hesabın var mı? giriş yap

  • salem - massachusetts* merkezli satanist tapınağı. rasyonel satanizm* savunucusu olan oluşum 2012 yılında malcolm jarry ve lucien greaves tarafından kurulmuştur. amacı yardımseverliğin ve empatinin insanlığa yayılmasını cesaretlendirmektir. 7 ilkesi vardır.* *

    kendisi de ateistik satanizm savuncusu olan laveyci satanizm** ile 2 temel konuda ayrılırlar. bunlardan ilki tst'nin doğaüstünü tamamen reddetmesidir. anton szandor lavey'in bazı yazıları, her ne kadar kendisi ateist olsa da, şeytanın gerçekten var olmuş olabileceği şeklinde yorumlanabilmektedir. oysa tst'ye göre şeytan ve tanrı asla var olmamıştır; tst'nin kullandığı şeytan imgesi, gerçek dünyada var olan organize dinlere karşı ateistlerin duruşunu ve savaşını simgeleyen bir metafordur.** bundan dolayı tst'de ritüeller ve benzeri eylemler yer almaz.

    ikinci farklılık ise politik duruş kısımında görülür: laveyci satanizm sosyal darwinizm ve nietzschecilik* savunucusudur ve sağ eğilimlidir. tst ise akılcılık ve bilimsellik savunucusu olduğundan dolayı sosyal darwinist görüşleri reddeder ve kendini politik sola* konumlandırır. örneğin lucien greaves kendini "sol eğilimleri olan liberteryen" olarak tanımlar.

    resmi sitesi:
    https://thesatanictemple.com/

    not: the satanic temple türkçe karşılığının church of satan ile karışmaması için satanizm tapınağı, satanist tapınağı ve ya satanist tapınak olarak kullanılması daha uygun olacaktır.

    ave satana!

  • istanbul büyükşehir belediyesi (ibb), kente 6 bin yeni taksi kazandırılmasını içeren yeni taksi sisteminin ayrıntılarını meslek temsilcilerine tanıttı. boykot kararı alan istanbul taksiciler odası toplantıya katılmadı.

    1 ceylanın 40 aslan tarafından parçalanması toplantısı (bkz: swh)

    tanıtım sunumunun ardından ibb genel sekreter yardımcısı orhan demir, ulaşım daire başkanı utku cihan ve toplum ulaşım hizmetleri müdürü barış yıldırım soruları yanıtladı. bu sırada zaman zaman gerginlik yaşandı. istanbul taksiciler birliği başkanı irfan öztürk söz alarak “bu salonda 10 tane taksici yoktur. bir ceylanın 40 tane aslan tarafından parçalanmasının toplantısı bu. sanki 5 bin taksi kararı kabul edilmiş gibi sunum yapıyorsunuz. kaç tane taksici var salonda? bu söylediklerinizin hangisini istediniz de yapmadık. korsanların burada ne işi var? her şeye varız ama anlattıklarınız bizimle alakalı değil. hayatımızı ortaya koyarız alınmamış kararların alınmış gibi gösterilmesine izin vermeyiz” dedi. genel sekreter yardımcısı orhan demir de toplantıyı düzenlerken tüm taksi odalarına ve derneklerin çağrı yaptıklarını belirterek “ne yazık ki diyalog isteğimize rağmen istanbul taksiciler odası başkanı toplantıyı boykot edilmesi için taksicilere çağrı yaptı. taksiciler de uydu. gelmediler” dedi.

    edit 21.10.2020 - başkanın açıklaması: https://dai.ly/x7wyjj9
    ibb başkanı ekrem imamoğlu, ibb’nin yeni taksi uygulamasını tanıtmak için düzenlediği toplantıyı boykot eden ve “onay vermiyoruz” açıklaması yapan istanbul taksiciler esnaf odası’na tepki göstererek “bir kere, kendi yetkilerini aşan bir açıklama olmuş. istanbul’da hangi sivil toplumda, odada görev yapıyorsa, herkesin başımızın üstünde yeri var. herkesle, her zaman görüşürüz. ama herkes yetkisini bilecek” dedi.

    -------------------------------------------------------------------------

    ibb'nin istanbul'da uygulamak istediği yeni taksi sistemi zeytinburnu'ndaki çırpıcı sosyal tesisleri'nde yapılan sunum ile tanıtıldı. ibb ulaşım daire başkanlığı tarafından yapılan sunumda verilen bilgilere göre plaka kiralamasına dayalı yeni sistemin sahibi ibb olacak. işletmecinin kim olacağı ihale ile belirlenecek. işletmecilik bireyselden kurumsala dönüşecek. istanbulkart, kredi kartı, online, qr ve nakit ile ödeme yapılacak. aplikasyon kullanımı zorunlu olacak.

