hesabın var mı? giriş yap

  • kişiden kişiye değişen sıklıktır. "herkes için sağlıklı olanı bu" denilemez.

    kuru yapılı saçlara sahip kişilerde vücut, saç için gerekli yağı daha uzun sürede üretir. kuru yapılı saç 3 gün de yıkanmasa 10 dakika önce yıkanmış gibi görünür. bu yüzden 2-3 gün bekleyip saçın beslenmesini sağlayarak yıkamak daha uygundur.

    ince telli ve her gün yağlanan bir saça sahipseniz sağlıklı saçlara sahipsiniz demektir. vücut, saç için gerekli yağı çok hızlı üretebiliyor demektir. günde iki kere yıkamanızda bile sorun yoktur ama günde bir kez yıkamanızı öneririm. ayda bir falan, yıkamayı 2-3 gün bekleterek saç diplerinizin yağa doymasını da sağlayabilirsiniz.

    yıkama şekline gelince, herkesin önerdiği gibi markette satılan beş para etmez şampuanlarla saç diplerinize masaj yaparak yıkama yapmayın sakın. saç diplerinizi yağdan arındırıp yerini kimyasallarla doldurursunuz. saçınızın diplerden uzak kısımlarını ve uçlarını yüzeysel biçimde 10-15 saniye ovalamayla şampuanlayıp durulayın sadece. 1 hafta içerisinde daha sağlıklı, parlak saçlara kavuştuğunuzu ve genetik durum harici saç dökülmeniz var ise durduğunu hissedeceksiniz.

    yıllardır uyguladığım bu teknikler ve doğru şampuan seçimiyle saçlarımla çok mutluyum.

  • coğrafî ve tarihî dokusuna hayran olduğum, bulduğum her fırsatta gittiğim ve güzel anılar biriktirdiğim çanakkale'nin tarihi bir ilçesidir.

    geçtiğimiz günlerdeki ziyaretim esnasında çanakkale'nin bu güzide ilçesinin tarihte ne kadar çok önemli roller üstlendiğini bir kez daha hatırladım. çünkü burası coğrafi konumu itibariyle her daim stratejik bir öneme sahipti. en başta; bizans ve osmanlı gibi iki büyük imparatorluğa başkentlik yapan şehr-i istanbul'un güvende olması için önce gelibolu'nun ve ismini verdiği yarımadanın sağlam ve güvende olması gerekiyordu. ayrıca 17. asır tarihçilerinden safi mustafa efendi de bu ilçeyi ''derya-i sefidin kilidi'' olarak tarif etmiştir. yani akdeniz'in kilidi.

    gün doğarken çektiğim şu hoş fotoğrafı son ziyaretimden bir anı olarak buraya kondurup: (gelibolu iskelesi, ocak 2023) gelibolu'nun önemi özelinde, bizans ve osmanlı tarihinden birkaç kesit sunmaya geçeyim:

    - gelibolu, roma hakimiyetine girdikten sonra da sahip olduğu coğrafi özellikler sayesinde önemli bir ticaret merkezi olma özelliğini korumuştu. fakat bu önemli ticaret merkezi avrupa hunları, avarlar gibi yayılmacı kavimlerin bizans topraklarını istilaya giriştiği dönemde yağmalanıp, tahrip edilmişti. i. justinianus kenti onarıp, surlarla donattıysa da bu tahkim yetersiz kalmış, 7. ve 8. asırdaki arap akınları döneminde kent yine zarar görmüş, emeviler donanmasıyla çanakkale boğazı'nı kolaylıkla aşıp, konstantinopolis'i kuşatmıştı. bu akın ve kuşatmalarda bizans imparatorluğu büyük zarar görmüştü.

    - 10. asırda general bardas phocas, ikinci basileios'a karşı başlattığı isyanda gelibolu'ya hakim olup, boğazı kapatmaya çalışmıştı. fakat imparator, ordusuyla bölgeye gelip isyanı bastırmıştı.

    - dördüncü haçlı seferi esnasında konstantinopolis'e ve trakya topraklarına hakim olan latinlerle iznik imparatorluğu'nun çatıştığı yerlerden biri de gelibolu'ydu. bu dönemde gelibolu latinlerin kontrolündeydi ve iznik imparatorları gelibolu'yu ele geçirip, konstantinopolis'teki latin idaresini kıstırmak istiyordu. bir süre sonra bunda da başarılı olmuşlardı.

    - 14. asrın başında bizans imparatorunun çağrısıyla gelip, anadolu'daki türklere karşı taarruzlar düzenleyen roger de flor komutasındaki katalan kumpanyası'nın harekat üssü gelibolu olmuştu.

