hesabın var mı? giriş yap

  • videoda gerçekten anlaşılmıyor, velev ki aşağı bak demiyor olsun. videonun başında, polisin terbiyesizler dediği gerçeğini değiştiriyor mu? veya orantısız müdahalesini?

    edit: ben de yol tv'nin yaptığına doğru demedim zaten. slogan oradan çıkmış ama temel mesele o değil. yol tv'nin yaptığı yanlış ve bence de manipülasyon. ama polisin yaptığına sadece "rahatsız edici" demekle yetinip odak noktasını buraya kaydırmak doğru değil. bunun üzerine de gitmek gerekli, o ayrı mesele.

  • abilerimin bisikleti aşağıda depoda çürürken ve ben bisiklet sürmek istiyorum diye yırtınırken kimsenin bu isteğimi ciddiye alıp bana bisiklet sürmeyi öğretmemiş olması. yetişkin bir insanken kendi kendime öğrenmek çok utanç vericiydi. ve kendime ait hiç oyuncağımın olmaması. hep abilerimin eski, kırık dökük ve eksik parçalı oyuncaklarıyla oynadım. bir kız çocuğu olarak hiç kızlara ait oyuncağım olmadı.

    edit: ha bir de annemin ben doğmadan yıllar önce yurt dışından aldığı oyuncak ispanyol bir bebek vardı. oynamak istediğimde izin vermezdi. o çok kıymetliymiş, kırılıp dökülmesini istemezmiş gibi davranırdı. yıllarca vitrinde hayran hayran baktım ama bir kere bile oynayamadım. sonra bir gün genç kız olan kuzenim o bebeği görüp “yenge bu çok güzelmiş, bunu bana versene” dedi. annem de “zaten vitrinde durup duruyor, al senin olsun” dedi ve o bebeği kuzenime verdi. o an 10 yaşımdaki halimle içimde hissettiğim sızı hala ara sıra o bebeği düşününce aynı yerden kalbimi sızlatıyor.

  • arkadaşım adam 20 yıl sonra döndüğünde belki sevdiği yakınlarını kaybetmiş olucak ve sevdiklerinden 20 yıl uzakta kalmış olucak.sevdikleri dicek ki gittin 20 yıl gelmedin biz ne yedik ne içtik haberin var mı senin ha var mı dicekler. belki eşi menepoza girmiş olucak. çocuk yapamıcaklar bir daha. adam 20 yıl sonranın dünyasına adapte olamıcak. belki döndüğünde ülkesini ve evini bile yerinde bulamıcak. şimdi bu adama 24 saatti diye çift vardiyadan hesaplayıp günlük yövmiye mi verilsin. bence en azından bir kaç maaş ikramiye full akbil ve yemek ticketini da hakkediyor.

  • yalnız o dolapta yemeklik hiçbir şey yok.
    bir de havalı havalı buzluğu açınca etle vs dolu olduğunu gösterecek zannettim de, orası da boş.
    sadece sarı renkli, ki o da şişelere ve poşetlere doldurulmuş limon suyu diye tahmin ettiğim şeyden başka bir şey yok buzlukta.
    hayır o dolabın içinde ekonominin çok iyi olduğunu gösteren ne var?

    hakikaten bu hayat bunlara müstehak ya, biz boşa kendimizi harap ediyoruz.
    ne gerek var, yesin ketçabını baksın keyfine.

    edit:elli tane mesaj almışım tavuk suyudur, kemik suyudur vs diye.
    “tavuk suyudur la o” diyen de var. *
    tamam tavuk suyu olsun. madem ekonomi o kadar iyi, niye bir tane tavuğu haşlayıp poşet poşet suyunu saklamış ki her yemeğe koymak için?
    alsın doldursun dolabını tavukla, etle, butla. ne seviyorsa artık?
    ayrıca limon suyunu şekilli dondurup içeceklere attıklarını görmüştüm, oradan aklıma geldi. ekonomi de o kadar iyi olunca. *

  • helal olsun. vergilerimiz sayesinde verilen devlet desteklerinin diğer savunma sanayii şirketleri yerine kendilerine aktarılması sonucu türkiye'nin en büyük savunma sanayii şirketi haline gelen baykar, vergilerimizden aldıkları payın bir kısmını yine bizim için harcıyor. kendilerine teşekkür ediyoruz.

    edit:
    gelen tepkiler ve aldığım bilgiler üzerine bir iki noktaya değinmek gerekiyor.

    öncelikle devletin baykarı desteklediği konusunda resmi gazete dahil birçok kaynak var, uydurma bir bilgi değil. ancak öğrendiğim kadarıyla bu sektördeki diğer şirketlere de benzer destekler sağlanıyormuş.

    ek olarak da bu ülkeden milyarlar kazanmış tüm şirketlerin böyle zamanlarda benzer destekler vermesi gerektiğini düşünüyorum. bu verilen destekler maddi olarak da önemli, diğer şirketlere örnek olması açısından da önemli. hepsinin bu ülkeye, bu insanlara borcu var. tekrardan tebrik ediyor ve devamının gelmesini diliyorum.

