hesabın var mı? giriş yap

  • yedi sülalem fenerbahçeli, babam kongre üyesi ben de hasta fenerbahçeliyim. çevrem de gerek galatasaraylı gerek fenerbahçeli fanatik taraftarlarla dolu. bate borisov maçında stada paraşütlü meşale atan fenerliyi de tanırım, seyrantepe rüzgarında pankart boyarken neredeyse parmağını kaybeden galatasaraylıyı da...

    ben bugüne kadar bu derbinin böylesine siklenmediğini ilk defa görüyorum. normal zamanda git bir mahalleye, altışar tane çocuğa formaları giydir top oynat; en az yirmi kişi izler o maçı.

    takımların ligdeki durumlarından, kadrolarından, form grafiklerinden bağımsız olarak üç hafta önceden başlardı bu derbinin tantanası. maçtan sonra bi' üç hafta daha devam ederdi.

    bu durumun ne fener'le ne de galatasaray'la bir alakası var. insanlar yaşama sevincini kaybetmiş artık bu ülkede. geçim derdi, kutuplaşma, haksızlık, hukuksuzluk derken bitmişiz biz. insanların burada birbirine laf sokmaya bile mecali kalmamış.

    yazık...

  • rusların beyaz kuğu, natonun ise blackjack çağrı koduyla andığı rekortmen bombardıman uçağı.

    dünya'nın en güçlü turbojet motoru olan kuznetsov üretimi nk-32'lerden 4 tanesine sahip bu uçak aynı zamanda bu motorları taşıyan en ağır savaş uçağı oluyor. boş ağırlığı 110 ton ve mühimmatla birlikte bu rakam 275 tona kadar çıkabiliyor. bir diğer rekorda burada geliyor zaten bu ağırlık değerleri ile uçak 2 mach hıza erişebiliyor(standart seyir hızı 960 km/h) ve de yüke göre de 15000 km gibi bir menzile sahip olabiliyor. 54,1 m uzunluğa, 13,1 m yüksekliğe ve kanatların durumuna göre 55,7 ya da 35,6 metre kanat açıklığına sahip bir sovyet canavarı. zira uçak seyir durumuna göre kanatlarını açabiliyor ya da kapatabiliyor. 4 mürettebatla yönlendiriliyor bu uçak. öte yandan her ne kadar tasarımında stealth olarak tasarlamasa da gövdede kullanılan bazı malzemeler ve de boyalar ile de emsallerine göre daha görünmez bir uçak.

    denkleme eklenen bu kadar değişken neticesinde en çok ağırlıkla en yüksek hız değerine ve menzile ulaşabilen en büyük bombardıman uçağı oluyor kendileri.

    uçağın öyküsüne gelirsek 1960 lı yılların başlarında amerika'nın geliştirilmekte olan çılgın projesi xb-70 istihbaratları sovyetlere ulaşır. tabii sonrasında bu çılgın proje amerika tarafından iptal edilecektir.

    lakin sovyetler bu çılgın projeden haberdar olduktan sonra bizim neyimiz eksik tadında benzer bir projenin bazı değişikliklerle aslında kendi stratejileri adına da önemli bir güç çarpanı olacağını fark eder ve 1969 yılında ihaleye çıkılır. ihaleyi kazanan tupolev firmasıdır.

    tupolev'den istenen şeyler o dönenin mühendislik sınırları içerisinde neredeyse imkansız görevdir. zira sovyetler dünya'nın herhangi bir yerine sadece tek bir yakıt ikmaliyle gidip nükleer saldırı yapıp geri dönebilecek ve gerektiğinde 3 mach hızlara çıkabilecek bir uçak istemektedir.

    fakat daha sonrasında iptal olan xb-70 neticesinde sovyetlerin isterleri biraz daha karşılanabilir seviyeye inmiştir. hız için 2 mach seviyesi istenirken 2 adet nükleer bomba hangarı ve 15000 km menzil son isterler olarak talep edilmiştir.

    tupolev tu-144 ya da havacılık camiasında concordski ismiyle bilinen uçağıyla bu uçağı yapabilecek gibi gözükse de epey fırtınalı süreçler yaşanmış ve 1974 yılında ilk prototip sovyetlere sunulmuş ve sovyetler tarafından prototip beğenilip daha da geliştirmesi üzerine talimat verilmiştir.

    1976-78 yıllarında da geliştirilmeye devam edilen uçak aralık 1981 de ilk uçuşunu yapmıştır. uçak çok uzun bir süre gizli tutulmuştur ki yabancı istihbararın uçaktan haberi kasım 1981 de olabilmiştir ancak.

    1982 yılında üretimine başlanan uçağın sovyet hava kuvvetlerine 100 adet teslim edilmesi planlanmıştı. 1984 itibariyle teslimatlar başladı. 1992 yılına kadar toplamda 36 uçak teslim edilebildi.

    tabii bu süre zarfında sovyetlerin ekonomik sorunları ve ardından soğuk savaşın bitmesiyle bu uçaklar hiç bir zaman tam sayıda üretilemedi.

    fakat sovyetlerin dağılmasından sonra şöyle bir sorun ortaya çıkmıştı. üretilen 36 uçağın 19 tanesi ukrayna'da konuşluydu. ukrayna bu uçakları hiç bir zaman modernize edemedi ve elindekileri de çürümeye bıraktı. zaten hikaye de burada başlıyor.