    - bizans imparatorluğu'nun iyice güçten düştüğü dönemde, venedik cumhuriyeti ile cenevizlilerin ege-çanakkale boğazı-marmara-karadeniz hattındaki üstünlük mücadelelerinde önemli rol oynayan liman kentlerinden bir tanesiydi. bu mücadeleler esnasında venediklilerin boğazda düzenlediği ablukalar bizans başkentini fazlasıyla zorlamıştır. (13. ve 14. yüzyıllar)

    - 14. asır itibariyle türklerin bizans topraklarına düzenlediği akınlar iyiden iyiye artmıştı. bu dönemde gelibolu, umur bey'in ve karesioğlu beylerinin deniz akınlarıyla bizans'tan koparmaya çalıştığı stratejik bir bölgeydi. yüzyılın ortalarında ise osmanlılar tarafından ele geçirilip, rumeli'ye düzenlenen akınların üssü haline dönüşmüştü. gelibolu'nun kaybı bizans'ta evlat kaybı etkisi yarattı desek yanlış olmaz. ilk başta diplomasi yoluyla defalarca kentin iadesini istediler, başarılı olamadılar. diplomasi yolu kapanınca da bir askeri harekatla kenti ele geçirmeyi başardılar. fakat hakimiyetleri 10 yıla yakın sürebildi. kent tekrar osmanlıların hakimiyetine girdi. osmanlıların bu dönemde kullandıkları askeri üs için (bkz: çimpe kalesi)

    - gelibolu'yu ikinci defa ele geçirme uğraşısı osmanlılara bölgenin stratejik önemini bir kez daha göstermiş olacak ki; kenti ele geçirir geçirmez bir tersane kurup, donanma yapımına koyuldular. diğer yandan asker yetiştirmek maksadıyla acemi ocağı'nı da buraya kurdular. 15. yüzyıl itibariyle gelibolu artık osmanlı devleti'nin bir askeri üssüydü. (bkz: gelibolu tersanesi), (bkz: saruca paşa/@silivrili), (bkz: pençik sistemi/@silivrili)

    - donanmanın teşkiliyle osmanlılar artık denizde de faaliyet göstermeye başlamıştı. çok geçmeden de ege'de venediklilerle karşı karşıya gelmeye başladılar. 1416 senesindeki çalı bey savaşı, osmanlıların denizdeki ilk büyük sınavıydı desek yanlış olmaz. bu savaşta venedik donanması gelibolu'ya baskın düzenleyerek osmanlı donanmasını yok etti. bu zaferden sonra venedikliler değişik tarihlerde yine gelibolu'ya saldırılar düzenledi fakat kenti ele geçiremediler. çünkü kara gücünde osmanlılar daha üstün durumdaydı.

    - 1420'lerdeki düzmece mustafa isyanı'nda da gelibolu başroldeydi. bizans imparatorluğu'nun desteğiyle trakya'da hakimiyet kuran mustafa, gelibolu'yu da ele geçirmişti. fakat söz vermesine rağmen gelibolu'yu bizans'a teslim etmemişti. bu anlaşmazlık sonrasında bizans desteğini kaybetti. kısa sürede de osmanlı kuvvetlerince yenildi. bu isyan döneminde gelibolu'yu yitiren sultan ikinci murat, cenevizlilerin yardımıyla çanakkale boğazı'nı geçebilmişti.

    - 1453'te konstantinopolis'i ele geçiren ikinci mehmet, yeni başkentinin savunmasını daha da kuvvetlendirmek adına çanakkale boğazı'na iki tane hisar inşa ettirmişti. (bkz: kilitbahir kalesi) (bkz: çimenlik kalesi)*

    - 16. asırda haliç tersanesi inşa edilince, gelibolu ikinci planda kalan bir üs olmuştur.

    - 17. asrın uzun soluklu savaşlarından biri olan girit savaşı esnasında venedikliler osmanlı'nın girit'teki kuşatmasını kırmak için ikmal yollarını kesmeye çalışmış, bu esnada da çanakkale boğazı'nı defalarca ablukaya almıştı. bu abluka osmanlı'yı ve payitahtını fazlasıyla yormuştu. iaşede sorunlar yaşanmıştı. abluka kırıldıktan kısa bir süre sonra, bir daha aynı şeylerin yaşanmaması için, boğazın savunmasını kuvvetlendirmek adına valide hatice turhan sultan'ın öncülüğünde çanakkale'ye iki kale daha yapılmıştı. (bkz: seddülbahir kalesi), (bkz: kumkale)

    - 18. asırda çanakkale boğazı'nı koruyan kaleler bakımsızlıktan harap bir haldeydi. 1770'teki çeşme faciasında osmanlı donanması yok edilince, rus donanması boğaza yönelmişti. osmanlı kuvvetleri bu ilerleyişi güç bela durdurabilmişlerdi. bu bozgundan sonra osmanlı devleti baron de tott'u çanakkale boğazı'nı tahkim etmesi için görevlendirdi. gelibolu, bu dönemde tahkim edilen yerlerin başında geliyordu.