    özgün araç tasarımı

    londra örneğinde olduğu gibi şehre özgü kimlik kazandıracak bir araç tasarımı planlanıyor. güvenlik ve hijyen için şoför ve yolcu kabinlerini standart seperatör ile ayrılacak. panik butonu, araç içi bilgisayar, takip sistemi, kamera gibi sistemler olacak. araçlara çocuk emniyet kemerleri zorunluluğu da getiriliyor.

    engelli erişimine uygun

    filonun belirli bir yüzdesinin elektrikli araç ya da hybrid olması koşulu söz konusu. en azından sıfır araçlarda işletmecilere filolarının belirli bir oranının engelli erişimli olması koşulu ve buna uygun araçların özgün tasarım kapsamında değerlendirilmesi planlanıyor.

    yaş sınırı 21

    ulaşım akademisi ile taksi şoförlüğü standartları belirlenecek ve kapsamlı bir sınav sürecinden geçirilecek. verilen lisans, 5 yılda bir yeniden sınava girilerek yenilenecek. şoförlerin yaş sınırı minimum 21 olacak. puanlama sistemi ile şoförlerin gelirinin arttırılması da sağlanabilecek.

    vardiya ve sabit maaş

    taksi şoförlerinin çalışma saatleriyle ilgili bir düzenleme yok. 24 saat aralıksız çalışan şoförler olduğu tahmin ediliyor. yasal mevzuata uygun vardiya ve sürelerde şoför çalıştırılması da model içinde mevcut. sektörde çok sayıda aktör olmasından dolayı gelirin sadece yüzde 13'ü şoföre kalıyor. şoförlerin ekonomik koşullarının da iyileşmesi amaçlı sabit maaş + prim şeklinde çalışma modelleniyor. en az asgari ücret tutarında sabit maaş olacak. sigortalar düzenli olarak işveren tarafından ödenecek.

    çağrı sistemine geçilecek

    çağrı sistemi ile vardiya doluluk oranlarının artması amaçlanıyor. çağrı sistemi ile yolcu bulma kolaylaşacak boş dolaşma azalacak. araçların tepelerinde doluluk oranlarını belirtir tepe lambası olacak. idare tarafından ortak kıyafet belirlenecek. temel ingilizce aranacak. kalite takibi denetimi toplu ulaşım yönetim denetim ekibi tarafından yapılacak. örneğin kısa mesafe yolcu almama da denetim listesine alınacak.

    https://www.ibb.istanbul/news/detail/37344

  • kişinin etrafındaki dünyayı değerlendirirken ağırlıklı olarak ya da sadece kendisini referans noktası almasına denir. zannedilenin aksine, kendini üstün tutmak ya da kendini sevmekle eş bir kavram değildir, bu kavramlar daha çok narsizm ve/veya benlik şemaları ile ilgilidir. benmerkezcilik ise, 3 yaş öncesinde herhangi bir konuda sadece kendisini referans almaya sebep olur, 4 yaşta ise bireylerin bir şeyi değerlendirirken başkalarını da referans almaya başlamasını konu alan bir gelişim psikolojisi terimidir egocentrism yani benmerkezcilik. bunun yok olmaya başlamasını, ve 3-4 arası çocukların perspective taking denilen başkalarının ne düşündüğünü/konumunu bilme odaklı perspektif alma yetisini en iyi ölçen çalışmalardan biri şudur:

    3 ila (36 aylık) 4 yaş (48 ay) arası çocuklara bir bonibon kutusu gösterilip içinde ne olduğu sorulur. tabii bu deney belli sosyoekonomik statünün üstünde, bonibonun ne olduğunu bilen çocuklarla yapılıyor, zira psikoloji alfred adler'in geniş alanlarda halka toplu terapi fikirleri dışında yüksek ve yerine göre orta sosyoekonomik statünün bilimi olmuştur, bunu bir elde var bir yapmak lazım tabii. neyse, bonibon diyen çocuklar deneyin kalanına katılıyor, bilmeyen ya da teşvik edici sorulara cevap vermeyen kuzular eleniyor. sonra bonibon kutusunun kapağını açıp bonibonları masaya döküyor ve "evet haklısın kutuda bonibon vardı" deyip ekliyoruz:

