hesabın var mı? giriş yap

  • zamanının (hatta bizim zamanımızın da) çok çok ötesinde bir kitap. sinemada ve edebiyatta klasik eserleri okumaya/izlemeye kalktığınızda çoğu zaman bayatlık hissiyle karşılaşırsınız. belki eser çok büyüktür, önemlidir ama yıllar boyu o kadar çok kopyalanmıştır ki o taze orijinalliği dejenere olmuştur. güncel başarılı takipçileriyle kıyaslandığında çok basit kalmıştır ve ilginizi çekmez. misal orwell ın 1984ü, r. scott ın blade runnerı, kubrick in 2001*i gibi. bazıları da vardır, ilk çıktığında hem orjinallikleri ile yeni kapılar açarlar, hem de o kadar komplekstirler ki kendilerini kopyalanamaz yaparlar. çıkış noktalarındaki orjinal fikri en iyi şekilde işlemişler, olabilecek en uç noktalara taşımışlardır zaten. böyle eserlerle 50 yıl sonra bile karşılaşsanız ilk anki etkileyicilikleri ile size hitap ederler.
    tıpkı kurosawa nın rashomonu, lumet nin 12 angry meni, tolkien in lord of the ringsi gibi. ubik de böyle bir kitap. insan ilk okuğunda eserin 46 yaşında olduğuna inanamıyor. koy günümüzün en başarılı bilimkurgu eserlerinin yanına sırıtmaz.

  • mehmet şimşek, ak saray'ın maliyetinin 1 milyar 370 milyon lira olduğunu açıkladı.

    erdoğan'ın makam uçağı tc-tur için de "satın alma bedeli ile toplam maliyeti 185 milyon dolardır" dedi.

    evet ak saray'a harcanan parayla neler yapılabilirdi?

    - bütçe açığının yüzde 7’si kapanırdı.
    - 40 kişilik 2740 yaşam odası yapılırdı.
    - 13 bin işsiz 12 yıl boyunca asgari ücretten maaş alarak istihdam edilebilirdi.
    - 1 günde 550 bin aracın geçtiği boğaz köprüsü’nden 391 milyon araç ücretsiz geçebilirdi.
    - 800 okul yapılırdı.
    - 400 yataklı 13 hastane yapılırdı.
    edit: imla

  • olayın kahramanı bir muhabir:
    (ne olur ne olmaz yanınıza bir bardak su alınız)

    kaza yerinin etrafını önce polis kordonu sonra da büyük bir meraklı kalabalığı çevirmişti.. gazetesine, iyi bir kaza fotoğrafı yetiştirmek isteyen uyanık foto muhabiri çemberleri aşamayınca "yol verin.. yol verin.. ben kaza kurbanının oğluyum" diye bağırmağa başladı. kenara çekilip yol verdiler.. foto muhabiri yaklaştı:

    arabanın önünde bir eşek yatıyordu!!!

  • arkadaşlık denen naneye inanmayan adamdır. takdir ederim böyle adamları. derdini başkasına anlatınca karşı tarafın samimi olmayan tesellilerine karnı toktur. hem acılarınızı başkalarına anlatırsanız başkalarının gözünden de düşersiniz. tıpkı samimi zannetiğin arkadaştan borç istemek gibi. acılar bireysel yaşanmalı. hep söylerim insan tek doğar tek ölür. gerisi hikaye.

  • kirli sakal bırakırdım. boxerla evin içinde dolanırdım. yazın şort-tişört, kışın da kot-sweatshirt giyerdim. alışveriş yapmak zorunda olmamak negzel lan.
    bir de durduk yere adamın birine ''hayırdır birader bi sorun mu var? niye baktın'' der kafa atardım.

  • dizi: game of thrones

    at üstünde salınır gözleri deniz mavisi, önünde diz çökecek *mınakodumun cofrisi, ateşin efendisi demir tahtın varisi, delirt bizi çıldırt bizi khaleesi.

