hesabın var mı? giriş yap

  • zenginin rezaleti bilem buram buram kalite kokuyor yeminle.

    bir de bizim rezaletlere bak amnk, neymiş dominos 30 dakikada getirmemişmiş, yurtiçi evde bulamamışmış, 50 kuruşluk yoğurtlu sos...
    fakirliğimden tiskiniyorum, tiskiniyorum..

  • hakkında bilinmeyen 23 gerçek:
    - su fobisi varmış. çocukken iyi bir arkadaşının boğulduğunu görmüş. ayrıca 11 yaşıında bir basketbol kampındayken boğulma tehlikesi atlatmış.
    - kalbinin üzerinde omega harfi dövmesi varmış. omega psi phi'nin simgesiymiş. omega psi phi derneğinin üyesiymiş kendileri.
    - halen her yıl nike'dan 80 milyon, nba'de oynadığı her sezon için bulls'dan 35 milyon dolar almış.
    - 1997'den 1998'e kadar kendi markası " jordan" altında ürünleri çıkmış.
    - 1996'da tüm zamanların en iyi 50 oyuncusundan biri seçilmiş.
    - 1991'de espn tarafından 20. yüzyılın en iyi sporcusu seçilmiş.
    - babası arabasında uyurken öldürülmüş ki bu olayın ertesinde jordan ilk kez basketbolu bırakmış.
    - chicago ve washington'da 23 numaralı formayı terletmiş. 45 numarayı kısa süre giymiş, bu numara abisinin lise numarasıymış.
    - ne annesi ne de babası 1.75'in üzerinde değilmiş.
    - space jam filminde karakterlere bulls şortu altına üniversitesi olan north carolina şortu giydiğini söylemiş ki bunu gerçekten şans getirmesi için yapmış.
    - çaylak sezonunda 3 sayı ortalaması yüzde 14 iken emekli olduğu senelerde yüzde 40 civarlarındaymış.
    - 1997 yılında forbes dergisinin en pahalı boşanmalar listesinde en üst sıradaymış. 150 milyon dolara yakın bir paraya karısından boşanmış.
    - 3 kez smaç yarışmasına katılıp bunların ikisini kazanmış.
    - 14 haziran 1998'de chicago'ya son 8 senede altıncı şampiyonluğu getiren şutu atmış. jordan hits last shot olarak geçen bu şut amerikan spor tarihinin en harika 25 anı listesinde ikinci sıradaymış.
    - bir maçta maksimum 69 sayı atmış. bu sayıları basketbol tarihinin beşinci en yüksek skorudur.
    - 1992 yılında portland ile bir playoff maçının ilk yarısında 35 sayı atmış. bu 35 sayının altısı üçlük. bu performans birçokları tarafından en iyi basketbol performansı olarak değerlendiriliyormuş.
    - 1900 yılında bir orlando maçında 12 numaralı formayı giymiş. sebebi orlando magic arena çalışanlarından birinin formasını çalmasıymış.
    - en sevdiği komedi şovu " sanford and son " .
    - üniversitedeki esas dalı kültürel coğrafya üzerineymiş.
    - her maçtan 4 saat önce aynı yemeği yermiş. biftek, kızarmış ya da lapa patates ve bira.
    - otel odasını her zaman çok sıcak tutarmış. sıcağın onu hastalıklardan koruduğuna inanıyormuş.
    - 1993'de küçük bir beyzbol takımı olan chicago white sox ile sözleşme imzalarak tüm dünyayı şaşırtmış.
    - kaldığı otellerde her zaman leroy smith ismini kullanıyormuş. bu isim onuncu sınıftayken seçmelerde onu mağlup edip lise takımına giren çocuğa aitmiş.

  • az önce şu diyalogların yaşandığı telefon numarası...
    kelimesinde abartı yoktur...