    - şimdi bu bonibonlar yerine kutuya bu kalemleri koyup kapağını kapatıcam (eş zamanlı uygulama da var). sen odadan çıktıktan sonra başka bir arkadaşını çağırıp bu kutunun içinde ne olduğunu sorucam. sence arkadaşın ne cevap verecek?

    işte 3 yaş buna "kalem var diyecek" diye cevap verirken 4 yaş "bonibon var diyecek" cevabını veriyor. başka deyişle, 3 yaş için kendisinin bildiği her şeyi bütün dünya biliyor, o nedenle odaya girecek arkadaşı da "bu kutuda ne var?" diye sorulduğunda "kalem var" diyecek. 4 yaş grubundaysa kendisinin bildiği her şeyi tüm dünyanın bilmediği bilgisi ve perspektifi artık geliştiği için, gelen arkadaşının "bonibon var" diyeceğini tahmin ediyor. tabii "bonibon var diyecek" diyen 3 küsür yaş da, "kalem var diyecek" diyen 4 yaşa yakın da var, zira gelişim "üç- iki- bir, 2008 heyyoo!!" şeklinde yıl değiştirir gibi değişmiyor, daha çok bir süreç meselesi, ve bu süreçte genetikten anne-babanın çocukla ne kadar ilgilendiğine, beslenmeden gelişimsel anormalliklere bir çok faktör rol oynuyor.

    otistik çocuklardaysa bu özellik çok daha geç ve sadece basit düzeyde gelişse de, hayat boyu perspektif alma konusunda gelişimi normal olan yaşıtlarının seviyesine ulaşamıyor. şu örnek daha iyi açıklar sanıyorum,mild autism denen hafif otizm, ya da autistic tendency denen otistik eğilimi olan bireyler (erken yetişkin birey) bir konferans salonunda bir konuşma dinliyorlar diyelim. "konuşmacı bu anlattıklarını kime anlattı/ konuşmacı konferans boyunca kime konuştu" dediğinizde "tabii ki bana anlattı" diye cevap veriyorlar. bu otizmle ilgili örneğe uyar biçimde "dünya onların etrafında dönüyor" benzetmesi yapılıyor benmerkecilik tarif edilirken. ancak bu dünyanın kişinin etrafında dönmesi durumu kişinin kendini herkesten üstün tutmasından değil, başkalarının duygu/düşünce/konum/durumlarını değerlendirmeye alamamaları, duygusal ya da konumsal ipuçlarını birleştirememelerinden kaynaklanıyor.

    yani bencillik (selfishness) beni en öne koymak ve başkalarının perspektifleri görebilmeye rağmen bunları umursamamak olarak tanımlanabilecekken, benmerkezcilik ben'in merkezde olması ve o merkezin çapının başkalarının perspektiflerini anlayabilecek kadar geniş bir alanı aydınlatmaması olarak tanımlanmalıdır. biri seçim, diğeri yetidir.

    not: egocentrism'in türkçeye uyarlaması, sözlükte egosantrizm olarak verilmiş. egosentrizm olması gerekmez midir? konuya el atabilecek bir dilbilimci var mıdır aramızda?

    9 yıl sonra gelen edit: maria de fosforosa egosantrizm'in doğru uyarlama olduğunu belirtti, teşekkürler!

  • yeni şarkısının reklamı için bile eski sevgilisine muhtaç olan müzisyen. ayşe arman'a verdiği röportaj o kadar sahte, o kadar kurgu ki okurken acıdım haline...pr cısı da bir hevesle ayşe arman'ı aramışta herşeyi anlatacakmışta aklınca adamı aklayacak. anlattıkları nereden tutsan elde kalıyor. empati yapayım diye zorluyorsun, olmuyor. sanki kadınla silah zoruyla birlikte oldun. sen 18 yıl bu kadının her türlü imkanını kullan, sömür; sayesinde prodüktör ol, inşaat şirketi sahibi ol, şan şöhret sahibi ol, sonra maddi manevi alacak hiç birşeyin kalmayınca, " panik atak oldum de, beşik kertmesi gibiydik" de. hastir len derler adama... biz senin ezik olduğunu zaten biliyorduk ama senin ağzında da duymayaydık keşke.

    hep kadınları suçlarlar ya," ünlü zengin adamı buldu, artık ona ihtiyacı kalmayınca bıraktı " derler. işte bu adamında o kadınlardan hiçbir farkı yok. ulan biraz adam olun be, aşk bitti de, sıkıldım de, başka birine aşık oldum de eyvallah... sana yıllarını vermiş sevgilini yermek, "ama o da ruh emici kadındı ühühühü, ayrılmasam ölecektim" demek nedir len??