  • emekli olduktan sonra, belki de kendini önemli biri olarak hissetmeye devam edemediği için kafayı yemiş eski bir futbolcu tarafından ortaya atılmış, neresinden tutsan bilim dışı bir şeyle karşılaştığımız komplo teorisinin merkezinde bulunan sözde canlı türünün genel adı.

    bu canlıların bir kısmı gezegenimizde bir kısmı da başka gezegenlerde evrilip gelişmişler. böyle bir önerme ortaya atabilmek için biyolojiden gerçekten anlamamak lazım. söz konusu saçmalık iki farklı gezegende aynı tür canlının evrilmiş olması değil, zira birinin tohumunu diğeri atmış diyor zaten kendisi. esas sıkıntı gezegenimizde sürüngen soyundan "zeki" bir canlının evrilmiş olması. bir kere gezegenimizin doğal döngüsü yarı sıcak ya da soğuk kanlı bir hayvanın bu kadar evrilmesine izin verecek nitelikte zaten değil. kaldı ki "sıcak kan" olayı evrimde bir üst aşamadır. ancak david amca bir çok kere bu canlıların soğuk kanlı ya da yarı sıcak kanlı olduğunu defalarca belirtmiş. hatta ve hatta youtube(!) üzerinde dönmekte olan bu komplo teorileriyle alakalı videolarda güya bu canlılarla röportaj(!) yapmış insanlar da çok kez bundan bahsetmişler. güneşi çok sevmelerine rağmen yer altında saklanıyorlar kendileri. kendi yapay güneşleri(!) olmasına rağmen gerçeğinin yerini tutmuyormuş. ayrıca sıcak suda yüzmeyi de seviyorlar keratalar. ha bir de kuyrukları yok. kuyruğun evrim açısından gereksiz bir şey olduğunu fark edip kendi genetik yapılarıyla oynamışlar. ama bir sıcak kanlı olamamışlar sefiller...

    diğer bir saçmalık da bu canlı türünün "kötü enerji" ile beslendiği. bu yüzden insanları türlü alavere dalavereyle kötülük yapmaya iterek yapılan eylem sonrası açığa çıkan enerjiden besleniyorlarmış. yani bu canlının varlığına inanabilmek için herşeyden önce iyilik ve kötülüğün bir enerji türü olduğuna inanmak gerekiyor. zira reptilianlar "kötü enerji" ile beslenmekte. bunun için de gördüğümüz üzere simbiyotik bir yaşama ihtiyaçları var. evrimin hangi sürecinde, doğrudan enerji ile beslenmeye geçtikleri hakkında bir fikrimiz yok. ayrıca beslenme şekilleri de pek organik değil. yani bir doğal kötülükle beslenmek var bir de fitne fesatla beslenmek var. bence böyle beslenmeye devam ederlerse soyları çok fena tükenecek. insanların kendi içlerindeki kötülüğü sürekli başka şeylerin üzerine atma eğilimi göstermelerinden olsa gerek hemen kabul görüyor böyle saçma önermeler.

    bu canlılar yer altında çok gelişmiş teknolojileri ile bizden gizlenirken bir yandan da gezegeni ele geçirme ve insanları köleleştirme planları yapıyorlar. modern insan ırkının gezegendeki var oluş süresi düşünülürse, biraz gecikmişler diyebiliriz. zira bu canlılar bizden çok çok önceki zamanlarda evrimlerini tamamlamışlar. (bir canlının evriminin tamamlanması gibi bir cümle kurmak da ayrı bir cahillik unsuru tabi) bu kadar "kötü" olan bir tür, bu zamana kadar insan gibi aciz bir yaratığın evrimleşmesini kendi gezegeninde çoktan engellemiş olmalıydı. evrimsel süreçte baskın tür olarak zaten bunu doğası gereği yapmalıydı. zira biz insanlar uzun bir süredir bunu yapıyoruz. bir de üstelik güneşi bu kadar seven canlılar bizim yüzümüzden yer altında bizden saklanarak yaşıyorlar. kötü enerji üretmemizi sağlamak için onca komplo kuruyor, uğraşıp duruyorlar. hal bu ki teknolojileri kendi genetik yapılarıyla oynayabilecek kadar gelişmişken, insana gelinceye kadar, aynı bizim tavuk çiftlikleri kurmamız gibi bin bir çeşit zeki canlı türü üretip bunlara kötülükler yaptırtabilirlerdi...

