hesabın var mı? giriş yap

  • abd’de french fries tabelalı bir işletme görmüştüm. bir hat üzerinde sıralanmış çalışanlar kızartmalık hâldeki patatesleri paketten çıkarıyor, kızartıyor, fiyata göre üç boyutta hazırlanarak elde yenebilecek küçük kutulara koyuyor ve nihayet türlü soslar kullanarak müşteriye uzatıyordu. tıka basa dolu bir işletmeydi ki mantığı da ucuza karın doyurmayı sağlayacak patates kızartmasını seri biçimde kızartıp insanlara satmaktı. yürürken, ayak üstü bu patatesi yiyen insanlar da yemek derdini ucuza halletmiş oluyorlardı. kısacası kötü fikir değil, işletme maliyetlerinin altından kalkılabilirse lokmacı furyasının bir benzerini başlatmak size nasip olabilir. bol şans!

  • breaking bad dahilinde walter white ile beraber takdire şayan ender karakterlerdendir. kendisi tam bir görev insanı olmakla birlikte, egosu hiçbir zaman bu niteliğini gölgelememiştir. mevki elde etmek fırsatı eline geçmişken o, gizemli adam heisenberg'ün peşine düşmüştür. çoğu zaman da şansı yaver giden bu sempatik abimiz, heisenberg'ü yakalama uğruna canını feda etmiştir. yetkililerden albequerque dea'in önüne kendisinin bir adet büstünün dikilmesini rica ediyorum.

  • "yalnız 15 dakkadan önce gelmesin, yeni duştan çıktık da - sinemis, ceren, gamze"

    getiren adama da ayıp oldu ama. adam nefes nefese geldi çaldı kapıyı 4 tane erkek çıktı karşısına...

  • öğrenci evlerinde makarna, yumurta en standart yiyecektir. kiminde vakitsizlikten, kimin de üşengeçlikten kiminde de parasızlıktan pişer. ancak bu durum evladının güzel yiyeceklerinden mahrum olduğunu düşündüp zaten üzülüp duran anneye söylenmez.

    - ne yediniz evladım bugün
    - köfte yaptık anne
    - kuru kuru mu yediniz onu
    - yo be anne yanına salata da yaptık
    - oyy oyyyy bi salata köfteyle mi duruyorsunuz
    - yok be anne, çorbada yaptık...
    - ah be evladım pilav, garnitur bişiler de yapsaydınız yanına
    - yaptık annem, pilavda yaptık, patateste kızarttık. yoğutta koyduk masaya, üzerine de puging yaptı selami onu yedik.
    - ay evladım kıyamam ben size, dün sınavın vardı ama uğraşamamıssındır. ne yedin kurban olduğum
    - eee ,eeee ay aman anne kafa mı kaldı ne yediğimi nerden hatırlayım, kurduk gene sofrayı merak etme

    telefon kapatılır, ev arkadaşları sayılan yiyeceklerden bi tuhaf olmuştur.

    - puding ne lan baklava aldık deseydin,
    - inegöl köfte olduğunu söyleseydin şöyle parmak parmak, yanında da turşu vardı hatta
    pilaki bile yaptık deseydin,
    - pilav da öyle sıradan pilav değildi, özbek pilavı deseydin...

    sonra herkes birbirine bakar cepte paralar sayılır, yakındaki dürümcüye gidilip gidilemeyceği hesaplanır. ehh be anne akşam akşam yaptırdığın masrafa bak bize denir.

    ben nedense hep dolma ve sarmayı özlerim, diğer yemekler bir şekilde marketten bile alınır yapılır da ya bunlar.. anneme hep sarma, dolma yediğimizi anlatırım, benim yapamayağımı bildiği için sürekli meçhul ev arkadaşı bu işi yapabilen insandır. annemde neden merak etmez bilmiyorum koca istanbul'da ev arkadaşlarımın hep dolma yapabilen insanlar olmasını...
    belki ve büyük ihtimalle onlar da bilir o yemekleri yemediğimizi, karşılıklı bir mutlu yalanı paylaşıyoruzdur.. ne yapalım bile bile bir anne evladının makarna ve yumurta ile beslendiğine razı olmayacaktır hiçbir zaman.

  • sağlığı yerinde olan bir ana babanın, maddi durumu çok bol bulamaç olmasa da birden fazla çocuğun yaşamını idame ettirecek, onları aç açıkta bırakmayacak durumu var ise, birden fazla çocuk yapmamaları ve bir çocuğu tek çocuk bırakmaları, evlatlarına atabilecekleri en en en en büyük kazıktır.

    tek çocuğum ben de. hayat boyu çektim acısını, muhtemelen hep de çekeceğim.

    hayatım çok sorunsuz, tereyağından kıl çekmek kadar kolay olsaydı da böyle hisseder miydim bilmiyorum ama, babasızlığı, parasızlığı, yalnızlığı, çevreden yenen kazıkları, aranıp sorulmamayı, bir başına kalmayı yaşadım ben kendimi bildim bileli.. yaşadıklarımı yaşayan, ben anlatmadan derdimi anlayabilecek, acımı acısı bilecek bir kardeşim, ablam, abim olsaydı; şu an olduğum kişi olmazdım ben, adım kadar eminim.

    çünkü tek çocuk olmak hoyrat etti beni. kimseye güvenmemeyi öğretti. yalnızlığı benimsemeyi, başının çaresine bakmayı öğretti. herkesten kazık yemeye hazır olmayı, duyarsızlaşmayı, uyuşmayı öğretti..

    bombok etti.