    1995 yılına kadar ukrayna'da ve rusya'da bu uçaklar kendi kaderlerine çürümeye terk ediliyor. hatta ukrayna bu uçaklardan 3 tanesini parçalıyor ve hurdaya ayırıyor ki bir o kadarını da amerika'ya sattığı dedikoduları ortaya çıkmaya başlıyor. rusya ise kalan uçakları ukrayna'dan istiyor, masada bazı pazarlıklar yapılsa da ukrayna ile anlaşma sağlanamıyor.

    öte yandan rusya elindeki uçakları modernize etmeye başlıyor ve 8 tane uçağı hayata döndürebiliyor ki arada modernizasyon sırasında düşen 1 adet tu-160 da var.

    1999 yılında iktidara gelen vladimir putin kalan uçaklardan iyi durumda olanlarının ukrayna'dan alınıp modernize edilmesi için talimat veriyor ve uçakla 2003 ya da 2005 olması lazım ukrayna'dan satın alınıyor, 8 uçak için 300 milyon usd gibi bir rakam ödenerek.

    rusya 2006 dan itibaren de bu uçakların modernizasyon projesine girişiyor. gün itibariyle rusya'da m2 seviyesine yükseltilmiş 16 adet tu-160 bulunuyor. fakat rusya bu uçaktan 50 adet daha sipariş etti ve 2030 yılına kadar bu uçakların rus ordusu envanterine girmesi bekleniyor. sırf bu sebeple kapanan fabrika tekrardan açıldı. ilk teslimatların 2023-24 arasında yapılması planlanıyor.

    edit : imla ve kelime hataları giderildi.

  • baktı ki tepkiler çığ gibi büyüyor, geri adım atmıştır.
    açıkçası "bu kardeşiniz" diye başlayan hiçbir siyasetçinin sözüne inanasım gelmiyor artık.

  • ayı ile avcı fıkrasına döndü bu iş. merkez ne zaman müdahale etse daha da beter oluyor.

    edit: meşhur borsacı fıkrasıdır.

    avcımız avlanmaya çıkar dağa tepeye.. bir bakar ki bir ayı karşısında..
    çeker tüfeğini ateşler ama tüfek tutukluk yapar.. napsın, kaçmaya
    başlar, ayı da peşinde.. ayı yakalar bunu, bir güzel becerir.. avcımız hırs
    yapar, öldürecektir illa ki bu ayıyı.. bir müddet sonra bir daha görür ayıyı,
    çeker tüfeği, basar tetiği yine tutukluk yapar; bizimki kaçar, ayı peşinde,
    yakalar ayı bunu, bir daha becerir.. avcımız iyice hırslanmıştır illa ki
    vuracaktır ayıyı.. takılır ayının peşine, görür, çeker tüfeği basar tetiğe yine
    tutukluk yapar, ayı bunu bir daha yakalar bir daha becerir.. bu olay gün
    boyunca tekrarlanır.. artık avcının dayanacak gücü kalmamıştir, hayat
    meselesi olmuştur bu, son bir defa daha bakar ayı karşısında.. çeker
    tüfeği basar tetiğe ve tüfek yine tutukluk yapar.. ayı yakalar bunu ve der
    ki: - "ya kardeşim avcı mısın, ibne misin?"

  • ne desinler size daha lan?
    ayaklarınıza kapanıp yalvarsınlar mi? tam olarak ne duymak istiyorsunuz!?

    deprem olmadan, deprem ülkesiyiz amklarım, önlem alın, bütçe ayırın demediler mi? dediler.
    bilim insanlarını tv'de, bld başkanından yardim ister hale getirdiniz ve hala utanmadan açıklama mi istiyorsunuz.

    tek adamınız erdoğan yapsın açıklamayı. neden evler yıkıldı? depremde neden insanlar arabalarında bekliyor? bir daha deprem olur mu? olursa ne olur?
    erdoğan'a sorun çünkü belliki o daha iyi biliyor.

  • aile ve sosyal politikalar bakanlığı'nın yürüttüğü “türkiye'de aile yapısı araştırması”nda yapılan anketler sonucu ortaya çıkmış oranmış bu. evet ülkemizin yüzde 82 si alkol kullanmıyormuş.
    ben şahsen bu sonuçları okuduğumda anketi yapanların da alkol kullanan yüzde 18 içinde olduğunu düşündüm. yoksa bu sonuçlar ayık kafayla çıkarılacak sonuçlar değil gibi gözüküyor. maksadının ne olduğu açıkça belli kerameti kendinden menkul anketler.

  • dün gece yatarken 208 dolar olan maaşım bu sabah uyandığımda 193 dolardı. evin her tarafını kontrol ettim, giren çıkan yok, evde tek başımaydım. uçmadı ya bu para! kim aldı ulan emeğimle tırnağımla bir ay boyunca sabah akşam çalışarak kazandığım 15 dolarımı?

  • açık ara sakaryadır. bakın sosyologların incelemesi gereken bir vakadır sakarya. umarım hayatım boyunca yolum düşmez.