    - 19. asırda gelibolu, osmanlı padişahlarının ziyaret ettiği bir yer olmuştur. ikinci mahmut, sultan abdülmecit, sultan abdülaziz ziyaret eden padişahlardır. bu ziyaretler hem idari, mali, sosyal alandaki yeniliklerin taşradaki uygulanışı görmek hem de boğazdaki tahkimatı kontrol etmek maksadıyla düzenlenmiştir.

    - 20. asır ve patlayan birinci dünya savaşı... bu savaş esnasında itilaf kuvvetlerinin taarruza geçtiği yerlerden biri de gelibolu yarımadası idi. yarımadayı çıkarma yaparak ele geçirmeyi, böylelikle önce çanakkale boğazı'nı, ardından da istanbul boğazı'nı kontrol altına almayı, nihayetinde de osmanlı devleti'ni savaş dışı bırakmayı hedefliyorlardı. itilaf kuvvetlerinin taarruzu sonucunda başlayan savaşlarda osmanlı ordusu destansı bir savunmayla itilaf güçlerini durdurmayı başardı. (bkz: çanakkale savaşı) gelibolu, birinci dünya savaşı'nın da başrolünde yer alan bir yer olmuştur. bir diğer önemli husus da dünya, cumhuriyetimizin kurucusu mustafa kemal atatürk'ün askeri dehasıyla ilk; o, gelibolu yarımadası'nı savunurken tanışmıştır.

  • ben böyle damsız girilmez muhabbetine maruz kaldığımda genelde mekandan uzaklaşıp bir kaç dakika sonra polisi arayıp içeride uyuşturucu kullanıldığını söylüyorum baskın yapıyorlar mıdır bilemem gidip izlemedim

  • http://inci.sozlukspot.com/e/22128258/

    --- spoiler ---

    cumhurbaşkanını bu başlığa bekliyorum

    evet beyler şu 20 yıllık yaşantımda en sonunda kafamı kemirip yiyen o harikulade düşünceyi netleştirdim. uykumdan uyandığı gibi geldim ve inci sözlük ten dünyaya duyuracağım bunu.

    ---
    türkiyenin dünyanın en güçlü ülkesi olma projesi
    ---

    türkiyede 75 milyonun üzerinde vatandaş var. 75 milyon alıyoruz düz hesap. şimdi trt 1 den her gün 1 kişinin hesap numarası gün boyu duyrulcak ve herkes gidip o hesaba 1 tl yatırcak. nedir lan 1 tl 2 çay parası. her gün 1 insanımız trilyoner olacak beyler. ayda 30 kişiyi dünyanın en zengin insanları arasına sokcaz. yeni fabrikalar açılcak süper güç olcaz yani. savaşcaz filan ama hep biz kazancaz çünkü o insanlar gidip silah uçak fabrikası filan yapcak. düşünün 365 fabrika açılsa yılda. her birinden 2 uçak 730 uçaktan bahsediyorum. hepsini aynı anda kaldırsak kim karşı gelebilir dünyada bize. sadece 1 senede en güçlü ülke olabiliriz. lütfen bu sese kulak verin.

    özet: ccc okuyun ccc

    --- spoiler ---

  • 11 yaşında ölen kardeşin mezarını uzun süre sonra ziyaret edip, mezarın üzerindeki defne ağacının* ne kadar büyüdüğünü fark etmek.. dönüş yolu boyunca babayla tek kelime konuşamamak.. yol boyunca repeate alınmış halde sadece tek bir cümleyi tekrarlayıp duran iç sesi susturamamak; " aman da aman büyümüş de kocaman defne ağacı olmuş aslan kardeşim"..
    takip eden günlerde aynanın önündeki defne yaprağını arada bir koklayıp, okşamak..
    çok daha sonra aynı yapraktan babanın cüzdanında bulmak..

