ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
18 mart 2019 erdoğan'ın mansur yavaş açıklaması
-
bu sefer emir demiri kesmez yalnız söyliyim. ülkenin başkentine de kayyum atamak öyle diyarbakır'a atamaya da benzemez. boş atıp dolu tutmaya çalışma gibi duruyor.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"kapı kolu çok tatlı ya, böyle odadan çıkarken kazağımı tutmalar falan..."
abd'nin türk gkb'yi öldürmesi halinde olacaklar
-
bu ülkenin genelkurmay başkanını terörist ilan edilip, hapse atılmasını sağladılar. sizce öldürmelerine gerek var mı? ama yaparlar mı? sorusuna en iyi cevap, başka bir iddiada yatıyor.(bkz: esref bitlis suikasti)
vodafone park
moscow on the hudson
-
1984 tarihli hollywood filmi. hollywood filmi cunku icine amerikan ruyasi, sosyalizm korkusu, diger ulkelerin kendileri kadar ozgur olamamalari gibi donemin amerikan filmlerinde gorulen kli$eler serpi$tirilmi$. film guzel ama yalan yok.
robin williams'in canlandirdigi kahramanimiz vladimir ivanoff, sirkte cali$an bir muzisyendir. soguk sava$in son demleri, sovyetler birligi'nde kaos var, aclik var, sefalet var. almak istediginiz her urun icin uzun kuyruklar var. tuvalet kagidi, ayakkabi.. benzini korsan saticilardan bulabiliyorsunuz, herkeste ayni arabadan var. boyle bir hayati ya$amaya mahkum edilmi$ sanatcilar felan i$te.
bundan sonrasi spoiler...
kahramanimizin cali$tigi sirk, amerika turnesine cikar. bu turne boyunca sirk elemanlarini takip eden kgb ajanlari, sirk cali$anlarinin new york hayatini gordukleri andaki $a$kinliklari, kahramanimizin rusya'ya donmek istememesi ve iltica talep edi$i felan derken basit hollywood propagandalari ile filmin ortalarina geliyorsunuz. filmdeki butun amerikalilar iltica talebinde bulunan sanatcimiza yardim ediyor. umursamayan tek bir insan bulamiyorsunuz. "iltica" lafini agzina aldigi anda kendisine yardim etmek icin bir avukat beliriyor yaninda. ee avukatlar da ekmegini kovaliyor tabii, serbest piyasa, amerikan ruyasi, i$ bilenin kilic ku$ananin i$te.
iltica, avukatlar, mahkeme felan derken vatanda$lik sureci ba$liyor. i$ buluyor, arkada$lar ediniyor, herkes sufer, dostluklari harika.. barlarda kizlarla tani$iyor, sevgili ediniyor. amerika super memleket ya o donemler, kotu yanlari fazla gosterilmiyor filmde. sadece iki gaspci tarafindan soyulma ve dayak yeme sahnesi var. soyulana kadar her $ey muhte$emken, soyulduktan sonra aslinda amerika'da bile ozgur olamadigini anliyor. "sokakta bile yuruyemiyorsan ne ozgurlugu ama?" diye soruyor arkada$ina, arkada$i da "rusya'da durumun daha mi iyiydi, begenmiyorsan bayat ekmek kuyruguna geri don diyor." o sirada havai fi$ekler patliyor. cunku bagimsizlik gunuymu$, tesadufe bakin yahu. :)
neyse, sıkıldım... film cok guzel ama donemin propaganda filmi i$te. sovyetler birligi tu kaka, a.b.d. muhte$em olayi.. mesela bu filmi ruslar cekseymi$ guzel bir komedi/dram olacakmi$ ama amerikalilarin elinden cikinca tat vermiyor.
kemal sunal berbat ve kalitesiz bir oyuncudur
-
- merhaba, ben ilgi çekmek istiyordum ama, yardımcı olabilir misiniz?
+ hattan ayrılmayın lütfen, yağlıyorum.
aziz sancar'ın artık bilim adamı olmaması
havalimanı taksicilerinin aç geziyoruz beyanı
-
taksicinin aç gezmesi belediye değil hükümetin sorunu gibi sanki. zira havalimanından taksiye binecek parası olmayan insanları belediye yaratmıyor.
bir mekanın kazıkçı olduğunu gösteren detaylar
-
sipariş verilen suyun cam şişede gelmesi.
kudüs kan ağlarken türkiye'yi konuşmak
-
(bkz: yallah filistin’e)