hesabın var mı? giriş yap

  • askerin biri hızla kaçarken bir rahibe ile karşılaşır ve "lütfen beni eteğinizin altında saklayın başka bir ülkeye gidip savaşmak istemiyorum" der. rahibe askeri saklar tam o sırada bir gurup asker koşarak gelip sorar "burdan geçen bir asker gördünüz mü?" rahibe "evet şu tarafa kaçtı" der. askerler uzaklaşınca asker çıkar ve rahibeye teşekkür eder, rahibe "önemli değil" der ve tam giderken asker rahibeye yavşamaya başlar "bu arada bacaklarınız da çok güzelmiş". rahibe "eğer başını biraz yukarı kaldırsaydın taşşaklarımın da güzel olduğunu görürdün, başka ülkede savaşmak istemeyen bir tek sen değilsin". :)

    debe editi: ne mutlu gülümsediyseniz, sizde birilerini gülümsetin hadi.

  • ortaçağ avrupasında dünyanın yuvarlak olduğuna inanan 1000 değil 100 kişi bile yoktu. ne yani? o zamanlar dünya yuvarlak değil miydi?

    evrim gerçeğini değiştirmez.

  • neyse herkes esprisini kasmış madem, açıklayalım.

    ingilizcede to bear ya da bearing edinme, barındırma ya da daha çok taşıma anlamında kullanılır. bearing a load yük taşımak demektir. how do you bear all this diye soran da buna nasıl katlanıyorsun diye sorar.

    pull and bear de çek ve taşı ya da daha doğrusu al ve giy demektir. kalıplarınız o denli güzel yani mesajı içerir ki yanlış değildir.

  • acun'un programlarıyla yetişen boş beleş gençlik yavaş yavaş mahsüllerini vermeye başlamış, hayırlı olsun.

    bunlara derhal üç posta aacayipsin-medcezir albümlerini dinletip üzerine de üç beş bölüm süper baba izleteceksin. 90'ların ruhundan biraz nasiplensinler de adam olsunlar.

  • namaz bir kenara, hayatinda oruc tutmamis arkadasima "yeryuzu iftari"na saygidan oruc tutturmus adamdir. gerisi yobaz akp'lilerin fasa fisosu.

  • dün akşam, antrenmanı yarıda bırakmış, bu sabah mr'ı çekilmiş ve fıtık teşhisi konulmuş.

    stad inşaatında mı çalışıyor lan gece bu futbolcular? bunun başka bir izahı olamaz.

  • benim sevmediğim bi şeysi var bunun. çok minik, aslında kimse farketmiyo muhtemelen ama, benim biraz sinirime dokunuyo.

    akşam eve geliyorum, yatana kadar ses telleri pasif, yatarken zaten pasif, sabah kalkıyorum, alelacele işe gidiyorum, teller hala pasif. iş yerinde, belki bi 15-20 saattir hiç hareket görmemiş ses tellerim, ilk rasladığım iş arkadaşıma günaydın derken bi garip oluyo, çatallı gibi garip bi ses çıkarabiliyo. yarım öksürük/boğaz temizleme gibi bişiden sonra sorunsuzca günaydın diyebiliyorum ama akabinde.

    bu durumdan zerre haz etmediğim için sabahları işe giderken yolda, bi kere bile olsa mutlaka "aaa eee ooo öööö uuu üüüü ıııı iiii" diyorum. en fazla 5saniyemi alıyo.

    çok küçük hesapların adamı diye milletle dalga geçiyodum. şimdi şu halime bak.

