hesabın var mı? giriş yap

  • seyrettigim en iyi filmlerden biri. cok etkileyici, dusundurucu, duygusal.roberto benighi'nin muhtesem eseri. toplama kampi sahneleri, hele hele filmin sonu insani kopartir. bir babanin cocugu icin yapabilecegi en buyuk fedakarliga sahit oluyoruz bu filmde.tek abuk taraf amerika'nin yine "dunyayi kurtaran", "olaya el koyan" pozisyonuna konmasidir.yaniniza bol bol selpak alip seyredin. yazarken bile kotu oldum yaaa.

  • kendi ağzından dile getirdiği tezidir. yazının ana teması rakı balık uyuşmazlığıdır.
    .......................
    rakı yüzde 40 veya üstü olan yüksek alkollü bir içecek. ayrıca aromatik açıdan çok fukara. örneğin iyi bir şarapta aşağı yukarı 200 civarında aromatik not veya nüans var. rakıda ise iki veya üç. yüksek alkollü ve tekdüze bir içki. damağı uyuşturuyor ve mideyi kazındırıyor. bu durum meyhane ve balıkçıların işine geliyor tabii. müşteriler ne yediklerinin pek farkına varmıyor rakı içince. özellikle de soğuk ve sıcak mezelerden sonra sıra balığa geldiğinde, müşterinin damağı hiçbir nüansı anlayamayacak durumda oluyor. ezine peyniriyle rakıya eyvallah. ama yemekle içki içecekseniz şarap, yoksa mineral açısından zengin doğal kaynak suyu derim...

    edit:
    1– biraz aşağıda verilmiş ama kaynak vedat beyin hürriyetteki köşesidir.
    2– "giydirme" kelimesi sırf başlık ilgi çeksin diye değil özellikle rakıseverlerin algısı ve rakıya bağlılığı düşünülerek tercih edildi. biraz fanatik bence rakıseverler.
    3– rakı senede bir kere içerim sağlam olacak şekilde. şarap ise iki yılda bir belki bir kadeh içerim. iki içkinin de fanatiği değilim. naçizane alman ve belçika biralarını severek tüketirim.
    4– babam şarap yapar. posa halindeki, sıkımı bitmiş üzümü komşumuz alır rakı yapar. bu, bilenler için rakıyı ikinci derece içki konumuna düşürebiliyor nedense.
    5– yazar haklı,katılmamak mümkün değil. ama yazısının hiç bir yerinde rakı ve içenlerini lanetlemiyor. bundan maada türk biraları hatta türk pizzaları için yaptığı sert eleştirilerde de son derece haklı bence.

  • kapitalizmin nasıl işlediğinden bihaber memur kafasına göre yanlış yol. bunu diyen adam zaten hayatı boyunca maaşlı çalışır, sonra da ben neden zengin olamadım diye bakar durur.

    krediyle bal gibi de iş kurulur kardeşim. "kapital" maaşla biirkmez. fırsatı gören girişimci borç alır yatırım yapar. kazancıyla da faizini ve anaparasını ödemeye başlar ve işini de büyütür. ha bu girişimci yanlış yatırım yapmıştır, işi yönetemiyordur; o zaman iş elbette batar. kredi çekti diye batmaz ama.

  • yoğun stres ve üzüntü yaşamış insanların kalbinde görülen bir rahatsızlık türü. kalp, normal boyutundan ve şeklinden çıkar. bir tarafı, pompalama kabiliyetini yitirecek derecede büyür ve kalp kısmen l harfi şeklini almaya başlar. bu gibi şikayetlerle doktora giden hastaların genelinde, "bir yakınımı kaybettim", "son dönemde ağır bir travma yaşadım" türü şikayetler de var olduğundan, ve bir de kalbin rahatsızlık sırasında aldığı şekilden ötürü, bu sendrom kırık kalp adını almıştır. sanıyorum kimi durumlarda, ruh sağlığı toparlandığında ya da stres ortadan kalktığında, kalp eski durumuna dönebilmektedir. bir de sendrom sırasında hastalar doktora bakıp rahatlıkla "that's not the shape of my heart" diyebilirler. geçmiş olsun.

  • liseden bi kız arkadaşım var, yıllardır duruyor arkadaş listemde ama tek bir kelam etmedik. bugün bi baktım şort atlet bi fotoğrafını koymuş oraya, kucağında da çocuğu. lan dedim amma bozulmuş ya kız, erkek gibi olmuş amk. yüzünü hatırlayamadım zaten, sonra biraz daha dikkat ettim, kocasıymış lan resimdeki. nerden bulduysa o karı suratlı herifi.