hesabın var mı? giriş yap

  • burada konu gündem olduktan sonra arçelik bu ailenin zararını karşılayacaktır. illa yapmanız gerekeni yapmanız için toplumsal utanç mı devreye girmeli. illa kavga mı etmeli. kırk yıllık marka imajınızı tek bir hareketinizle yerle bir etmeniz an meselesi sayın arçelik.

  • ursula k. le guin'in yaptığı bir tespittir.

    “yirmi yaş dolaylarında öyle bir an vardır ki, yaşamının geri kalan kısmı boyunca ya herkes gibi olmayı, ya da farklılıklarını erdeme dönüştürmeyi seçmen gerekir."

  • burda 120 liraya masa donatacağını sanan bir genç ile karşı karşıyayız. o paraya bir porsiyon pattes tava yersin delikanlı

  • iğrenç bir şeydir. ne kadar iğrenç olduğunu çocukken farkedemezsiniz. ancak büyümeniz, bayağı büyümeniz, en azından bi 25'i geçmeniz gerekir. işte o zaman aklınız başınıza gelir. bir bakarsınız ki, çocukken "tek" olduğunuz için sizin olduğunu sandığınız/sandırdıkları dünya aslında sizin değil.
    güvenebileceğiniz "dost" kisvesi altında size diş bileyen, bazen kıskanan, bazen üzüntülerinizden çılgınca mutluluk duyanlarla etrafınız çevrilmiş. bunalırsınız, daralırsınız, birileriyle paylaşmak istersiniz, ama son anda durdurursunuz kendinizi. iki laf konuşmaya, dertleşmeye kimseyi değer görmezsiniz. çok geniş bir çevreniz olsa da, her ortamınızda çok seviliyor olsanız da, yavaş yavaş uzaklaşırsınız bütün bu insanlardan. daha dar bir çemberde, belki biraz daha az paylaşımla, dertsiz mutlu olmaya çalışırsınız. sonra sizi ketum diye yaftalarlar bir de. oysa ne güzel olur, canınızdan kanınızdan, sizi sorgusuz sualsiz, yargılamadan, tüm kötü niyetlerinden arınmış, sadece ve sadece iyiliğiniz için dinleyecek biri olduğunu bilmek. hiçbir kişisel kompleks, kıskançlık, çekememezlik, artniyet barındırmaksızın, yorumlamadan, yaftalamadan, daha sonraları aleyhinize kullanılmak üzere bir silah olarak cephanesine atmadan...
    tek çocuk olmak, cezalandırılmaktır bir nevi.
    elinize kalan ise; gereğinden erken olgunlaşmış, çoğu zaman dengesini kaybetmiş, bir öyle bir böyle yaklaşımlarla maymun edilmiş, güvensiz, içine dönük, "çok güçlü" kabuğunun altına saklanan "titrek bir yavru kedi" olmaktır.

  • saka maka derken, saka gibi harbiden. kalkinma nedir, bence once bunu netlestirmek lazim.
    sonra da 4.5g (ozunde 4g'dir) ornegini gorunce nedense direkt somali'de var miymis diye baktim. 2014'ten beri varmis.
    eyorlamam bu kadar.

  • fenerbahçede 50 sene oynayıp anca volkan demirel kadar efsane olacakken futbolcu olarak bol para kazanmış, ingiltere, almanya, katar ve hindistan görmüş. deli paralar kazanırken harika kültürler tecrübe etmiş, gençliğinde hayatını yaşamıştır.

    emekliliğinde de gelir televizyon efsanesi olur çok lazımsa. ne sikime yarıyorsa efsane olunca.

  • gittim kıtaya teslim oldum. kıta dediğim de askeri hastane. verdiler nizamiyeye takılıyorum. haftada bir de nöbet tutuyorum. nöbetlerde gazete dergi ne varsa yığıyorum masaya. ammde ömer diye bir çocuk var. gündüz uyuyup gece sabaha kadar nöbet tutuyorlar. alarm verilirse gidip müdahale ediyorlar falan fıstık. ömer gazeteyi katlayıp kenara koymamı bekliyor. koyar koymaz şıp diye damlıyor. "komtanım gazeteyi alabilir miyim?"
    ulan diyorum arka sayfa güzeline bakıp attıracaklar.
    sonra fark ettim ki ömer parmağıyla takip ederek manşetleri okumaya çalışıyor. çağırdım ömer'i. anlattı hikayesini. diyarbakırda yaşıyormuş. ana baba yok. halası büyütmüş. dağda çobanlık yaparmış. köyünden ilk defa askerlik için çıkmış. bizim insan sarrafı bölük komutanı da nizamiyeden girmeden anlamış ömer'in halini. gerekli tedbirleri de alıp ali mektebine yazdırmış. ömer gündüzleri okulda geceleri nöbette. okul öyle çok yoğun değil ama çat pat okumayı öğretmiş. o günden sonra ben de ömer'i her nöbette çalıştırmaya başladım. kâh okuyoruz kah matematik çalışıyoruz. günler gelip geçiyor. bir gün yine nöbette ömer benim kupaya 3ü bir arada kahve koymuş getirdi. bıraktı önüme. "komtanım bugün er maaşımı aldım da".
    kendine neden yapmadın lan dedim. "borcum vardı onu ödedim, bi paket sigara aldım. kalan param da ancak buna yetti"demesin mi? çekmeceden bir tane çıkarttım verdim buna. sittir git kendine bi kahve yap da gel dedim. o sıcak suya gidince toparladım kendimi. aldı geldi kahvesini. sohbet ettik. kahve bitince gazeteyi aldı gitti.
    bizim komutan bunu kalorifer kazancısı yaptı sonra. en son sivilde de kapıcılık yapıyordu ömer. 3 çocuğu vardı. sonra görüşemez olduk. kardeşim benim.