  • yaptığım iş turizm üzerine olunca pandemide durmak zorunda kaldık. düzeldi, düzelecek derken 800 bin tl alacağımı tahsil edemeden 7 ay içinde battım. sağolsun bankalarda borç borç deyince evi arabayı sattım borçları ödedim üzerimde sadece 4 bin tl para kaldı :)) bu parayla ne yapılır derken zaten yok zaten yok hep hevesim olan ahşapla uğraşayim dedim. ufak bir kaç malzeme aldıktan sonra ya şunu da alayım bunu da alayım diye diye eldeki bütün parayıda gerekli malzemeler için harcadım ve bir arkadaşımın boş olan dükkanında öyle kendi halimde takılıp askılık, lambader derken evime ve arkadaşlarıma ufak tefek ahşap ürünler yapmaya başladim. bir ay sonra evine askılık yaptığım bir arkadaşım arayıp "nogi, bir arkadaşım var iç mimar senin yaptığın ürünleri gösterdim çok beğendi birkaç ürün istiyor yapabilir misin? diye sordu. uzatmayayım onun istediği ürünleri yaptıktan sonra bir arkadaşı daha arayıp bizede böyle bir ürün lazım yapabilir misiniz acaba ? diye aradı. bunu da yapayım bunu da yapabilirim derken ufak ufak iş yapmaya başladım.bir kaç aya kalmadı işi baya baya profesyonelliğe döktüm. hayat o kadar garip ki tam bittim dediğin anda karşına yeniden mücadele etmen için bir olay çıkarıyor. sanırım orada pes etmeden tekrar başlayabilmek önemli ve bende öyle yaptım. bir matkap bir ufak testere ile başladığım bu işte 120 m2 bir atölye açtım. içimdeki duygu o kadar acayip ki anlatamam. e bundan bize ne derseniz haklı olarak sadece paylaşmak istedim. olur da yolunuz düşerse bir kahveye beklerim ve sosyal medyadan anlayan arkadaşlar varsa beraber çalışmayı çok isterim :) umarım hayat her insanın karşısına vazgeçtim dediği anda yeni güzel şeylerle çıkar... hepinize teşekkür ederim imla hatalarımdan dolayı özür dilerim bütün fularlı ekşi sözlük yazarlarından... birkaç örnek için

    1
    https://www.hizliresim.com/mw9qh8h
    3
    4
    5
    6
    7
    8
    9

  • "o bir fenomen! ters dönmüş eti puf!"

    eşine rastlanamayacak bir eti puf! meraklısına, kolleksiyonculara, yemek isteyenlere...

    o hayata 1-0 yenik başlayanlardan! o hayata sırtını çevirmişlerden! o güneşi görmek istemeyenlerden! o küsmüşlerden!

    fabrika çıkışı kusurlu. kesinlikle şahsım tarafından paketi açılıp ters çevrilmemiştir. zaten bilen bilir eti puf'ları açmak hiçte öyle kolay değildir. yanınızda ya kesici delici bir alet ya da uzun tırnaklı bir arkadaşınız bulunmadığı sürece açması bir hayli zordur. açtıktan sonra da eski haline getirmek paketi imkansızdır.

    "ne var ki ben de ters çevirebilirim onu" diyenlere hemen imkansızlığını anlatayım:

    ankara genelinde her branşta her seviyeye özel ders veren onlarca donanımlı odtü'lü öğrencilerden oluşan odev(odtülü ders verenler) çalışanları olarak toplanıp incelediğimizde şunu gördük; eti puf'un 5.5 cm olan bisküvisinin çapı, paketin 3 cm olan yarı çapından (paketinin de yarım küre olduğunu göz önüne alırsak) büyüktür. dolayısıyla bisküvisi kırılmadan o paketin içinde ters dönmesi mümkün değildir. matematik kurallarına aykırı o çevirmeyi kimse yapamaz. yapılsada eti puf fotoğraflardaki gibi kalamaz.

    baştan 6. ve 7. fotoğraflarda puf'un marşmelov diye tabir edilen beyaz şekerlemesinin bir miktar ezik olduğu ve bu şekilde ters döndüğü düşünülmüş. yine odev olarak yaptığımız incelemede puf'un taşınmalar esnasında o bölgeye doğru eğimli durması ve ağırlık merkezi doğrultusunun tam o bölgeden geçmesi sebebiyle oraya yapılan basınçtan ötürü o şekle geldiği anlaşılmıştır. bu yapılan araştırma da akıllarda soru işareti kalmamasını sağlamıştır.

    http://www.sahibinden.com/…s-donmus-eti-puff/detay/

  • site ismi bile gelinin kafa yapısını ele veriyor. yani sadece seherin düğün var. eşi olacak adamın düğünü yok. yani ata denilen eleman sadece küççük prensesimizin düğün sponsoru. onun için site adında anılmasına gerek yok. çünkü seher evleniyor. seher ulan işte.. gelin evlensin yeter, gerisi teferruat zaten.

  • "o kız farklı".

    değil abi. o kız farklı değil. sadece, öyle düşünmek senin hoşuna gidiyor o kadar.