    daha önceki telefon konuşmalarından sıkılmış olan ben direkt konuya gireyim dedim:
    - ...bakın hanımefendi, yardımcı olalım diyorsunuz ama, bana net bir buçuk aydır yardımcı olamıyorsunuz... açıkçası hiç umudum kalmadı artık...
    ( karşıdan dünya kibarı sesli hanım kızımız sözümü balla keser )
    - ...bi dakka beyefendi bi dakka, bir tek şey söylemek istiyorum. umutsuz yaşamayın n'oluuuur.... mutluluğun değerini nasıl bilebilirdik ki umutsuzluğu yaşamamış olsaydık. nasıl anlardık kıymetini... hı? ( ben bu arada kızın söylediklerini not almak üzere kalem arıyorum )... biliyorsunuz, herkes böyle; herkesin bir yarası vardır. mutlaka vardır. o gülen yüzlerin altında kim bilir neler gizlidir... bilemeyiz di mi... ben sadece şunu söylemek istiyorum: bütün insanlar mutlu olsun, umutsuz olmasın... lütfen.
    ( ben hayvanlığımdan ödün vermeden )
    - n'oooolucak bu benim bağlantı?!
    - ben sizi servise aktarayım, hattan ayrılmayın lütfen, umutsuz olmak yok. tamam mı?
    .......

    gerçektir

  • - merhaba hüsam bey..
    - merabe doktor.. benim so
    - sorununuz panik atak..
    - ha.. evet.. gece
    - geceleri çarpıntı oluyo..
    - evet.. ka
    - karınız sizi aldatıyo..
    - ha
    - hasan bey'le aldatıyo..
    - ana
    - anama küfretme skerim sülaleni..
    - ib
    - babandır..

  • gülmüyorlar, hayattan keyif almıyorlar, üretemiyorlar, ilerleyemiyorlar, bilimsel anlamda herhangi bir kavrayışları yok, sanatçı yetişteremiyorlar, adaletin ve insani değerlerin ne olduğuyla ilgili en ufak bir fikirleri yok, doğayla birlikte yaşayamıyorlar, yoksullar çünkü itiraz etmiyorlar ...

    tüm bunları yapamadıkları gibi, yapabilen herkesten de nefret ediyorlar: öldürüyorlar, yakıyorlar, kriminalize ediyorlar ve ağızlarında hep şu laflar: kültürümüzde yok, haram, günah, onlara benzemeyelim, kafirler gibi olmayalım vs. vs.

    yücelttikleri şeyler ise belli: cinayet, hırsızlık, katliam, yalan, ikiyüzlülük...

    bu ülkede çocuk sahibi olanlara sabırlar diliyorum.

  • önceden terkokuyorsun ve kokuyorsun gibi siteler vardı. artık yalan olmuş. oraya kokan kişinin mail adresini girerdiniz. site de yerinize anonim mail atardı. bunları ikame edecek siteler var mı diye bakındım ama bulamadım malesef.

  • birinci dünya savaşından hemen sonra, sanat akımlarına bir başkaldırı olarak gelişen pop-art akım, adında da geçtiği gibi pop bir akımdır. resimlerde, fotoğraflarda etkisini hızla hissettiren bu akım, klasik sanat için bir başkaldırıdır. daha sonraları afişler, bisküvi kutuları, içecekler üzerinde kendine yer bulan bu akım, bir dönem kendini epeyce kabul ettirmiş fakat sonraları unutulmuştur.

    yaklaşık 1-2 yıl öncesinde, tekrar moda olarak karşımıza çıkan pop-art akım, ilk olarak eski dönem film artistlerinin siyah beyaz kanvas tabloları ve duvar stickerları ile çok tutulmuştur. halen devam eden bu akım, şu an kalın dokulu döşemelik kumaşlar, perdeler ve aksesuarlar ile çok beğeni kazanmıştır. pop-art akımın çerçevelediği farklı bir dekorasyon anlayışı, biraz sanat kokan ama aykırı bir stil yaratmıştır. şu an pek çok tasarımcının çalışmış olduğu objeler ve eskinin kutuları, resimleri tekrardan moda olmuştur. hatta bu akımı ayakkabılarda, kıyafetlerde de sıklıkla görmekteyiz. duvarlara uygulanan stickerlarda yarattığı tarz, modern evlere farklı atmosferler getirmektedir. hatta, son dönem çıkan paravanlar, raylı duvar sistemlerinde bile bu akımın etkileri çok tercih edilmektedir. ingilizlerin klasik ve dokunulmaz olan berjerlerinde, bir maryln monroe resmi olan döşemelik kumaşlar bile kullanılmaya başlanmıştır. yarattığı tarz ile çok modern evler ile çok klasik evlerde bile kullanılabilen pop-art akım, kesinlikle denenmesi gereken bir sanat akımıdır.

    sanat, sanatçının yarattığı farklı algılar ile ortaya çıkmaktadır. pop-art akımda yaratılan tablolara baktığınızda, gerçek formların alaya alınması sonucu ortaya çıkan farklı bir tarz vardır. dik başlılık, dünyaya farklı bir bakış açısı yaratmak, belki de bir sanatçının yaratacağı en iyi algıdır. hayatın bir eğlencesinin olduğu ve gelişen bir yaşam tarzı içinde pop-art akımın yarattığı dekorasyon ve sanat dikkate değerdir.