  • bana özel sandığım bir durum. üç gündür günde birkaç doz çarpılıyorum.

    edit 1: başlığı açan kayıp. arkadaş son kez çarpıldı sanırım?

    edit 2: geri geldi, yanlışlıkla silinmiş entry.

  • bazı serseri ruhlu futbolcular vardır ki iyi oynarlar, yetenekleri yüksektir, değişik kabiliyetleri vardır, stardırlar, piçlik yaparlar, taraftar bu adamları çok sever ama böyle adamlar genelde sorunlu olurlar, kırmızı kart görürler, hocaya posta koyarlar, rakiple dalaşırlar, takım arkadaşlarıyla kavga ederler, özel hayatları yüzünden formlarında iniş çıkışları çok olur, iki güldürür, bir ağlatırlar taraftarı. her şeyin güzel gittiği bir maçta gider kırmızı kart görürler. günün sonunda kârda mıyız zararda mıyız anlamazsın. misal quaresma böyle bir adamdı.
    drogba'yı hatırlayın. büyüklüğü ve katkısı tartışılmaz bir figürdü. ama ucl de chelsea maçlarında frikikte 45 metreden kaleye şut atacak kadar kendine oynardı. egosunu tatmin ederdi.

    icardi, pic mi, evet pic. ırz düşmanı mı, ırz düşmanı.

    ama adama bakıyorsun adam tepeden tırnağa safi efendi takım oyuncusu. sanırsın ergün penbe amk. takım arkadaşlarına çok saygılı, rakibe ve hakemlere karşı zarif, ince. takım şampiyon olmuş, bu gitmiş ankaragucu oyuncularını tek tek tebrik ediyor. okan'ı, okan'ın oğlunu sırtlıyor. bunun çeyreği kadar kariyeri olmayan adamların havasından yanına yaklaşılmaz. en küçük bir kibrini görmedim, sıfır efo, adam dogru dürüst sarı kart bile görmedi. kral top oynadı, örnek sporcu gibi davrandı. güzel izler bıraktı. büyük yetenek, devasa bir karaktermiş hakikaten, üstelik bu adam kiralık olarak bizde, sanırsın metin oktay. öylesine bir aidiyet. dünkü kutlamalara bakın, koca koca adamlar "aşkın olayıım" diye bağırıyor.

    açın maç videolarını durdura durdura futbol uzmanlarına izletin, adam her pozisyonda en doğru kararı veriyor. yüzdeye vursan, 100 pozisyonun 98 inde doğru olanı yapmıştır, o derece rasyonel. pas verilecekse pas verir, şut cekilecekse şut çeker, doğru tercihi hep yapabilen birisi. bu kadar efektif oynayan adam görmedim ben. her hareketi buram buram kalite kokuyor. adamı karısı seviyor, çocukları seviyor, sevgilileri seviyor, milyonlarca taraftar seviyor, rakipler bile seviyor. bir messi sevmiyor. o da karısını kapar diyor korkuyor zahir. neyse dağıtmayalım. buralara gelir, iki gol atar, 3 maç sakatlanır, 5 maç kırmızı görür, rakiple dalaşır, arkadaşlarıyla kavga eder sonra çeker gider diye düşünüyordum, adam korkunç disiplinli ve tutarlı oynadı. bir penaltıda laubalilik yaptı diye hemen yanlışını anladı ve sonraki penaltılarda ağları yırttı.

    neticeten 120 yıllık kulüpte, kusursuz bir performans sergileyip, güzel hatıralar bırakan ender futbolculardan biri oldu.

    abartmıyorum, bugün bile takımdan ayrılsa kendisinin ismini gs tarihinin ilk 10 ismi arasına tereddütsüz yazarım.

    edit: aa debe olmuş aşk adam.
    her şeyin yeterince kötü olduğu ülkede yüz güldüren ender kişi ya da şeylerden biri.
    tekrar edeyim;

    "aşk adam"

  • hayır o fırsatları her çocuğa verseniz aynı başarıyı sergilemezdi. hayır abartılmıyor. hayır herkesin yapabileceği bir şey değil. mete gazoz’un bir videosunu izledim ve kendisine “hiç tatil günleriniz olmadı mı? her gün çalıştınız mı?” diye sorulduğunda “evet tatil yaptığım oldu o günlerde de çok çalışamadım 8 saat antrenman yaptım” dedi. çocuk tatil günlerinde 8 saat antrenman yapıyorsa siz bu çocuğun emeğini hafife alıp fırsatı olan herkes yapardı diyemezsiniz kimse kusura bakmasın. bütün antrenmanlarını tokyo saatine göre ayarlayıp tokyonun güne başladığı saatte uyanıp antrenmana başlayan birine abartılıyor ya diyemezsiniz. çünkü çok küçük yaşlardaki çocuğu disipline etmek çok zor ve bu arkadaş kendi kendini disipline edip çok büyük çaba sarf etmiştir. mete yolun açık olsun! her şeyin en güzelini hak ediyorsun, başarın daim olsun!