    tanım : kadın sürücüdür.

    çok sayıda mesaj gelmesi editi : kadınların koordinasyon eksikliği erkeklere nazaran bariz bir şekilde ortadayken, konumuz da bu iken ; olayı kadın düşmanı olmama bağlayan mesajların yazarlarına selam olsun.

    konumuz trafik canavarlığından ziyade, fren yerine gaza basma hadisesi. koordinasyon eksikliği. bunu giderip araç kullanan kadınlara saygımız tabii ki olacak.

    ulen kalkışı zor bulup, kalkış hesaplaması yapmamak için kavşaklarda durmayan, yol vermeyen kadın sürücülere hiç mi denk gelmediniz? bir motorcu olarak kadın araç sürücülerini maalesef çok iyi tanıyorum.

  • internet cafeye polis baskın yapar ve counter strike oynayan çocuklardan birinin yanına gelir:

    +ver bakim kimliğini.
    -abi kimliğim yanımda değil valla.
    +ulan kimlik olmadan ben ne biliyim terörist misin nesin?
    -yok abi. ben kantırım zaten.

  • hiçlik makamı..

    nasreddin hoca’ya sormuşlar: “kimsin? ”
    “hiç” demiş hoca, “hiç kimseyim.”
    dudak büküp önemsemediklerini görünce sormuş: “sen kimsin? ”
    “mutasarrıf” demiş adam, kabara kabara.
    “sonra ne olacaksın? ” diye sormuş nasreddin hoca.
    “herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam...
    “daha sonra? ..” diye üstelemiş hoca.
    “vezir” demiş adam.
    “daha daha sonra ne olacaksın? ”
    “bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
    “peki ondan sonra? ”
    artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: “hiç.”
    “daha niye kabarıyorsun be adam ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: ‘hiçlik makamı’nda.”

    bir de ubûdiyet makamı var, hakîkî manada olanı tabi..