  • öncelikle tabaktaki miktarı azaldıkça alması/hükmetmesi zorlaşan tüm yiyeceklerin bana verdiği yetkiye ve bende yarattığı sinire dayanarak "varoş sensin kaşık da sana girsin" deyip sözlerime devam etmek istiyorum.



    çoban salatası (şöyle suyunu iyice doldurarak)

    makarna (bir tarafına yoğurt iliştirerek)

    cacık (buzlu, zeytinyağlı ve naneli olarak)

    pilav (özellikle bulgur pilavı. şöyle bol domatesli, sebzeli)

    bunları çatalla yiyen adam hıncaldır, uluçtur, pespayedir, ılıktır...



    there is no spoon sadece matrix'te var olabilecek bir olgudur...

  • ben artık türk insanına güvenmiyorum ve malesef iğrenme noktasındayım..

    ben bu kadar hayal aleminde yaşayan ve algı operasyonlarına müspet tepkiler veren toplum görmedim.

    emmanuel eboue arsenal'den yanılmıyorsam 3-3.5 milyon euro gibi bir rakama geldi. fatih terim ilk maçlarda sahaya ujfalusi-servet-gökhan-hakan- sabri-melo-selçuk-kazım-elmander ve eboue şeklinde çıkıyordu. bizim eboue bildiğin sol açık oynuyordu. bazı maçlarda ortasahada da denedik kendisini.

    velhasıl sağ beke geçti..

    eboue ilk iki sene şampiyonlukta yüzde yüz pay sahibiydi. bir kere hızlıydı, ileri geri oynuyordu, dikine gitmesinden ziyade içeri kat ederek hücüm atraksyonlarında etkili oluyordu. ayrıca esasen sağ kanat olduğundan ayaklarına hakimdi ve adam da geçebiliyordu. tek eksiği hava toplarıydı kendisinin.

    ama iyi bir sağ bek olması, o mevkide sabri'nin olması gerçekleri vardı. eboue'nin böyle oynaması sabri'nin yedek kalması demekti ki eboue afrika kupasına gidince sabri kardeşimizin nasıl eboue'den beter olduğunu görmüştük.

    işte bu sebeple müthiş algı operasyonu yapıldı ve eboue üzerinden terbiyesizliğine değinilip durdu. sonra o tutmayınca bu kez kendini atması vs. çıktı ortaya. yok efenim kendi oyuncusu bile tepki vermişmiş.

    ya kardeşim geçin bu işleri her oyuncunun kimine göre eksikleri vardır..

    sergen gelmiş geçmiş en buyuk yetenek ama çalışmazdı, kendine bakmazdı. hakan şükür cemaatçiydi.. ümit karan gece kulüplerinden çıkmazdı. ne bilim bülent korkmaz kazmaydı.. ama bu adamların ve bunun gibilerin hepsi yetenekliydi ve faydalıydı..

    eboue'de faydalı olmuştır bu takıma. son sene oturduğu yerden para kazanmak istememiştir, top oynamak istemiştir ama afedilmedi. sabri de kadro dışı kaldı ama gitmedi bir yere. sonra affedildi ve oynadı. eboue de affedilebilirdi..

    bir çok gelen giden adamdan daha çok faydası oldu eboue'nin bu takıma.. 2 lig, 2 süper kupa, 1 türkiye kupası, ş.ligi 2.tur, ş.ligi ç.final gördü.. real madrid'e, fenerbahçe'ye goller attı..

    arda turan'ın bu kadar faydası olmadı galatasaray'a.. bugün necati'nin bile boue kadar başarısı olmadı bu takımda..

    kimse kusura bakmasın.. filipescu, capone, perez ve eboue gördüğüm en iyi sağ beklerdendi. perez'i sayma. eboue ilk 3'e rahat girer.

  • azerbaycan tv de pokemon izledim, ash pikaçuya, "seni seçtim aybalam ceryan şoku atasan" dedi, hayattan soğudum.