  • roma imparatorluğu'nun defalarca dağılmanın eşiğine geldiği üçüncü yüzyıl krizi döneminden günümüze gerçek boyutlu heykeli ulaşabilmiş yegâne imparator.

    m.s. 251 ilâ 253 seneleri arasında ve oldukça çalkantılı bir dönemde taç giymiş olan gallus, savaş meydanında hayatını kaybeden ilk imparator olarak kayıtlara geçen decius'un gotlar karşısında girişilen abritus muharebesi'nde hayatını kaybetmesinin ardından gotlar ile bir ateşkes imzalayıp moesia valiliğinden istifa etmiş ve apar topar roma'ya giderek senato'nun artık iyiden iyiye onursal bir hal almış onayını almak suretiyle imparatorluk makamına yükselmiştir.

    bu süreçte gotlar'ın tuna'nın berisine çekilme süreci oldukça sıkıntılı olmuş ve nehrin güney yakasında kalan imparatorluk kent ve kasabaları yoğun bir yağmaya maruz kalmıştır.

    doğuda da m.s. 252 senesinin başlarında mareades isimli antakyalı bir soylu, imparatorluğa baş kaldırmış ve antakya'dan fırat nehri'nde kadar olan bölgede kısa süreli olarak bağımsızlığını ilân etmiştir. fırsat bu fırsat diyen sasani şahanşahı birinci şapur da mareades'i sarayına davet etmiş ve ardından kendisinin emrine güçlü bir ordu vererek roma'nın suriye ve ermenistan vilayetlerini ele geçirmesini istemiştir. bu amaçla yola koyulan sasani ordusu, halep yakınlarında bir kasaba olan barbalisus'ta sasani kayıtlarına göre 60 bin kişilik bir roma ordusuyla karşı karşıya gelmiş ve bu muharebede roma ordusunu kelimenin tam anlamıyla yıkıma uğratmıştır. sasani kayıtlarına göre roma ordusu tamamen yok olmuştur ki muhtemelen anadolu ve doğu'da konuşlu tüm lejyonlardan bir araya getirilerek tertip edilmiş olması çok olası olan bu ordunun bu ağır mağlubiyetinden birkaç sene sonra dura-europos ve antakya gibi bölgenin tüm kıymetli kentleri birer birer sasani idaresi altına girmiştir. gallus'un hayatını kaybetmesinin ardından valerianus döneminde de süren savaşlarda sadece antakya'da tahminen yüz bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir.

    bu sırada galya'da bulunan imparatora karşı aemilianus adlı bir soylu isyan bayrağı açmış ve italya'ya doğru yola koyulup tahtı gasp etmek istemiştir. ordunun da trebonianus gallus'tan pek memnun olmadığı bilindiğinden senato da büyük ölçüde aemilianus'a destek vermiştir. ne var ki dönemin en meşhur generali valerianus, gallus'a desteğini sürdürmüştür ve aemilian'ı roma'ya varmadan mağlup etmek için ren lejyonlarını emri altına almaya başlamıştır. ancak bu sırada italya'ya gelen gaspçıyı karşılamakta geç kalacağını anlayan imparator gallus, büyük kısmı süvarilerden oluşan bir orduyla terni yakınlarında aemilianus'a yetişmiştir. kaynakların epey yetersiz olduğu bu çatışmaya dair bilinenler pek az olmakla birlikte aemilian'ın galip geldiği ve gallus'un bir şekilde ya kendi askerleri ya da aemilian'ın askerleri tarafından yakalanarak infaz edildiği anlaşılmaktadır. tarihçi alan bowman'a göre askerlerine ödeme yapmakta güçlük çekmekte olduğu bilinen trebonianus gallus, belki de aemilianus ile hiç savaşamadan kendi askerleri tarafından da katledilmiş olabilir.

    tahtı ele geçiren aemilianus ise yalnızca 26 gün sonra kaderin bir cilvesi sonucunda kendi askerleri tarafından infaz edilmiştir ve taht, dönemin nüfuzlu generali valerianus ve oğlu gallienus'a kalmıştır.

  • memlekette olan biten her şey zaytung haberi tadında olduğundan inanması kolay olmuştur.

    debe editi: gezi şehitleri ölümsüzdür!

    debe'ye girmesini daha çok arzuladığım entrilerim de vardı ancak ilk kez bir entrim debe oluyor çok mutlu oldum durduk yere. teşekkür ediyorum.

    ayrıca tog'a veya halk evlerine benzettiğim şu kampanyaya: (bkz: karanliga kufretmek yerine bir mum yakiyoruz) destek olmak istiyorum.