hesabın var mı? giriş yap

  • yarım günün hesabını yapan askerlerin dünyasını başına yıkan haber. plakalar yeniden dağıtılıyor.

  • şu pozu 90'larda bir başbakan verseydi, bin tane kepsi yapılır akp facebook gruplarında paylaşılır dururdu. yanına da erdoğan'ın obama'nın karşısında ayak ayak üstüne attığı bir poz...

    erdoğan, kraliçe'nin önünde iki büklüm olunca ise hiçbir aktroll'ün sesi çıkmıyor. adeta ölü taklidi yapıyorlar. ama ingiliz kraliyeti ilginç bir mesaj vermiş.

    o tablonun orada olacağını ve fotoğrafların bu açıdan çekileceğini bilenler ingilizler. her şey ayarlanmış. ve bu fotoğraf alınmış. yetmemiş, resmi hesaptan bu fotoğraf servis edilmiş.

    diplomasi, mesaj işidir. mesajlarını vermişler. açıktan bile değil, subliminal mesajlar bile hayvan gibi değerliyken, göz göre göre verilen bu mesaj erdoğan'ın karizmasına sağlam bir darbedir. geçmiş olsun.

    e ama tabi bunlar da kaç yüz yıllık hanedan aq. bunların entrikalarının okumak bile insanın iq'sunu arttırıyor, öyle alavere dalavere var bunlarda. bunlarla aşık atmak zor. kasımpaşa'ya benzemez bu işler reis.

  • sevgi ne demektir, insan birini sevdiğini kendine ne zaman itiraf etmeye karar verir, masumiyetin sınırları nerede başlar nerede biter, gerçek güzellik samimi olan mıdır yoksa planlanmış olan mı, bir grup yalnız bir araya gelirse kendilerini yalnız hissetmeye devam eder mi, insanın kendinden vaz geçmesi başkaları ile iletişim kurmasının öncelikli şartı mıdır, hayat neden acı verir, kaybetmek nedir, kazanan kimdir sorularını sordurmayı hedeflediğini ve bunu başardığını düşündüğüm film.

  • üst edit: rahmetli arkadaşın ismi rümeysa berin şen, mesajla uyaran arkadaşlara teşekkürler.

    çalıştığı kurum ankara şehir hastanesi’nin konuyla ilgili baş sağlığı mesajı
    tweet

    geçirdiği kaza sonucu vefat etmiştir. kanı ona 36 saat nöbet tutturanların ellerindedir.

    link

    edit: (bkz: tamponsuz kamyon kalmasın kampanyası)

    her ne kadar bu tip kazalarda kusurlu genelde arkadan çarpanlar olsa da kamyonlarda arka tamponun önemi de ortada bence.

    edit2: olayın kamera kaydı: link

    edit3: türk tabipler birliği’nin konuyla ilgili açıklaması

    link

  • adamin biri bi bara girer. barmenin tam karsisina oturur.

    - barmen ! herkese benden viski ! ama sende ic ! der.

    herkes alkislar eder, barmen dahil herkes icer. bir sure daha gecer. adam tekrar ;

    - barmen ! herkese benden viski ! ama sende ic! der.

    yine alkislar kopar. barmen ve musteriler icerler. bi sure gecer, adam kalkar kapiya yonelir. o ara barmen yakalar ;

    + versene lan paralari ibiş ! o kadar viski ismarladin ! der.

    adam ;

    - benim icimden geldi ismarladim, hic param yok ki? der.

    barmen bunu oyle bi guzel marizler, paket yapar, atar disari.

    aradan 2 gun gecer. ayni adam yine bara gelir. barmenin karsisina oturur.

    - barmen ! herkese benden viski ! ama sen icme, icince sapitiyosun. der.

    yazarin notu : dinleyince komik gelmisti.

  • en son ortaokulda falanken böyle şeyler konuşuyorduk arkadaşlarla. nasıl milliyetçiyiz o zamanlar piuuu. asıyoruz, kesiyoruz, deli yürek kafası var, haydarinnaa.

    ergenlik yasaklanmalı bence. o dönem bitene kadar ev hapsinde tutulmalı veletler, tüm sosyal iletişimleri yasaklanmalı, haftada 1 kitap okuyup özeti çıkartma mecburiyeti verilmeli.

    şu temizlik fikrinden bile çok daha mantıklı değil mi lan?