    reptilianların halihazırda zaten köle yaptıkları bir çok "insan türü" bulunuyor. bunların başında da bizim çok bildiğimiz tipik uzaylı çeşidi olan griler var. bakın ilginç kısım şu, david amca'nın önerisine göre insan türü ve reptilian türü bu gezegene özel türler değiller. bizim uzaylı dediğimiz şeyler toplam dört ana türden oluşuyor. bizden ve sürüngenlerden çok çok üstün olan kediler ve kartallar var. bunlar zamanında insanlar ve sürüngenler gibi doğal düşmanlarmış. kendi aralarında uyumu yakalamışlar ve ruhani(!) açıdan bir üst boyut'a(!) geçmişler. sonra bizim galaksimize gelip insanlar ve sürüngenler arasındaki bu düşmanlık oyununu başlatmışlar.

    david amca ve müritlerine göre tanrısal bir oyun var. her galakside bu oyun oynanıyor. doğal olarak bir birine zıt iki farklı tür geliştiriliyor. birisi şimdi bizim galaksimizde insanların temsil ettiği, ruhani açıdan gelişmiş*doğanın ve düzenin koruyucusu(!) bir ırk ve bunun tam tersi olan ve şimdi galaksimizde sürüngenler tarafından temsil edilen, teknolojik açıdan gelişmiş ve her şeyin sahibi olduğuna inanan diğer ırk. bunları galaksiyi savaşarak yok etmesinler diye kontrol altında tutuyorlar ve bir birlerine kırdırtıyorlar. ta ki iki ırk uyum içinde yaşamayı öğrenene kadar. uyumu sağlayınca ırklar boyut atlıyor ve her boyutun kendine has başka oyunları var. ırklar yeterince gelişince de tanrıyla bütünleşiyorlar. bu şekilde tanrı kendi kendini deneyimleyip biraz daha gelişmiş oluyor. zira bu teoriye göre hepimizin bir ruhu var. bu ruh dediğimiz şey tanrının bir parçası. tanrı bilerek kendi kendini paraçalara ayırıyor ve sonra tekrar birleşiyor. her birleştiğinde biraz daha gelişmiş oluyor.

    artık buna teori yerine dini inanç desek yeridir. bu inanca göre gezegenimizden çok çok önce, başka yıldız sistemlerinde ve gezegenlerde evrimleşen sürüngenler ve insanlar mevcut. hepsi bir birine benzememekle birlikte ruhani dna'larımız aynı(!) bütün bu inancın temeli uzak doğu felsefelerine kadar gidiyor. reankarnasyon, ruhlar vs vs...

    bunu kanıtlamak için de düşük çözünürlükle yapılmış çekimlerde oluşan piksel piksel bozukluklar neticesinde insanların abuk subuk şekillere girmesi, röportajlarda tv programı çekimlerinde bir kaç sn'liğine konuşmacıların gözlerinden kamera ışığının yansıması gibi son derece bilimsel yöntemler kullanıyorlar.

    öff bir de işin içinde illuminati falan da var ki o konuya hiç girmesem daha iyi. insanların ciddi ciddi gerçek olduğuna inandığı bu saçmalıkları daha çok merak ediyorsanız biraz reptilian diye araştırma yapın. okumayı sevmiyorsanız özellikle engin bir bilgi kaynağı olan youtube(!) üzerinden bunu yapın. bilimkurgu-fantastik kitaplar serisi gibi eğlenceli olabiliyor. *