ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
truman dışarıya çıkınca ne yaptı sorunsalı
-
alacagi ilk aksiyon program yapimcisina yuklu bir tazminat davasi acmak olurdu. muhtemelen hayatinin geri kalaninda kendine yetecek parayi burada kazanirdi.
dogdugu gunden beri inandigi butun degerlerin sahte cikmasi kendisinde derin bir psikolojik buhrana sebebiyet verirdi. yasadigi gercek dunyada da herseyi sorgulayan, her sozun altinda ketenpere arayan paronayak bir birey olurdu. asik oldugu kadinla da saglikli bir iliski yasayabilecegini dusunmuyorum.
dis hayata adaptasyon surecinde psikolojik yardim almaya ikna olursa 3-5 yil icinde normallesme baslardi. aksi durumda sonu akil hastanesi& madde bagimliligina gider.
ronaldo, messi misali dunyanin en cok taninan insani oldugu icin bolca magazin malzemesi olurdu. magazin dibe vurma surecini daha da hizlandiracaktir. rehabilite olmaya ikna oldugu donemde ortadan da kaybolmasi gerekecektir.
biraz karanlik oldu ama durum malesef bu. toz pembe bir hayat yasamayacagi, hayatin zor gececegi neredeyse kesin gibi.
asil onemli olan reyting ugruna trumanin hayati ile oynayan adama ne olacagi? normal kosullarda iceriden cikamiyor olmasi gerekir.
preet bharara
-
ben de kendisine bir şiir yazdım
bharara yoktu
düşman çoktu
bharara geldi
düşman şok
yaran diyaloglar
-
aziz nesin dost ağırlamada, yedirme içirmede, ikramda bonkör bir adamdır.
fakat, çöpe giden bir pirinç tanesine bile üzülür.
nesin aynı zamanda çok cimri bir adamdır. cimriliğini kendisi ilan etmiştir:
"ben çok cimriyimdir. bu cimrilik emeğe saygımdandır" diyerek cimriliğinin nedenini açıklar. emek aziz nesin için "kutsaldır".
tan gazetesinde köşe yazarı ve muhabir olarak çalıştığı yıllarda 50 lira maaş almaktadır.
geçim sıkıntısından "al takke ver külah" yaparken bir tanıdığına 50 lira borçlanır.
bu ay olmadı gelecek ay derken... alacaklı bir gün iyice sıkıştırır.
aziz nesin adama; " yarın saat 11:00'de gel paranı al" demiş bulunur.
borcunu ödemesinin tek yolu; çalıştığı tan gazetesinin patronu halil lütfi'den avans almaktır.
patron, aziz nesin'den daha cimri, aynı zamanda huysuz bir adamdır.
fakat, cimriliğinden dolayı aziz nesin'i çok sever. nesin, gazetedeki mürekkep hokkasına özel kalemini batırmış adam değildir.
mürekkep uçar diye, hokkanın ağzını açık bıraktığı hiç görülmemiştir.
herhangi bir nedenle, gazetenin tek yaprak kağıdını özel işi için kullanmamış, gazetede kullandığı her eşyayı gözü gibi korumuştur.
aziz nesin aynı zamanda çalışkan, okunan ve sevilen bir yazardır. bir gazete patronu böyle bir adamı sevmesin de kimi sevsin?
***
aziz nesin, alacaklısı geleceği gün saat 10:00'da, patronu halil lütfi'nin odasına gider:
- efendim, birisine 50 lira borcum var. buraya gelecek. bu ay ki maaşımı avans olarak verin de adama borcumu ödeyeyim.
- ne zaman gelecek adam?
- saat 11:00'de.
- 11:00'de gel al parayı.
- saat 10:00 zaten. adam az sonra gelir. parayı şimdi verin de adam gelince mahçup olmayayım.
- 11:00'de gel 11:00'de.
- neden illa ki 11:00?
- yav aziz; saat 11:00'e kadar bakarsın adam ölür, ben sana parayı vermekten kurtulurum. bakarsın sen ölürsün, ben yine parayı vermekten kurtulurum.
- efendim; bende bu şans varken ne adam ölür, ne ben ölürüm. siz ölürsünüz ben parayı alamam. şimdi verin şu parayı.
otel sahipleri zararlarını nasıl tazmin etsin
-
günlüğü milyon dolar olan oteller bir süre zarar etse de birşey olmaz zamanında aldıkları fahiş fiyatlardan karşılarlar zararı kaldı ki zarar eden sadece oteller değil bütün dünya zararda
murat başoğlu
-
"ben bir şey yaptım, hatasını çekiyorum. bedelini de ödeyeceğim. ne kadar özür dilesem de affı yok. anlık bir şeydi, olabilir. her erkeğin başına gelebilir. hiç tanımazsın birini, yarım saat sonra teknende olur, bir şey yaparsın onunla, sonra da iner gidersin, o arada bu olur. ancak yorumlar çok can acıtıcı. midemin ağrısından duramıyorum, kesin kanser oldum. öyle üzülüyorum ki" demiş.
de abi sen bu gevşeklikle grip bile olmazsın.
uğur meleke
-
futbol yorumcusu 3 aralık 2011 fenerbahçe ankaragücü maçından sonra şöyle yazmış.
"...fenerbahçe’nin galibiyetine eskisi kadar yardım edemeyenler de vardı tabii. yobo’da bir düşüş var ve afrika kupası’na 1 ay kala kötü sinyaller vermeye başladı yine. everton’da her afrika kupası dönüşü formasını kaptırır, sezonu yedek kulübesinde bitirirdi. fenerbahçe’de de gabon dönüşü formasını serdar’a kaptırırsa şaşırtmayabilir..."
http://spor.milliyet.com.tr/…11/1470847/default.htm
afrika kupası, everton, gabon, serdar... hepsi iyi güzel de nijerya, afrika kupasına katılamadı.
medeniyetsizlik göstergesi küçük detaylar
-
(bkz: gürültü)
("ama onlar daha çocuk" savunmasıyla estirilen çocuk gürültüsü terörü, trafikte gereksiz korna gürültüsü, hele hele apartman, hastane (yatan hasta bölümleri), yurt gibi ortamlardaki vurdumduymaz gürültüler)
doğu demirkol'un cem yılmaz'a laf sokması
-
allah diyen aslan espirisi ne doğu'ya ne cem yılmaz'a aittir. bu espiri türk ateistlerinin 30 senelik espirisidir.
uzun süre doğruluğuna inanılan ebeveyn yalanları
-
''her gece uyudugumda yuzumu kopeklerin yaladigi, bu yuzden uyanir uyanmaz yuzumu yikamam gerektigi''
tinder
-
zikirmatik gibi kullandığım uygulama. hatta arkadaşlarla sohbet ederken tesbih çeker gibi seri hamlelerim de olmuyor değil.
ne yani evlenince kirada mı oturacağız
-
nazım'a bile çektirmiş bu sorgu ki, adam dünyanın en ayarlı şiirini yazmış. (bkz: nuzhet berkin)
o mavi gözlü bir devdi,
minnacık bir kadın sevdi,
kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev,
bir dev gibi seviyordu dev,
ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.
o mavi gözlü bir devdi.
minnacık bir kadın sevdi.
mini minnacıktı kadın.
rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
ve elveda ! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.
şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliiiii
hanımeli
açan ev..