  • öyle böyle bir ayar değildir...kendisi de beğendiğim bir gazeteci olmasa da fena saydırmış :

    "hürriyet'in bir grup yazarı ve yöneticisinin "yerli otomobilin prototipi"ni görmelerini ama yazmamalarını eleştirmiştim ya...
    kendini grubun lideri zanneden hanımefendiden yanıt geldi.
    hayli uzun bir yanıt.
    ve en az yayınladıkları ilk haber kadar komik, eğlenceli bir yanıt.
    mesela hanımefendi şöyle başlamış.
    “hürriyet türkiye’nin en büyük haber platformu”
    bu cümle bizler için komedinin doruğu...
    hürriyet için ise trajedinin...
    evet bir zamanlar hürriyet, türkiye’nin en büyük haber platformu idi.
    ama bunun üzerinden epey bir zaman geçti.
    çok uzun bir zaman.
    o zamanlar hürriyet’in ankara temsilciliğine mesela, en iyi haber yapanları getirirlerdi, en iyi yalakalık yapanları değil.
    bugün artık hürriyet, türkiye’nin haber platformu değil, olsa olsa türkiye’nin mizah platformu.
    yapmadığı, yapamadığı haberciliği ile mizah konusu olan bir platform.
    tabi ki, bu sizin kabahatiniz değil hanımefendi.
    elbette hürriyet siz orada olduğunuz için bu hale düşmedi.
    ama hürriyet bu hale düştüğü için siz oradasınız."
    edit: yazının tamamı

  • ön edit: kendi maaşından ne kesildiğini ve patronuna olan maliyetini görmek istersen lütfen seni bu linke alalım. brütten nete ya da netten brüte maaşına bakabilirsin. %5 indirim ve işveren maliyeti butonlarını değiştirebilirsin.

    bizim türk milletidir.

    bu durum devletin işçi maaşı üzerinden işçiyi resmen sömürmesidir.

    bir işçinin brüt maaşı üzerinden %22,5 işveren adına, %15 işçi adına kesinti yapılır ve devlete ödenir. bir örnek verelim.

    5.000 lira brüt maaşı olan işçiden 1,125 lira sgk primi işveren payı olarak hesaplanır. 750 tl de işçi payı olarak hesaplanır. ikisi toplanır, ay sonunda devlete ödenir. yani 5.000 brüt maaşı olan kişiden devletin sgk geliri 1.875 tl'dir. (ayrıca brüt 5000 diye yalan etiket var, devlet kendi payını da hesaplayıp alıyor, yani esasen 5.000 brüt bu örnekte 6.125 haline geliyor gizlice)

    bitmedi, işçiden kesilen sgk kesintisi olan 750 düşülmüş halinden bir de vergi hesaplanır. yani 4.250 tl üzerinden bir de vergi keserler. bu vergi başlangıçta %15 olmak üzere yıl sonunda aldığın maaşa göre %40'lara varır. hadi diyelim hep %15 ödedin. 637,5 tl de vergi kesilir maaşından.

    yani devlete giden toplam 2.500 küsur para. senin eline geçen de 3500 dür. devlet neredeyse senin kadar para kazanır senin maaşından daha eline geçmeden.

    bununla biter mi? hayır tabi ki..

    o harcayacağın 3.500 lira sana kalan tutardan yaptığın her harcamadan %1, 8 ve 18 kdv alır. ötv alır, emlak vergisi alır, motorlu taşıt vergisi alır. yani dostum, 5000 lira maaşından aslında sana 1500-2000 lira kalırsa öp ve başına koy. yılbaşı geldiğinde sana yaptığı zam aslında kendine yaptığı zamdır. çünkü kendi vergi gelirlerinden asla ödün vermez bu devlet.

    bu arada bu maaş üzerinden alınan vergiler bildiğim kadarıyla devletin en büyük gelir kalemini oluşturuyor. bir asgari ücretli gibi düzenli vergi ödemeyen binlerce işletme, ortalama maaşlı biri kadar vergi ödemeyen binlerce fabrika var.

    aşağıda kadrolu müptezel nickli biri var. kafası tam basmamış. devlet senin maaşın üzerinden sgk yı hesaplar, yarısını senden, yarısını patronundan alır. bunun neyini anlamadın da 3500+2500=5000 yazıp 50 iq seviyenle dalga geçmeye çalışıyorsun. a benim kardeşim, işvereninden o parayı kesmeseydi işveren o parayı sana vermeyecek miydi? senin patrona maaliyetin bu örnekte 6.125 tl + damga vergisi olur. yani seninle ilgili patronundan 5000 çıkmıyor direkt. sgk işveren payı da patronun için bir maliyet.

    edit: agi ve damga vergisi ve teşvikleri unutmadım arkadaşlar. hatırlatmalar için sağolun ama tabloyu ana hatlarıyla ortaya koydum. detaylara inersek ücret hesaplama platformu gibi olacak burası. benim 12.000 lira maaşımdan bana 286 tl agi'yi geri verse ne olur vermese ne olur. problem o değil, problem maaşımızın sadece 1/4 ünü kendimize ayırabilmemiz. devlet resmen mafya gibi neredeyse hepsini elimizden alıyor.

    debe editi: (bkz: tecavuzculere normal vatandasin bakmasi)

  • şark kurnazlarına bak, adam diyorki insan gibi, bekle herkes binsin ben alıcam. o hırt adama saldırıyor. ya bi gidin ya. kimsenin hakkını düşünmeyen insanlardan nefret ediyorum. ya bu hırtın arkadaşı da otobüsün önüne falan yatmışi ya arkadaşım bi gidin ya, dünya sizin çevrenizde dönmüyor. adam almıyorum dememiş azcık bekle.

    tanım: sonuna kadar haklı olan otobüs şoförü