    edit: kendisi hakkında yapılan yorumlara çok sinirlenip akıllara ziyan bir açıklama yayınlamış.* bu röportaj tam bir pr fiyaskosu olma yolunda ilerliyor, iletişim fakültelerinde ders olarak okutulmalı. öncelikle kendi adıma demir demirkan'dan nefret etmiyorum, niye edeyim? sertab erener fanı değilim, hiç olmadım. pazar kahvaltısında gazetelere göz gezdirirken okuduğum bir röportaj üzerine yorum yaptım. zaten bu röportaj herkes okusun diye değil miydi? o zaman yapılacak eleştirilere de açık olacaksın.
    sertab-demir birlikteliği başladığında bende 16-17 yaşlarındaydım. nasıl başladı devam etti, yaptıkları işler vs bize yansıtıldığı kadarıyla biliyoruz. hatta kendisinin 2000lerin başında göçmen şarkısının olduğu albümünü almışlığım bile vardır. az çok bizde türk rock müziğini takip ettik, 2000lerin başındaki türkçe rock patlamasındaki konser seyircisi bizdik. yani kendisinin itham ettiği gibi pür cahil halimle minik odamda, sınırlı internetimle, aşağılık fakir bir magazin manyağı olarak burdan kendisine nefret kusmuyorum. burada olay senin müzik dehan değil, ayrılıktan sonra nasıl bir adama dönüştüğündür canım kardeşim.
    olaya sertab-demir ilişkisi olarak değil herhangi sıradan bir çiftmiş gibi bakınca da sonuç değişmiyor. iyi-kötü birşeyler yaşandı bitti, bir taraf yoluna devam ederken, diğeri egosuna kibrine yenilip 18 yıllık ilişkisini bir kalemde harcayıverdi.
    aslında herkesin bu kadar olumsuz tepki vermesinin sebebi, yıllardır çizilen demir demirkan imajının yaldızlarının dökülmesiyle birlikte ortaya çıkan adamın yarattığı hayal kırıklığıdır. demek ki sertab'la birlikteliği gerçekten çok iyi bir projeymiş ki, bir adamı yıllarca son derece başarılı bir pr çalışmasıyla olduğundan iyi gösterebilmişler.
    ayrıca yaygın düşüncenin aksine demir'le müzikal birliktelik eurovision dışında sertab'a hiç yaramamış, özellikle "turuncu" albümüyle beraber sertab'ın kariyeri düşüşe geçmiştir. soner sarıkabadayı şarkısı "bu böyle" ye kadar da sertab ın 2000li yıllarda esamesi okunmamıştır.

    büdüt: istek üzerine demir demirkan'ın resmi sitesindeki açıklamanın linki eklendi.

  • okumayı yıllara yaydığım ve bundan da büyük keyif aldığım kitap. bitmesini istemiyorum. sanki o bitince düşünsel yolculuğum da sona erecek gibi geliyor. bu motosiklet yolculuğu bitmez zaten, motor bu kadar çabuk kavranamaz. bu başlığı koyan lowlife arkadaşıma çok teşekkürler

  • "beyza'yı 5 kere kaçırdı. annesi babası 35 kez şikayetçi oldu. 13 yaşında 16 yaşına kadar bunları yaşadı. bu adam niye tutuklanmadı?"

    meselenin ozeti bu sorudur. (bkz: ceza infaz kanunu) (bkz: turk ceza kanunu) 20 senedir iktidarda olan parti anayasa'yi defalarca degisitirmek ve laiklik ilkesi ile ugrasmak yerine ceza kanunlarini kamu yararina duzenleseydi bu manzaralar yasanmazdi.

    ama tabii kamu yarari amac olmayinca tam tersi istikamette duzenlemeler oldu,(bkz: erdoğan affı) bir bakmissin azili suclular sokaklarda fink atiyor.

    kucuk kizimiza acil sifa, ailesine sabirlar diliyorum.

    zorunlu edit: haberin yayininda kucuk kizimizin yogun bakimda oldugu bilgisi vardi, maalesef vefat etmis. ailesine sabirlar dilerim.

  • muhtemelen eliyle evlenen bir yobaz için normal bir harekettir.

    yok bu seviyede bir malla evlenen bir kadın varsa ona da az biledir.

  • ya biraz kafanız çalışsa şunu sorarsınız kendinize; sizi şampiyonluktan etmek isteseler pendik ve kasımpaşa maçlarında son dakika penaltıları verirler miydi? bunu bile düşünemiyorsunuz arkadaş.